Ergenekon gerekçeli kararı: 'Derin devlet’ ilk kez yargılandı
Ergenekon davasına bakan mahkemenin hazırladığı gerekçeli kararda, ‘Ergenekon’ diye bir örgütün olduğu ve bu örgütün silahlı terör örgütü özelliği taşıdığı belirtildi.
Ergenekon davasına bakan mahkemenin hazırladığı gerekçeli
kararda, ‘Ergenekon’ diye bir örgütün olduğu ve bu örgütün silahlı
terör örgütü özelliği taşıdığı belirtildi. Karada, “Toplumda
geçmişten bu yana Ergenekon ismi dahil değişik isimlerle bilinen,
kabul edilen ve eylemleri şikayet edilen ‘derin devlet yapılanması’
hakkında ilk kez bir yargı kararı verilmiştir.” denildi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hazırladığı 16 bin 600
sayfalık gerekçeli kararda, önsöz yazıldı. 20 Ekim 2008’de başlayan
davanın 5 Ağustos 2013’te sona erdiği hatırlatılan kararın ön
sözünde, “Bu yargılama sonunda, Ergenekon diye bir örgüt olduğu, bu
örgütün yapısı, eylemleri ve belgeleri dikkate alındığında mevcut
yasalara göre silahlı bir terör örgütü özelliği taşıdığı, bu
silahlı terör örgütünün bir derin devlet yani Gladyo/Kontrgerilla
yapılanmasına karşılık geldiği ve esas olarak Türk Silahlı
Kuvvetleri içinde yasadışı olarak oluşturulup faaliyet gösterdiği,
mensupları arasında asker-sivil toplumun her kesim ve statüsünden
insanların bulunduğu sonucuna varılmıştır. Toplumda geçmişten bu
yana Ergenekon ismi dahil değişik isimlerle bilinen, kabul edilen
ve eylemleri şikayet edilen ‘derin devlet yapılanması’ hakkında ilk
kez bir yargı kararı
verilmiştir.” ifadeleri yer aldı.
‘ERGENEKON; ECEVİT, GÜL VE ERDOĞAN HÜKÜMETLERİNİ HEDEF
ALMIŞTIR’
Sanıkların örgüt üyeliği ve örgüt yöneticiliği suçlamasıyla
cezalandırıldığı hatırlatılan kararda, şu görüşler yer aldı:
“Yapılan yargılamada sanıklar hakkında, gerek Ergenekon Terör
Örgütü üyeliği, gerekse işledikleri sair suçları nedeniyle
cezalandırılmalarına karar verilmiştir. Sanıkların işlediği sabit
görülen sair suçların en önemlisi, ‘cebir ve şiddet kullanarak
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme (hükümeti
cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etme)’ suçudur.
Mahkememizde karara bağlanan davada, Ergenekon Terör Örgütü’ nün
özellikle Bülent Ecevit başbakanlığındaki 57. Hükümeti ve Abdullah
Gül ve Recep Tayyip Erdoğan Başbakanlıklarındaki 58. ve 59.
hükümetleri hedef alan faaliyetlerini yoğunlaştırdığı
anlaşılmaktadır.”
“Türkiye’de adi suçlar hakkında toplumun genel bir bilgisi, algısı
ve kültürü söz konusuyken, özellikle yasama ve yürütme organı
aleyhine işlenen suçlar hakkında aynı şeyin söylenmesi mümkün
değildir.” denilen kararda, “Çünkü bugüne kadar maalesef bu tür
suçlar yargılama konusu yapılamadığından, toplumsal algı
şekillenmemiştir. Bu yüzden kamuoyunun bir kısmının bu suçlara
neden ağırlaştırılmış müebbet hapis öngörüldüğü konusu hakkında
yeteli bilgiye sahip olmadığı görülmektedir. Oysa, sosyo-psikoljik
bir gerçekliktir ki, adi suçların tavan yaptığı dönemler
hükümetlerin faaliyetlerinin durdurulduğu ve/veya engellendiği
‘askeri darbe öncesi - sırası ve sonrası’ dönemlerdir. Bu süreçte,
cinayet, gasp, hırsızlık, dolandırıcılık, ırza müteallik eylemler,
rüşvet, zimmet gibi adi nitelikli suçlar toplumda yaygınlaşır ve
bunaltıcı hale gelir, ardından insanlar bu dönemin sona ermesi için
silahlı güçlerin yapacağı her türlü müdahale için tepkisiz ve hazır
olduğunda ise, artık hükümetler bu gücün telkin, yönlendirme,
istek, baskı ve talimatlarına açık hale gelir. Demokrasiyle uyumlu
olmayan bir rejimi ortaya koyan ve demokrasiyi işlevsiz kılan veya
ortadan kaldıran bu tür müdahaleler, birçok temel insan hakları
ihlalleri doğmasına neden olur. Böyle bir dönemde hukukun üstünlüğü
ilkesi göz ardı edilir, insanlar hiçbir hukuki kurala dayanmaksızın
soruşturulur, gözaltına alınır, işkencelere maruz kalır,
tutuklanır, kurdurulan hukukilikten uzak yargı mercilerince idam
dahil bir çok sıra dışı cezalara çarptırılır. Daha tahrip edici ve
büyük hırsızlıklar, zimmetler, gasplar, cinayetler görülmeye
başlanır. Bu periyotta toplum sindirilmiş ve yargı işlevsiz
bırakılmış olduğu için silahlı güçler ile destekçilerinin
oluşturduğu gücü elinde bulundurun azınlık, ülke kaynaklarını kendi
menfaatleri için kullanır, haksız makam ve mal gaspları
gerçekleşir, birçok suç teşkil eden eylemler işler, kendilerinin
soruşturulamaması için tedbirler alır. Nihayetinde ülkenin en az
bir 20 yılı heba edilmiş olur.” görüşlerine yer verildi.
CİHAN
Yorumlar