15 Temmuz başarısız darbe girişiminden sonra Mısır'daki faaliyetleri daha da yoğunlaşan FETÖ'nün, Sisi yönetiminden İhvan'a alternatif yapılanma teklifi gelmesi durumunda buna dünden razı olacağı değerlendiriliyor
Mısır'da Abdulfettah Sisi yönetiminin, 3 Temmuz 2013 askeri darbesi
sonrasında uygulanan şiddet ve tecrit politikası nedeniyle sosyal
ve siyasal alanda nüfuz kaybeden İhvan'ın faaliyetlerini üstlenecek
yeni yapılanma arayışı içinde olduğu ifade ediliyor. 15 Temmuz
başarısız darbe girişiminden sonra Mısır'daki faaliyetleri daha da
yoğunlaşan FETÖ'nün, Sisi yönetiminden İhvan'a alternatif yapılanma
teklifi gelmesi durumunda buna dünden razı olacağı
değerlendiriliyor.
Mısır'da ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin
askeri darbeyle görevinden alınması akabinde siyasi arenada en
güçlü muhalif yapılanma olan Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan)
terör örgütü ilan edildi. Sosyal devlet yapılanmasından mahrum olan
ve fakirliğin olabildiğince yaygın olduğu Mısır'da kurduğu
teşkilatlanmayla eğitim, sağlık, yardımlaşma ve diğer alanlarda
sivil toplum faaliyetleri yürüten İhvan'ın yasaklanmasından sonra
yüzbinlerce aile ciddi boyutta mağduriyet yaşadı. Aralarında
okullar ve hastanelerin de bulunduğu insani yardım çalışması
yürüten İhvan'a ait onlarca kuruluşun yönetimine el konuldu.
Teşkilata ait olduğu değerlendirilen tüm finansal kaynaklar
donduruldu. İhvan'ın maruz kaldığı takibat neticesinde çok yönlü
yürütülen yardım ve eğitim çalışmaları durma noktasına geldi. Bu
açığın belirli bölümünü "Mısır zekat ve sadakalar fonu" adıyla
kurduğu hesapla kapatma çabasına giren Mısır ordusu ise süreci
işletmede başarılı olamadı.
İHVAN'A ALTERNATİF ARAYIŞI
Mısır'da İhvan'ın sosyal hayattan çekilmesinin doğurduğu boşluk
henüz telafi edilebilmiş değil. Mısır yönetiminin bu sorunu
giderebilmesi için önünde birkaç seçenek bulunuyor. Sisi yönetimi
daha önce de denediği üzere, söz konusu faaliyetleri kendi bünyesi
içinde çözme yoluna gidebilir. Mısır içinde İhvan dışında faaliyet
gösteren Selefi veya Sufi cemaat yapılanmalarından faydalanabilir.
Ya da Mısır'ın çeşitli kentlerinde okullar açan, kurduğu Nil
yayınevi ve Hira dergisi gibi yayınlarla Fetullah Gülen'in
fikirlerini yayan FETÖ'den siyasal alan dışında, İhvan'a alternatif
çalışma yürütmesini isteyebilir. Bunlardan üçüncüsü diğerlerine
nispetle daha ağır basıyor. Zira Mısır ordusunun bu faaliyetleri
yürütebilecek bir yapıda olduğu söylenemez. Ülkedeki selefi ve sufi
grupların her biri de farklı düşünce dünyası ve örgütlenme yapısına
sahip olmakla İhvan'dan boşalan alanları doldurabilecek
yeterlilikte değil. Nur Partisi ve diğer bazı selefi gruplar her ne
kadar darbe yanlısı bir duruş sergilemiş olsalar da son dönemde
siyasi arenadan giderek uzaklaştırıldıkları gözleniyor. Tasavvufi
hareketler ise müntesipleri sayıca oldukça fazla olmasına rağmen
teşkilatlanma ve organizasyon alanında yeterli tecrübeye sahip
değil.
MISIR'DAKİ FETÖ YAPILANMASI
Mısır FETÖ'nün bölgesel merkez olarak değerlendiği bir ülke. 15
Temmuz başarısız askeri darbe girişimi sonrasında FETÖ liderinin
ABD'den iade istemine olumlu yanıt alınamaz ve Pensilvanya'dan
ayrılarak başka bir ülkeye sığınmasına göz yumulursa, Mısır'ın FETÖ
için bölgesellikten çıkarak merkezi bir konuma gelebileceği tahmin
ediliyor. Onlarca yıllardır açtığı okullarla, Gülen'e ait
çalışmaların tercüme ve neşriyle belirli sayıda Mısırlı vatandaşı
da kendi bağlısı yapan FETÖ, kendini nispet ettiği sözde "şiddet
karşıtı Ilımlı İslam" anlayışı ve örgüt yapılanmasında İhvan'a
benzerliği nedeniyle Sisi yönetimi için daha tercihe şayan bir
seçenek olarak görünüyor. Halihazırda FETÖ'nün Mısır'ın Kahire ve
Feyyum kentlerindeki iki büyük okulu var. Mısır'da aralarında
akademisyen ve iş adamlarının da olduğu belirli sayıda Mısırlı FETÖ
üyesi bulunuyor. Örgütün üye seçiminde, toplumda etkili isimlere
öncelik vererek İhvan'dan ayrıldığı ifade ediliyor. Ülkenin farklı
bölgelerindeki ticari yatırımlar, dil kursları ve örgüt adına okul
yapımı için satın alınan araziler hesaba katıldığında, FETÖ'nün
Mısır'ı merkez seçmesi durumunda, ABD'deki yapılanması benzer
şekilde yayılmacı bir sürece yönelmesi olası görünüyor.
FETÖ'NÜN İHVAN TAKLİTÇİLİĞİ
FETÖ'nün cemaat yapılanmasında büyük ölçüde Mısır İhvanı'nı taklid
ettiği biliniyor. FETÖ'de uygulanan "aile" sistemi İhvan'da Arapça
aile anlamına gelen "Usra" yapılanmasından alınmış. Buna göre
belirli sayıda aile gruplarının bir sorumlusu belirleniyor. Böylece
yerleşim bölgelerindeki nüfus yoğunluğuna göre gruplara ayrılan
örgüt bağlıları belirli hiyerarşi içinde koordine edilmiş oluyor.
FETÖ liderinin muhtelif sohbet ve derslerinde, Müslüman Kardeşler
Teşkilatı'nın kurucusu Hasan el-Benna'nın risaleleri ve Seyyid
Kutup'un kaleme aldığı Fizilal'il-Kur'an adlı Kur'an tefsiri gibi
çalışmalara sıkça atıfta bulunduğu görülüyor. Dolayısıyla Mısır'da
çalışmalarına hiçbir engellemeyle karşılaşmadan devam edebilen
FETÖ'nün, siyasallıktan arındırılmış İhvan mesabesinde algılanarak
İhvan'a alternatif yapılanmaya gitmesine Sisi yönetimi tarafından
yeşil ışık yakılabilir. Öte yandan FETÖ'nün elinde bulundurduğu
ifade edilen milyarlarca dolarlık sermaye, ekonomik darboğazdaki
Sisi yönetimi için başka bir cazibe unsuru olabilir.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Mısırla FETÖ'nün karşılıklı
ilişkilerini artırma gayretini görüyoruz" dedi. Mısır'la FETÖ'nün
tahmin edildiği üzere tam ittifak sağlaması durumunda tarafların
farklı beklentiler içine gireceği görülüyor. Mısır FETÖ'den
ülkedeki askeri darbe sonrası İhvan'ın sosyal hayattan çekilmesi
akabinde oluşan eğitim, sağlık hizmetleri vb. sivil toplum
faaliyetlerindeki boşluğu doldurmasını, "siyasallıktan
arındırılmış, barışçıl ılımlı İslam" anlayışıyla Mısır'da yeni bir
cemaat yapılanmasına gitmesini isteyebilir. Bunun yanı sıra
FETÖ'nün dünyanın farklı ülkelerinde yürüttüğü yüksek bütçeli
ekonomik yatırımlarını Mısır'a taşıması talep edilebilir. Öte
yandan Körfez ülkelerinin de desteklediği FETÖ'den Türkiye karşıtı
politikalarında her yönüyle faydalanmayı umacaktır. Buna karşılık
FETÖ de Türkiye'de barınamayacağını anladığından, örgüt
faaliyetlerini yürütebilmek için Mısır yönetiminden her alanda tam
destek bekleyecektir.
Bu durumda dini görünümlü bir yapı olması hasebiyle FETÖ'nün
Mısır'daki dini otorite olan Ezher şeyhliğiyle gerilim
yaşayabileceği düşünülebilir. Ancak FETÖ-Vatikan ilişkileri göz
önünde bulundurulduğunda, olası bir anlaşmazlıkta Vatikan'ın
arabuluculuğunun etkili olacağı açık. 2011'de dönemin papası 16.
Benediktus'un Mısır'daki Kıpti Hristiyanlara yönelik saldırılara
gösterdiği tepki nedeniyle 5 yıl askıya alınan Ezher-Vatikan
ilişkileri, Ezher şeyhinin 23 Mayıs 2016'da Vatikan'ı ziyaret
etmesiyle normalleşmişti. Ezher heyeti ziyaret esnasında Vatikan
Dinlerarası Diyalog Konseyi Başkanlığı'yla da görüşme
gerçekleştirmişti. Tüm bunlar FETÖ'yle Ezher Şeyhliği'ni Vatikan
ortak noktasında birleştirebilir. Vatikan FETÖ için iyi bir
referans dahi olabilir.
FETÖ-Sisi yakınlığı
Burada Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in 5 Ağustos'ta
HuffPost Arabi'nin Facebook hesabında yayınlanan Arapça röportajına
değinmek faydalı olacaktır. 14 Ağustos 2013'te, Kahire'deki Rabia
meydanı katliamının gerçekleştiği gün Görmez, uzun yıllar görevde
kalan eski Mısır müftüsü Ali Cuma'yı arayarak Ezher alimlerinin
masum sivillerin katledilmesine müsaade etmemelerini ve ulemanın
yönetime gereken tepkiyi vermesi gerektiğini söyler. Cuma yüz yüze
görüşmek için Görmez'i Kahire'ye davet eder, Görmez de kendisinin
Türkiye'ye gelmesinin daha uygun olacağını ifade eder. Daha sonra
konuşmanın yapıldığı çarşamba gününü müteakip ilk cumartesi
Ürdün'ün başkenti Amman'da görüşme konusunda karar kılınır. Mezkur
telefon görüşmesinden yaklaşık 15 dakika sonra, FETÖ'nün sözde
Türkiye imamı Mustafa Özcan Görmez'i arayarak Cuma'yla
gerçekleştirdiği görüşmeden haberdar olduğunu, İstanbul'da ön
görüşme yapmak istediğini, Amman'a birlikte gitmelerinin daha
faydalı olacağını söyler. Görmez, Özcan'a telefon görüşmesi
hakkında nereden bilgi aldığını sorar, o da Ali Cuma'nın bizzat
kendilerini arayarak haberdar ettiğini ifade eder. Özcan, Görmez'le
İstanbul'da gerçekleştirdiği görüşmede Diyanet'in ve Türk
Hükümeti'nin Mısır konusunda çok hatalı duruş sergilediğini,
Abdulfettah Sisi'yi yakından tanıdıklarını, çok salih ve dindar bir
insan olduğunu, kendileriyle Sisi'nin arasını bulabileceklerini
söyler. Aynı günün akşamı bir TV kanalında, Ali Cuma'nın Sisi'nin
yaptığı bir konuşmada hazır bulunduğunu gören Görmez, Cuma'yı
arayarak kendisiyle tüm ilişkilerini kestiğini, Amman görüşmesini
de iptal ettiğini iletir. Bu durum FETÖ'yle Sisi yönetimi
arasındaki ilişkinin hangi boyutlara ulaştığını göstermesi
bakımından son derece mühim bir örnektir.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Artık Fetullah Gülen, ABD için de
başka bir ülke için de kullanışlı maşa olma vasfını yitirmiştir.
FETÖ deşifre oldu. Türkiye'de bu iş bitmiştir, başka ülkelerde de
bitmiştir. Onun için buna yatırım, akıllı bir ülkenin yapacağı bir
iş kesinlikle değildir" ifadelerini kullandı. FETÖ lideri Gülen'in
Türkiye'ye iade edilmemesi durumunda Mısır'a sığınması muhtemel
görünüyor. Mısır yönetiminin Türkiye'nin FETÖ tecrübesinden yola
çıkarak çekimser mi davranacağı yoksa temkinli ve kontrollü bir
politika izleyerek FETÖ'yle işbirliğini mi tercih edeceği merak
konusu. Ancak 15 Temmuz başarısız darbe girişiminden sonra
Mısır'daki faaliyetleri daha da yoğunlaşan FETÖ'nün, Sisi
yönetiminden İhvan'a alternatif yapılanma teklifi gelmesi durumunda
buna dünden razı olacağı söylenebilir. FETÖ'nün ABD'den sonra yeni
merkez olarak Mısır'ı seçmesi durumunda, siyasi arenadan saf dışı
edilen ve çalışmaları büyük ölçüde askıya alınan Müslüman Kardeşler
Teşkilatı'na (İhvan) alternatif olma yönünde adım atıp atmayacağı
önümüzdeki süreçte netlik kazanacak.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar