Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'de savaşın 6. yılına
girilirken yükün paylaşılması için daha adil bir mekanizmanın
geliştirilmesi noktasında dünyaya çağrıda bulunarak, "Avrupalı
liderler gerekli sorumlulukları almaya kararlıysa hala geç değil.
Yasa dışı göçü önlemek için Türkiye ve AB birlikte çalışmalı ve
yasal bir mekanizma oluşturmalı." dedi.
İstanbul'da başlayan Dünya İnsani Zirvesi dolayısıyla İngiliz
Guardian gazetesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaleme aldığı,
"Dünya Türkiye'nin sığınmacı yükünü paylaşmalı" başlıklı makale
yayımlandı.
Makalede, "Bugün İstanbul'da başlayan 1. Dünya İnsani Zirvesi,
Türkiye'nin dünyada en çok sığınmacıyı barındıran ülke olması
gerçeğinin Birleşmiş Milletler (BM) tarafından takdir edildiğini
yansıtıyor." ifadesini kullanan Erdoğan, uluslararası insani yardım
sisteminin şu anki işlemeyen halinin endişe verici olduğunu
kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık 60 milyon insanın hayatta
kalabilmek için insani yardıma muhtaç olduğunu vurgulayarak, BM'ye
göre sığınmacıların ve yerlerinden edilmiş insanların sayısının 2.
Dünya Savaşı'ndan bu yana en yüksek seviyeye geldiğine ve bunların
neredeyse yarısının da çocuklardan oluştuğuna dikkati çekti.
DÜNYANIN EN CÖMERT ÜLKESİ
Erdoğan, makalesine şöyle devam etti: "Suriye, Libya ve
Yemen'de her gün yaşanan şiddet can alıyor. Asya ve Afrika'daki
birçok ülkede ise etnik gerginlikler ve doğal felaketler yaşanıyor.
Sınır kapılarına hücum eden sığınmacıların görüntüleri, kumsallarda
masum çocukların cansız bedenleri ve aşırı yoksulluk içerisinde
yaşam mücadelesi verenler, birçok yerde yaşanan günlük yaşamın
trajedisini gözler önüne seriyor. Türkiye yüzyıllardır savaş ve
baskılardan kaçanlar için bir güvenli liman oldu. Bugün de 5
kıtada, 140'tan fazla ülkeye insani yardım sağlıyoruz. Türkiye bu
alanda dünyanın en cömert ülkesi olmaya devam ediyor ve milli
gelirine kıyasla insani yardımlara en çok harcama yapan ülke
konumunda bulunuyor."
Türkiye'nin 2011'de Suriyeli mülteciler için benimsediği açık kapı
politikasıyla farklı etnik, dini ve mezhepsel kökenlerden 3 milyona
yakın Suriye'yi konuk ettiğini belirten Erdoğan, Türkiye'nin geçen
5 yıl içerisinde, Suriyelilere sağlanan ücretsiz eğitim, sağlık ve
barınma imkanları için toplam 10 milyar dolar harcadığını
hatırlattı.
Erdoğan, makalesinde, "Yaklaşık 600 bin Suriyeli ülkedeki iç
savaşta hayatını kaybedip 13 milyon kişi de evini terk etmek
zorunda kalırken dünya Suriyelileri yüzüstü bıraktı. Türkiye de
Suriye'nin diğer komşularıyla birlikte, çatışmanın sonuçlarıyla
yüzleşmek üzere yalnız bırakıldı. Suriye'de savaş altıncı yılına
girerken bu yükün paylaşılması için daha adil bir mekanizmanın
geliştirilmesi noktasında dünyaya çağrıda bulunuyoruz." ifadelerini
kullandı.
ULUSLARARASI TOPLUM SORUMLULUKLARINI UNUTTU
Uluslararası toplumun Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in kendi
vatandaşlarına karşı işlediği suçlara göz yumarak, Suriye halkına
karşı sorumluluklarını unuttuğunu vurgulayan Erdoğan, şunları
yazdı:
"Sığınmacılar Avrupa sınırlarına ulaşıp DAEŞ gibi terör örgütleri
Avrupa'da saldırılar düzenlemeye başlayınca, Avrupalı politikacılar
sorunla yüzleşmeleri gerektiğini fark ettiler. Eğer daha erken
safhalarda müdahale edilmiş olsaydı, Suriye kaynaklı sorunların
büyük kısmı yaşanmazdı. Ancak eğer Avrupalı liderler gerekli
sorumlulukları almaya kararlıysa hala geç değil. Yasa dışı göçü
önlemek için Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) birlikte çalışmalı ve
yasal bir mekanizma oluşturmalı. Suriyelilerin yeniden
yerleştirilmesini öngören Mart 2016 anlaşması buna bir örnek. Oyunu
kuralına göre oynayan sığınmacıları ödüllendirip, yasa dışı
yollardan Avrupa'ya giden sığınmacıları Türkiye'ye geri yollayarak
sığınmacıların tehlikeli deniz yolculuklarında canlarını tehlikeye
atmalarını önleyebiliriz."
HEP BİRLİKTE UMUTLARI GERİ DÖNDÜRMELİYİZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası toplumun Esed'in görevden
ayrılması halinde Suriye'deki çatışmaların artacağı yönündeki
savlara inanmaması gerektiğini kaydederek, makalesinde şu ifadelere
yer verdi:
"Suriye'de demokrasinin filizlenmesine bir şans verebilmek için
kimin daha az tehlikeli olduğu hesabından vazgeçip, DAEŞ ve Esed'i
yenilgiye uğratmalıyız. Ortadoğu'da önemli bir ağırlığı olan AB,
hem Türkiye hem de diğer ülkelerle daha etkin biçimde işbirliğine
gidip kalıcı bir çözümü geliştirmeli. Hiç şüpheniz olmasın,
uluslararası toplum krizi sonlandırma yolunda kalıcı bir adım
atmadığı, sivillere yönelik saldırıları engellemediği ve güvenli
bölgeler oluşturmadığı sürece Suriye halkının acıları sürecek.
BM Güvenlik Konseyi de burada öncülük yapmalı. Daimi üyelere, veto
haklarını kısa vadeli çıkarlarını gözeterek değil, barışı,
güvenliği ve istikrarı tesis etmek için kullanması çağrısı
yapıyoruz. Bu hafta küresel liderler, insani yardım sistemini köklü
biçimde reforme etmek için sözler verecek. Ancak zirvenin gerçekten
fark yaratabilmesi, katılımcıların samimiyetine ve 125 milyon insan
için kalbimizde ne kadar yer olduğuna bağlı. Hep birlikte umutları
geri döndürmeliyiz."
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar