Filistinli esirler: İsrail'in yıldırma siyaseti

- Siyasi, sosyal ve akademik alanlarda aktif ve etkili Filistinlileri hedef alan İsrail, gözaltı kararlarıyla Filistin toplumundaki her türlü faaliyeti ve direnişi baltalamayı amaçlıyor

Google Haberlere Abone ol
Filistinli esirler: İsrail'in yıldırma siyaseti

Mahmoud Alrantisi

17 Nisan Filistinli Esirler Günü İsrail hapishanelerinde insan hakları ihlal edilerek tutuklanan aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu binlerce mahkumun yaşadıklarını gündeme getirmek için önemli bir fırsat. Tıbbi ihmal, hücre hapsi gibi oldukça kötü koşullarda yaşayan Filistinli mahkumlar en basit insan haklarından dahi mahrum bırakılıyor.

Kökenleri İngiliz mandasına kadar uzanan Filistinlilerin kendi topraklarında tutuklanmaları, 1948’de İsrail’in kuruluşuyla daha da arttı. O kadar ki İsrail kadın-çocuk ayırt etmeden bir milyondan fazla Filistinliyi tutukladı. Resmi istatistiklere göre, halihazırda 102’si 20 yıldan, 20’si 30 yıldan uzun süredir esaret altında olan 4 bin 700 Filistinli mahkum bulunuyor. Örneğin, Kerim Yunis 1993’ten beri, Nail el-Barguti 40 yılı aşkın süredir tutuklu. Ayrıca Şoruk Diyat gibi 16 yıl hapis cezası alan 35 kadın mahkum var. Cezaevi yönetimlerinin esirlerin odalarını sürekli bastığı, bilhassa kadınların tüm mahrumiyetlerinin çiğnedikleri de artık kamuoyunca bilinen bir gerçek.

Filistinli esirler arasında çok sayıda çocuk da bulunuyor. 18 yaşından küçük 180 çocuğun bulunduğu Filistin’de İsrailliler bugüne kadar 50 binden fazla çocuğu tutukladı. Çocuk haklarını ihlal eden İsrail burada da ırkçı politikalar yürütüyor. İsrail’de 18 yaş altı herkes “çocuk” olarak kabul edilirken Filistinliler söz konusu olduğunda bu yaş sınırı 16’ya iniyor. Türlü işkencelere maruz kalan bu çocuklar gerekli sağlık hizmetlerinden de yoksun bırakılıyor.

- İsrail'in idari gözaltı stratejisi

Öte yandan İsrail cezaevlerinde Filistin Yasama Konseyi'nden 10 temsilci bulunuyor. Ancak İsrail bu temsilcilere Filistin halkının temsiliyetindeki siyasi rollerini sınırlamak için hiçbir suçlama olmaksızın idari gözaltı yapıyor. Halbuki milletvekillerinin tutuklanması uluslararası sözleşmelerin açık bir ihlalidir ve hiçbir hukuki gerekçeye de dayanmıyor. Dünyanın farklı ülkelerinin parlamentolarından yapılan serbest bırakma çağrılarına rağmen İsrail, uluslararası hukuku hiçe sayarak keyfi uygulamalarına devam ediyor.

Filistinli Esirler Kulübü’nün verilerine göre, Aralık 2021’in sonunda 4 bin 600 Filistinli mahkum arasında idari esirlerin sayısı neredeyse 500’e ulaştı. 2021 yılı boyunca uzatma emirleri de dahil olmak üzere İsrail, 1595 idari gözaltı emri yayınladı. Dahası İsrail’in bu gözaltı kararlarını aynı tutuklu için birkaç kez verdiği tespit edildi. Siyasi, sosyal ve akademik alanlarda aktif ve etkili Filistinlileri hedef alan İsrail, bu tip idari gözaltı kararlarıyla Filistin toplumundaki her türlü faaliyeti ve direnişi baltalamayı amaçlıyor.

- Uluslararası toplum harekete geçmeli

Filistinli esirlerin çok sayıda sağlık problemleriyle boğuştuğunu da not etmek gerekiyor. Aralarında 130'u ağır, 15'i kanser, 23'ü bedensel ve ruhsal engelli, 4'ü belden aşağısı felçli ve tekerlekli sandalyeyle hareket eden kişilerin olduğu toplam 750 hastanın esir olduğunu söyleyebiliriz. Bunun yanı sıra 226 Filistinli esir, işkence, tıbbi ihmal veya tutuklama sürecinin hemen ardından -suikast sonucu- cezaevlerinde yaşamını yitirdi. Esirler soğuk ve dar odalarda uykusuz bırakılıyor, kronik hastalıklara ve işkenceye maruz kalıyorlar. O kadar ki 4 ila 5 metrelik bir hücreye 8 ila 10 mahkum yerleştiriliyor.

Tutsak hareketinin şehit sayısı 1967'den bu yana 227’ye ulaştı. 73 Filistinli esir işkence sonucu, 72'si tıbbi ihmal sonucu ve 75'i de tutuklamanın hemen ardından kasten öldürüldü. 7 mahkum ise cezaevlerindeyken vurularak şehit oldu.

Öte yandan esirlerin ailelerinin ise genellikle güvenlik bahanesiyle akrabalarını ziyaret etmeleri engelleniyor. Daha birkaç gün önce 13 yaşında tutuklanan ve şu an 20 yaşında olan Ahmed Manasra'nın 13 Nisan’daki duruşmasında annesiyle konuşmaya çalıştığı fakat İsrailliler tarafından engellendiği görüldü.

Haberlere göre, bir diğer esir Rabie Abu Nawas'ın eşi birkaç gün önce kendisini ziyaret edebildi ve durumunu sorunca Nawas’ın ramazan ayının başladığını dahi bilmediğini öğrendi. Nawas, eşine radyo ve televizyon gibi dış dünyayla bağlantı kurmanın hiçbir yolu olmadığını ve kendisini tek kişilik hücrelere yerleştirdikleri için artık zaman algısının ortadan kalktığını söyledi. Bunun gibi bazı mahkumlar tek kişilik küçük hücrelerde yıllarca kimseyle iletişim kurmadan yaşamaya mahkum ediliyor.

Bütün bu veriler 50 yılı aşkın süredir devam eden İsrail'in hukuk dışı uygulamalarına artık bir son verilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Buna son vermek için tüm dünya kamuoyu ve sivil toplum kuruluşlarına büyük rol düşüyor.

[Mahmoud Alrantisi, SETA]

Kaynak: AA

Yorumlar