Başbakan Yıldırım 'başkanlık'la ilgili detaylar verdi
- Başbakan Yıldırım: (4)
- "(Başkanlık sistemi) Bizim düşüncemiz, sistemde 5 yıllığına başkan seçilecek. Henüz içeriğe girmedik ama eskisi gibi milletvekili seçimlerinin de 5 yılda bir olması uyum açısından yerinde olur, diye düşünüyoruz"
- "Aslında başkanlığın kapısı 15 Temmuz gecesi açılmıştır. Önce de gündemdeydi, konuşuluyordu ancak önemi çok bilinmiyordu. Farklı farklı spekülasyonlar yapılıyor. 'Efendim Tayyip Erdoğan kendisi için istiyor. Tek adam olmak istiyor.' Falan filan... Ama öyle olmadığını 15 Temmuz gecesi gördük"
- "Biliyorsunuz Sayın Devlet Bahçeli zaman zaman böyle sürpriz çıkışlar yapar. Bu çıkışlar da her seferinde ülkenin artık çözülemez hale gelmiş bir sorununun çözümüne de kapı aralar"
- "İhtiyaç olan her bölgede güvenli bölge oluşturulması prensip olarak bizim de KDP'nin de istediği bir şey çünkü tehdit ortak. Türkiye için de Kuzey Irak için de ortak tehdit PKK"
AFYONKARAHİSAR (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, başkanlık sistemine
ilişkin, "Bizim düşüncemiz, sistemde 5 yıllığına başkan seçilecek.
Henüz içeriğe girmedik ama eskisi gibi milletvekili seçimlerinin de
5 yılda bir olması uyum açısından yerinde olur, diye düşünüyoruz."
dedi.
Yıldırım, AK Parti 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın
gerçekleştirildiği Afyonkarahisar'da, A Haber, CNN Türk, Habertürk,
Kanal 24, NTV, TRT Haber ortak canlı yayın programına katılarak
gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
"Türkiye'nin teröristten arındırılmış bölge planına ilişkin Barzani
ile görüşülüyor anladığım kadarıyla. Onlar da Türkiye ile benzer
düşüncede mi?" sorusu üzerine Yıldırım, "Onlar da Türkiye ile bu
konuda işbirliğinin önemli olduğunu biliyorlar ve bu konuda bizimle
çalışmaya hazır olduklarını bize defalarca ifade ettiler. Yine
orada, Erbil civarında da daha bizim Irak-Hakkari-Şırnak
civarındaki hudut bölgesinde birliklerimiz var, Irak tarafında.
Özel Kuvvetler orada konuşlanmış vaziyette." dedi.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) Türkiye ile işbirliğini çok
arzuladığını belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bu konuda da zaten bir işbirliği söz konusu. Bunu daha da ileri
götürme imkanı var. Çünkü biz PKK'dan ne kadar rahatsızsak onlar da
o kadar rahatsız. PKK, Kandil'den batıya doğru, Sincar bölgesine
hareket etti. Sincar'da yeni bir üs oluşturuyor. Bu tehdit bizden
önce Kuzey Irak yönetimine karşı gelişmiş bir tehdit. Esasında PYD,
YPG unsurları oradaki Peşmergeleri yok etmeye çalışıyorlar. İşin
özü budur. Bu tehlikeyi de onlar biliyor. O yüzden Türkiye ile
işbirliği onlar için de bizim için de önem taşıyor."
Yıldırım, "Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ile daha fazla ne olabilir?"
sorusuna, "Daha fazla ne olacak? Güvenliği sağlayacağız. Ortak
güvenlik alanı oluşturacağız. Onu kastediyorum." karşılığını
verdi.
Yıldırım, "Hem Türkiye hem de Barzani tarafı birlikte Kuzey Irak
topraklarında, teröristten arındırılmış, tıpkı Suriye'deki gibi bir
bölgeden mi bahsediyorsunuz?" sorusununu yanıtlarken "Evet, ihtiyaç
olan her bölgede güvenli bölge oluşturulması prensip olarak bizim
de KDP'nin de istediği bir şey çünkü tehdit ortak. Türkiye için de
Kuzey Irak için de ortak tehdit PKK." dedi.
"Terör örgütü PKK'nın Sincar'a yerleştiklerine dair elimizde bilgi,
belge, duyum var mı?" sorusunu Yıldırım, "Var tabii ki. Bunlar
biliniyor. Yavaş yavaş oraya doğru yerleşiyorlar. Bunlar biliniyor,
zamanı geldiğinde de gereği yapılır." şeklinde yanıtladı.
- Başkanlık sistemi tartışmaları
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin başkanlık sistemine ilişkin
sözleri hatırlatılarak "Sayın Bahçeli ile yaptığınız görüşmeden
MHP'nin ortaya konulacak formüle ne kadar ve nasıl destek
vereceğine ilişkin edindiğiniz izlenim nedir?" sorusu üzerine
Yıldırım, şöyle konuştu:
"Biliyorsunuz Sayın Devlet Bahçeli zaman zaman böyle sürpriz
çıkışlar yapar. Bu çıkışlar da her seferinde ülkenin artık
çözülemez hale gelmiş bir sorununun çözümüne de kapı aralar. Bu
yönüyle hakikaten siyaset üstü bir tutum sergilediği bilinir.
Burada aslında Sayın Bahçeli'nin yeni bir buluşu yok, yeni bir
icadı yok. Nereden geliyor bu sorun? 2007'den geliyor. 2007'de eğer
vesayet odakları, onların sözcülüğünü yapan anamuhalefet partisi
CHP, cumhurbaşkanlığı seçiminde mızıkçılık çıkarmasaydı, icat
çıkarmasaydı belki bunları hiç konuşmayacaktık."
- "Mevcut durum ile darbe anayasası bir çelişki halinde"
AK Parti'nin, 2007'de 363 milletvekiliyle cumhurbaşkanını
seçemediğini hatırlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hatırlayın, karar aldık, dedik ki 'Bize seçtirmiyorsanız, biz de
gideriz, millete sorarız. Millet ne derse onu yaparız.' Millete,
referanduma gidildi. Cumhurbaşkanının millet tarafından, doğrudan
seçilmesi kararı alındı. Bizim anayasamız, parlamenter sistemi
öngörüyor ama cumhurbaşkanlığı seçimi itibarıyla da sistem
değişikliği o zaman başladı. En azından cumhurbaşkanı seçimiyle
önemli bir sistem değişikliğine gittik. 20 milyonun üzerinde
vatandaşın oyunu alan bir cumhurbaşkanı, yüzde 52 oy oranı ile
seçilen cumhurbaşkanı... Anayasada cumhurbaşkanı sorumsuzdur. Bu,
işin esasıyla çelişiyor. Bu kadar insana karşı sorumluluk almış,
onlara karşı siyasi hesap verme konumunda olan cumhurbaşkanını 'Sen
hiçbir işe karışma, gelen kanunları imzala. Ondan sonra git
meydanlarda de ki işte ben anayasaya göre bir şey yapamıyorum.'
Böyle bir şey yok. Mevcut durum ile darbe anayasası bir çelişki
halinde. Bunu düzeltmek gerekiyor. İşin özü budur."
- "Kılıçdaroğlu, oturduğu koltuğu görmezden geliyor"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, başkanlık sistemine
ilişkin "tek adam" eleştirilerini değerlendirmesi sorulan Yıldırım,
şunları aktardı:
"Kılıçdaroğlu, oturduğu koltuğu görmezden geliyor. Parlamentoda,
Meclis'te bir milletvekili olup, üstüne üstlük bir de anamuhalefet
partisi genel başkanı olup, parlamentoyu yok saymak kadar büyük bir
gaflet olmaz. Ne tek adamı kardeşim? Parlamento var mı, parlamento
da seçimle gelmiyor mu? Kılıçdaroğlu seçilerek gelmedi mi? Onun da
siyaseten topluma, millete sorumluluğu yok mu? Anamuhalefet partisi
olarak sorumluluğu yok mu? Başkanlık sisteminde parlamento daha da
güçleniyor. Meclis daha da güçleniyor ve siyasi parti başkanlarının
tabiri caizse sevk ve idaresinden ziyade oradaki milletvekilleri
kendi özgür iradelerini daha fazla kararlarına yansıtacak."
Yıldırım, "Bu söylediğiniz, genel bir başkanlık sistemi mi yoksa
biraz önermeyi düşündüğünüz sistemle ilgili ipuçları mı
veriyorsunuz şu anda?" sorusunu yanıtlarken şöyle konuştu:
"Bakın işi biraz isterseniz baştan alalım. Şimdi başkanlığı
getirir, Cumhurbaşkanımız üzerinden tartışmaya başlarsanız, doğru
bir sonuca varamazsınız. Bu iş kişilere göre düzenlenecek bir iş
değildir. Bu, ülkenin geleceği, istikrarı için, milletin birliği,
beraberliği için olmazsa olmaz bir şey. Aslında başkanlığın kapısı
15 Temmuz gecesi açılmıştır. Önce de gündemdeydi, konuşuluyordu
ancak önemi çok bilinmiyordu. Farklı farklı spekülasyonlar
yapılıyor. 'Efendim Tayyip Erdoğan kendisi için istiyor. Tek adam
olmak istiyor.' Falan filan ama öyle olmadığını 15 Temmuz gecesi
gördük. Dünyanın hangi ülkesinde cumhurbaşkanı milletine, 'İnin
meydanlara, bunlara dersini verin.' der ve o millet tanka, topa,
uçağa karşı gözünü kırpmadan meydanlara iner? Bu ülkeye sahip çıktı
bu millet. 79 milyon Türkiye'ye sahip çıktı, geleceğine sahip
çıktı."
Türkiye'de bundan sonra bu ve buna benzer sorunlar yaşanmaması için
mutlaka sürekli, tek başına iktidar çıkaran bir sisteme ihtiyaç
olduğunu dile getiren Yıldırım, bunun yolunun da başkanlık sistemi
olduğunu vurguladı.
Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu kadar basit. Çünkü yüzde 50 oy almadan başkan seçilemiyor.
Yüzde 50 oy aldığın zaman da iktidar oluyorsun. Tek başına. Üstelik
başkanlıkta icra, yürütme tamamen Meclis dışından olduğu için
Meclis'e karşı da daha bağımsız hareket ediyor. Bakanlar vesaire.
Şimdi bir yandan milletvekilisin, bir yandan bakansın. Hem
yasamanın içindesin hem de yürütmenin. Ne oluyor? Bu sefer gelecek
seçimi düşünüyorsun, kararlarında istediğin gibi hızlı hareket
edemiyorsun, objektif davranamıyorsun. 'Acaba şu konuyla ilgili
karar verirsen, seçmen bunu olumlu mu algılar, olumsuz mu algılar?'
Bu tip davranışlar, yapacağın icraatı olumsuz etkiliyor. Zaman
kayboluyor ama tek başına iktidar, güçlü bir siyasi iradeyle bir
kere çok hızlı karar veriyorsunuz.
İki, ülkenin müzminleşmiş sorunlarını hiç tereddüt etmeden
çözüyorsunuz çünkü yasamayla siyasetle bağınız seçimden seçime hele
hele... Başkanı demiyorum, başkan, parlamento ayrı seçildiği için
birbirinden etkilenme diye bir şey söz konusu değil. Nasıl olacak,
iki başlılık mı olacak? Hayır, yasama, yürütme, yargı... Yargı
zaten kendi işini tarafsız, bağımsız yapacak ama yürütme de seçimle
geldiği için başkan, kendi kadrosunu kuracak ve istediği kararları
alacak. Meclis de denetime yoğunlaşacak. Bütçesini denetleyecek,
önerilerini yapacak, yasalarda değişiklik yapacak. Başkanın
taleplerini karşılayacak veya karşılamayacak. Şöyle, şimdi 5 yıl,
sistemde 5 yıllığına başkan seçilecek. Bizim düşüncemiz, henüz
içeriğe girmedik ama eskisi gibi milletvekili seçimlerinin de 5
yılda bir olması uyum açısından yerinde olur diye düşünüyoruz.
Bütün partilerin de geçtiğimizde bir mini anayasa değişikliği
görüşmeleri oldu. Burada da benimsenen bir konudur. Dolayısıyla
burada da böyle bir yola gidilebilir."
- "Türkiye yaz-boz tahtası değil"
"Artık çalışma sadece başkanlık üzerinden mi ilerleyecek yoksa
partili cumhurbaşkanlığı bir geçiş süreci olarak düşünülüyordu,
sonrasında mı başkanlık gelecek?" sorusu üzerine Yıldırım, şunları
kaydetti:
"Türkiye yaz boz tahtası değil. Yapacağımız değişiklik ne ise bir
seferde yapalım. Sürekli milletin önüne, 'Yok bu olmadı. Bu geçiş
taksimiydi, bu da gelişmeydi. Bu da sonuçtu.' diye milleti bu
işlerle meşgul etmeyelim. Bunlar yanlış olur. Düşünelim, taşınalım
bir sefer karar verelim. Şöyle bir şey vardır, Japonlarla
Amerikalıları tanımlamak için güzel bir örnek var. Onu size
söyleyeyim, şimdi bir Japon 5 yıl düşünür, 5 dakikada uygular. Bir
Amerikalı 5 dakika düşünür, 5 yılda işin içinden çıkamaz. Biz, çok
düşüneceğiz, geniş istişare yapacağız. Zaten bu iş çok konuşuldu.
Her yönüyle konuşuldu. 'Efendim şöyle olursa nasıl olur? Böyle
olursa nasıl olur? Yarı başkanlık olursa ne olur? Partili başkanlık
olursa ne olur?' Şunu söyleyeyim, sadece başkanlık olursa partiyle
bağın kopmuyor ki başkanlıkta da yine parti var. Yani başkanlıkta
da yine parti var. Partinin doğal başkanı."
Yıldırım, "Bir de tip meselesi var, Türk tipi, Amerikan tipi. Bu
tiple ilgili bir çerçeve var mı?" sorusunu yanıtlarken "Başkasının
tipi bize yakışır mı? Biz kendi tipimize bakacağız." dedi.
(Sürecek)
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar