Dinlenildiğini iddia eden Fatma Şahin suç duyurusunda bulundu

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olduğu dönemde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la yaptığı telefon görüşmelerinin dinlenildiğini iddia ederek, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç...

Google Haberlere Abone ol
Dinlenildiğini iddia eden Fatma Şahin suç duyurusunda bulundu

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olduğu dönemde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la yaptığı telefon görüşmelerinin dinlenildiğini iddia ederek, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda şüpheliler olarak dinlemeyi yapan kamu görevlileri ve diğer kişileri gösteren Şahin, konuşmasında ısrarla sivil toplum kuruluşları vurgusu yaptı.

Dinlemeyi yapanlarla ilgili iddiasını sürdürürken isim vermeden, sivil toplum kuruluşlarının haberleşme gizliliğini ihlal etmesi halinde bunun suç olduğuna değinen Şahin, hukuk dersi de vererek, "Yasama yürütmenin, yürütme yargının, yargı yürütmenin yerine giremez." dedi. Şahin, mahkemeye belge sunulup sunulmayacağı ile ilgili soruya da suç duyurusu metnini göstererek cevap verdi.

Konu ile ilgili olarak basın toplantısı düzenleyen Şahin, "Kabinede iken Kurucu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yaptığımız dönemde kriptolu telefonlar aracılığıyla sayın Başbakanımızla yaptığımız görüşmelerin dinlenildiği ile ilgili şuanda elimizdeki bilgiler doğrultusunda bunu yapan kamu görevlileri ile ilgili suç duyurusunda bulunmak için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurduk. Bunu yapmamızdaki en temel nedenlerinden bir tanesi, Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bu temel değerlerin içerisinde en önemli değerlerden bir tanesi hukuk devletidir. Anayasamızın amir hükmü, 'Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir' diye başlamaktadır. Millet, bu egemenlik hakkını anayasadaki kurumlar aracılığıyla kullanır. Anayasadaki verilmeyen bir yetkinin birileri tarafından kullanılmış olması da Türk Ceza Kanunu'na göre suçtur. Bu suçu işleyenlerin gerekli cezayı alabilmesi için de ben de Kurucu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olarak o dönemde kabinede olan bir arkadaşınız olarak bugün de Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduk." dedi.

DİNLEME İDDİASINI ANLATIRKEN, SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ GÖREVİNE DEĞİNDİ

Milletin iradesiyle seçilmiş bir iktidarın, millete karşı sorumluluğu olduğunu aktaran Şahin, sivil toplum kuruluşlarının misyonuna vurgu yaptı ve şunları kaydetti: "Sivil toplum kuruluşlarının görevi burada sosyal alanda hizmet üretmektir ve sosyal alanda kendilerine anayasanın verdiği görev alanı içerisinde kalmasıdır. Eğer başka bir alana giriyor ve hükümetin yapması gereken alanlarda, görevi olmayan alanlara girip kişilerin temel hak ve özgürlüklerini kısıtlıyorsa, haberleşme gizliliğini ihlal ediyorsa, o sırada ben milletvekili olduğum için yasama dokunulmazlığını ihlal ediyorsa ve bu Türk Ceza Kanunu'nun 132'nci, 137'nci, 220'nci maddesine göre suç işlenmiştir. Ben de birey olarak, Kurucu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olarak da şikayetçi olduğumu ifade ettim. Hukukçu arkadaşlarımızla da gerekli çalışmayı yaptık. Bunun da birebir takipçisi olacağım."

Hukuk devleti olabilmek için 76 milyonun her bir bireyine düşen görev ve sorumluluklar olduğunu dile getiren Şahin, "Tek başına bir Başbakanın, tek başına bir hükümetin, tek başına kabinenin görevi değil. 76 milyonun burada bu mücadeleyi vermesi ve herkesin görev alanı içerisine gelmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı. Yasama, yürütme ve yargının her birinin kendi görev alanı olduğuna da dikkat çeken Şahin, "Yasama yürütmenin, yürütme yargının, yargı yürütmenin yerine giremez. Hele bir sivil toplum kuruluşu kendine tanınmayan bir hakkın üzerine gidip bu konuda bir çalışma yapamaz. Tabi burada siyaseten de baktığımız zaman sayın Başbakanımızın hakikaten söylediği gibi ben de bireysel olarak kendi yüreğimde ciddi bir şekilde aldatıldığımızı düşünüyorum. Bunun çok önemli bir güven bunalımı olduğunu düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Dinleme iddialarına sivil toplum kuruluşları üzerinden örnekleme yaparak devam eden Şahin, "Biz hepimiz iyi niyetle, büyük bir gayretle burada sivil toplum kuruluşlarının hepsine insan odaklı, onların görev alanı içerisinde, belediyenin görev alanı içerisinde hizmet edebilmeleri için hep yardımcı olduk. Ama bu açılan alanı, verilen imkanları kötü niyetli kullanıp burada kişilerin temel hak ve özgürlüklerini, bütün gizlilik alanlarını, aile hayatını, hele bir de Kurucu Aile Bakanı olarak aile hassasiyeti üzerinden bu toplumun hassasiyetlerini bilen ve bunu birebir de yaşayan birisi olarak, bir kardeşiniz olarak da çok önemli buluyorum. Eğer bugün bunu yapanlara gerekli ders verilmezse, yarın isimler değişir, bu şekilde devam eder. O yüzden eğer bir birbirimizin hakkını hukukunu koruyacaksak herkesin kendi görev alanına gelmesi, sivil alanın mutlaka sivil olarak kalması, temel hak ve özgürlüklerin mücadelesinin tam olarak verilmesi gerekiyor. O yüzden anlamakta da çok zorlanıyorum. Çünkü Kurucu Aile Bakanı olarak görevim engelliler, yaşlılar, kadın hakları, çocuk hakları. Buradan baktığınız zaman bu haklar bu dezavantajlı gruplarla ilgili sayın Başbakan'la yaptığımız görüşmenin dinlenildiği zaman nasıl ellerine bir malzeme geçecek. Bizim engelli hakkında, yaşlı hakkında yaptığımız sosyal politikaların insan odaklı politikalar dinlendiği zaman, nasıl kendilerine bir alan açacaklar. Bunu hakikaten anlamakta zorlanıyorum." diye konuştu.

Şahin, açıklamasını şöyle sürdürdü: "İnsan odaklı sosyal devlet anlayışı ile her geçen güçlenen alanda büyük bir hizmet üretirken, bu yapılan çalışmaları dezavantajlı grupların üzerine yapılan çalışmaları bile dinleme ihtiyacı hisseden bu kurumun, bu grubun ne kadar kötü niyetli, ne kadar ulusal güvenliğimizi zedeleyen bir bakış açısına geldiğini ve ne kadar hadsizleştiğini de gösteriyor. Yani benim gibi, dezavantajlı grupları dinleme ihtiyacı, hizmet eden grupları bile dinleme ihtiyacı hisseden bir yapının mutlaka durdurulması, gerekli cezanın verilmesi, hukuk devleti normlarında gerekli takibin yapılması ve bir daha hiç kimsenin niyet bile etmemesini sağlayacak bir hukuki alt yapının mutlaka gerçekleşmesi, bunu yapanların da mutlaka cezalandırılması gerektiğine bütün yüreğimle inanıyorum. Bireysel olarak da hukuk devleti normlarında bunun mücadelesini yapacağım. Ayrıca biz burada inançlı insanlar olarak da bunun bir kul hakkına girdiğini de düşünüyorum. Öbür dünyada da davacıyım."

Şahin, konuyla ilgili mahkemeye bir belge sunulup sunulmayacağı ile ilgili olarak da, suç duyurusunu metnini göstererek sunumu hazırladıklarını belirtti. CİHAN

Yorumlar