Mehmet Hammutoğlu

Mehmet Hammutoğlu

AK PARTİ Ne Yapıyor? Ne Yapabilir di?

Seçime girecek olan iktidar partisi, iktidarda kalmak için geride kalan dönemde her ne kadar projeler üretmiş ve uygulamış olsa da, yeni dönem için vaatleri ile kendi tabanını ve halkı yeniden ikna edip oya dönüştürmesi gerekmektedir. Yapılan anketlerde kendi tabanında erime görülen “AK PARTİ Ne Yapıyor? Ne Yapabilir di?”

Şuradan başlayalım; Bir önceki "Kime Oy Vermeli" manşetli yazımızda yaptığımız “Recep Tayip Erdoğan Türkiye'si ve AKP Türkiye'si” ayrıştırması doğru bir tanımdır.

Şöyle Devam Edebiliriz; Tarafsızca gözlem yapıldığında da Recep Tayip Erdoğan Türkiye'si, AKP Türkiye'sine güvenmediği alenen görülmektedir.

AK PARTİ Ne Yapıyor?

Meclis dışından bakan ataması yapılması, bu güven ortamının olmadığı konusunun başlangıcıdır.

"İstanbul'u kazanmak Türkiye'yi kazanmaktır. İstanbul'u kaybetmek Türkiye'yi kaybetmektir" sloganıyla yola çıkan bu hareketin şehrin anahtarını, yani İstanbul İl Başkanlığına ( Osman Nuri Kabaktepe) siyaset dışından birine teslim etmesi AKP Türkiye'sine güvensizliğin tanımıdır.

Şimdi ise siyasete mesafeli duran dernek ve vakıfların bir şekilde siyasete katılması sağlanıyor. Haftada bir, bir araya gelen halktan kopuk, geniş tabanı olmayan, kendi içinde hareket eden bu gurupları birleştirmek AKP Türkiye'sinin halk nazarında yarattığı tahribatları örtecek bir bez parçası çıkarmak ne kadar mantıklı bilemem.

Peki! bunlar siyasi olarak yanlış kararlar mıdır? Kesinlikle doğru! Ama kılcal damarlara kadar sinerek partiyi kimliksizleştiren AKP Türkiye'sini dizginlemek için geç kalınmış kararlardır.

Peki, Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'si daha büyük kitlelere ulaşmak için başka şeyler yapamaz mıydı?

Ne Yapabilir di?

Recep Tayip Erdoğan Türkiye'si başarısızlıkla sonuçlanan barış süreci sonrasında, sürekli siyasi malzeme olarak ta kullandığı, Kobani olaylarında şehid edilen, HÜDAPAR'a yakınlığı ile bilinen Yasin Börü ve HÜDAPAR'a, virgüllü parti olan Büyük Birlik Partisi'ne verilen önem kadar önem verilseydi, Kürt kardeşlerimizi Sosyalist HDP'nin kucağına itmez, bugün Kürdistan bölgesinde sağlam yıkılmaz bir destek görürdü. En azından alternatif oluşturulurdu.

Hak ettikleri değeri görmeyen, bölgede İslamcı olarak bilinen Kürt oluşumlar da kendilerinin temsilcisi olarak HDP'yi görmektedir.

Z Kuşağı olarak tanımlanan gençlerin 2023 yılında yapılacak seçimlerde kullanacakları oylar, genel oyların %16'sına tekabül edeceği tahmin edilen ülkemizde, muhalefeti destekleyeceğini açıkça ifade eden Emperyalistlerin eline bırakılmamalıydı. Zihni bulandırılmak suretiyle bilinçsiz yorum yapma kabiliyetini kaybetmiş beyhude bir genlik oluşmasının önü açılmazdı.

Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'sinin yaptığı o kadar gelişmiş projeler, gençlere doğru anlatılabilirdi.

Gençler “Z Kuşağı”  tanımlandığı zaman, hızlı davranılıp alternatif bir isimle tanımlanması sağlanabilirdi. Örneğin "Üreten Gençlik" ismi konulsa buda Radyo ve Televizyonlar da bolca görsellerle tanıtım yapılsaydı, bu günkü bilinçsiz, çalışmayan, doğru yanlış bakmadan, sürekli şikayet eden, rahatına ve nefsine düşkün, üretim yapmayan gençlik olmazdı.

Emperyalistler emellerini uygulamak için  Müslümanların toprağı olan Irak, Suriye ve Kürdistan'ı silah deposuna çeviriyor. Zaten karışık olan bölgede Suriye iç savaşı başladığında, savaşın Türkiye'ye sıçramaması için kıvrak bir zeka sonucunda sınır ötesinde durdurulması halen halka anlatılabilmiş değil.

Savaşın sınır ötesinde durdurulduğu halka anlatılamayınca da Ülkemizin ve STK'larımızın yaptığı yüzlerce binlerce mücadele görülmüyor.

Böylece Türk halkı düşünce yapısı, giyim tarzı ve yemek kültürü farklı Suriye'lilerin tamamını kötü kabul ederek ülkelerine dönmeleri gerektiğinden başka bir şey düşünmüyor. Buda oy kaybına vesile oluyor.

Rusya, Ukrayna arasındaki savaşta, lider olarak yürüttüğü başarılı dengeli siyaset, muhataplar içerisinde Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletlerinin olması sebebiyle gündemde sürekli sübliminal, ( ima yolu ile ) akademik dille anlatılıyor. Böyle olunca halk anlamadan “he he  savaş var, Türkiye'de bir şeyler yapıyor” şeklinde yorum yapılmasına sebep oluyor. Sanki olay sıradan bir şey.

Halkın ekonomik refahı, alım gücü konusunda sorunun yerel olmadığı korona hastalığı ve bölgesel savaşlar sonrası uluslararası bir soruna dönüştüğünü gerçeğini izah etmek yerine, ekonomik durumu iş insanlarının bile anlamadığı veri çizelgeleri ve akademik ifadeler,  kullanarak anlatmak güvenilirliği baltalamaktadır. Böyle olunca makro ve mikro düzlemde yapılan iyileştirmeler görülmüyor. Vatandaşlar ve iş insanlarında oluşan yanlış kanaat oy kaybına sebep oluyor.

Recep Tayip Erdoğan Türkiye'si, millileşme yolunda ulusal ve uluslararası değer gören projelere imza atsa da, kendini anlatamayan kısır döngüyü yaşayan bir ekip haline dönüşüyor.

Hazırladığı projeleri ışıltılı görsel show şeklinde değil de, doğru anlatır, uygular, uygulanacağını hissettirirse vatandaşların gözünde yeniden güven kazanır. Böylece seçimi kazanmasının önünde bir engel kalmaz.

Yoksa, seçimi kazanmak için, maalesef görülen o ki;

Recep Tayip Erdoğan Türkiye'si, gelişen olayları perde arkasından gözetleyerek konumunu belirlemeye çalışan, çıkarlarını düşünen, kimliksiz AKP Türkiye'sine mahkum kalacak. AKP Türkiye’sini, elinde tutmak zorunda kalacak. Zira onlar için gemiyi terk etmek, kabuğuna çekilip pusmak veya başka bir siyasi partiye geçmek sıradan bir şey.

Diğer Yazıları

Yorumlar