Almanya Afrika ülkesi Namibya’da yaptığı soykırımI tanımaya hazırlanıyor
1904-1908 yıllarında Herero ve Nama halklarını katleden Almanya, bu kitlesel katliamları “soykırım” olarak tanımaya hazırlanıyor ancak hukuki sonuçlarını ve tazminat ödemeyi reddediyor.
Almanya’nın 110 yıl önce Namibya’da yaptığı katliamları “soykırım”
olarak tanımaya hazırlanması ancak hukuki sonuçlarını ve tazminat
ödemeyi reddetmesi tartışmalara yol açıyor.
Almanya’daki Siyahiler İnisiyatifi Başkanı Tahir Della, sivil
toplum örgütlerinin uzun yıllardır sürdürdüğü kampanyalar sonucunda
Alman hükümetinin, Herero ve Nama halklarına karşı işlediği
soykırımı resmen tanımaya hazırlandığını ancak devam eden
görüşmelerde kendi koşullarını dayatmaya çalıştığını söyledi.
Della, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Alman hükümeti, Namibya
hükümetiyle görüşmeler yürütüyor. Ancak bu katliamlara hedef olan
Herero ve Nama halkının temsilcilerini görüşmelerden dışlıyor.
Almanya kendi koşullarını dayatıyor.” dedi.
Almanya’nın, Afrika ülkesi Namibya’da 1904-1908 yıllarında yaptığı
soykırım sonrasında uzlaşmanın ne şekilde olabileceğine tek başına
karar veremeyeceğini vurgulayan Della, “Almanya’nın Namibya’ya
kalkınma yardımlarını andıran yardımlar yapmasından söz ediliyor.
Almanya, uzlaşının kurallarını kendisi belirlemek, koşullarını
dayatmak istiyor ama gerçek uzlaşı ancak soykırıma uğrayan
halkların koşullarının dikkate alınmasıyla mümkün
olabilir.” değerlendirmesini yaptı.
Della, Almanya’nın bu tutumu nedeniyle, kurbanların yakınlarının
konuyu Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşıma girişiminin meşru
olduğunu da sözlerine ekledi.
"Herero ve Namalar yok edilmek istendi"
Alman İmparatorluğu’nun sömürge geçmişinin aydınlatılması için
çalışan Berlin Postkolonial adlı sivil toplum kuruluşunun
tarihçilerinden Christian Kopp, 1904-1908 yılları arasında
Namibya’daki katliamların soykırım olduğunu söyledi.
Uluslararası alanda soykırım tanımı kullanılırken “bir topluluğun
yok edilmesi” hedefinin kıstas olduğuna dikkati çeken Kopp, “Alman
İmparatorluğu’nun bölgedeki generali Lothar von Trotha’nın, Herero
ve daha sonra Namalarla ilgili soykırım emri var. Burada
katliamların hedefinin soykırım olduğu konusunda bir şüphe yok.”
diye konuştu.
Alman hükümet sözcüsünün ilk olarak geçen yıl bir basın
toplantısında soykırım tanımını kullandığını, bu yıl da bunun
yazılı olarak teyit edildiğini belirten Kopp, bunu memnuniyetle
karşıladıklarını, Almanya’nın hukuki sonuçları kabul etmemesinden
rahatsız olduklarını kaydetti.
- "Hukuki sonuçlarını kabul etmiyor"
Alman hükümetinin, soykırım konusundaki uluslararası sözleşme 1951
yılında yürürlüğe girdiği için 20. yüzyılın başında Namibya’da
yaptığı soykırımın benzer hukuki sonuçları olamayacağı savunmasını
yaptığını anlatan Kopp, şunları kaydetti:
“Bu pozisyonu hukuken anlamakla birlikte siyasi, etik ve tarihsel
açıdan kabul edilemez buluyorum. Çünkü Namalar ve Hereroların
toprakları ellerinden alındı ve günümüzde artık bu topraklara sahip
değiller. Bu telafi edilmeli. Alman yerleşimciler halen onların
topraklarının bir bölümünde yaşıyor. Yani sömürge, bu açıdan
baktığınızda son bulmuş değil. Namibya devleti buna son verip
gerçek mülk sahiplerine toprakları iade etmiyor. Şimdi Alman
hükümeti Hererolara ve Namalara kaynak sağlayarak topraklarını geri
almalarını sağlamalı.”
Kopp ayrıca, Alman hükümetinin yalnızca Namibya hükümeti ile
görüşmeler yürütmesini eleştirerek, ataları soykırıma uğrayan
Herero ve Nama halklarının temsilcileriyle de görüşülmesi
gerektiğinin altını çizdi.
"Komutanlar yok etme stratejisi uyguladı"
AA’ya konuşan Ruhr Üniversitesi Diaspora ve Soykırım Araştırmaları
Enstitüsü’nden Dr. Medardus Brehl, Almanya hükümetinin, Herero ve
Nama soykırımı resmi olarak kabul edilmesi ve özür dilenmesine
dönük önemli adımlar atmasını memnuniyet verici bulduğunu
belirterek, aslında Almanya’nın hiçbir zaman uygulanan radikal
şiddetin boyutlarını ve sonuçlarını inkar etmediğine işaret
etti.
1960’lı yıllardan itibaren Almanya’da Hererolara yapılanların
soykırım karakteri taşıdığı sonucuna ulaşılan araştırmalar
yapıldığını anlatan Dr. Brehl, “Olayları resmen soykırım olarak
nitelendirme kararına 2004 yılında dönemin Kalkınma Bakanı
Heidemarie Wieczorek-Zeul’un günümüzdeki uluslararası standartlar
uyarınca soykırım nitelendirmesinin doğru olacağını söylemesi
üzerine son 10 yılda yaşanan önemli gelişmeler kaynaklık etti.”
dedi.
1904-1908 arasında medyana gelen olayların, uzun vadeli bir
planlamaya dayanmasa da soykırım suçunun unsurlarını oluşturduğunu
söyleyen Dr. Brehl, Alman komutanların, 1904’de Alman sömürge
hükümdarlığına karşı ayaklanan Hereroları şüpheye yer bırakmayacak
şekilde yok etme stratejisine yöneldiğini aktardı.
Tarihçi Brehl, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hererolar, erkek, kadın ve çocuklar, su kıtlığı bulunan Omahake
çölüne gitmeye zorlandı. Çölün sınırlarındaki su kaynakları
kapatıldı. Su kaynaklarına ulaşmak isteyenler ya öldürüldü ya çöle
dönmeye zorlandı. Güney Afrikalı Hereroların yüzde 80’i bu imha
stratejisi sonucunda hayatını kaybetti. Tarihsel bulgu açık;
Hereroları yok etme amacı güdüldü. Bu da tam olarak soykırım
konvansiyonundaki suçun tanımına uyuyor.”
110 yıl sonra gelen tanıma
Dönemin Alman İmparatorluğu'nun Herero ve Namalara karşı soykırımı,
birçok tarihçi, 20. yüzyılda işlenen ilk soykırım olarak
değerlendiriyor.
Almanya, bugüne kadar katliamları resmen soykırım olarak tanımak ve
özür dilemekten kaçınırken, halen bu konuda Namibya hükümeti ile
görüşmelerini sürdürüyor.
Hükümet, önceki hafta muhalefetteki Sol Parti’nin soru önergesine
verdiği yanıtta, 1904-1908 yıllarında Alman askerlerinin Afrika'nın
günümüzde Namibya olan güneybatı bölgesindeki yerel halka karşı
katliamlarını soykırım olarak nitelendirdi.
Ancak hükümet, katliamlar için soykırım tanımının kullanılmasının
hukuki bir sonuç doğurmayacağını savundu.
Almanya, Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Engellenmesi ve
Cezalandırılması Sözleşmesi’nin 1951 yılında yürürlüğe girdiğini,
öncesinde yaşananların hukuki anlamda soykırım olarak
nitelendirilemeyeceğini savunuyor.
Hükümet, bu çerçevede olası tazminat taleplerini de kabul
etmeyeceği mesajını veriyor.
Gizli özür pazarlığı
Almanya hükümetinin Namibya konusunda atadığı özel temsilci
Ruprecht Polenz, bir süredir Namibya hükümeti ile gizli görüşmeler
yürütüyor.
Polenz, Alman medyasına yaptığı açıklamada soykırım kurbanlarının
bugün hayatta olan yakınlarına bireysel tazminat ödenmeyeceğinin
altını çizmekle birlikte uzlaşmaya katkı amacıyla vakıf kurulması,
gençlere yönelik değişim programları gibi adımların görüşüldüğünü
duyurdu.
Ayrıca Namibya’ya kalkınma yardımlarının sağlanması öngörülüyor.
Almanya ile Namibya arasındaki görüşmelerin olumlu sonuçlanması
durumunda, katliamın soykırım olarak nitelendirildiği bir kararın
Almanya Federal Meclisi ile Namibya parlamentosunda eş zamanlı
kabul edilmesi hedefleniyor.
Almanya adına Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un resmi özür
açıklamasını yapması bekleniyor. Bu konuda görüşmelerin ise yıl
sonuna kadar tamamlanması planlanıyor.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar