Çocukluk hayalini emekli olduktan sonra gerçekleştirdi

Bitlis’in Ahlat ilçesinde yaşayan emekli uzman çavuş Mehmet Doğramacı, emekli olduktan sonra çocukluk hayalini gerçekleştirerek profesyonel düzeyde arıcılık yapmaya başladı.Çocukluğundan beri arıları çok sevdiğini belirten Doğramacı,...

Google Haberlere Abone ol
Çocukluk hayalini emekli olduktan sonra gerçekleştirdi

Bitlis’in Ahlat ilçesinde yaşayan emekli uzman çavuş Mehmet Doğramacı, emekli olduktan sonra çocukluk hayalini gerçekleştirerek profesyonel düzeyde arıcılık yapmaya başladı.

Çocukluğundan beri arıları çok sevdiğini belirten Doğramacı, 2007 yılında askeriyeden emekli olduktan sonra arıcılığa başladı. Arılara aşık olduğunu belirten Doğramacı, “1992 yılında askerlik hayatım başladı. Daha sonra hayalimde olan arıcılığı meslek olarak edinip, bu şekilde profesyonelce yapmaktı. O hayalimi gerçekleştirdiğim için Allah’ıma şükrediyorum. Hayalimi gerçekleştirdim. Çok da başarılı oldum. Hamdolsun bayağı ciddi mesafeler aldım. Arılarımı çok seviyorum. Adeta onlara aşığım. Onlarla her gün iç içeyim. Onlara olan sevgim nedeniyle yaşamlarını sağlıklı sürdürebilmeleri için her türlü fedakarlıkta bulunuyorum. Tüm önlemleri, tedbirleri alıyorum. Zaman zaman kayıplar da veriyorum. Arılarım hastalanıp ölebiliyor. O zaman da oldukça üzülüyorum. Çünkü oldukça hassas varlıklar” dedi.

Arılarla çocukluk yıllarında tanıştığını belirten Doğramacı, “Çocukluk dönemimde babamın arıları vardı. Biz dört erkek kardeştik. Ben 12-13 yaşlarındayken babam kardeşlerimin içinden sadece beni arılara götürdü. Çocuk yaşlarda babam bana arı kovanlarının saclarını çaktırırdı. O sayede şimdi kendi kovanlarımı da tamamen kendim yapabiliyorum. Arılarımı çok sevdiğim için onların yuvalarının çok kaliteli olmasını istediğim için hiç bilmediğim marangozluk mesleğine de el atarak kovanlarımı kendim üretiyorum. Özel kovanlar yapıyorum” diye konuştu.

Arıcılığın bilinmeyen, zorlu birçok yönü olduğunu ifade eden Doğramacı, “Arıcılık 6 ile 10 yıl arasında tecrübe edilebilecek bir meslek. Bir anda ‘ben arıcı olacağım’ deyip bu mesleğe başlamak olmuyor. Tecrübe kazandıktan, sonra da arıcı bazen çok ciddi sıkıntılarla karşılaşabiliyor. Arılar, sebepsiz ve ansızın hastalanabiliyor” ifadelerini kullandı.

Uzun süreden beri yalnız yaşadığını belirten Doğramacı, “Bu yalnızlık bana arıcılık mesleğinde daha da ilerlememe sebep oldu. Çünkü tüm zamanımı arılarıma ayırıyorum. Gece gündüz bunlarla birlikteyim. Çok özel çalışmalar yapıyorum. Toplam 55 kovanım var. Tamamen organik olarak üretim yapıyorum. Gerektiğinde sabah namazlarına kadar uyumadan işimle uğraşıyorum. Ürettiğim balların yarısını kedi memleketimde pazarlıyorum. Geriye kalan yarısını ise Türkiye’nin çeşitli yerlerinde bulunan özel müşterilerime gönderiyorum. Çünkü benden bir kez bal satın alan, bir daha başka bir bal yiyemiyor” şeklinde konuştu.

Yorumlar