Askeri liseden Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu subayların
baskısı ve işkencelerine rağmen mezun olduktan sonra harp okulunu
kazanan Ali Mızrak, kalbinin delik olduğu yönünde verilen "çürük
raporu"yla subaylık hayallerine veda etti.
Maddi durumu iyi olmayan ailesine yük olmamak ve çocukluk hayalini
gerçekleştirmek amacıyla girdiği sınavda 2008 yılında Maltepe
Askeri Lisesini kazanan Mızrak, 4 çocuklu işçi bir babanın umudu ve
gururu oldu.
İyi başlayan askeri lise hayatının son dönemlerinde FETÖ'cü
subayların baskılarına maruz kalmasına rağmen okulunu bitiren
Mızrak, Kara Harp Okulunu da kazanarak bir adım daha yaklaştığı
subaylık hayaline kalbinin delik olduğu iddiasıyla verilen raporla
veda etmek zorunda kaldı.
O dönemde ailesiyle büyük bir yıkım yaşayan Mızrak, Cumhuriyet
Üniversitesinde veterinerlik eğitimi alıyor.
Ailesine destek olmak için yaz aylarında kentteki bir fabrikada
çalışan Mızrak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukluğundan
beri iyi bir asker olmak istediğini anlattı.
Ortaöğretim kurumları öğrenci seçme ve yerleştirme sınavından iyi
bir puan aldığını ve önemli liselere gidebilecek durumdayken
tercihini askeri liseden yana kullandığını belirten Mızrak, şunları
söyledi:
"2008 yılında Maltepe Askeri Lisesi'ni kazandım. Ben de her çocuk
gibi asker olmayı istiyordum. Ailemin maddi durumu iyi değildi.
Böylece aileme maddi olarak yük olmak istemiyordum. Okulun ilk 2-3
senesinde problem yoktu. Çok iyi eğitim alıyorduk. Daha sonra bu
yapılanmayı son sınıfta iyiden iyiye hissetmeye başladık. 2012
yılında çok fazla teşkilatlandılar."
O dönemde bölük komutanlarının öğrenciler arasında ayrım yapmaya
başladığını, belirledikleri 45 öğrenci dışında herkese psikolojik
ve fiziksel işkence yaptıklarını dile getiren Mızrak, şu
değerlendirmede bulundu:
"Arkadaşlarımız arasında kendilerine yakın öğrencilerden 45 kişilik
bir ekip kurdular. Bu öğrencilerle beraber üzerimize gelmeye
başladılar. Bu 45 kişi haricindeki diğer kesim eziliyordu, cezalar
alıyordu. Gece saat 2'de 3'te gelip sabaha kadar bizi
uyutmuyorlardı. Kendilerinden olanlar ise yataklarında yatıyordu.
Daha sonra savunma ve ceza yoluna başvurdular. Okuldan atmak için
cezalar vermeye başladılar. Bu süreçte ilk başta 6 ay izne
çıkamadım, dışarı yüzü göremedim. Seçtikleri 45 kişi, bizi tahrik
edip ceza almamız için uğraşıyorlardı. Arkadaş gibi gözüküp bize
düşmanlık yaptılar. Bu 6 ay cezalı olduğum ve dışarı çıkamadığım
dönemde bize her şey yasaktı. Kitap okumak dahi yasaktı. Sabaha
kadar bir odada tutuluyorduk. Bir gün yine bölük komutanımız beni
yanına çağırdı. Kendi adamları olan 45 kişiden birine laf söyledim
diye, bana yumruk atar gibi yapıp dolaba vurdu. Sonra üniformamı
parçaladı ve parçaladığı üniformadan dolayı bana ceza verdi.
Cezalar peş peşe geldi."
"Gülerek 'kalbin delik' dediler"
Mızrak, cezalar ve yıldırma politikalarına rağmen askeri liseden
atılmadan mezun olmayı başardığını, ardından Kara Harp Okulunu
kazandığını ifade etti.
Bundan sonra da bu yapının peşini bırakmadığını ve sağlık
kontrolünde kendisi gibi birçok arkadaşına "çürük raporu"
verildiğini dile getiren Mızrak, "Harp okulu girişinde sağlık
raporuyla 'Kalbinde delik var' diyerek ve bunu dalga geçerek
söylediler. Gülerek, 'Kalbinde delik var, kaç günlük ömrün kalmış
zaten, bu yaşa kadar iyi yaşamışsın' dediler ve subaylık hayalimi
elimden aldılar. Ortopedi bölümünde birçok hastalığımın olduğu, göz
bölümünde gözlerimde sorun olduğu yönünde rapor verdiler. Okula
alınmadım ve memleketime dönmek zorunda kaldım." diye konuştu.
Kayseri'ye ailesinin yanına döndükten bir ay sonra Tıp Fakültesi
Hastanesine gittiğini söyleyen Mızrak, şunları aktardı:
"FETÖ'cü subaylar ultrason cihazıyla kalbimde delik olduğunu
araştırmaya çalışmışlar. Buradaki doktorlar kalpteki deliğin
ultrason cihazıyla öğrenilecek bir problem olmadığını söylediler.
Elektro kardiyografi testiyle kalbimde delik olmadığı anlaşıldı.
Ortopedi ve göz bölümlerinden de sağlam raporu aldım. Bunun üzerine
dava açmak istedim, askeri yargıya gittim ama kabul edilmedi.
Üzerine bir de 3 bin lira borçlu çıkardılar. Daha sonra bu işi
peşini bıraktım çünkü her yerde onlar vardı. Elimizden hiçbir şey
gelmiyordu."
"Dışarı çıkmaya korkuyordum"
Toplumda askeriyeden ayrılan kişilerin hoş karşılanmadığını,
kendisinin de çevresinde başka bir sebepten dolayı atılmış gibi
muamele gördüğünü dile getiren Mızrak, bunun üzerine psikolojisinin
bozulduğunu ve hayatının altüst olduğunu belirtti.
Memleketine döndükten sonra evden hiç çıkmadığını ifade eden
Mızrak, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
"Normalde hastalığım yok ama o psikolojiyle kendimi hasta
hissediyordum. Dışarı çıkıp yürüsem acaba bir şey olur mu, yolda
yığılıp kalır mıyım korkusuyla evden çıkmayıp duvarları izledim.
Arkadaşlar halı saha maçına, yüzmeye çağırıyorlardı, ben hasta
olduğumu zannedip gidemiyordum. Ailem çok uğraştı benim için. Ama
çekilen acılar hiç bir zaman unutulmuyor. Ailem benim harp
okulundan ayrıldığıma mı, hastalığıma mı üzülsün. Ailem de çok kötü
yaralandı, çok kötü zamanlar geçirdik. Oğlunuzun kalbinin delik
olduğunu öğreniyorsunuz. Bunu karşılığında askeri lise, harp okulu
bunu hiçbir anne düşünmez. Çok kötü bir psikoloji altında ben
üniversite sınavlarına hazırlandım ve kazandım. Şimdi Sivas
Cumhuriyet Üniversitesi Veterinerlik Bölümü 3. sınıf öğrencisiyim.
Yaz aylarında da aileme destek olmak için fabrikada çalışıyorum.
Vatanım için bir şeyler yapmak istiyorum. En azından bunların
temizlenmesini istiyorum. Her türlü ifade, isim verebilirim. Tek
isteğim bu vatanın bunlardan kurtulması."
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar