Odalardan Urla villalarını kurtarmak için yapılan sit değişikliğine dava
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ailesiyle anılan, İzmir'in Urla ilçesindeki kaçak ve ruhsatsız villaların bulunduğu 20 hektarlık araziyle ilgili sit değişikliğinin iptali için Şehir Plancıları, Peyzaj Mimarları, Jeoloji Mühendisleri ve Çevre Mühendisler.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ailesiyle anılan, İzmir'in Urla
ilçesindeki kaçak ve ruhsatsız villaların bulunduğu 20 hektarlık
araziyle ilgili sit değişikliğinin iptali için Şehir Plancıları,
Peyzaj Mimarları, Jeoloji Mühendisleri ve Çevre Mühendisleri
odaları İzmir şubeleri tarafından dava açıldı. Daha kapsamlı
incelemeye yapıp dava açmak sit değişikliğine gerekçe olan ekolojik
temelli bilimsel rapora ulaşmayı beklediklerini belirten Şehir
Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer, dört beş
defa yazılı başvuruya rağmen raporun kendilerine verilmediğini
söyledi.
Zeytineli köyünde bulunan ve ortaya çıkan ses kayıtları sebebiyle
uzun süre gündemden düşmeyen villaların bulunduğu arazi, İzmir 1
No'lu Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu'nun 28 Kasım 2013
tarih ve 200 sayılı kararıyla 1. derece sitten çıkarılarak 3.
dereceye çevrilmişti. Bunnula ilgili yürütmenin durdurulması,
takiben de iptali için Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
(TMMOB)'ne bağlı dört meslek odası dava açtı. TMMOB İzmir İl
Koordinasyon Kurulu üyeleri, davayla ilgili olarak villaların
bulunduğu bölgede bir basın açıklaması yaptı. Dava açan odalar
adına konuşan Kocaer, son zamanlarda doğal sitlerin derecelerinin
yeniden değerlendirilmesi konusunda alınan kararların, ranta
yönelik yapılaşma tehlikesiyle karşı karşıya getirdiğini söyledi.
Hiçbir bilimsel temele oturmayan kararlar doğrultusunda uygulanan
yapılaşmayla talan sürecinin yaşandığını gördüklerini söyleyen
Kocaer, "Bu uygulamaların önünü açan ve şu an içinde olduğumuz 1.
derece doğal sit içinde 16 kaçak villanın ve diğer tüm kaçak
yapıların yapılmasını yasal duruma getiren komisyon kararı, bu
durumun en önemli örneklerinden biridir." dedi.
'SİT DEĞİŞİKLİĞİNİN ÖNÜNÜ AÇAN RAPORA ULAŞAMADIK'
Sarpdere mevkisindeki dava konusu alanın 1995 yılında 1. derece
doğal sit ilan edildiğini hatırlatan Şube Başkanı Kocaer, son
kararla sit derecesi düşürülerek sürdürülebilir koruma ve kontrollü
kullanım alanına dönüştürüldüğü bilgisini verdi. Söz konusu kararın
doğal yaşam alanlarına ve yarımadaya yapılan bir saldırı
niteliğinde olduğunu öne süren Kocaer, dayanak olarak gösterilen
Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporu'nu resmî yollardan
istemelerine rağmen kendilerine iletilmediğini belirterek, "Bu
durum son derece düşündürücü olmakla birlikte, raporun usul ve
esaslara uygunluğu hususunda endişelerimizi artırmaktadır." dedi.
Doğal sit niteliği taşıyan alanların ve derecelerinin belirlenmesi
konusunda izlenecek yolun mevzuatta belli olduğunun altını çizerek,
ardışık en az dört mevsimi kapsayacak ekolojik temelli bilimsel
araştırma sonucuna göre koruma statüsünün devamı, yeni statü tesisi
veya iptalinin önerilebileceğine dikkat çekti. Söz konusu raporun,
değişiklik kararının alındığı tarih, başvuru ve yönetmelik
değişiklik tarihi gibi sürece yönelik işlemlerin tarihlerine
bakıldığında ardışık dört mevsimlik bir araştırma yapılmadan
sunulduğunun görüldüğünü ifade eden Kocaer, "Dolayısıyla işlemin
hukuka aykırı bir şekilde tesis edildiği açıktır." dedi. Raporu
hazırlayan isimlerin bölgeye ilişkin çalışmalarının da
bulunmadığını, söz konusu raporun bilimsel ve mesleki etiğe, koruma
mevzuatına, kamu yararına ve hukuka aykırı olduğunu iddia etti.
Özlem Şenyol Kocaer, söz konusu alanın bulunduğu
Urla-Çeşme-Karaburun Yarımadası'nın bir bütün olarak düşünülmesi
gerektiğini, topografyası, iklimi, özgün flora ve faunası,
kıyıları, doğal kaynakları, tarihî yerleşimleri ve arkeolojik
birikimiyle kendine özgün bir kimlik taşıdığını söyledi. Sit
değişikliği yapılan alanın, özellikle Finike ardıcının yoğun
bulunduğu bir bölge olduğuna da dikkat çeken Kocaer, bu durumun
bölgenin uzun yıllardır insan baskısına uğramamış, doğal bir
habitat olduğunun en önemli göstergelerinden biri olduğuna ifade
etti.
Sit değişikliği için alınan karardaki yaklaşımın, doğal alanların
korunması yönünde olmadığı gibi kamu yararı da gözetmediğini
savunarak, "Söz konusu alan özelinde ayrıcalıklı imar hakkının
tanınması yönünde bir karardır. Kaçak yapılaşmayla ilgili mevzuat,
planlama ilke ve esaslarına açıkça aykırıdır." şeklinde konuştu.
Sit alanlarına ilişkin değerlendirmelerin bütüncül ve bilimsel
yaklaşımla, şeffaf bir yol izlenerek çözülmesi ve sitlerin bu
şekilde yeniden değerlendirilmesinin bu alanların korunabilmesi ve
kamu yararı gözetebilmesi adına olmazsa olmaz şart olduğunu dile
getiren Kocaer, dava konusu taşınmazda izlenen yolun, gayrikanuni
yollarla inşa edilmiş kaçak yapıların kanuni hale getirilmesine
hizmet ettiğini öne sürdü.
Şehir Plancıları Odası Şube Başkanı Kocaer, davayı kazanmaları
halinde yıkım kararı bulunan villaların yıkılıp yıkılmayacağı
sorusuna ise şöyle cevap verdi: “Yürütmenin durdurulması talebimiz,
kararın iptalidir. Burası 1. derece sit niteliğini sürdürmeye devam
edecektir. 1. derece doğal sitte, köy alanı dışında yapılaşmayı
izin verilmiyor. Dolayısıyla zaten burayla ilgili mevcut yıkım
kararlar var, bunun işleme konulup yıkılması gerekecek. Bunu meslek
olarak takip edeceğiz.” Yerel seçimlerin ardından villaların
bulunduğu bölgenin İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne geçtiğini de
vurgulayarak, “Büyükşehir’in de gerekli işlemleri hızlandırmaları
gerektiğini buradan tekrar söylüyoruz.” dedi.
'YIKIM İÇİN DAVANIN SONUCUNUN BEKLENMESİ GEREKMİYOR'
Peyzaj Mimarları Odası İzmir Şube Başkanı Özay Yerlikaya ise söz
konusu alanın sit derecesi düşürülmesine rağmen söz konusu
villalarla ilgili yıkım kararının halen devam ettiğini söyledi.
Yıkım kararı için yerel yönetimlerin daha iradeli davranması
gerektiğini belirten Yerlikaya, “Daha cesurca bu yıkım kararının
uygulanması gerekiyor. Bu alan gerçekten 1. derece doğal sittir,
benzersizlik kriterine sahiptir. Yıkım için bu davanın sonucunun
beklenmesi gerekmiyor. Süratle yıkım kararının uygulanması
gerekiyor.” dedi. Urla Belediye Başkanı’nın, adaylığı sürecinde bu
alanla ilgili birtakım sözleri olduğunu hatırlatarak, bu sebeple
yıkım kararının uygulanacağını biraz daha güçlü tahmin ettiğini
belirtti. CİHAN
Yorumlar