Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan, Suriye'de yaptıklarının aynısını Musul
için yapmakta kararlı olduklarını açıkladı. Musul'un yüzde
90'nından fazlasının Sünni Araplardan oluştuğunu hatırlatan
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz kalkıp bunu farklı bir mezhebi anlayışa
terk edemeyiz. Biz Şia'nın düşmanı değiliz. Ben mezhepçiliğe
karşıyım" dedi. Hava unsurlarının ABD ile birlikte
operasyonlara katılması konusunda mutabakata varıldığını belirten
Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradaki girişimlerin devam edeceğini
söyledi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen "28.
Muhtarlar Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, Suriye'de, Irak'ta
Türkiye'ye yönelik tehditler olduğunda tehditlerin sınırlara
dayanmasının beklenmeyeceğini söyledi.
Erdoğan, Suriye'de Türkiye'nin iki ayda elde ettiği neticenin daha
önce dört yılda başarılamadığına vurgu yaparak, şu ifadeleri
kullandı:
"Sahaya girince gördük ki aslında Suriye'nin sorunu DEAŞ değil,
ortada bir taktik ve strateji oyunu var. Suriye halkı bu oyunun
kurbanı olarak seçilmiştir. Düşünebiliyor musunuz, 6 yılda 600 bini
aşkın insanın canına mal olan bu oyunu bozan Türkiye'nin iki ay
önce başlattığı hamle olmuştur. İşte Cerablus DEAŞ'tan temizlendi.
30 bine yakın Cerabluslu geldi, Cerablus'a yerleşti. Aynı şekilde
Rai, orası da DEAŞ'tan temizlendi. Şimdi oraya da Rai'nin halkı
yerleşmeye başladı. Bunların meşhur kutsalları olarak dergilerinin
ismi ve dergilerinde ifade ettikleri 'Dabık' yani bizim tarihimizde
de 'Mercidabık' diye geçen orası, aynen DEAŞ'tan boşaltıldı. Şimdi
oraya da oranın sakinleri yerleşiyor. Birileri bize akıl veriyor,
ne diyorlar? 'Dabık'a girdiniz, iyi, bundan dolayı tebrik ederiz,
kutlarız ama daha aşağı gitmeyin.' Daha aşağıda ne var? El Bab var.
Kusura bakmayın, biz oraya da gideceğiz. Niye gideceğiz? Çünkü
bizim tehdidi altında olduğumuz yer, çizgi olarak söylüyorum,
Dabık'ta bitmiyor. El Bab'ın da güneyine doğru iniyor. Oradan bizim
Münbiç'i de koalisyon güçleriyle beraber kuşatma altına almamız
lazım. Çünkü Münbiç, yüzde 95 ile Arap'tır. Ama orayı kim işgal
etmek istiyor? PYD ile YPG. Biz Amerikalılara dedik ki 'buradan
PYD, YPG gidecek.' Bakalım söz verdiler. Tamam giderse mesele yok.
'Rakka'da beraber hareket edebilir miyiz?' Dedik ki 'edebiliriz.'
Çünkü Rakka, DEAŞ'ın merkezi. Orayı da DEAŞ'tan temizleyelim, oraya
da gerçek sahipleri gelsin yerleşsin. Biz buna da varız. Fakat şu
anda, bu defa benzer bir senaryo, mezhep çatışması çıkarmak üzere
Musul'da sergileniyor. Kendi ülkesini terör örgütlerinin cirit
attığı bir yer haline getiren Bağdat yönetiminin bu oyunun gerçek
aktörü olmadığı gayet açıktır."
"KENDİ PLANLARIMIZI UYGULAMAY BAŞLADIK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin Musul operasyonuna girmesini
engellemeye çalışanlar, Suriye'deki oyunlarını bozmamızdan rahatsız
olanlardır. İstiyorlar ki Türkiye yerinde otursun, olup bitenleri
seyretsin, sonra da payına düşen bedel neyse onu ödesin. Çünkü daha
önce aynı yöntemi mülteci krizi üzerinden denediler." diye
konuştu.
Erdoğan, Suriye ve Irak'tan Türkiye'ye 3 milyon göçmeni
yönlendirenlerin Türkiye'nin bu yükün altında ezileceğini
sandığını, sonucun bekledikleri gibi olmayınca umutlarını terör
örgütlerine bağladığını söyledi.
"DEAŞ da PYD/YPG de aynı amaca hizmet eden aynı güçler tarafından
desteklenen birer piyondan ibarettir." diyen Erdoğan, Türkiye
içinde de PKK ile FETÖ'nün bu senaryoda kendilerine düşen rolleri
aynen oynadığına işaret etti.
Erdoğan, asıl meselenin bölgenin yeniden yapılandırılması meselesi
olduğunu ifade etti. Bağdat hükümeti ve Esed rejimi gibi yapılar
ile terör örgütleri eliyle hayata geçirilmeye çalışılan bu
projenin, Türkiye'nin bekasını tehdit ettiğinin altını çizen
Erdoğan, "Hiç kimsenin bu oyunda bize biçtiği role rıza göstermek
zorunda değiliz. Türkiye olarak kendi planlarımızı uygulamaya
başladık." dedi.
HALEP TÜRKİYE SINIRINDA
Erdoğan, "Halep'te yanan ateşi bir an önce söndürmek bizim oradaki
kardeşlerimize olan borcumuzdur. Halep nerenin sınırı? Kilis,
Gaziantep. Halep'te Allah göstermesin bir göç başlarsa nereden
bakarsanız bakın, en az 1 milyon insan Türkiye'ye gelecektir. Bunun
bedelini kusura bakmayın da biz ödemeyiz." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen "28. Muhtarlar
Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, devletin 3 milyon Suriyeli
mülteciye yaptığı resmi harcamanın 13 milyar doların üzerinde
olduğunu, sivil toplum kuruluşları ve belediyelerin de yaptığı
harcamalarla birlikte bu rakamın 26 milyar dolara ulaştığını
söyledi.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Komiserliğinden Türkiye'ye gelen
desteğin 550 milyon dolar olduğunu anımsatan Erdoğan, Avrupa
Birliği'nden Türkiye'ye verilecek 3 milyar avro desteğin halen
yerine getirilmediğine, gelen rakamın 300 milyon avrodan fazla
olmadığına dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, temmuz başı itibariyle gelmesi gereken
paranın gelmediğini anımsatarak, "Eğer biz şu kapıları bir açık
tutsak, bu mültecilerin gideceği yer neresi? Avrupa. Bundan
çekindikleri, korktuları için 'Tamam biz bunu vereceğiz.' dediler
ama sözlerinde durmuyorlar." şeklinde konuştu.
"300 BİN IRAK'LIYA KAPIYI AÇTIK"
Bombaların altındaki insanları yalnız bırakmadıklarını ve
geldikleri zaman kapıyı açtıklarını dile getiren Erdoğan, "2 milyon
700 bin Suriyeli ve 300 bin Iraklı'ya da biz bunu yaptık. Ey Irak
yönetimi, ya bu 300 bin Iraklı'ya kapısını açarak, seni rahatlatan
Türkiye değil mi? Başkaları yapmadı bunu, biz yaptık. Onun için
Türkiye'ye bir laf atarken, bir söz söylerken bunu düşüneceksin.
Böyle bir dost bulamazsın, sen bu dostu incittiğin takdirde
kaybedersin. Onun için günlerdir 'Biz hem sahada olacağız hem de
masada olacağız.' diyorum." ifadelerini kullandı.
"MEZHEPÇİLİĞE KARŞIYIM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Musul meselesini, Musul'da çözmek
mecburiyetinde olduklarının altını çizdi.
Musul'un mezhepçiliğe feda edilmesi durumunda sorunun Türkiye
sınırına dayanmasının engellenemeyeceğine işaret eden Erdoğan, aksi
halde Musul halkıyla birlikte, Kuzey Irak yönetimi, hatta bütün
bölgenin bu süreçten çok büyük zarar göreceğini söyledi.
Erdoğan, Suriye'de hangi amaçla ve nasıl harekete geçildiyse, Musul
içinde aynı şekilde davranmakta kararlı olduklarını, Musul'un
farklı bir mezhep anlayışına terk edilemeyeceğini bildirdi.
Şia düşmanı olmadıklarına, bunun sadece bir yorumdan ibaret
olduğuna işaret eden Erdoğan, "Ben mezhepçiliğe karşıyım. Ben
diyorum ki Şia, Sünni bunlar din değildir. Din bunların üzerinde
din-i mübin-i İslam'dır. Bizim için İslam tektir ve neyi
emrediyorsa biz onu yaparız, diğerleri bir yorumdur. Şiiliği
İslam'ın yerine koyarsan, ben karşısında olurum. Sünniliği İslam'ın
yerine koyarsan, onun da karşısında olurum. Bizim için her şey tek
din olan İslam'la noktalanmıştır." diye konuştu.
"MUSUL'DA OLACAĞIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Musul'da etkin olan ülkelerin, Türkiye'nin
hakkına saygı göstermesi gerektiğini yineleyerek, "Bizim 911
kilometre Suriye, 350 kilometre Irak sınırımız var. Biz burada
sınırdaş olacağız, biz söz söylemeyeceğiz, sınırı olmayanlar, aman
yarabbi, onlar istediği gibi kesecek, biçecek, ondan sonra da
elbiseyi yapacak. Yok böyle bir şey. Bu tavrımızın ne savaş
çığırtkanlığıyla ne Irak'ın egemenliğini ihlalle ne de başka
herhangi bir art niyetle ilgisi yoktur. Biz kendi istiklalimizi ve
istikbalimizi korumak için mücadeleyi nerede yürütmemiz gerekiyorsa
orada olmak istiyoruz. Şu anda bunun yeri Musul'dur. Öyleyse biz
Musul'da olacağız." dedi.
Hava unsurlarının Musul operasyonuna katılması konusunda Amerikalı
askerlerler ve generallerle bir mutabakata varıldığını anlatan
Erdoğan, diğer konularda da en kısa sürede bir ilerleme
sağlanacağını söyledi.
Suriye'de El Bab'a kadar inerek Münbiç'in tüm terör örgütlerinden
temizlendiğini ve 5 bin kilometrekarelik terörden arındırılmış
güvenli bölge projesini hayata geçirme konusunda önemli mesafe
alındığına dikkati çeken Erdoğan, bu meselenin de en kısa sürede
sonuçlanacağını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Halep'te dökülen her damla gözyaşının, yanan
her yürek ve yanan her evin gönüllerinde açan bir yara olduğunu
dile getirerek, şöyle konuştu:
"Dün akşam Putin ile bir görüşmem oldu ve bu görüşmede Halep'i
konuştuk. Saat 22.00 itibarıyla orada hava bombardımanlarını
durduklarını ifade ettiler. El Nusra'nın orayı terk etmesi
noktasında kendilerinin ricaları oldu. Arkadaşlarımıza bu konuda
gerekli talimatı verdik, onlar da bu çalışmayı yapmak suretiyle, El
Nusra'yı Halep'ten çıkarma ve Halep halkının bu noktadaki huzurunu
sağlama için bir çalışmanın içerisinde olalım diye aramızda böyle
bir mutabakatı görüştük."
HALEP'TE GÖÇ BAŞLARSA
Suriye, Irak, Balkanlar ve Kafkaslar'daki bütün yerler gibi Halep"i
de Türkiye'den ayrı görmediklerini belirten Erdoğan, şunları
kaydetti:
"Halep'te yanan ateşi bir an önce söndürmek bizim oradaki
kardeşlerimize olan borcumuzdur. Halep nerenin sınırı? Kilis,
Gaziantep. Halep'te Allah göstermesin bir göç başlarsa nereden
bakarsanız bakın, en az 1 milyon insan Türkiye'ye gelecektir. Bunun
bedelini kusura bakmayın da biz ödemeyiz. Bunu özellikle tahrik
edenler, Türkiye ile masaya oturup bunu konuşmak zorundadır.
Suriye'deki çatışmalar bittiğinde Halep'i birlikte yeniden ayağa
kaldıracağız. Ah canım Halep, o güzel Halep ne hale geldi. O
medeniyet şehri, tarih şehri ne hale geldi. Artık orada taş taş
üzerinde değil. Video çekimlerini gördüğümüz zaman Halep'i iyi
bilen birisi olarak da içimiz kan ağlıyor. İlk etapta geçici de
olsa bir ateşkes tesis edilmesini önemli görüyoruz. Halep'te kalıcı
güveni ve huzuru sağlayacak adımların atılması için üzerimize
düşenleri yapacağız."
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar