Simya neden bilim sayılmaz, neden bilim değildir?

Bilim dünyası simyacılığa veya simyaya nasıl bakar soruları her yıl okullarda öğrencilere sorulan ve bilim tarihinde de uzun yıllardır tartışılan konular arasında yer alır. Simyacılık insanlığın ilk dönemlerinden bu yana tartışılan bir konudur. Maddeler halinde simya neden bilim değil açıklayalım.

Google Haberlere Abone ol
Simya neden bilim sayılmaz, neden bilim değildir?

Simya neden bilim sayılmaz, neden bilim değildir veya bu soruları aslında tam tersine sormak da mümkündür. Simya bir bilim dalı olabilir mi, bir kavramın bilim veya bilimsel sayılabilmesi için neler gerekiyor? Bilim nedir, simya nedir, kimya nedir? Bu soruların herbirinin kendi içindeki cevapları aslında en sonunda "neden" sorusunun da cevabı olacaktır. Şimdi öncelikle simyanın, bilimin ne olduğunu akabinde de simya ile kimya arasındaki farklara bir bakalım. 

BİLİM NEDİR? 

Bilimin kısa ve özet tanımını hemen hemen her yerde bulmamız mümkündür. Temel eğitim almış her birey de bunu rahatlıkla tarif edebilir. Kısa özetlemek gerekirse; evrenin, evrendeki olguların ve olayların bir bölümünü ele alıp birtakım yöntem ve deney yolları kullanarak ve gerçeğe, gerçekliğe dayanarak birtakım yasalara ulaşan bilgi yolu, düzenli ve tutarlı bilgi. Yöntemle elde edilen ve uygulamayla doğrulanan, her zaman ve her yerde geçerlik ve kesinlik nitelikleri taşıyan yöntemli ve dizgesel bilgi.

Simya neden bilim sayılmaz, neden bilim değildir?
Simya neden bilim sayılmaz, neden bilim değildir?

 

SİMYA NEDİR?

Simya, etrafımızdaki her şeyin bir tür evrensel ruhaniyet içerdiği ve metallerin yalnızca yaşamak için değil, aynı zamanda Dünya'nın içinde de büyümeye inanıldığı karmaşık bir ruhani dünya görüşüne dayandırıldı. Kurşun gibi bir baz veya ortak metal bulunduğunda, basitçe altın gibi daha yüksek metallerin ruhsal ve fiziksel olarak olgunlaşmamış bir formu olduğu düşünülmüştür. Simyacılar için metaller, Periyodik Tabloyu dolduran tek madde değildi, aksine, aynı şeyi, ruhsal mükemmelliğe giden yolda gelişimin veya saflığın farklı aşamalarındaki aynı şeydi.

KİMYA NEDİR?

Kimya, maddenin yapısını, özelliklerini, birleşimini, etkileşimlerini, tepkimelerini araştıran ve uygulayan bilim dalıdır. Kimyanın aslında temeli simyaya dayanır. Ancak sonuç itibariyle kimya başlı başına bir bilim haline gelmiştir.

SİMYA İLE KİMYA ARASINDAKİ FARK NEDİR?

Simya; deneme yanılma yöntemiyle çalışır, sistematik bilgi birikimi içermez, teorik temelleri yoktur ve belki de en önemlisi "ölçüm" yoktur.

Peki böyle bir düşünce biçiminden nasıl oldu da kimya adını verdiğimiz günümüzü şekillendiren bilimlerden birisine evrildi?

Antoine Lavoisier yaptığı çalışmalar ile simyayı sistematik hale getirmeye başlamıştır. 

1) Deneylerinde elde ettiği bulgu ve gözlemlerini Traité Élémentaire de Chimie adlı yapıtında toparladı. Bu yapıt modern kimyanın doğmasını sağlayan temel eserlerden biri olarak öne çıktı. Çünkü kimyayı sistemli bir şekilde ele alıyordu.

2) Antoine Lavoisier, “Kütlenin Korunumu Yasası”nı da ortaya koydu ve hiçbir şeyin yoktan var edilemediği ve maddenin dönüşümlerde miktar olarak aynı kaldığını gösterdi. Bu yasayı öne çıkarabilmesinde, sistemli bir yaklaşıma sahip olması ve duyarlı ölçümler yapabilmiş olması önemliydi.

Bir alanı bilim yapan olgular; birtakım yöntem ve deney yolları kullanarak ve gerçeğe, gerçekliğe dayanarak birtakım yasalara ulaşmasıdır.

Antoine Lavoiser'in yaptığı çalışmalar, simyanın düşünce biçimi halinden kurtulup bilim haline gelmesinde yardımcı olmuştur.

SİMYA'NIN TARİHİ

James Randi'nin "İstihbarat, Sahtekarlıklar ve Gizli ve Doğaüstü Aldatmacanın Ansiklopedisi" adlı kitabında da belirttiği gibi, "100 yıldan başlayarak ve orta çağda çiçeklerine ulaşan simya, kısmen deneylere ve kısmen de büyüye dayanan bir sanattı." doğal süreçlerin araştırmacıları, aralarında filozofun taşı olarak bildikleri efsanevi bir maddeye odaklandılar; bu, iyileşme gücü, yaşamı uzatmak ve değersiz metalleri altın gibi değerli metale dönüştürmek gibi değerli bir çok özelliğe sahip olması gerekiyordu. (Bu "filozofun taşı", gerçek bir taş değil, onun yerine büyülü güçleri tutan bir balmumu, sıvı veya tozdu.)

Simya neden bilim sayılmaz, neden bilim değildir?
Simya neden bilim sayılmaz, neden bilim değildir?

 

Simyacılar, Aristoteles'in teorilerini ve deneylerini, dünyanın ve içindeki her şeyin "temel" maddeler olarak adlandırılan üç temel elementle (hava, toprak, ateş ve su) oluştuğunu varsaymışlardır: tuz, civa ve sülfür. Bugün evrenin atomlardan ve elementlerden oluştuğunu biliyoruz. Kurşun ve diğer metaller ateş, hava, toprak ve sudan oluşmadığından, bu elementlerin yüzdelerini ayarlamak ve bunları altın haline getirmek mümkün değildir.

NEDEN BİLİM OLAMAZ?

Temel nedenleri arasında, sistematik bir bilgi birikimine sahip olmayışı, deneme yanılma yöntemleriyle araştırma yapılması gibi faktörler vardır.

Uygulamalarında herhangi bir ölçme veya ölçüm aleti kullanılmaz.

Yaptıkları işlerin temel bir teoriği yoktur.

Yapmak istediklerini yapamamışlardır.

Temel kimya ve fiziğin yanlış anlaşılmasına neden olmaktadır.

TARİHTE SİMYACI OLDUKLARI İLERİ SÜRÜLEN BİLİM ADAMLARI

Simyadan kimyaya geçiş dönemi çok uzun yıllar sürmüşse de simyanın bir bilim dalı olmaması ve deneme yanılma yönteminin kullanılması onun geride kalmasına neden olmuştur.

Daha sonra kimyacılar belli başlı yöntemler ve deneylerle yeni şeyler keşfetmiş, simyacıların bulgularının üstüne kendilerinin bilgilerini ekleyerek pek çok yeni şey keşfetmişlerdir. Bu dönemde pek çok önemli simyacı, bu amaçlar doğrultusunda çalışmalarını yürütmüştür.

Aristoteles

Eski çağın yaptıkları, çalışmaları ve en önemlisi de düşünceleri ve fikirleriyle en önde gelen düşünürü olan Aristoteles, Batı felsefesinin oluşmasında çok büyük katkısı olan bir filozoftur. Günümüzde bile pek çok felsefi düşüncenin temelinde fikirleri bulunan Aristoteles aynı zamanda kendi döneminde simya ile de uğraşmıştır. Aristoteles zamanında maddenin yapı taşı tartışılırken o maddenin yapı taşının atom olduğunu ortaya koymuştur. Aristoteles’e göre her şey topraktan doğar ve her şey de aynı şekilde toprağa döner. Aristoteles’in savunduğu bir madde döngüsü de var ve bu madde döngüsü şu şekilde; toprak, ateş, hava ve su.

Ebu Musa Cabir Bin Hayyan

Ebu Musa Cabir Bin Hayyan, kimyager ve eczacı bir babanın oğlu olarak dünyaya gelmiş ve kendisi de baba mesleği olan eczacılığı sürdürmüş bir islam bilim insanıdır. Yazdığı Kitab-el Kimya kitabı ile simya ve kimya kelimelerinin kökenlerinin oluşmasını sağlamıştır. Allah’ın ilk başta hava, su, ateş ve toprak olmak üzere 4 unsuru ve sonrasında da diğer maddeleri yarattığını savundu. Bunların yanında Cabir Bin Hayyan damıtma sisteminin tanımını yapan ilk bilim insanı ve simyacıydı.

Ebu Bekir El Razi

Ebu Bekir El Razi eczacılık, simya, müzik ve felsefe alanlarında, son derece önemli çalışmalar yapmış bir bilim insanıdır. Ebu Bekir El Razi’nin farklı uğraş alanlarında yaklaşık 200 adet kitabı bulunuyor. Alkol ve gazyağını bulan ve aynı zamanda çiçek hastalığının kızamık hastalığından farklı olduğunu belirten ilk bilim insanı ve simyacıdır. Aynı zamanda eski çağdaki pek çok simyacının değersiz taşları altına çevirme çabasının mantıksız olduğunu savunmuş, bunu onlara anlatmaya çalışmıştır. Etil alkolü Ebu Bekir El Razi’dir.

Thales

Thales aslında bir matematikçi olsa da aynı zamanda felsefe ve simya ile ilgili de pek çok çalışma yapmıştır. Bu simya çalışmalarında maddenin temel ögesinin su olduğunu belirtmiş ve bu durumu savunmuştur. Thales’e göre her şeyin temelinde su vardır ve toprak suyun üst tarafında duruyordur. Su üzerinden böyle şeyler söyleyen Thales o dönem simyacılarının bilmediği bir şey olarak da suyun sıvı halinin yanı sıra katı ve gaz halinde de bulunabileceğini söylemiştir.

Anaximenes

Anaximenes de aslında bir doğa filozofu ve düşünürdür. Thales’e göre su olan ana madde Anaximenes’e göre aslında havadır. Yaşayan varlıklar için havanın sudan çok daha önemli olduğunu ve çevrede havanın suya göre çok daha fazla yer kapladığını savunan Anaximenes, ana maddenin bu ve benzer sebeplerden dolayı hava olduğunu düşünür.

Empedokles

Empedokles de diğer simyacılar gibi aslında bir doğa düşünürü ve filozoftur. Empedokles aslında kendinden önceki doğa düşünürlerinin ana madde olarak belirledikleri hava, su, ateş gibi maddelere toprak maddesini de ekleyerek bu 4 ana maddeyi bir arada düşünen ve ortaya atan ilk simyacı yani ilk alşimisttir. Empedokles’in düşüncesine göre bu 4 temel öge sevgi yani çekicilik ve nefret yani iticilik gücü ile birleşirler ya da ayrılırlar. Yani aslında Empedokles’e göre sevgi ve nefret de maddeyi meydana getiren temel ögelerdendir ve bu maddeler arasındaki değişimleri açıklamak için Empedokles sevgi ve nefreti kullanmıştır. Bunlara ek olarak Empedokles’in önemli düşüncelerinden bir diğeri ise “Bir madde yoktan var edilemez, varken yok edilemez.” düşüncesidir. Empedokles simya için önemli bir bilim insanıdır.

İbn-i Sina

Asıl adı İbn-i Sina olan batılıların deyişiyle avicenna olarak tanınan İbn-i Sina, İslam’ın altın çağının en önemli düşünürlerinden, doktorlarından birisi olarak bilinmektedir. İbn-i Sina herkes tarafından tıbbın babası olarak bilinir. Tıp alanında ve hastalıkların tedavisi üzerine pek çok çalışma yapmıştır. Sadece tıp değil kimya, astronomi, felsefe ve daha pek çok bilim dalında çalışmalar yapan bir bilim insanıdır.

Bitkilerden faydalanarak bazı hastalıklara tedavi olacak ilaçlar üretmiş ve düzgün dozlarda tedavi karışımları hazırlamış olan İbn-i Sina aynı zamanda pek çok kimyasalı da keşfetmiştir. Buradaki bilim insanlarına ve alşimistlere ek olarak daha pek çok simyacı olsa da, eski tarih boyunca simya alanında en çok çalışma yapan ve en çok göz önünde bulunan bilim insanları bunlardır.

SİMYA NEDEN BİLİM DEĞİL KISACA ÖZETLEMEK GEREKİRSE

Çok bazit ve kısa bir şekilde özetlememiz gerekirse; 

Simya, yer yüzündeki sıradan madenlerin belli aşamalardan geçirildikten sonra değerli madenlere dönüşebileceğine inanan bir düşünce sistemidir. Örneğin, demir madeninin belli bazı aşamalardan geçtikten sonra altına dönüşebileceğini ileri sürer. Ancak bunun pratikte bir karşılığı hiçbir zaman olmamıştır. Şu ana kadar yer yüzünde demiri altına çeviren hiçbir bilimsel çalışma olmamıştır. Yani özetle adı üzerinde "düşüne" sistemi. 

Her ne kadar temelleri simyaya dayandığı söylense de kimya ise bilimsel verilere dayanarak maddenleri veya maddeleri birleştirme, ayrıştırma, birkaç maddeden farklı bir madde oluşturmak gibi, temeli bilime dayanan, denenmiş, yapılmış ve başarılmış çalışmalara verilen bir isimdir. Kimya bir düşünce değil pratik bir eylemdir, deneylerle ispatlanmış bir bilim dalıdır. 


 

Yorumlar

sdfdasfrest ben sımya neden bılım sasyılmaz dıyorum sen kıtspın hepsını yazmışsın