Sözleşmeye rağmen asansörsüz yapılan binada 5 yıllık zaman aşımı olmaz
Müteahhit ile yaptıkları sözleşmede kaba inşaat olarak daire ve dükkan satın alan vatandaşlar, projede asansörün olmasına rağmen müteahhitin tüm ortak yerlerin bitirileceğini beyan ettiğini, daire ve dükkanlarını alıp yerleşmelerine ve aradan yıllar geçm.
Müteahhit ile yaptıkları sözleşmede kaba inşaat olarak daire ve
dükkan satın alan vatandaşlar, projede asansörün olmasına rağmen
müteahhitin tüm ortak yerlerin bitirileceğini beyan ettiğini, daire
ve dükkanlarını alıp yerleşmelerine ve aradan yıllar geçmesine
rağmen davalının halen asansör, dış cephe boyasını yaptırmadığı
için yargıya müracaat etti. Yerel mahkemenin ‘zamanaşımı’ sebebiyle
reddettiği dava dosyası Yargıtay’a temyize götürüldü. Yargıtay 13.
Hukuk Dairesi, ayıplı imalatlarda 5 yıl, eksik işler ise 10 yıllık
zamanaşımı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararını bozdu.
Manisa’nın Salihli ilçesinde bir grup vatandaş, 2005 yılında kat
mülkiyeti oluşturulan binanın kaba inşaatı sürerken daire ve dükkan
aldı. Aradan geçen yıllara rağmen projede ve sözleşmede yer alan
asansörün yapılmadığını, halen şantiye elektrik ve suyu
kullandıklarını öne süren vatandaşlar, durumu yargıya taşıdı.
2012'de Salihli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde ‘Eser sözleşmesi’
davası açan mağdur vatandaşlar, yaptıkları sözleşmede davalının
sahibi olduğu inşaattan kaba inşaat olarak daire ve dükkan satın
aldıklarını, davalının, inşaatın projesinde asansörün de
bulunduğunu belirterek pazarlık yaptığını ve tüm ortak yerlerin
bitirileceğini beyan ettiğini hatırlattı. Mağdurlar, müteahhitin
daire ve dükkanlarını alıp yerleşmelerine ve aradan yıllar
geçmesine rağmen davalının halen asansör, dış cephe boyası, çatı
gibi ortak yerleri yaptırmadığı için oturma ruhsatını
alamadıklarını, oturma ruhsatını alamadıkları için de halen inşaat
elektriği ve suyunu kullandıklarını dile getirdi. Ortak yerlerin ve
inşaatın bitmemesi, kat mülkiyetinde geçilememesi nedeni ile mağdur
olduklarını ileri süren vatandaşlar, fazlaya ilişkin hakları saklı
kalmak kaydıyla keşif sırasında tespit edilecek eksikliklerin,
projeye aykırılıkların davalıya tamamlattırılmasına veya kendileri
tarafından tamamlanması için yetki verilmesine ve keşifle
belirlenecek bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini istedi.
Müteahhit ise mahkemede yaptığı savunmada, zamanaşımı olduğunu
belirterek taşınmazların davacılara kaba inşaat halinde satıldığını
söyledi.
Salihli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, 4077 Sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 4. Maddesi gereği konut
satışlarında öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresi içinde dava
açılmadığı gerekçesi ile zamanaşımı nedeni ile davanın reddine
karar verdi. Bunun üzerine mağdur vatandaşlar, dava dosyasını
Yargıtay’a temyize gönderdi. Dosyayı ele alan Yargıtay 13. Hukuk
Dairesi, geçtiğimiz günlerde kararını açıkladı. Daire, davacılardan
bir kısmının dava konusu binada dükkan sahibi olduklarına dikkat
çekerek dükkan sahiplerinin TKHK’da tanımlanan tüketici tanımına
uymadıkları açıklandı. 13. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin, dükkan
sahipleri yönünden açılan davanın tefrik edilerek (ayırarak) genel
mahkeme sıfatıyla bakması gerekirken dükkan sahipleri yönünden işin
esasına girilerek yazılı şekilde davaya tüketici mahkemesi
sıfatıyla bakmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna hükmetti.
TKHK’da ayıplı imalatların 5 yıl, eksik işlerin ise 10 yıllık
zamanaşımına tabi olduğuna dikkat çeken Yargıtay 13. Hukuk Dairesi,
kararında şu ifadelere yer verdi: "TKHK’da gizli ayıpların ne kadar
sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır.
Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda
hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü
gerekli olduğundan, Borçlar Kanunu’nun bu konudaki 198. maddesi
uygulanacaktır. Borçlar Kanununun 198. maddesine göre, alıcı,
teslim aldığı malı örf ve âdete göre, imkân hâsıl olur olmaz
muayene etmek ve satıcının tekeffülü altında olan bir ayıp gördüğü
zaman bunu satıcıya derhal ihbar etmekle yükümlüdür. Borçlar
Kanunu'nun 198. maddesi gereğince muayene külfeti teslimden
itibaren başlar. Hal böyle olunca mahkemece, öncelikle dava konusu
dairelerin davacılara ne zaman teslim edildiği araştırılarak, tapu
kayıtları da incelenmek suretiyle, dava konusu dairelerin
davacılara devir tarihlerinin belirlenerek ve buna göre
zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği saptanarak sonucuna uygun
karar verilmesi gerekirken, mahkemece 12 Nisan 2005 yılında kat
mülkiyetinin oluşturulduğu gerekçesi ile zamanaşımı nedeni ile
davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup,
bozmayı gerektirir. Bu nedenlerle temyiz olunan kararın bozulmasına
karar verilmiştir."
Yargıtay’ın bozma kararının ardından dava dosyayı önümüzdeki
aylarda yeniden ele alınacak.
CİHAN
Yorumlar