Alevi talepleri ve güncel beklentiler

Travmaların geçmişe dönük rehabilitasyonu mümkün olmasa da olayların aydınlatılması ve sorunların çözülmesi gelecek nesillere bırakılacak toplumsal huzur açısından önemli

Google Haberlere Abone ol
Alevi talepleri ve güncel beklentiler

Doç. Dr. Nigar Tuğsuz

Alevi toplumu uzunca bir süredir yasal ve psikolojik boyutları olan bir tanınma mücadelesi yürütüyor. Cemevlerine ve Alevi dedelerine yasal statü verilmesi Alevi grupların neredeyse tümünün mutabık olduğu temel talepler. Diğer yandan Sünni toplum içinde ayrımcılığa uğradıkları iddiaları vardır ki bu iddiaların somut taleplerle birlikte anlaşılması gerekir. Bu doğrultuda tüm taleplerin tek bir adımda karşılanması beklenmez. Yasal ve psikolojik süreçleri hesaba katan uzun dönemli ve bütüncül bir perspektif, gerginlikleri geride bırakmanın tek yolu.

- ALEVİ TALEPLERİNE YÖNELİK ATILAN ADIMLAR

Alevi talepleri konusunda nereden başlanacağı ve bu taleplerin tam olarak ne olduğu konusunda yakın geçmişte önemli çalışmalar yapıldı. Alevi vatandaşların somut talepleriyle ilgili müzakereler 2007 itibarıyla yoğunluklu olarak başladı. AK Parti’nin 2009’daki Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi çerçevesinde Alevi toplumunun ileri gelenleriyle çalıştaylar yapıldı ve raporlar hazırlandı. 2015 yılına kadar iktidar partisinin demokratikleşme projeleri aktif olarak devam etti, yoğun ve sistemli müzakerelerle Alevi kanaat önderlerinin ve akademisyenlerin süreçte yer alması sağlandı. Bu tarihlerden bugüne Alevi talepleri spekülasyonlar şeklinde değil, somut hukuki beklentiler şeklinde kamuoyunda yer alıyor. Öncelikle Alevi vatandaşların ve grupların neredeyse tamamı, Osmanlı ve de Türkiye Cumhuriyeti tarihleri boyunca haksızlıklara uğradıklarının kabul edilmesini istiyorlar ki yukarıda söz edilen somut adımlarla bir anlamda bu aşama geçildi ve sorunları çözme iradesi beyan edilerek taraflar geniş katılımlı şekilde bir araya gelebildi.

Haksızlıkların kabulüne dair diğer bir önemli adım 2012 yılında Devlet Denetleme Kurulu tarafından hazırlanan Madımak Raporu oldu. Çok sayıda sivil toplum kuruluşunun Madımak’ta olan hadiselerin aydınlatılması talebi üzerine hazırlanan raporun önemi, hem Sünni kolektif hafızanın olaylara komplo olarak bakışının hem de Alevi kolektif hafızanın olayları ikinci bir Kerbela olarak gören anlayışının ötesine geçmesidir. Bu adımlar Alevi taleplerinin daha net konuşulabilir olmasını sağlayan önemli dönemeçlerdir. Travmaların geçmişe dönük rehabilitasyonu mümkün olmasa da olayların aydınlatılması ve sorunların çözülmesi gelecek nesillere bırakılacak toplumsal huzur açısından önemlidir.

Bu kabul edişler, irade gösterildiği takdirde bugün de üzerinde yol alınabilecek bir demokratikleşme zemini oluşturuyor. Aleviliğin kurumlarının tepeden inmeci olmayan bir yöntemle kurumsallaşması için yürütülen müzakereler özellikle son 7-8 yıldır yerel ve bölgesel konjonktür neticesinde durma noktasına geldi. Buna rağmen müzakereler hala oldukça taze ve ortaya çıkan somut taleplerle birlikte taraflar açısından baştan başlamayı gerektirecek bir noktada değil. Bugün Alevi taleplerinin tekrar konuşuluyor olması ve somut neticelere yakınlaşılması, yakın geçmişteki geniş katılımlı müzakereler sayesindedir.

- HAK VE ÖZGÜRLÜK TALEPLERİ

Somut taleplerin öne çıkanları temel hak ve özgürlüklerle ilgilidir. Türkiye’deki Alevi gruplardan bazıları bu durumu eşit yurttaşlık bazıları ise inanç özgürlüğü meselesi olarak görüyor. Buna rağmen sözü edilen sürecin başından bugüne Alevi taleplerinde ortak söylemler belirginleşebildi. Aleviliğin bir inanç biçimi olarak modern kent yaşamında devam edebilmesi için kurumsal ve hukuki altyapısının sağlanması ana motivasyondur. Daha sonra ise Alevi vatandaşların çok boyutlu ve uzun soluklu her tür mağduriyetlerinin giderilmesi talebi geliyor. Bugünkü modern Aleviliği sadece inanç boyutuyla anlamak mümkün değilse de Alevilerin hissettiği varoluş kaygısının ortadan kalkması için inanç boyutunun güçlendirilmesi en önemli adımdır. Bu doğrultuda Alevi taleplerinin somut adımlara dönüştürülmesi girişimlerinde öne çıkan madde "cemevlerine yasal statü verilmesi"dir. Alevi gençlerin geleneklerinden uzaklaştığı ve manevi anlamda zorlandığına ilişkin Alevi dedeleri arasında görüş birliği vardır. Bu konuda "cemevlerinin eskiden olduğu gibi ilim irfan yuvasına dönüşmesi ve Alevi gençlerin atalarının geleneğine ve inancına sahip çıkması" beklentisini dile getiriyorlar.

Cemevleri, Alevi geleneğinde hem ritüellerin yapıldığı hem de sosyalleşme amacına hizmet eden kutsal mekanlar olarak tüm Aleviler tarafından ibadethane olarak kabul ediliyor. Türkiye’de cemevlerinin varlığı birçok bölgede hem yerel yönetimler hem de merkezi hükümet tarafından desteklenmesine ve yeni cemevleri açılmasına rağmen yasal statüleri bulunmuyor. Cemevlerine yasal statüsü tanınması, hukuksal mücadele için başlangıç noktası kabul ediliyor, bu hak elde edilirse diğer sorunların ardı ardına çözüleceği beklentisi mevcut. Alevi taleplerinin somut adımlara dönüştürülmesi girişimlerinde öne çıkan diğer madde de Alevi dedelerinin cemevindeki mesleki pozisyonlarının netleştirilmesidir. Alevi dedeleri, kendi toplumları içinde ahlaki ve sosyal hayattaki yol göstericilerdir. Buna rağmen dedelik kurumunun bugünkü işlevi, sorunları ve geleceği, Alevi talepleri içerisinde en çok tartışılan konulardan biridir. Dedelerin Alevi toplumu içindeki rehber konumları, cemevlerine yüklenen anlamla ilişkili. Cemevlerinin şehir hayatında değişen yapısı ve işlevi ile dedelere şehir hayatında düşen rollerden doğan karmaşa, geleneksel bir toplumun modernleşme sürecindeki dönüşümleriyle anlaşılabilir.

Şehirleşmenin cemevleri ve dedelik kurumu üzerinde meydana getirdiği zorlukların devlet tarafından tanınma ve kurumsallaşma sayesinde aşılabileceği düşünülüyor. Cemevlerine ve dedelere verilecek kurumsal statü beklenen ilk adımlar olarak öne çıkıyor. Aleviler için, bu talepler karşılandığında inancın yaşatılmasının önündeki maddi engeller kalkmış olacaktır. Talep edilen hukuki reformlar elbette ki psikolojik süreçlerin ortadan kalkması için yeterli olmayacaktır. Önyargıların aşılabilmesi için gerekli olan söylem ve politikalar hukuki sürecin tamamlayıcısı olabilir. Mağduriyetlerin kabul edilmesi aşaması çoktan geride bırakılsa da hukuki adımlar bir türlü atılamadı. Alevi talepleri içinde başta gelen hukuki taleplerden olan cemevlerine yasal statü tanındığı andan itibaren Alevi talepleri meselesi geri döndürülemez yeni bir aşamayı daha geride bırakmış olacaktır.

[Doç. Dr. Nigar Tuğsuz İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi]

Kaynak: AA

Yorumlar