Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nde 15 Temmuz anması

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında program düzenledi

Google Haberlere Abone ol
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nde 15 Temmuz

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında bir etkinlik düzenlendi.

Bahçelievler Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer Eğitim Merkezi'nde düzenlenen programa Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Yunus Alkaç, 15 Temmuz Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve 15 Temmuz şehidi Prof. Dr. İlhan Varank'ın ablası Ayşe Arslantürk, 15 Temmuz Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Sedat Ayyıldız, şehit savcı Mehmet Selim Kiraz'ın babası Hakkı Kiraz'ın yanı sıra savcılar, hakimler ve ceza infaz koruma memurları katıldı.

Alkaç konuşmasında, 15 Temmuz hain darbe girişiminin asla unutulmayacağını belirterek, "15 Temmuz gecesi ülkemizi, milletimizi demokrasimizi, cumhuriyetimizi ve aydınlık geleceğimizi yok etmek isteyen vatan hainleri, sinsi planlarını açık bir şekilde icraya koymuş, aziz milletimizin silahlarını yine millete doğrultmak suretiyle yine kanlı bir darbe girişiminde bulunmuştur." dedi.

Halkın "peygamber ocağı" dediği orduya ait tankların 15 Temmuz'da, vatandaşın üzerine sürüldüğünü, uçaklarla meclisin bombalandığını anlatan Alkaç, şöyle devam etti:

"Geçmişi şan, şeref ve zaferlerle dolu bu millet, ferasetini bir kez daha göstererek Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, FETÖ ve onun şebekelerini akamete uğratmakla kalmamış, bu terör örgütüyle iş tutan işbirlikçilerinin oyunlarını da yerle yeksan etmiştir. Hiçbir vesayetin millet iradesinin üzerinde olmadığını tüm dünyaya bütün görkemiyle gösteren aziz milletimiz, anayasaya, hukuka, demokrasiye ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yürekten bağlılığı, destansı bir kararlılıkla eyleme dönüşmüştür."

Alkaç, 15 Temmuz'un sıradan bir darbe girişimi olmadığını belirterek, "1071'de Malazgirt'te ne olduysa 15 Temmuz 2016'da da o olmuştur. İstanbul'un fethinde ne olmuşsa 15 Temmuz'da da o olmuştur. Çanakkale'de, İstiklal Harbi'nde ne olmuşsa 15 Temmuz'da da o olmuştur. Netice olarak 15 Temmuz, bu kutsal topraklarda yaşadığımız, asırlar boyunca verdiğimiz varlık yokluk mücadelesi zincirinin son halkasıdır." diye konuştu.

"O GECE DÜZMECE OLSAYDI BİR KARDEŞ AĞABEYİNİ FEDA EDER MİYDİ?"

Ayşe Arslantürk de 15 Temmuz'da 251 vatan sevdalısının hiç tereddüt etmeden canlarını feda ettiğini kaydederek, şunları söyledi:

"18 yaşın altında yaşları 15-16 arasında olan 8 şehit var. Dünyanın neresine giderseniz gidin çocuk kabul edilecek yaşta. O gece 11 tane de kadın şehidimiz var. 380 yavrumuz o gece yetim kaldı. O çocuklardan 4'ü de babalarının vefatından sonra dünyaya geldi. Babaları evlatlarını göremedi. O gecenin bir tiyatro olduğunu söyleyenlere şunu hatırlatmak istiyorum; buradaki görüntülerin hiçbiri tiyatro değildi, düzmece değildi. Benim bir kardeşim Prof. Dr. İlhan Varank, o gece şehit oldu. Diğer kardeşim, Cumhurbaşkanımızın en yakınındaki isimlerden birisiydi. Kendisi de bazen anlatır, ailesiyle Cumhurbaşkanımız kadar uzun vakit geçirmiyordu, o dönemde o kadar yakınlardı. Eğer söylendiği gibi tiyatro olsaydı, o gece düzmece olsaydı bir kardeş ağabeyini feda eder miydi? Şunu söyleyebilirdi bize 'Abla, ağabey evinizde oturun, dışarı çıkmayın, sabahı bekleyin.' Fakat böyle bir şey demedi."

Şehit kardeşi İlhan Varank'ın kendisini ve o dönem göz önünde olan kişileri arayarak dışarıya çıkmaması yönünde uyardığını ancak kendisinin yapısı itibarıyla haksızlığa dayanamadığını ve dışarıya çıktığını anlatan Arslantürk, "O gece ülkemize, vatanımıza çok büyük bir haksızlık yapıldığını düşündüğü için sokağa çıktı. Bu terör örgütü bizim bütün mukaddesatımıza, değer yargılarımıza, ne varsa hepsine zarar verdi." dedi.

Program, hatıra fotoğrafı çekilmesinin ardından sona erdi.

Yorumlar