Mehmet Ağar şirketteki görevinden istifa etti

Mehmet Ağar, yönetim kurulu üyeliğinde bulunduğu Yalıkavak Marina'dan ayrıldı. Ağar'ın yönetim kurulunda zorla bulunduğu hatta marinanın gizli sahibi olduğu ileri sürülmüştü.

Google Haberlere Abone ol
Mehmet Ağar şirketteki görevinden istifa etti

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, son dönemde yayınladığı videolarla tartışma yaratan Sedat Peker'in iddiaları sonrası Mehmet Ağar'a çağrıda bulunarak Bodrum'da bulunan Yalıkavak Marina'daki görevini bırakmasını istemişti.

Zor bir ameliyat geçirdiğini ve artık sağlığını düşündüğünü belirten Ağar, 10-15 gün önce marinanın yönetim kuruluna istifa dilekçesini verdiğini açıkladı.

Yayınladığı videolarla büyük tartışma yaratan Sedat Peker'in iddialarına yanıt vermek adına geçtiğimiz günlerde bir canlı yayına katılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu önemli açıklamalarda bulunmuştu.

Peker'in iddialarının hedefindeki eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'a çağrıda bulunan ve Bodrum'daki Yalıkavak Marina'nın yönetim kurulundan ayrılmasını isteyen Bakan Soylu'ya Ağar'dan yanıt gecikmedi.

BU HASTALIK NEDENİYLE BİR JEST YAPTILAR BANA

Muğla'nın Bodrum ilçesinde yaşamını sürdüren ve yaklaşık iki hafta önce ameliyat olan eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Sözcü'nün sorularını telefonda yanıtladı. Ameliyat olduktan sonra İstanbul'daki evinde dinlendiğini belirten Ağar, şunları söyledi:

"Yeni ameliyat olup hastaneden çıktım, İstanbul'da evimdeyim. Benim Bodrum'da ne işim var. Hastaneden yeni çıktım evdeyim. Ben bu olaylar başladığı anda Yönetim Kurulu Başkanlığı'ndan ayrılmak istediğimi ifade ettim. Onlar belki bu hastalık dolayısıyla bir jest yaptılar bana.

Bugüne kadar bekletmişlerdi. Ama konular çıktığı anda herkes rahatlasın diye bir dilekçe vermiştim, kapatsınlar diye konuyu. Yani ayrılmak istediğimi 10-15 gün evvel önce beyan etmiştim ben. Ne yaptılar bilmiyorum. İşin doğrusu ilgilenecek vaktim de zamanım da yok."

SÜLEYMAN SOYLU ÇAĞRIDA BULUNMUŞTU

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in iddiaları sonrası bir TV kanalındaki programa katılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Mehmet Ağar'a çağrıda bulunarak "Sayın Ağar'ın marinada görev alması doğru mu? 48 saat içinde ben olsam ayrılırım. İçişleri Bakanı olarak söylüyorum" demişti.

MEHMET AĞAR KİMDİR?

Mehmet Ağar, 30 Ekim 1951'de Ankara'da babasının görev yaptığı Çankaya Köşkü'nde doğdu. Aslen Elazığlı olan Ağar, kendisi gibi emniyet müdürü olan babasının görevi dolayısıyla 1957 yılında Urfa'da başladığı ilkokulu, Gümüşhane, Bolu, Adana, Ankara ve Erzincan'da; Erzincan'da başladığı ortaokulu, Kayseri, Diyarbakır ve Uşak'ta bitirdi. Liseye Ankara'da başladı ve 1968 yılında İstanbul'da Haydarpaşa Lisesi'nden mezun oldu. Aynı yıl girdiği Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Emniyet Genel Müdürlüğü bursu ile okudu ve 1973 yılında maliye bölümünden mezun oldu. İlk devlet memuriyetlerini Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Dairesi'nde ve ardından Cumhurbaşkanlığı Koruma Müdürlüğü'nde komiser rütbesiyle yaptı.

1976'da Ankara vilayeti kaymakam adayı olarak İçişleri Bakanlığı'nda göreve başladı. İznik ve Selçuk ilçelerinde kaymakam vekili olarak, Torul ve Delice ilçelerinde kaymakam olarak görev yaptı. 1980 yılının Ocak ayında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi müdür muavini, 1981 yılı Mayıs ayında ise asayiş şube müdürü oldu.

1984-88 arasında terör ve asayişten sorumlu İstanbul emniyet müdür yardımcısı olarak çalıştı. 1988'de Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne 1990'da İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne, 1992'de Erzurum Valiliği'ne, 1993 Temmuz ayında Emniyet Genel Müdürlüğüne, atandı. Erzurum Valisi iken, o dönem firarda olan Bahçelievler katliamı sorumlularından Haluk Kırcı'nın nikâh şahitliğini yaptı.

Kırcı'nın poliste ve DGM'de verdiği ifadeyi Uğur Dündar Hürriyet gazetesinde 17 Ocak 1995'te yayınladı. Kırcı, nikâh şahitliği olayını şöyle anlattı:

"Şartlı Tahliye Yasası'ndan yararlanıp tahliye olduktan sonra Erzurum'a geldim. 1 Ağustos 1992'deki nikâh törenimden önce, MHP il başkanı ile birlikte, Vali Mehmet Ağar'ın makamına gittik. İl başkanı, nikâh davetiyemizi verirken, beni Ağar'la tanıştırdı ve onu bilgilendirdi. Ağar korumasına, nikâh günü gideceği bir başka daveti iptal ettirmesini ve törenimize mutlaka katılacağını söyledi. Başlangıçta onu nikâh şahidi göstermeyi düşünmüyorduk. Ama kentin valisi davetimizi kabul edip gelince, şahit koltuğuna oturmasını rica ettik."
Mehmet Ağar, 1993 yılında emniyet genel müdürü görevinde iken Hizbullah ile ilgili olarak "Hizbullah devlet aleyhine eylemlerden kaçınmaktadır. Örgüt üyelerini yakalamak fayda sağlamaz." şeklinde bir açıklama yaptı.

Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Özel Harekat Dairesi'nin kurulmasını ve PKK'ya karşı polisin de kırsal alanda jandarma ile birlikte operasyonlara katılmasını sağladığı için polisin genelkurmay başkanı diye anılan Ağar, 24 Aralık 1995 genel seçimlerinde Doğru Yol Partisi'nden Elâzığ milletvekili oldu.

1996'da 53'üncü Hükümet'te adalet bakanı, Refah-Yol Koalisyonu tarafından kurulan 54'üncü Hükümet bünyesinde ise içişleri bakanlığı görevinde bulundu. Başbakan Necmettin Erbakan'ın Libya gezisini tasvip etmeyen Ağar, bu kararı protesto ederek 8 Kasım 1996 tarihinde görevinden istifa etti. Ağar, 1999 Türkiye Genel Seçimleri'nde Elazığ’dan 68.540 oy alarak bağımsız milletvekili seçildi.

Emniyet genel müdürü, adalet bakanı ve içişleri bakanı olarak görev yaptığı yıllar, terörle mücadelenin yoğun olduğu dönemlerdi. 14-15 Aralık 2002 tarihleri arasında yapılan DYP 7. Olağan Kongresi'nde ilk turda salt çoğunluğu sağlayarak Doğru Yol Partisi'nin genel başkanı seçildi. 14-15 Mayıs 2005 tarihlerinde yapılan 8. Olağan Büyük Kongre'de 1071 oyla tekrar genel başkanlığa seçildi.

2007 Türkiye genel seçimleri sonuçları açıklanmaya başladıktan az sonra, saat 19:30 sularında partisinin barajı geçemeyeceği anlaşılınca genel başkanlıktan istifa ettiğini, basın danışmanı aracılığıyla duyurdu. Ancak daha sonra resmi olarak istifa etmediğinden yeni genel başkan seçmek için partinin kongre yapamadığı ve kendisinden yazılı istifa mektubu beklendiği ifade edildi.

Mehmet Ağar, 1974 yılında Emel Ağar'la evlendi, bu evlilikten Tolga Ağar ve Yasemin Ağar isimli iki çocuğu oldu. Ağar, Galatasaray Spor Kulübü üyesi ve Galatasaray'ın Türkiye Futbol Federasyonu delegesidir.

SUSURLUK DAVASINDAN CEZA ALDI

27 Aralık 1996'da ANAP Lideri Mesut Yılmaz, uyuşturucu kaçakçılığından Türkiye tarafından aranan, ve yatmakta olduğu Hollanda'daki cezaevinden salıverilen Hüseyin Baybaşin'e ait 90'ar dakikalık iki video kasetle ses bantlarının Meclis Araştırma Komisyonu'na vereceği belgeler arasında olduğunu söyledi.

İddialara göre bantlarda Baybaşin, Hollanda'da kendisiyle görüşenlere yaptığı itiraflarda, 1980'den itibaren, Şükrü Balcı ve eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın kendisine verdiğini öne sürdüğü polis kimlikleriyle, polise ait silahlarla ve yeşil pasaportlarla nasıl rahat dolaştığını anlatıyordu.

21 Ocak 1997'de Frankfurt Eyalet Mahkemesi 17. Ceza Dairesi Başkanı Yargıç Rolf Schwalbe, üç eroin kaçakçısının davasında sunulan delillere dayanılarak mahkemenin "Türkiye Cumhuriyeti devleti ve eroin kaçakçıları arasında yakın bağların var olduğunu" bulduğunu belirtti.

Yargıç Rolf Schwalbe, basında yer alan demeçlerinde Türkiye'den eroin geçiren iki Kürt aşireti üyelerinin "Türkiye Cumhuriyeti devleti ile harika ilişkiler içerisinde olduğunu" ve "devletteki bir kadın bakan ile kişisel iletişimlerinin olduğunu" söyledi. Daha sonra Türkiye'den gelen baskılar üzerine yargıç bu kadının Tansu Çiller olduğunu açıkladı.

26 Ocak 1997'de İngiltere'de kaçakçılıktan sorumlu içişleri bakan yardımcısı Tom Sackville Türkiye'yi son zamanlarda eroinin en önemli geçiş noktası olarak belirlediklerini, ellerinde Türk hükûmeti ve polisinden bazı kişilerin uyuşturucu isine karıştığı yolunda iddia ve bulgular olduğunu söyledi.

20 Mart 1997 tarihinde mülkiye müfettişlerine verdiği yazılı ifadesinde kayıp silahlar olarak adlandırılan silahların nerede ve hangi amaçla kullanılacağını bildiğini ve bu konuda Korkut Eken’e yazılı bir emir verdiğini ancak konunun devlet sırrı kapsamında olduğunu ve bu nedenle daha fazla açıklama yapamayacağını belirtti.

İstanbul DGM Başsavcılığı Ağar hakkında, Sedat Edip Bucak ile birlikte ‘cürüm işlemek için çete kurmak, hakkında yakalama ve tevkif müzakeresi bulunan kişileri yetkili mercilere haber vermemek ve görevi kötüye kullanmak’ iddiasıyla 6 yıldan 12 yıla kadar ağır hapis cezasıyla dava açtı. 11 Aralık 1997’de dokunulmazlığı kaldırılan Mehmet Ağar, Anayasa Mahkemesinin itirazını reddetmesinden sonra, 10 Ocak 1998’de DGM’de üç saat süreyle sanık sıfatıyla ifade verdi. Ağar ifadesinde, kayıp silahlar konusunun devlet sırrı olduğunu ileri sürdü ve olayların meydana geldiği tarihte bakanlık görevini sürdürdüğü ve bu nedenle de ancak Yüce Divan tarafından yargılanabileceğini söyledi. DGM önce ‘görevsizlik’ ve 9 Temmuz tarihinde Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin kararı bozma kararından sonra da ‘yargılanmanın durdurulması’ kararlarını aldı.

Ağar, 15 Haziran 2000 tarihinde ise "Suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak" iddiasıyla hakkında oluşturulan Meclis Soruşturma Komisyonu tarafından 8’e karşı 6 oyla Yüce Divan’a sevkine gerek olmadığına karar verilerek aklandı.

DGM ve TBMM Susurluk Kazası Araştırma Komisyonu’nda verdiği ifadelerinde sürekli olarak devlet sırrı olduğu için açıklama yapamayacağını söyledi.

Mehmet Ağar Kasım 2008'de tekrar yargılanmaya başlandı. İlk duruşmaya sağlık sorunları nedeniyle katılamayan Ağar hakkında görevsizlik kararı verildi. Hakkındaki suçlamalarsa şöyle:

1993-1996 arasında

Cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek;

Gıyabi tutuklu sanık Abdullah Çatlı'nın saklı bulunduğu yeri bildiği halde yetkili mercilere haber vermemek ve gizlenmesine yardım etmek;

Yasalara aykırı olarak Abdullah Çatlı ve Yaşar Öz'e silah taşıma izin belgesi vermek ve hususi damgalı (yeşil) pasaport verilmesini sağlamak suretiyle görevi kötüye kullanmak.
15 Eylül 2011 günü; Ankara Özel Yetkili 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, parti liderliği, Valilik ve Emniyet Genel Müdürlüğü yapan Mehmet Ağar'ın "suç örgütü yöneticisi" olduğuna karar verdi ve Susurluk davasında 5 yıl hapse mahkûm etti.

5 yıllık cezanın 3 yılını infaz yasası nedeniyle yatmış gibi kabul edilen Ağar geriye kalan iki yıl cezasını yatmak üzere Aydın iline bağlı Yenipazar ilçe cezaevini seçmişti. İki yıllık cezasının bitmesine henüz bir yıl kalan Ağar kamuoyunda 3. Yargı paketi olarak bilinen yasada yer alan denetimli serbestlik hakkında yararlanarak cezasının bitmesinden 361 gün önce tahliye edildi.[8] Ağar cezasını yasalar uyarınca kısmen çektiği Yenipazar ilçesindeki cezaevi kendisi cezaevine teslim olmadan önce boyama bahanesiyle boşaltılmıştı ve Ağar mahkûmiyeti süresince İlçe cezaevinde üç mahkûmdan ayrı koğuşta kalarak çekti.

Sedat Peker'in iddiaları

Sedat Peker, Youtube kanalı aracılığıyla yaptığı açıklamalarda Mehmet Ağar'ı derin devletin başı olmakla suçladı.[9] Peker, Kutlu Adalı Cinayeti'yle ilgili MİT’ten emekli olduktan sonra, 1993 yılında dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın daveti üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü’nde çalışmaya başlayan emekli Yarbay Korkut Eken’i işaret etti ve Kutlu Adalı'nın öldürülmesi görevinin Eken tarafından önce kendisine teklif edidiğini itiraf etti.

Sedat Peker, Elazığ’da yaşayan 21 yaşındaki Kazakistanlı Yeldana Kaharman isimli kadına Mehmet Ağar'ın oğlu Tolga Ağar'ın tecavüz ettiğini ve Tolga Ağar'ın babası tarafından helikopterle olay yerinden kaçırıldığını, daha sonra Kaharman'ın evinde ölü bulunduğunu, dosyanın da kapatılarak Tolga Ağar'ın suçlamalardan kurtulduğunu iddia etti.


 

 

Yorumlar