7 saat sonra kurtulan maden işçisi dehşet anlarını anlattı

Soma'daki maden faciasından 7 saat sonra yaralı olarak kurtulan işçilerden 33 yaşındaki Ferhat Genç, soğuk taşları vücuduna sürerek ayakta kaldığını anlatıyor. Kurtarılmayı beklerken kendisine çay ikram eden arkadaşının ise şehit olduğunu...

Google Haberlere Abone ol
7 saat sonra kurtulan maden işçisi dehşet anlarını anlattı

Soma'daki maden faciasından 7 saat sonra yaralı olarak kurtulan işçilerden 33 yaşındaki Ferhat Genç, soğuk taşları vücuduna sürerek ayakta kaldığını anlatıyor. Kurtarılmayı beklerken kendisine çay ikram eden arkadaşının ise şehit olduğunu söylüyor.

Mesai arkadaşlarının çoğunu toprağa veren Genç, saat 15.00 sularında elektriğin kesilmesiyle dışarıya çıkmaya çalıştıklarını ifade ederken yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "O gün sabah saat 08.16 vardiyasındaydım. Sabah işe girdik. Saat 15.00 gibi elektrikler gitti. Yapacak bir işimiz olmadığı için çıkmaya yeltendik. Çıkarken dumanla karşılaştık. Dumanı gördüğümde arkadaşları uyardım, yaşam mahalline gidelim, orada en azından duman yoktur veya geç gelir, oradan çıkabiliriz. Kendimize sığınacak yer aradık, sığındık da. Ben A panosundaydım, H panosu dediğimiz bir altımızda arkadaşlar varmış, sonra onlar da geldi. Arkadaşın biri saydı, 142 kişiydik. İçimizden iki kişi yukarı çıkmış, yer üstüne. Yer üstüyle irtibatımız olmadığı için bunlara haber verelim, en azından nerede olduklarını biliyorlar ve canlı olduğumuzu söyleyelim diye. Arkadaşlar kendini riske atarak yukarı çıkmışlar, haber de vermişler."

'ÇAY İKRAM EDEN ARKADAŞIM ŞEHİT OLDU'

Oturmaya başlayarak kurtarılmayı beklediklerini aktaran Genç, o sırada termosundan kendisine çay ikram eden arkadaşının da şehit olduğunu söylüyor. Olayı anlatırken gözyaşlarını tutamayan Genç, oksijen tüpünün bitmesiyle arkadaşlarının bayılmaya başladığını ifade ediyor: "Saat 17.00 oldu. Oturduk, yapacak bir şeyimiz yoktu. İsmail Coşkun arkadaşım vardı, şehit oldu. Onun termosunda çay varmış, 'Abi. çay içer misin?' diye bana sordu. Ben de içerim dedim. Dört beş arkadaşımıza çay verdi. Son çayını da içtik arkadaşın, sağolsun. Daha sonra Veysel Arıkan arkadaşımız, 'Abi, ne yapacağız?' dedi. Panik yapmaya başladılar. Onlar panik yaptıkça ben de tedirginim, panik yaptım.”

'TAŞLARI VÜCUDUMA SÜRDÜM'

Oksijenin bitmesiyle zorlanmaya başladıklarını belirten Ferhat Genç, çareyi soğuk taşları vücuduna sürmede bulduğunu söylüyor. Bunun çok faydasını gördüğünü, bayıldıktan sonra ayıldığını anlatıyor.: "Soğuk taşlardan alıp vücuduma sürmeye başladım, yüzüme sürmeye başladım. Arkadaşlara da söyledim, taşları yüzünüze sürün, faydası oluyor. Bazı arkadaşlarımız yapmış. Oksijen de vardır taşta, soğuk çünkü. Benim vücudum sıcak. Vücut ısısını dengede tutar. Kimi arkadaşlarımız demirleri ısırmışlar. Çaresiziz, yapacak bir şey arıyoruz. Taşları yüzüme sürmek, biraz olsun gözümü açtı. Gözlerim biraz olsun açıldı. Sonra baktım, iki arkadaşımız yerde oksijen tüpü bulmuşlar, açmışlardı. Onların yanına gitmeye çalıştım, varamadım. Su vardı, suyun içinde oturdum ve kalmışım. Saat 19.00 civarlarında bayılmışım. 7'den sonrasını hatırlamıyorum. Suyun içinde bayılmış kalmışım. Saat 22.00'de ters hava yapıldıktan sonra temiz havanın bize gelmesi, suyun da faydası olmasıyla ayılmışım."

'TAMAM DEDİM, BEN GİTTİM'

Ayıldıktan sonra ayağa kalktığını ifade eden Genç, yürüyemeyince öleceğinden korktuğunu söylüyor: "Oturdum kaldım. Tamam dedim, ben gittim dedim. Yürüyemiyorum. Elim ayağım kesik, gidemiyorum. Sonra arkadaşlarımı gördüm, yanlarına vardım. Veysel Arıkan arkadaşım yerde yatıyordu. Vardım yanına, ayıltmaya çalıştım."

'SEN OLMASAYDIN ŞİMDİ KİMİNLE YEMEK YİYECEKTİM?'

Hastaneden sonra evine gittiğini belirten Genç, akşam eşiyle yemek yedikleri sırada kendisinin ve onun olanlara inanamadıklarını anlattı. Yemekte eşiyle ağladıklarını söyleyen Genç, borçları olduğu için çalışmaya mecbur olduğunu vurguladı: "Akşam evde eşimle yemek yiyoruz. Eşim diyor bana, 'Sen olmasaydın, şimdi ben kiminle yemek yiyecektim?' diyor. Başladı ağlamaya. Bak ben buradayım, iyiyim ama inanamıyorlar. Ben de inanamadım. Yapacağımı bir şey yok. Orası olmasa başka yer illâ ki olacak, çünkü benim de borcum var. Herkesin borcu var, tüm arkadaşların borcu var. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e dedim, ben önemli değilim, önemli olan arkadaşlarımın aileleri. İsmail Coşkun arkadaşım vardı, 15 gün sonra çocuğu olacak. Çocuğunun emziğini almış, biberonu almış, beşiğini almış ama babası yok çocuğun. Bir tek İsmail kardeşimin cenazesine gidebildim." CİHAN

Yorumlar