Çini ve kaligrafi sanatını ustaları anlattı
Bursa Kent Konseyi (BKK) tarafından düzenlenen ‘Kültür Sanat Haftası’ kapsamında Çini sanatı ustası Turgut Tuna ve Kaligrafi sanatı ustası Hayri Tekgöz, bilgi ve birikimlerini sanatseverlerle paylaşarak sanatlarının inceliklerini anlattı.
Bursa Kent Konseyi (BKK) tarafından düzenlenen ‘Kültür Sanat
Haftası’ kapsamında Çini sanatı ustası Turgut Tuna ve Kaligrafi
sanatı ustası Hayri Tekgöz, bilgi ve birikimlerini sanatseverlerle
paylaşarak sanatlarının inceliklerini anlattı.
Ressam Şefik Bursalı-RŞB Sanat
Galerisi’ndeki programın dördüncü gününde kaligrafi sanatı üzerine
atölye çalışmaları düzenlendi. Bursalıların ilgi gösterdiği
çalışmaların ardından tasavvuf müziği konseri verildi. Ustalarla
söyleşi bölümünde ise Turgut Tuna tarafından ‘Çini üzerine’, Hayri
Tekgöz tarafından ise ‘Yazı yolcusu’ konulu bir sunum yapıldı.
‘Söz uçar, yazı kalır’ cümlesini
hatırlatarak konuşmasına başlayan Turgut Tuna, çini adının Çin’den
geldiğini, porselene rakip olduğunu söyledi. Osmanlı döneminde
sarayın zevkine hitap eden bir yapım olduğunu aktaran Tuna, 1550’li
yıllarda seramik çininin binlerce yıl insanları etkileyen porseleni
geçtiğini, sanayi devrimiyle beraber Avrupa’nın yüksek dereceli
pişirmeyi başarmasıyla porseleni yeniden keşfettiğini kaydetti.
Avrupalıların tekrar porselene yönelmesiyle pazarların daralması
sonucu çininin bitme noktasına geldiğini söyledi. Abdülhamid
zamanın porselen fabrikasının kurulduğunu, birçok ressamın
çalıştırıldığını belirten Tuna, Avrupa ile rekabetten ziyade
devletin desteğiyle özel koleksiyonlar üretildiğini ifade etti.
Çini sanatının unutulmaması ve
unutturulmaması gerektiğini dile getiren Tuna, çini sanatı hakkında
teknik bilgiler paylaştı. Tuna, “Çini, malzemesiyle çok seçkin ve
çok zordur. Cevherden mücevhere döndürüştür. Her zaman özel
mekanlar, özel günler için hazırlanmış çok müstesna üründür.
Avrupa’da bu zaten böyle biliniyor. İznik çinisi ile Kütahya çinisi
arasında da elbette fark var. İstanbul’daki Nakkaşhane, İznik’teki
çinilerin modellerini hazırlayan bir ekiptir. Hazırlıyor, bunu
İznik’ten talep ediyor. Kütahya sadece orada yapılanları tekrar
ediyor. Çünkü temiz malzeme İznik’te var.” dedi.
‘Yazı yolcusu’ konulu sunum Hayri Tekgöz
ise kaligrafinin güzel yazı anlamına geldiğini söyledi.
Kaligrafi’nin Türkiye’de yeni bir sanat dalı olduğunu aktaran
Tekgöz, birçok kişi tarafından sanat olarak görülmemesine rağmen
gelişmesi için çaba gösterdiklerini dile getirdi. Uzun yıllar
kullanılan Arap harflerinden sonra kabul edilen Latin harflerinin
de Türk kültürü üzerine işlenmesi gerektiğini savunan Tekgöz,
“Çizimlere tamamen batı usulü devam edersek, adamızın Ahmet veya
Mehmet olması Türk sanatı olduğunu göstermez. O sanatı Türk örf ve
adetleri üzerine yoğurduğumuz zaman Türk kaligrafi sanatı ortaya
çıkacaktır. Bu zaman alacaktır. Hat sanatındaki icazet meselesi,
şuanda kaligrafi de yok. Zaten icazetli kaligraf yok. Batı
kaligrafisi daha düz ve yalın iken, Türk kaligrafisi daha çok hat
sanatına benzer. Bu çalışmalar dünyanın herhangi bir yerinde yok.
Bu yüzden zamanla Türk kaligrafisi adı oturacaktır.” diye
konuştu.
Kaligrafi denince akla daha çok tabaklara
yazılan yazıların geldiğini belirten Tekgöz, artık bu anlayıştan
çıkıp daha özgün çalışmalara doğru geçilmesi gerektiğini vurguladı.
CİHAN
Yorumlar