HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, "Halk, seçtiği milletvekilinin
düşürüldüğü durumu, oy verdiği partinin genel merkezinin içerisinde
bulunduğu durumu dikkate alarak bizim burada siyaset yapıp,
yapmamamıza karar verecektir." dedi.
Bilgen, HDP Grup Toplantı Salonu'nda düzenlediği basın
toplantısında, Ankara Garı önündeki terör saldırısıyla ilgili
davanın duruşmasının görülmeye başlandığını belirterek, bütün
sorumlularla ilgili bir yargılamanın gerçekleşmemesi durumunda
kendileri açısından bu davanın sadece, "gerçek sorumluları kaçırma
olacağını" vurguladı.
Başbakan, Cumhurbaşkanı ve bazı bakanlar ile parti yöneticilerinin,
partilerinin yasama çalışmalarına ilişkin aldığı karardan dolayı
çeşitli tartışmalar yürüttüğüne dikkati çeken Bilgen,
"OHAL döneminde, bir Cumhurbaşkanının, Avrupa Birliği ve Avrupa
ülkeleriyle ilgili söylediği sözlerler bugün sabah Avrupa
Birliği'nden sorumlu bakanın söylediği sözler arasında hiçbir uyum
yoktur. Sayın Cumhurbaşkanı, 'bir kulağından girer, bir kulağından
çıkar.' diyor. Sayın bakan da sabahleyin, 'müzakereleri açalım
yolumuza devam edelim.' diyor. Eğer o birliğe girmek istiyorsanız,
oranın kuralları var." ifadelerini kullandı.
Bilgen, Cuma gününden beri genel merkezlerine ambargo
uygulandığını, MYK üyelerinin ve eski milletvekillerinin genel
merkeze giremediğini, kapıda bekleyen polislerin, "26. Dönem
milletvekililer mi" diye kartlara baktığını ileri sürdü. Bilgen,
"Biz hangi rahatlık içinde çalışıyorsak, hangi eşit muameleye
tabiysek Allah size iki kat eşit muameleyi versin, aynı muameleye
tabi olun." diye konuştu.
"Bütün yaşadıklarımızı halka aktaracağız"
Kendilerine yönelik sivil siyaset çağrılarının hiçbir ciddiye
alınır tarafı olmadığını dile getiren Bilgen, şöyle devam etti:
"Bütün yaşadıklarımızı halka aktaracağız. Onun için zaten her türlü
tartışmayı yapacağız diyoruz. Bir halk, seçtiği milletvekilinin
düşürüldüğü durumu, oy verdiği partinin genel merkezinin içerisinde
bulunduğu durumu dikkate alarak bizim burada siyaset yapıp,
yapmamamıza karar verecektir. Çok açık ve net söylüyoruz. Hiçbir
arkadaşımız milletvekili olmak için, milletvekili kalmak için
taklacı güvercin değildir. Diğer partilerle bizi
karıştırmasınlar.
Eğer, çalışmamıza izin verilmiyorsa biz bir oyunun figüranı asla
olmadık, bundan sonra da olmayacağız. Burada demokrasi varmış gibi,
parlamenter sistem işliyormuş gibi, Meclis mekanizmalarının bir
fonksiyonu varmış gibi asla bir yanlış algının oluşmasına hizmet
etmeyeceğiz."
Önümüzdeki günlerde MYK toplantısı ve sonrasında yürütecekleri
yerel tartışmalarda her şeyi tartışmaya açacaklarına dikkati çeken
Bilgen, aldıkları tek kararın birlikte hareket etmeyle ilgili
olduğunu, bu birlikte tutum almayı halk ne şekilde somutlaştırırsa
kendilerinin sadece onun gereğini yapacaklarını belirtti.
CHP'nin gerçekleştirdiği toplantıların ardından yapılan açıklamaya
değinen Bilgen, "Bu oylama Meclis'te yapılırken, o zaman sayın
genel başkanın yaptığı açıklamada gösteriyordu ki bu anayasaya
aykırı bir durumdu. Bile bile anayasaya aykırı olunduğu bilinerek
evet oyu vermeye o zaman sizi kim ikna etti? Nasıl ikna oldunuz da
anayasaya aykırı bir girişime, suça ortak oldunuz ve buna rağmen
'evet' oyu verdiniz. Bugün artık sadece açıklama yaparak,
eleştirmeyle geçiştirecek bir durumda değiliz." değerlendirmesini
yaptı.
İfade vermekten veya cezaevinden korkmadıklarını vurgulayan Ayhan
Bilgen, "Her arkadaşımız, elbetteki parti kurullarımız karar
verdiğinde gereğini yapar ama bizim bu karar verebilmemiz için
arkadaşlarımızın yurt dışı yasağı konularak havalimanlarından geri
dönmüyor olması lazım. Yurt dışındaki arkadaşlarımızda gelmek
istediklerini, ifadeye gitmek istediklerini onlar kişisel olarak
zaten beyan ediyorlar. Bunun kararını verecek olan bizim parti
kurullarıdır. Biz değerlendireceğiz. Yeni görevlendireceğimiz
arkadaşlarımız yurt dışına çıkabilecekler mi? Onların çıkmasına
izin verilmiyorsa, yurt dışındaki arkadaşlarımızın bizim acil
çalışmalarımızı sürdürmesi gerektiğini düşünüyoruz." dedi.
"Her şeyi tartışacağız"
Bir gazetecinin, "Her şeyi tartışacağız sözünden, sine-i millete
dönmeyi mi algılamalıyız?" sorusuna Bilgen, şu yanıtı verdi:
"Gayet tabii her şeyi tartışacağız. İşlevsel olmayan, durumu
kurtarmaya yönelik makyaj niteliğindeki hiçbir mekanizmada
olmayacağız. Bu tartışmanın hiçbir şekilde önünü kesmeyeceğiz. Biz,
bundan sonra kurullarımızda şunu bile tartışacağız: Demokratik
sivil etkinliklere, böyle yasaklama, engelleme yapılmaya devam
edilirse bu çalışmaları da yapmayacağız. Biz, parti
yöneticilerimizi niye tartaklattıralım. Milletvekillerimize niye
hakaret ettirelim.
Halk tepkisini, oyunu, ülkesini, geleceğini nasıl savunmak
istiyorsa öyle savunacak. Tepkisini nasıl göstermek istiyorsa artık
bundan sonrasını o halk düşünecek. Biz, onlar adına karar
vermeyeceğiz. Bundan sonra halk tepkisini nasıl örgütler, nasıl
ortaya koyar, kendisini bu olağanüstü koşullarda nasıl ifade etmek
isterse öyle eder. Biz, bırakın Meclis'ten çekilmeyi, bunun daha
ötesindeki konuları bile tartışmak zorundayız. Eğer biz bunları
tartışmaya imkan sunmazsak, çok daha farklı bir noktaya iş gidiyor.
Nasıl sağduyu, sivil siyaset çağrısı yapılıyorsa aynı şekilde
'orada bir iş yapamıyorsanız, niye duruyorsunuz?' çağrısı da
yapılıyor."
"Hiçbir oyun, operasyon gündemimizde yok"
Anayasa tartışmalarının anımsatılması üzerine Bilgen, yeni
anayasayla ne yapılmak istendiğini bilmediklerini, kendilerinin
bildiğinin uygulama olduğunu ve bugüne kadar yapılanların bundan
sonra yapılacakların göstergesi olduğunu ifade etti. Bilgen,
formalite hiçbir sürecin, Türkiye'yi OHAL koşullarını
kalıcılaştıracak bir yeni zemine götüren hiçbir oyunun, operasyonun
gündemlerinde olmadığını vurguladı.
Ayhan Bilgen, "Eğer oy hesabıyla, kişisel kaygılarla, 'ben ne
olacağım' derdi içerisinde siyaset yapılırsa bunun bedelini ülke
büyük bir ateşe sürüklenerek ödeyecek. Gerçekten ülkeyi
düşünüyorsak, bu ülkeyle ilgili kimin ne önerisi, sözü varsa,
onların söylenebileceği bir ortamı kurarsak, şiddete de son
vermenin koşullarını ancak öyle inşa ederiz. Sözün eğer söyleneceği
ortam yoksa ondan sonrası kaostur, şiddettir, çatışmadır,
kamplaşmadır sadece." görüşünü savundu.
Bir soru üzerine Bilgen, kendilerinin aldıkları oyun hesabını
vermekten hiçbir zaman kaçınmadıklarını söyledi. Bilgen, "Bu
yaptıkları doğruysa yapmaya devam etsinler yok eğer bir yanlış
olduğunu görüyorlarsa, ülkenin bir felakete sürüklendiğinin hissini
taşıyorlarsa da o zaman herkes yanlışından dönsün." ifadesini
kullandı.
HDP'li Bilgen, tutuklanan milletvekillerine ilişkin neler
yapılabileceğini değerlendirmeye devam ettiklerini belirterek,
anayasa düzenlemesine ilişkin arkadaşlarının AİHM'e bireysel
başvurularını yaptıklarını, parti adına başvuruyu ve bireysel
başvuruların birleştirilmesi ile ilgili taleplerini de önümüzdeki
günlerde yapacaklarını söyledi.
Genel Kurula katılmayan milletvekillerinin, milletvekilliklerinin
düşürülüp düşürülmeyeceğinin sorulması üzerine Bilgen, şimdiye
kadar hiç alınmayan yoklamaların alınabileceğini, devamsızlık
dolayısıyla böyle bir tutum içine girilebileceğini ancak
kendilerinin bunu düşünecek durumda olmadıklarını dile getirdi.
Bir soru üzerine, HDP Hakkari Milletvekili Nihat Akdoğan'ın
yakalandığına dair kendilerine bilgi gelmediğini ve Akdoğan'ın
firari olmadığını savunan Bilgen, "Yurt dışındaki arkadaşlarımız da
Nihat Akdoğan da onların bütün engellemelerine, yasaklamalarına
rağmen asla ifade vermekten kaçınmamaktadır. Biz, Türkiye'nin
uygulamalarının teşhir olması için süreci nasıl yöneteceğimize,
kimin ne zaman ifadeye gidip, gitmeyeceğine kendimiz karar vermeye
çalışıyoruz." dedi.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar