CHP'nin Mehmet Akif'e yaptığı zulmün belgeleri

Tek parti yönetiminin İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy'a yaptığı zulmün belgeleri istihbarat arşivlerinden çıktı. Üzerindeki yasak kalkan istihbarat belgelerine göre Mehmet Akif Ersoy, İçişleri Bakanlığının amansız bir takibi altındaydı. İstihbarat raporlarını yazan memurların İstiklal Şairi'ne karşı kullandıkları dil ise dikkat çekiyor. Belgelerin ortaya koyduğu bir başka gerçek ise Mehmet Akif Ersoy'un ölüm döşeğine istihbarat tarafından yakından takip edildiği.

Google Haberlere Abone ol
CHP'nin Mehmet Akif'e yaptığı zulmün belgeleri

İstiklal Marşı Şairi Mehmet Akif Ersoy'un CHP'nin tek parti yönetimi döneminde yaşadığı zulüm, yasağı kalkan istihbarat belgelerinde kendini açıkça gösteriyor. İrticacı olarak damgalandıktan sonra Mısır'a sürgün edilen Mehmet Akif Ersoy, burada yaşadığı eziyetten sonra hastalanarak yurda dönüyor. Ancak CHP yönetimi, Mehmet Akif Ersoy'un bu halini bile umursamadan onu amansız bir takibe tutuyor. Mehmet Akif Ersoy'un Mısır'dan Türkiye'ye adım atar atmaz istihbarat tarafından yakın takip edilmesi emri veriliyor. Akif'in her adımı yakından izlenerek Ankara'ya rapor ediliyor. Yazar Murat Bardakçı, Mehmet Akif Ersoy'a reva görülen bu zulmün belgelerini bugünkü köşesinde yayınladı. 

Bardakçı yazısında belirttiğine göre Âkif hakkındaki bu belgelerin pek bilmediğimiz kısa öyküsü:

16 Haziran 1936’da İçişleri Bakanlığı’nı, İstanbul Valiliği’ni ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nü şaşırtıp telâşlandıran beklenmedik bir hadise oldu: 1925 Ekim’inde Türkiye’den ayrılarak Mısır’a giden ve orada on bir sene boyunca gönüllü ama sıkıntı içerisinde bir sürgün yaşayan İstiklâl Marşı’nın şairi Mehmed Âkif, İskenderiye’den kalkan bir Romen vapuru ile sessiz sadasız İstanbul’a geldi.

Âkif, İstiklâl Harbi senelerinde İstanbul’dan Ankara’ya nasıl elinde ufak bir çanta ile geçmiş ve 1925’te yine İstanbul’dan Mısır’a nasıl sessizce gitmiş ise, memlekete yine aynı şekilde, sessizce dönmüştü…

Hastaydı ve on bir senelik sürgününü artık nihayete erdirip son nefesini vatanında vermek istemişti… Dostları, Âkif’i hemen özel bir hastahaneye, Teşvikiye Sağlık Yurdu’na yatırdılar.

Son mülâkatını bu hastahanede, İstiklâl Harbi senelerinde Ankara Hükümeti’nin istihbaratçılarından olan, Enver Paşa’yı Batum’da bulunduğu günlerde takiple görevlendirilen ve sonraki senelerde gazetecilik yapan Feridun Kandemir’e veren Âkif, “Mısır’dan üç gün üç gecede geldim. Bu üç gece, otuz asır kadar uzun sürdü. Orada on bir yıl kaldım. Fakat bir an oldu ki, on bir gün daha kalsaydım, çıldırırdım. Hasret, çok acı…” diyordu.

Âkif’in sessizce gelişi Ankara’yı hareketlendirdi; Haberi gazetelerden öğrenen İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, İstihbarat, Genelkurmay ve İstanbul Valiliği arasında şairin vefatına kadar aylarca devam edecek, hattâ vefatından sonra da sevenleri hakkında senelerce sürecek bir takip, izleme, fişleme ve yazışma faaliyeti başladı.

Mehmed Âkif emniyetin sıkı takibi altında tutulduğu son günlerinde Teşvikiye Sağlık Yurdu’nda tedavi altında idi ve bu haldeydi!


Mehmed Âkif hakkında Türkiye’ye dönüşünden önce 28 Ağustos 1935’te Cumhurbaşkanlığı’na gönderilen istihbarat raporunun bazı bölümleri (Cumhurbaşkanlığı Arşivi, 01011956-21).


Mehmed Âkif’in İstanbul’a döndüğünü gazetelerden öğrenen İçişleri Bakanlığı’nın İstanbul Valiliği’ne gönderdiği yazı.


İstanbul Valiliği’nin Âkif’in dönüşü konusunda İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği cevap. Yazıda “Başka bir maksadı olup olmadığı tahkik edilmektedir” deniyor, Bakanlık da Âkif’in kendi memleketine dönebilmek için “Nereden vize aldığını” soruyor!


Emniyet, o zamanın MİT’i olan Millî Emniyet Hizmetleri’nden Âkif’in takip edilmesini istiyor.


İstanbul Valiliği’nin, Mehmed Âkif’in İstanbul’daki hâmîleri hakkında İçişleri’ne gönderdiği yazı. Yazıda hatâ da yapılmış, Abbas Halim Paşa’nın kızı olan Prenses Emine, Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa’nın kızı olarak gösterilmiş.


Valilik, İçişleri’nden “Safahat” hakkında ne yapılacağını soruyor.


İçişleri Bakanlığı, Safahat’ın müsaderesini ve usulen imhasını emrediyor!


İstanbul Valiliği, Safahat’ın kalan nüshalarının Mısır’a iade edildiğini yazıyor.


Âkif’in sürgün senelerindeki takip raporlarından biri… Konsolosluklar, emniyet ve Genelkurmay, millî şairi hep takip altında tutmuş…


Âkif ile ilgili bir diğer takip raporu.


İstanbul Valiliği’nin Mehmed Âkif’in cenazesine kimlerin katıldığı ve cenazenin nasıl kalktığı hakkında İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği yazı.

ZULÜM 1960'LARDA DA DEVAM ETMİŞ


Âkif’in ölümünün ölümünün üzerinden 26 sene geçmiş ama hatırası hâlâ takip altında tutulmuş! İstanbul Valiliği, Âkif için 27 Aralık 1962’de düzenlenen anma töreni konusunda İçişleri Bakanlığı’nı bilgilendiriyor ve törende ezan okuyan “irticacının” savcılığa sevkedildiğini yazıyor.

 

Yorumlar