Başbakan Yıldırım: ABD'nin PKK'ya yardımı kabul edilemez

Başbakan Yıldırım, ABD'nin Suriye'nin kuzeyindeki terör örgütüne silah desteği sağlamasına yönelik kararı için, "Kabul edilemez" dedi.

Google Haberlere Abone ol
Başbakan Yıldırım: ABD'nin PKK'ya yardımı kabul edilemez

Sonhaberler | Haber Merkezi

Başbakan Binali Yıldırım, ABD Başkanı Donald Trump'ın YPG'ye doğrudan silah verilmesini öngören kararı onaylamasına tepki gösterdi. Yıldırım, ABD'nin aldığı kararın kabul edilemez olduğunu söyledi. Londra ziyareti öncesi Esenboğa Havalimanı'nda konuşan Başbakan Yıldırım şunları söyledi: 

Türkiye'nin PKK terör örgütü konusundaki hassasiyetinin en üst düzeyde dikkate alınması için hala Amerikan yönetiminin elinde imkanlar olduğunu düşünüyoruz. Eğer aksi bir karar alırsa, bunun doğuracağı sonuçlar sadece Türkiye'yi bağlamaz, aynı zamanda Amerika için de olumsuz bir netice ortaya koyacaktır. Türkiye'nin bu konudaki durumu çok nettir. Düşüncesinde herhangi bir kafa karışıklığı yoktur. Nedir? Türkiye bölgede PKK'nın bir başka terör örgütü DEAŞ'a karşı kullanılmasına karşıdır. Bunu net bir şekilde muhataplarımıza söyledik. Bir terör örgütü kullanarak başka terör örgütü yok edilemez. Sonra o terör örgütü de sizin başınıza bela olur. Bunu Amerika çok iyi şekilde bilmektedir.

ATATÜRK'E HAKARET TARTIŞMASI

Başbakan Yıldırım, TVNET'te yayımlanan "Derin Tarih" isimli programda Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili sarf ettiği sözlerle ilgili "Şiddetle kınıyorum. Hukukun yapması gereken ne varsa bunlar yapılacaktır." ifadesini kullandı.

Başbakan Binali Yıldırım, "Somali'nin Türkiye nezdinde sahip olduğu müstesna bir yer var. Türkiye, karşılık beklemeden Somali'de barışın, huzurun sağlanması için en fazla destek veren ülkeler arasındadır." dedi.

Yıldırım, İngiltere'ye hareketi öncesinde Esenboğa Havalimanı'nda basın toplantısı düzenledi.

Londra'da düzenlenecek Somali konulu yüksek düzeyli konferansa katılmak üzere İngiltere'ye gideceğini ifade eden Yıldırım, uluslararası toplumun "iflas etmiş devlet" olarak nitelendirdiği Somali'de yaşanan insani dram görmezden gelindiği sırada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, başbakanlığı döneminde Mogadişu'yu ziyaret ettiğini ve bütün dünyanın dikkatini Somali halkının üzerine çekmek suretiyle onların geleceğe dair ümitlerini yeşerttiğini belirtti.

Yıldırım, bu tarihi ziyaret sonrasında Somali'nin uluslararası toplumun gündeminde yerini aldığını ve 2011'den itibaren uluslararası toplumun Somali'nin yeniden ayakları üzerinde durabilmesi için çalışmaları yürüttüğünü söyledi.

Türkiye olarak bu faaliyetleri yakından takip ettiklerini ve gereken desteği verdiklerini vurgulayan Yıldırım, "Londra'daki konferans, esasen bu kapsamlı çalışmaların gözden geçirileceği ve bundan sonra alınacak tedbirleri kapsamaktadır. Konferansta uluslararası toplum ile Somali arasındaki iş birliği şekilleri ayrıntılı olarak ele alınacak, bugüne kadarki aşamalar gözden geçirilecek ve gelecek planlaması yapılacaktır. Somali'nin Türkiye nezdinde sahip olduğu müstesna bir yer var. Türkiye karşılık beklemeden Somali'de barışın, huzurun sağlanması için en fazla destek veren ülkeler arasındadır. 2011'den bu yana Somali'de devletin inşası, barış, güvenlik ve istikrarın tesisi, ekonominin düzeltilmesi için gerek ikili düzeyde gerekse uluslararası arenada Somali'ye en fazla desteği sağlıyoruz." ifadelerini kullandı.

Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2015 ve 2016'da iki kez daha Somali'yi ziyaret ettiğini anımsattı.

Somali'de yapılan seçimlerin ardından göreve gelen Cumhurbaşkanı Muhammed Abdullah Fermacu'nun nisan ayında Türkiye'ye geldiğini hatırlatan Yıldırım, Ankara'da düzenlenen Türkiye-Afrika Tarım Bakanları toplantısında Somali konusunun yakından ele alındığını ve ikili ilişkilerin gözden geçirildiğini dile getirdi.

Yıldırım, Somali'de geçen şubat ayında demokratik bir olgunluk ve barış içinde iktidar değişikliğinin gerçekleştirildiğini, bunu memnuniyetle karşıladıklarını aktardı.

Somalili liderlerin bir araya gelerek başta güvenlik olmak üzere ülkelerinin geleceğini ilgilendiren konularda uzlaşmaya dayalı kararlar almalarını takdirle karşıladıklarının altını çizen Yıldırım, şunları kaydetti:

"Bütün bu gelişmeler, Somali'nin geleceği açısından önemlidir. Somali'nin yeni yönetimini bekleyen birçok sorun var. Terörle mücadele, güvenlik mimarisinin yeniden teşkili, anayasa reformu, işler devlet düzeninin kurulması, bu işlerin başında gelmektedir. Bütün bu sıkıntıların üstesinden gelinmesi Somali yönetiminin liderliğinde uluslararası toplumun desteği ve sahada yürüteceği somut çalışmalarla mümkün olacaktır. Bu samimi düşüncelerimizi hem Somalili yöneticilerle hem de uluslararası paydaşlarımızla müzakere etme imkanı bulacağız. İçinde bulunduğumuz dönemde Somali başta olmak üzere Doğu Afrika'da, Yemen'de kuraklık ve açlık felaketi devam etmektedir. Türkiye bu insani kriz kapsamında ivedilikle harekete geçmiştir. Türk Kızılayı, TİKA ve AFAD, acil yardım faaliyetlerine başlamıştır. THY de bir uçak tahsis ederek uluslararası kampanyaya destek vermiştir. Geçtiğimiz ay Sayın Cumhurbaşkanı'mız Türk Kızılayı ile birlikte kuraklığın hüküm sürdüğü bu ülkeler için ulusal bir bağış kampanyası başlattı. Bölgede dönemsel olarak tekrarlayan kuraklık, açlık felaketi ve yoksulluk zincirinin kırılması için yapılan faaliyetler, TİKA tarafından Somali'de sürdürülebilir kalkınmanın teminine yönelik devam etmektedir."

"YILDIRIM, THERASA MAY İLE GÖRÜŞECEK"

Başbakan Binali Yıldırım, Londra temasları kapsamında bazı ikili görüşmeler de yapacaklarını, başta İngiltere Başbakanı Theresa May olmak üzere İngiltere iş çevreleri ile Türkiye'deki yatırım konularını ele alacaklarını ve uluslararası basın kuruluşlarıyla Türkiye konulu değerlendirmeler yapacaklarını ifade etti.

Yıldırım, Somali Konferansı'na katılacak diğer ülkelerin hükümet ve devlet başkanlarıyla da ikili görüşmeler gerçekleştireceklerini belirtti.

Halk oylaması sonrası Türkiye'nin pek çok çevrenin ilgi odağı olmaya devam ettiğine dikkati çeken Yıldırım, bu konulardaki gerçekleri de muhataplarıyla paylaşma fırsatı bulacağını sözlerine ekledi.

Bir gazetecinin ABD'nin terör örgütü PYD/PKK'ya silah yardımı kararı ve sonrasında Türkiye'nin atacağı adımlara yönelik değerlendirmesini sorması üzerine Yıldırım, "Türkiye'nin bu konudaki durumu çok nettir. Düşüncesinde herhangi bir kafa karışıklığı yoktur. Nedir? Türkiye bölgede PKK'nın bir başka terör örgütü DEAŞ'a karşı kullanılmasına karşıdır. Bunu net bir şekilde muhataplarımıza söyledik, 'Bir terör örgütü kullanarak başka terör örgütü yok edilemez, sonra o terör örgütü de sizin başınıza bela olur'. Bunu ABD çok iyi şekide bilmektedir." diye konuştu.

PKK'nın ABD tarafından da terör örgütü olarak kabul edildiğine işaret eden Yıldırım, şöyle devam etti: "Dolayısıyla PKK'ya doğrudan ve dolaylı yardım anlamına gelecek girişimleri bizim kabul etmemiz söz konusu değildir. ABD ve Türkiye, NATO'da önemli iki ortaktır. Dolayısıyla stratejik düzeydeki ilişkilerimiz ile terör örgütü arasında ABD'nin bir tercih yapma cihetine gitmesini düşünmüyoruz. Kaldı ki bu son karardaki açıklamalarda da esasen Türkiye'nin hassasiyetlerinin azami ölçüde dikkate alınacağının altı çizilmiştir.

İşin özeti şudur: Bölgede terörle mücadele edilecekse Türkiye bunu en güzel şekilde, yıllardan beri yapıyor. Fırat Kalkanı ile yurt dışında da bu operasyonu ne kadar başarılı ve etkili yaptığını ortaya koymuştur. O bakımdan ileride Türkiye'nin terör açısından başını ağrıtacak birtakım girişimlerin mümkün mertebe olmaması ve Türkiye'nin bu konudaki, PKK terör örgütü konusundaki hassasiyetinin en üst düzeyde dikkate alınması için hala ABD yönetiminin elinde imkanlar olduğunu düşünüyoruz. Eğer aksi bir karar alırsa bunun doğuracağı sonuçlar sadece Türkiye'yi bağlamaz, aynı zamanda ABD için de olumsuz bir netice ortaya koyacaktır."

Başbakan Yıldırım, bu konuların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 16-17 Mayıs'ta ABD'de yapacağı görüşmelerde de ele alınacağını belirterek, "En üst düzeyde ele alınacak, bu konudaki durumumuz net bir şekilde en üst düzeyde, karar vericiler nezdinde tekrar gündeme getirilecektir." dedi.

"TARTIŞMALARIN MAKSATLI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ"

Bir televizyon programında "Atatürk'e hareket" iddiasına açılan soruşturma ve konuya ilişkin görüşü sorulan Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:

"Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyetimizin kahramanları bizim milli değerlerimizdir. Dolayısıyla bunlara yapılacak her türlü yakıştırmayı, yanlış sıfatları asla kabul etmeyiz, uygun görmeyiz. Dolayısıyla bu ve buna benzer girişimleri şiddetle kınıyorum. Hukuken de yapılması gereken ne varsa bunlar da yapılacaktır. Biz kahramanlarımızın kurduğu, binlerce şehidimizin bize emanet ettiği yurdumuzu daha ileri götürecek ne tedbir varsa bunları alacağız. Tarihimiz bizi utandıracak hiçbir şeye sahip değildir. Onun için bu tartışmaların yapay, anlamsız ve maksatlı olduğunu düşünüyoruz. Bizim bu konuda kafamız çok açık ve nettir."

AK Parti'nin 21 Mayıs'taki olağanüstü kongresi hatırlatılarak, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın genel başkan olmasının ardından tüzük gereği grup başkanı olamayacağını biliyoruz, siz grup başkanlığı görevini yürütüyorsunuz. 21 Mayıs'tan sonra da bu görev sizde devam edecek mi? Parti kısmında da tüzük değişikliği yapılmasına ilişkin yorumlar yapılıyor, genel başkanvekilliği makamı tarafınıza tahsis edilmesi söz konusu mu?" sorusuna Yıldırım, "Anayasa değişikliğinden sonra benim konumumla ilgili insanlar sağ olsun çok ilgi gösteriyorlar, ne olacağımı, ne iş yapacağımı, 'İşe ihtiyacın var mı' diye soranlar oluyor. Bundan da çok hakikaten duygusal olarak etkileniyorum, hoşuma gidiyor yani hatırlanmış, düşünülmüş olmak. Ama şunu söyleyeyim, ben geleceğe yönelik hiç hesap yapmadım, bundan sonra da yapmam, Allah kerim." karşılığını verdi.

"Bizi erken terhis etme gayretleri olabilir ama siyasette her şey olur"

Yapacak işlerinin olduğunu, kongreyi en güzel şekilde gerçekleştireceklerini dile getiren Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:

"Genel başkanımızı seçeceğiz, ondan sonraki oluşumları da yetkili kurullarımız karar verecek, grubumuz karar verecek, tüzük değişikliği zaten gündemde var. Orada da ihtiyacımız olan değişiklikleri yapmış olacağız, yolumuza devam edeceğiz. 3 Kasım 2019'a kadar bu sistem, parlamenter sistem, mevcut sistem devam edecek. Yeni sistemin tam anlamıyla uygulamaya girmesi yapılacak ilk genel seçim ve cumhurbaşkanlığı, bu seçimler müşterek yapılacak, bunlarla beraber olacak. Dolayısıyla bizi erken terhis etme gayretleri olabilir ama siyasette her zaman her şey olur. Şu anda biz bir sorumluluk sahibiyiz ve bu sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirmenin gayreti içerisindeyiz. Milletimiz de istediği müddetçe, biz milletin emrinde oluruz, 'Kenara çekil' derse kenara çekilmesini de biliriz."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda halk oylaması sonuçlarıyla ilgili bildik açıklamalarına devam ettiğini belirten Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Yüzde 48.6'nın adayı kim olacak' diye bir miras paylaşımına girdiklerinde, düşündük ki artık yenilgiyi kabul etmişler. Ama yatıp kalkıyorlar, tekrar uyanınca başa dönüyorlar. 'Hayır aslında çıktı da evet çıkmış gibi gösterdiler' diye YSK'ya verip veriştiriyorlar. Yüksek Seçim Kurulu bizim göz bebeğimiz bir kuruluştur. Dünyada örnek bir şekilde seçim yapmış ve ciddi bir sorun oluşturmadan da bu seçimleri gerçekleştirmiştir. Seçimlerle ilgili 'oylar çalındı' iddiası var mıdır? Bir seçimin şaibeli olup olmamasının tek şeyi oyların sandığa yansımamasıdır. Böyle bir iddia yok. Hiç kimse bu iddiayı söylemiyor. Neymiş 'mühür vardı, yoktu.' Kardeşim yöneticilerin, oradaki sandık başkanı, sandık kurullarının hatalarını, oy verenlere ceremesini çektirmeye hakkımız var mı? Benim görevim mi? Sonra ne önemi var? Önemli olan senin bastığın mühürdür. Evettir, hayırdır. Öbür mühürlerin önemi yoktur. Onlar için onlarca karar var. Bir türlü artık bu sonucu hazmedemiyorlar. Demokrasiyi millet iradesini kabul etmemek anlamına gelir. Önce siz demokrat, milli iradeye tabii olacaksınız. Vesayet zihniyetinden önce siz kurtulacaksınız ki ülke kurtulsun. Bunlar hala vesayetin etkisi altında."

Seçimleri başarılı bir şekilde yapan ve bugüne kadar defalarca bunu ispatlamış Yüksek Seçim Kuruluna laf edildiğini kaydeden Yıldırım, onları rencide edecek, suçlayacak, hedef gösterecek açıklamalar yapıldığını bildirdi.

Bunu şiddetle kınadığını ifade eden Yıldırım, YSK üyelerinin en tecrübeli hukukçular olduğunu ve işlerini en güzel şekilde yaptıklarını belirtti.

Başbakan Binali Yıldırım, "Kurumlarımızı, hele hele yargı kurumlarımızı yıpratmaya devam edersek, ondan sonra asıl sorun başlar. Onun için artık bu tartışmayı burada bitirme zamanı gelmiştir. İşimize, geleceğe bakalım. Sayın Kılıçdaroğlu'na düşen bundan sonra 2019 seçimlerinde nasıl başarılı olunur, onun için taktikler geliştirsin. Kampanya dönemindeki gibi kuzu taktiğine geri dönebilir. O kısmen başarılı oldu. Bundan sonra da bunu sürdürebilir." değerlendirmesini yaptı.

"İşi gücü yok da CHP'yle mi uğraşacak?"

Kemal Kılıçdaroğlu'nun "CHP'yi saray karıştırdı" yönündeki açıklamalarının sorulması üzerine Yıldırım, "Bizim böyle bir şey yapmaya ihtiyacımız yok. CHP'nin klasiğidir. Her seçimden sonra 'kurultay, kurultay' diye sesler yükselir. Burada da farklı bir şey olmadı. Bakın CHP'nin siyasi tarihine, en önemli olaylardan sonra hep kurultay talepleri vardır. Bugün de aynısı olmuştur. İşi gücü yok da CHP'yle mi uğraşacak? Dünya kadar memleket işi var. CHP'ye sıra bile gelmez." diye konuştu.

Yorumlar

ihsan sen ister kabul et ister etme adamın umurunda değilki protesto için Erdoğan abd yye gitmesin ve sincarı tekrtar vursun