Kura dışında 'yapamayacağı mesleğin vizesini alıp hacca gitmek' caiz değil
Binlerce hacı adayı kutsal topraklara gitmeye hazırlanırken, Diyanet işleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, vatandaşlardan gelen soruları sanal alemden cevaplandırıyor.
Binlerce hacı adayı kutsal topraklara gitmeye hazırlanırken,
Diyanet işleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, vatandaşlardan
gelen soruları sanal alemden cevaplandırıyor. Ekonomik yönden
haccetme imkanına sahip olmayan kişilerin borçlanarak hacca
gitmeleri gerekmediğini belirten kurul, bir vatandaşın, ‘Kura
sistemi dışında farklı yöntemlere başvurmak caiz midir?’ sorusunu
cevaplandırdı. Gereğini yapmayacakları halde (kasaplık gibi)
değişik meslek vizeleri alınmasının yalan beyan anlamına
geleceğinden, dinen caiz olmadığına dikkat çekildi.
Bu sene hac kurası, sadece 2007-2013 yılları arasında ön
kayıtlarını kesintisiz olarak yenileyenler için gerçekleşti. Geçen
sene uygulanan kota indirimi sebebiyle gönüllü ve kura sonucu kalan
11 bin 973 hacı adayı bu yıl doğrudan hacca gidecekken, Türkiye’den
kutsal topraklara 55 bin kişinin gitmesi bekleniyor. Kuradan ismi
çıkanlar müftülüklerin yolunu tutarak kesin kayıt yaptırmaya
başladı.
BORÇLANARAK HACCA GİTMEK DOĞRU MUDUR?
Vatandaşların hac ibadetiyle ilgili soruları, Din İşleri Yüksek
Kurulu Başkanlığı Dini Soruları Cevaplandırma Platformu tarafından,
sanal alemden cevaplandırılıyor. Bir vatandaşın, ‘Borçlanarak hacca
gitmek doğru mudur?’ sorusunu değerlendiren Din İşleri Yüksek
Kurulu, "Bir Müslümanın hac ibadetiyle yükümlü olması için sağlık
ve servet yönünden haccetme imkanına sahip, hür, akıllı ve büluğ
çağına erişmiş olması gerekir (Mevsıli, el-İhtiyar, I, 140). Bu
itibarla maddi yönden haccetme imkanına sahip olmayan kişilerin
borçlanarak hacca gitmeleri gerekmez. Ancak, borçlanarak hacca
gitmeleri halinde, hac ibadeti geçerli olur ve kendilerinden hac
sorumluluğu da düşer. Diğer taraftan, haccın farz olması için
gerekli şartları taşıdığı halde, hac mevsiminde hazır parası
bulunmayan ve borç aldığı takdirde bunu daha sonra ödeme gücüne
sahip olan kişilerin, bu görevi biran önce ifa etmeleri için, borç
alarak hacca gitmeleri uygun olur." açıklamasında bulundu.
EVLENME ÇAĞINDA BEKAR ÇOCUĞU BULUNAN KİŞİ HACCA GİTMEYİ
ERTELEYEBİLİR Mİ?
Sağlık ve servet yönünden haccetme imkanına sahip, hür, akıllı ve
büluğ çağına erişmiş Müslümanların, ömürlerinde bir defa
haccetmelerinin farz olduğuna hükmeden Kurul, evlilik çağına gelmiş
bekar çocuğu olanların da hacca gidebileceklerini açıkladı. Kurul
kararında, "Şartları taşıyan kişinin, imkan elde edince,
geciktirmeden bu farzı yerine getirmesi gerekir. Bu itibarla,
kişinin evlenme çağında bekar çocuğu da bulunsa, bu şartları
taşıması halinde hac etmesi farzdır. Hacca gitmeyip de hac parasını
çocuğunu evlendirmek için kullanırsa, hac yükümlülüğü üzerinde
kalkmaz." denildi.
EVLİ BİR BAYAN KOCASININ İZNİNİ ALMADAN HAC VEYA UMREYE GİDEBİLİR
Mİ?
Dinimizde farz olan ibadetlerin, gerekli şartları taşıyan kadın,
erkek herkesin yapması gereken bireysel ibadetler olduğuna dikkat
çeken Yüksek Kurul, bu ibadetleri yapması için eşlerin birbirlerine
engel olmalarının caiz olmadığını hatırlattı. Kurul, açıklamasında
şu ifadelere yer verdi: "Hanefi ve Hanbeli mezheplerine göre bir
kadına haccın farz olması için gidip gelinceye kadar yeterli maddi
imkanlara sahip olması gerektiği gibi, kendisine eşlik edecek bir
mahreminin bulunması da gerekir. (İbnü’l-Hümam, Fethü’l-Kadir, II,
415; İbn Kudame, el-Muğni, III, 192). Şafiilere göre üç veya daha
fazla güvenilir kadın, yanlarında eş veya mahremleri olmasa da
hacca gidebilir. Maliki mezhebine göre ise bir kadın, güvenilir bir
grup içerisinde olması halinde tek başına gidebilir. Ancak
kadınlardan oluşan bir grup içinde olması tavsiye edilir. Bu
itibarla, evli bir bayanın kendisiyle birlikte gideceği bir mahremi
yoksa hacca gitmesi uygun olmadığı gibi, Şafii ve Maliki
mezheplerini taklid ederek gidecekse kocasının iznini alması
gerekir. Ancak yanında bir mahremi varsa ve diğer şartları
taşıyorsa kocası, kadının farz olan hacca gitmesine engel olamaz.
Buna hakkı yoktur. Umre farz olmadığı için yanında mahremi olsa
bile kocasının izni olmadan bir kadın umreye gidemez."
HARAM YOLLA ELDE EDİLEN KAZANÇLA YAPILAN HAC GEÇERLİ MİDİR?
Din İşleri Yüksek Kurulu, bir vatandaşın haram yolla elde edilen
kazançla hac yapılıp yapılamayacağı yönündeki soruyu da
cevaplandırdı. İslam dininin, kişilerin meşru işlerle uğraşmalarını
ve geçimlerini helal yollardan elde etmelerini istediğine dikkat
çekilen kurul açıklamasında, "Buna rağmen gayr-i meşru yolla bir
kazanç elde edilmiş ve bu kazancın sahibi belli ise bunun sahibine
iade edilmesi; belli değil ise karşılığında sevap beklenmeksizin
yoksullara veya hayır kurumlarına verilerek elden çıkarılması
gerekir (Serahsi, el-Mebsut, II, 112). Bu itibarla, gayr-i meşru
yolla elde edilen para ile hac etmek uygun değildir. Asıl olan,
ibadetlerin helal parayla yapılmasıdır. Bununla birlikte haram
parayla hacca giden kişinin haccı sahih olup, üzerinden hac
yükümlülüğü kalkmış olur. Ancak, gayr-i meşru kazancın
sorumluluğundan kurtulmak için bu malı yoksullara veya hayır
kurumlarına vererek elden çıkarması ve bir daha işlememek üzere
tövbe etmesi gerekir." ifadeleri yer aldı.
Üzerine hac farz olup da bunu yerine getiremeden ölen kişinin
vasiyeti ve bıraktığı mirasın üçte biri bir kişinin hacca gidip
gelmesine yetmesi halinde vasiyetinin yerine getirilmesi
gerektiğini vurgulayan kurul konuyla ilgili açıklamada şu bilgilere
yer verdi: "Vasiyet etmemişse, varisleri isterlerse onun adına hac
yapabilirler. Nitekim Hz. Peygamber (sas) hacca gitmeyi adayan
ancak bunu gerçekleştiremeden ölen kimse için bu borcun yerine
getirilmesini varislerine tavsiye etmiştir."
HACCA GİDEN KİŞİLERE 'HACI' DEMEK VE ONLARA BÖYLE HİTAP ETMEKTE BİR
SAKINCA VAR MIDIR?
Hac ibadetini yerine getirenlere 'Hacı' unvanının verilmesinin dini
değil, örfi bir uygulama olduğunu açıklayan kurul, bu unvanın
genellikle tanıtma, başkalarından ayırt etme amacına yönelik olarak
kullanıldığını duyurdu. Bu sebeple hacca giden kimselere 'hacı'
diye hitap edilmesinde dinen bir sakınca bulunmadığını vurgulayan
kurul, bu sıfatla anılmanın, bir kimseyi ayrıcalıklı, toplum içinde
farklı bir yerde tutulması gerektiği düşüncesine götürmemesi
gerektiğini hatırlattı.
İslam dininin, kişilerin meşru işlerle uğraşmalarını ve geçimlerini
helal yollardan elde etmelerini tavsiye ettiğini belirten Din
İşleri Yüksek Kurulu, ibadetlerin de öncelikli olarak helal kazanç
ile ifa edilmesi gerektiğini bildirdi. Kurul kararında, “Bankada
vadeli hesapta bekleyen paranın aslı helal mal olduğu için bu para
ile hacca gidilebilir. Ancak bu yolla elde edilen faiz gelirlerinin
sevap beklemeksizin fakirlere veya hayır kurumlarına dağıtılması ve
tövbe edilmesi gerekir." ifadeleri yer aldı.
KURA SİSTEMİ DIŞINDA HACCA GİDEBİLMEK İÇİN FARKLI YÖNTEMLERE
BAŞVURMAK CAİZ MİDİR?
Haccın, belli zamanlarda, belli mekânlarda ve belli şekillerde
yerine getirilen bir ibadet olduğunu belirten kurul, bir vatandaşın
sorusu üzerine şu açıklamada bulundu: "Bu ibadetin kabul
edilmesinin şartları, haccedecek kişinin Müslüman, ergenlik çağına
ulaşmış ve akıllı olması, hac mevsiminde Mekke’de bulunmasıdır. Bu
şartları yerine getiren kimsenin hac ibadeti fıkhi ölçüler
dâhilinde şeklen geçerli olur. Ancak bu ibadete hazırlık ve
uygulama süreçlerinde dinen haram sayılan işleri yapmak, kişinin
günaha girmesine sebep olacağı gibi, yapacağı haccın sevap ve
faziletinin yok olmasına yol açar. Bu itibarla kura yöntemiyle
hacca gidemeyenlerin, gereğini yapmayacakları halde değişik meslek
vizeleri almaları, yalan beyan anlamına geleceğinden dinen caiz
değildir. Allah’ın emrine uyarak hac ibadetini yerine getirmek ile
yine onun koyduğu yalan söyleme yasağını çiğnemek İslam ahlakıyla
bağdaşmayan açık bir çelişkidir."
CİHAN
Yorumlar