"Başbakan Bugünleri Çok Arayacak"
MHP lideri Devlet Bahçeli, Başbakan'ı zor günler beklediğin savundu.
Google Haberlere Abone ol
12 Eylül Davası ile ilgili olarak Bahçeli, "Ankara 10. Ağır Ceza
Mahkemesi bu iki ismi TCK'nın 146. Maddesi uyarınca müebbet hapse
mahkum etmiştir. Parti olarak, 12 Eylül'ün acısını ve cefasını çok
fazla çektiğimiz için davaya başından itibaren müdahil olduk. Ve
cezalar kesinleşmese de çıkan netice bizleri nispeten memnun
etmiştir. Fakat her defasında bu dava sürecinin siyasi istismar
malzemesi yapıldığını, esasen 12 Eylül'le hesaplaşma gayesi
gütmediğini net olarak vurguladık. Kenan Evren ve Tahsin
Şahinkaya'yı cezalandırınca geçmişin acıları bir çırpıda dinecek,
çekilen çileler bir anda sıfırlanacak mıdır? Milliyetçi-Ülkücü
Hareket 12 Eylül'ün en ağır, en olumsuz şartlarına maruz kalmış,
her anlamda kayba uğramıştır" dedi. "BAŞBAKAN,
PINARHİSAR'DAKİ ÜÇ BEŞ AYINI BİLE MUMLA
ARAYACAKTIR" "Kula kulluk etmedik, zulme boyun eğmedik,
12 Eylül'ün tehditlerine teslim olmadık" diyen Bahçeli, şunları
söyledi; "Çünkü biz, hakkımız yense de, tarih ve millet huzurunda
haklıydık. Çünkü biz ihlas sahibi, ülkü sahibi, ahlak ve edep
mihveri, millet ve vatan sevdalısı Milliyetçi-Ülkücü Hareket'tik.
Bunun için Başbakan Erdoğan'dan 12 Eylül ile ilgili öğreneceğimiz
hiçbir şey yoktur. 34 yıldır zehir içtik, kızılcık şerbeti dedik.
34 yıldır yaralarımızı sardık, kayıplarımızın yasını tuttuk, içten
içe öfkemizi biledik. Belki doğru belki yanlış; fakat bu devlet
bizim, bu ülke hepimizin dedik, sesimizi çıkarmadık,
mağduriyetlerimizi seslendirmedik. 'Ne yapalım, buna da
dayanacağız' dedik, ızdırabımızı içimize gömdük, derinlerimize
kilitledik. Şu hayret edilecek işe bakınız ki, şimdilerde Recep Tayyip Erdoğan bize 12 Eylül'le
ilgili ahkam kesmekte, 12 Eylül'le ilgili parmak sallamaktadır.
Sayın Erdoğan sen ki, Kenan Evren'in ve 12 Eylül cuntasının
kucağında pışpışlanan, muhtıralardan süt emen, demokrasi karşıtı
cepheden gıdalanan, 12 yıldır Türkiye'ye kan ağlatan bildik bir
despotsun. Sen 12 Eylül'ü bırak da, 28 Şubat'ın, 27 Nisan'ın
derdine ve peşine düş. Konuşmamın bu aşamasında şunu da önemle
belirtmek istiyorum ki, 1980'den 34 yıl sonra darbeciler şeklen
cezalandırılıyorsa, yıllar alsa da, on yıllar geçse de; bir gün
gelecek 17-25 Aralık'tan dolayı Başbakan adaletin önüne çıkacak ve
yaptıklarının bedelini ödeyecektir. Başbakan, Pınarhisar'daki üç
beş ayını bile mumla arayacaktır. Bu bizim için siyasi namus
meselesidir. Gün ola harman ola; İnşallah 12 yıldır süren sivil ara
dönemin, rüşvet ve yolsuzluk iktidarının kökünü kazımak bizlere
nasip olacaktır." "BAŞBAKAN ERDOĞAN HENÜZ TAHLİYELERİ
İÇİNE SİNDİREBİLMİŞ DEĞİLDİR" Bahçeli, "AKP hükümeti vesayeti
sonlandırıyorum, statükoyu bitiriyorum diyerek Türk Silahlı
Kuvvetleri'ni hedef almıştır. En son olarak Balyoz Davası, AKP'nin
başında paralanmış, başında patlamıştır. Biz göre, Peygamber
Ocağı'nın mensuplarına camileri bombalama hazırlığı yapıp darbe
şartları oluşturdukları iddiasında bulunmak iftiraların en
şerefsizi olarak tarihe geçmiştir. Uydurulmuş ve üretilmiş CD'ler,
savunma hakkının gasp edilmesi, tanık olarak gösterilen bazı emekli
askerlerin dinlenmemesi gibi çok sayıda usul hataları Balyoz
Davası'nın omurgasını çökertmiştir. Özel yetkili mahkemeler
efendilerinden aldıkları emirlerle suçlu-suçsuz dinlemeden Türk
askerini cezaevine koymuştur. En sonunda Anayasa Mahkemesi'ne
geçtiğimiz yılın Kasım ayında yapılan bireysel başvurular sonuç
doğurmuş ve yüksek mahkeme hak ihlallerini tespit ederek gecikmiş
tahliyelerin kapısını geçen hafta açmıştır. Bu çerçevede Balyoz
Darbe Planı Davası'ndan dolayı yıllardır içeride tutulan muvazzaf
ve emekli askerler yeniden yargılanma şartıyla özgürlüklerine
kavuşmuştur. Merak ediyoruz ki, uyduruk delilerle hüküm ihdas eden,
tanık dinleme konusunda ayak sürüyen, hukuku mahveden yanlı ve
tarafgir hakim ve savcılar şimdi ne yapacaklar, nereye
sığınacaklardır? İnsan hak ve özgürlüklerini hiçe sayan sözde
hukukçular ne zaman hak ettikleri yaptırımla tanışacaklardır?
Yüzlerce askerimizin kaybolan ve esaret altında geçen yıllarının
hesabını kim verecektir? Dahası cezaevlerinde vefat edenleri kim
geri getirebilecektir? Ailelerin dramını, yıllarca akan
gözyaşlarını, her gün büyüyen özlemlerini Başbakan Erdoğan ve
kolkola TSK'ya kumpas kurduğu ahlaksızlar nasıl telafi edecektir?
İyi ki Anayasa Mahkemesi vardır, iyi ki hala vicdanını satmayan
yargıçlar bu ülkede görev başındadır. Başbakan Erdoğan henüz
tahliyeleri içine sindirebilmiş, benimseyebilmiş ve kabullenebilmiş
değildir" dedi. "ENGİN ALAN'A ÜSTÜN BAŞARILAR
DİLİYORUM” Bahçeli, "Hatırlarsanız, Başbakan Erdoğan 18 Mayıs
2011 tarihinde Ankara Ticaret Odası'nda içindeki kini dökmüş,
komployu deşifre etmiş, hangi gerekçelerle mahkemelerin işlediğini
açıklamıştır. "Başbakan demişti ki: 'Bu ülkenin başbakanı,
soruyorum sizlere, bir anma törenine gider de, bir korgeneral orada
ayağa kalkmaz mı? Kalkması gerekir. Kalkmadığı anda da tabii
bedelini öder o ayrı mesele. Zaten de bedeli ödedi. Ama şimdi bakın
gideceği yeri o da buldu.' Sayın Başbakan, bizler bedeli ödeme
konusunda sırayı savdık. Ancak bedel ödeme sırası sana geçtiğinden
adaletin karşısında ayakta uzun uzun dikileceğin günler bilesin ki
çok yakındır. Evet, tam üç yıldır Meclis grup toplantılarımız bir
milletvekilimizden yoksun olarak yapılmıştır. Çok şükür, son
tahliyelerden sonra hasretimiz dinmiş, eksiğimiz tamamlanmış,
grubumuz değerli üyesine kavuşmuştur. Bu duygularla, zor ve
zahmetli olsa da, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Engin Alan'a
huzurlarınızda geçmiş olsun dileklerimle birlikte aramıza hoş
geldiniz diyorum. Değerli arkadaşımızın bugün gerçekleştireceği
'Milletvekili Yemini'nin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor,
kendisine üstün başarılar diliyorum" dedi. "EKMEL BEY,
MİLLİ VE BİRİKİMLİ BİR CUMHURİYET AYDINI, MİLLET
DEĞERİDİR" Bahçeli, "Ekmel Bey'in Cumhurbaşkanı adaylığı
geniş çevrelerde yankı bulmuş, takdir ve ilgi görmüştür. Çünkü
Ekmel Bey inançlı, manevi değerlere sahip, milli ve birikimli bir
Cumhuriyet aydını, millet değeridir. Uzlaşmanın önemi,
kucaklaşmanın güzelliği, ideolojik saplantılarla hareket etmemenin
erdemi semeresini vermeye başlamıştır. Ne var ki, Ekmel Bey'in
adaylığından korku duyanların, telaş yapanların varlığı az olmakla
birlikte kendisini göstermiştir. Bunlar kriz taciri, kavga
meraklısıdır. Bunlar Türkiye'nin varlığına kördüğüm atılmasını,
huzurumuzun felç olmasını düşleyen zavallılardır. Daha vahimi
bunlar arasında azımsanmayacak kadar Recep Tayyip Erdoğan tetikçisi, gizli
havarisi, gizli destekçisi vardır. Sayın Prof.Dr.Ekmeleddin
İhsanoğlu ismi üzerinde uzlaşı sağlandıktan sonra, gazete
köşelerinde, televizyon ekranlarında, kulislerde, değişik
platformlarda 17-25 Erdoğan'a çalışan, tezlerini savunan ve
hizmetkarlığına soyunan her görüşten insan suretleri harekete
geçmiştir" diye konuştu. "HAMD OLSUN BİZİM ÇATIMIZIN
TEMELİ DE VARDIR, BİNASI DA" Bahçeli, "Sayın Ekmeleddin
İhsanoğlu ne Pensilvanya imalatı, ne Washington kurgusu, ne de bir
başka yabancı ve gayri meşru oluşumun eseri olmayıp yalnızca ve
yalnızca büyük Türk milletinin adayıdır. Esasen Başbakan'ın
gelişmelerden dolayı keyfi kaçmış, havası inmiş, yürüyüşü
yalpalamıştır. Zira Cumhurbaşkanı olamayacağının farkına varmaya,
kurduğu hayallerin kabusa döneceğini anlamaya başlamıştır. Başbakan
Erdoğan sıklıkla temeli olmayanın çatısı olmaz sözleriyle Ortak
Çatı Aday fikrini dinamitlemeye çabalamıştır. Başbakan çok nadir de
olsa, doğru sözlerine yenisini eklemiştir. Doğrudur; temeli
olmayanın çatısı olmayacaktır. Hamd olsun bizim çatımızın
temeli de vardır, binası da vardır ve ortadadır. Anlayamadığımız,
bir türlü de çözemediğimiz muamma; eğer varsa, Başbakan'ın
temelinde nelerin olduğu, nelerin bulunduğudur"
dedi. "BİZİM TEMELİMİZDE; HARAM LOKMA
YOKTUR" Bahçeli, "Bizim temelimizde; haram lokma yoktur,
ayakkabı kutuları yoktur, soygun yoktur, yolsuzluk betonu yoktur,
papaz cübbesi giyip sırıtmak, bölücülerle kan sofrasında bağdaş
kurup pazarlık kabına kaşık sallamak olmamıştır. Türklüğü inkar
etmek, milliyetçiliği ayaklar altına almak, yol için cami yıkmak,
keyif için gönül kırmak, evlat için hazine arazisi yağmalamak,
iktidar koltuğu için iradesini ipotek ettirmek bizim temelimizde,
fıtratımızda görülmeyecek bir yozlaşma halidir. Başbakan bizim
çatımızı ve temelimizi bırakmalı, kendi köksüzlüğüne, kendi
kimliksizliğine kafa yormalıdır. Anlaşılıyor ki Başbakan, bizim
Cumhurbaşkanında aranacak vasıfları dile getirmemizden gocunmuş
olacak ki, Ortak Çatı arayışını vasıfsızlığımıza delil olarak
sunmuştur. Başbakan'ın penceresinden bakarsak gerçekten de biz de
vasıf yoktur, olmaması da bizim için bir nimettir. Çünkü biz de
17-25 Aralık gibi bir kambur, rüşvet ve yolsuzluk gibi bir ahlaki
düşüklük hiç olmamıştır. Şunları Başbakan Erdoğan'a önemle duyurmak
istiyorum ki; Sayın İhsanoğlunu'nun temelinde Türk ve İslam'a ait
tüm değerler vardır. Sayın İhsanoğlu'nun temelinde bizatihi Türk
milleti, mayasında millet aşkı vardır. Aziz şehitlerimizin manevi hatıraları, aziz ceddimizin
muhterem emanetleri, yaşanmış Türk asırlarının kutlu mirası Ortak
Çatı Adayımızın ruhunda somutlaşmış, şahsında temerküz etmiştir.
Bizim çatımızın kökü tarih kadar eskidir. Bizim çatımızın vizyonu
Türkiye'miz kadar büyüktür. Bizim çatımız birliğin ve
kardeşliğin üzerinden yükselmiştir. Ve bizim çatımız Gazi Mustafa
Kemal'in eserleriyle güçlenmiş, Türk milletinin hasletleriyle
örülmüş, milli mücadeleyle pekişmiş, maziden istikbale kadar uzanan
Türk-İslam medeniyetinin umutlarıyla anlam kazanmıştır.
Milletimizin Ortak Çatısı; teröristlerin kanlı çadırına,
Başbakan'ın çıkar çetesine, hainlerin yıllardır tuttuğu kirli
çeteleye asla benzemeyecektir. Damarlarında rüşvet ve ihanetin kol
gezdiği BOP'çular, açılımcılar, mandacılar, bölücüler bizi
anlamayacak, bizimle beraber olamayacaktır. Türk milleti 10
Ağustos'ta sözünü söyleyecek, kararını verecektir"
dedi. "TÜRKMEN ŞEHİRLERİ BİRER BİRER
DÜŞMEKTEDİR" Bahçeli, "Komşu ülke Irak'ın içine savrulduğu
kaos hali gittikçe şiddetlenmektedir. Mezhep düşmanlığı aşırı
şekilde tahrik edilmektedir. IŞİD terörü ilerlemeye ve işgallerine
devam etmektedir. Tutsak alınan vatandaşlarımız hala
kurtarılamamıştır. Irak kan revan içindedir. Yüce dinimiz İslam'ı
diline dolayan katiller; tekbirlerle kafa kesmekte, insan canına
kıymaktadır. Bu arada IŞİD, İstanbul'u hedef aldığını ilan etmiş,
Hatay'a göz koyduğunu değişik vasıtalarla açığa vurmuştur. Bir
terör örgütünün, gözbebeğimiz İstanbul ve Hatay'la ilgili hayale
kapılması bile Başbakan ve hükümetinin Türkiye'yi ne hallere
sürüklediğinin ispatıdır. IŞİD militanları İstanbul'a ancak iki
şartla gelebileceklerdir; o da ya toprak olmak, ya da cezaevlerinde
çürüyüp kokmaktır. Bu arada Türkmeneli çok zor durumdadır.
Soydaşlarımız sistematik olarak katledilmektedir. Türkmen şehirleri
birer birer düşmektedir. Peşmerge, Kerkük'ü ele geçirmiş, buranın
Kürdistan'ın bir parçası olduğunu uydurmuştur. Başbakan Erdoğan'ın
da bir şey olmamış gibi, Barzani'ye mektup yazarak şükran ve
teşekkürlerini bildirmesi tam anlamıyla skandal, tam anlamıyla
teslimiyettir. Herkes duysun ki; Kerkük dün Türk'tü, bugün
Türk'tür, yarın da Türk kalacaktır" dedi. "SESSİZ
KALAMAYIZ, TEPKİSİZ DURAMAYIZ" Bahçeli, "Türkmeneli'nin tarihi
ve kültürel haklarını hiç kimse yok sayamayacaktır. Türkmen
kardeşlerimiz çok ağır, çok ciddi taarruz altındadır. Kardeşlerimiz
yoksullukla boğuşmakta, ölümle pençeleşmektedir. Bizler
Türkmeneli'nin göz göre göre kayıp gitmesine, eriyip yok olmasına
sessiz kalamayız, tepkisiz duramayız. Ümidim odur ki, Türk milleti
soydaşlarının imdat çağrısına ilgisizlik ve duyarsızlık
göstermeyecektir. Bu maksatla Türkmen kardeşlerimize yardım
kampanyası başlattığımızı 21 Haziran 2014 tarihinde yaptığımız
yazılı basın açıklamasıyla ilan etmiştik. 'Sen de doyur, sen de
giydir' temalı yardımlarımızın Türkmenlere çok anlamlı bir katkı
olacağını düşünüyorum. Bu hafta karşılayacağımız Ramazan-ı Şerif'in
mübarek ikliminde Türkmen kardeşlerimize el uzatalım, ellerinden
tutalım. Başbakan Erdoğan'ın korkaklığı, Türkmen alerjisi tedavi
edilmeyecek boyutlara ulaşsa da, Türk milleti soydaşlarımızı yalnız
bırakmayacaktır. İsrail'e petrol akıtan, peşmergeye para kazandıran,
IŞİD'e yumuşak ve munis davranan, komşu coğrafyalarda Türkiye'nin
caydırıcılığını hezimete çeviren Başbakan'ın Türkmenleri kaderine
terk etmesi günahlarına yeni bir halka ekleyecektir. Bu nankörlük,
bu vefasızlık, bu Türk düşmanlığı Başbakan'ı gölge gibi takip
edecek, eninde sonunda ayağına dolanacaktır" diye konuştu.
Yorumlar