BAİBÜ'de akademik yıl açılış töreni düzenlendi

Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Üyesi Dr. Murat Yılmaz: "Azerbaycan, bölgede Türkiye'den sonra en modern devlet kapasitesini inşa eden ülkelerden biri. Azerbaycan rejiminin bu zaferle beraber kalıcı olduğu karara bağlandı"

Google Haberlere Abone ol
BAİBÜ'de akademik yıl açılış töreni düzenlendi

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nin (BAİBÜ) 2020-2021 akademik yılı açılışı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle internet üzerinden online gerçekleştirildi.

BAİBÜ'nün sosyal medya hesabından gerçekleştirilen açılış programında, Bolu Valisi Ahmet Ümit ile AİBÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı odalarından yaptıkları bağlantılar ile töreni izleyenlere seslendi. İlk dersi ise Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Üyesi Dr. Murat Yılmaz verdi.

Programda bir konuşma yapan Vali Ümit, koronavirüs salgını sebebiyle zor şartlarda da olsa kesintisiz eğitimin büyük önem taşıdığını vurgulayarak, "Uzaktan eğitim yüz yüze eğitimin sağladığı kalite ve imkanları sağlamaktan mahrumdur. Bununla beraber en kısa zamanda yüz yüze eğitimin de gerçekleşeceğini umut ve temenni ediyorum." dedi.

BAİBÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı ise salgın sürecinin topyekün bir dayanışma ile atlatılacağını ifade ederek, "Bizler eninde sonunda bu zorlu günlerin geride kalacağına inanıyoruz. Öğrencilerimiz zor bir süreci hep birlikte yaşıyoruz. Sizlerin kampüslerinize, arkadaşlarınıza eğitim ve öğretim alanlarınıza kavuşmak istediğinizi gayet iyi biliyoruz." diye konuştu.

İlk dersi Yılmaz verdi

Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Üyesi Dr. Murat Yılmaz, "Karabağ'daki zaferin stratejik sonuçları ve Türkiye'yi kuşatma planlarının çöküşü" konulu ilk dersi verdi.

Yılmaz, Türkiye'nin son yıllarda çok ciddi iç ve dış politikalarla karşı karşıya kaldığını ve son yıllarda başta Suriye olmak üzere Irak'ta PKK, Doğu Akdeniz, Libya ve Kıbrıs'ta Fransa ile diğer bazı ülkeler ile mücadele ettiğine değinerek, "Bu performansı ister istemez hem bölgedeki kimi aktörlerle, hem de aynı zamanda ne yazık ki batılı müttefiklerimizle aramızda farklı bakış açılarının ortaya çıkmasına yol açtı. Bunların neticesinde Türkiye mili menfaatlerini ve egemenliğini bazen müttefiklerine rağmen korumak durumunda kaldı." ifadelerini kullandı.

Ermenistan'ın, Libya ve Doğu Akdeniz'de yaşadığı başarısızlığı hazmedemeyen Fransa'nın tahrikleri ile hareket ederek Azerbaycan'ın üzerine gittiğini anlatan Yılmaz, "Ermenistan, ne yazık ki bu tür tahriklere açık bir yapılanma. Tam devlet de diyemeyeceğim. Devlet de olsa yaptığı hataları bu kadar çok tekrar etmez. Ama, ne yazık ki Ermenistan bu tahriklere kapılıp, Türkiye'yi Kafkaslar'da rahatsız edecek bir yeni hamle ile karşımıza çıktı. Bu ağır yenilgi bugün Ermenistan'da hala sarsıntıları devam eden iç siyasi problemlere yol açtı. Ve aynı zamanda etkileri devam eden dış politika konularına stratejik sarsıntılara yol açtı." dedi.

Azerbaycan'ın Ermenistan karşısında kazandığı zaferle topraklarını kurtardığını ancak, kazancının bunun çok ötesinde olduğunu vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti:

"Çünkü, Azerbaycan bütün bu savaş boyunca şunu gösterdi. Silahlı kuvvetlerini modernize etmenin yanında çok ciddi bir devlet kapasitesi inşa etmiş durumda. Azerbaycan, bölgede Türkiye'den sonra en modern devlet kapasitesini inşa eden ülkelerden biri. Azerbaycan rejiminin bu zaferle beraber kalıcı olduğu karara bağlandı. Bu aynı zamanda Azerbaycan'ın ne kadar büyük bir ekonomik güce sahip olduğunu da gösterdi. Dolayısı ile Türkiye ile işbirliğinin bölge ülkeler açısından ne kadar büyük bir kazanca dönüştüğünü gösterdi."

Yılmaz, Azerbaycan'ın elde ettiği zaferden Türkiye'nin de büyük kazançları olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:

"Türkiye, Kafkaslar'da kuşatmak ve Orta Asya Türk devletleri ile ilişkilerini kopartmak üzerinden tehdit edenlere net bir cevap verdi. Ama bundan daha önemli olan şey, Türkiye'nin stratejik anlamda kendi etrafındaki kuşatmayı kırmış olması ve mücadeleye girdiği her alanda kendisine karşı ortaya konulan oyunu bozabilecek yeni oyun kuracak bölgesel bir güç olduğunu ispat etmiş olması. Bugün bu bölgesel güç sıfatı ile Türkiye bu zaferden sonra tıpkı Karabağ'da oluşan anlaşma zemini gibi, Suriye, Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve Libya'da görüşmelere açık ve Karabağ'daki gibi iş birliği ve anlaşma zeminine açık bir yerde duruyor. Eğer bölgesel aktörler bilhassa Rusya ve batılı müttefiklerimiz Türkiye'nin bu çağrısına yakın bir yerde dururlarsa, Türkiye bunu bir yandan bütün ülkelerin istifade edebileceği bir işbirliği ve refah projesine dönüştürmeye hazır bir yerde duruyor."

Yorumlar