‘Bizi dinlemeyen komutanlar şimdi bunun sonucuna katlanmalıdırlar’
Afyonkarahisar'da 25 askerin şehit olduğu, 8'i asker 11 kişinin de yaralandığı mühimmat deposundaki patlamayla ilgili görülen davada, patlamanın yaşandığı birliğin ağır silah mal sorumlusu Bakımlı Kıdemli Çavuş Hasan Akıska, tanık olarak dinlendi.
Afyonkarahisar'da 25 askerin şehit olduğu, 8'i asker 11 kişinin
de yaralandığı mühimmat deposundaki patlamayla ilgili görülen
davada, patlamanın yaşandığı birliğin ağır silah mal sorumlusu
Bakımlı Kıdemli Çavuş Hasan Akıska, tanık olarak dinlendi.
Eskişehir Askeri Mahkemesi’nde görülen davanın 5. duruşmasının 2.
oturumunda dinlenen tanık Akıska, patlama öncesinde Binbaşı Ali
Duran'ın birliğe katıldığını, mart ayından itibaren Susurluk
lağvedileceğinden dolayı mühimmatların kendi birliklerine
gönderileceğinin iletildiğini anlattı. Akıska, “Biz de o zamanki
bölük komutanımız Murat Yarbaya depolarımızda yer olmadığını
ilettik. Biz ‘yeterli zaman verirseniz bu işi yavaş yavaş
yapabiliriz’ dedik. Murat Yarbay, telefonla durumu Mühimmat
Komutanlığı’na bildirdi. Ancak yeni gelen bölük komutanımız Ali
Binbaşı, ilk geldiği gün ‘Ben bilmem o iş bitecek’ dedi.” diye
konuştu.
"ALİ BİNBAŞI’YA ‘DEPOLARDA YERİMİZ YOK DEDİK AMA O BU İŞ BİTECEK’
DEDİ"
Kendisinin, daha sonra göreve gelen Ali Duran Binbaşı’ya depolara
mühimmat koyma işinin riskli olduğunu bizzat ilettiğini aktaran
tanık Akıska, o anı şu sözlerle dile getirdi: “Ali Binbaşıya
‘efendim depolarda yerimiz yok. 38 depomuz var, gelin birlikte
gezelim, yer olmadığını gözünüzle de göreceksiniz. Hatta depolarda
zamanında kontrolleri yapılmayan fazla mühimmatlar da var.’ dedim.
Ardından izne ayrılmak istediğimi söyledim. Binbaşı Ali Duran da
‘Benim işim seninle değil, Murat Astsubay'la. Kardeşim bu iş
bitecek. Mühimmatları buraya yerleştireceksiniz.’ dedi.”
"BİZİ DİNLEMEYEN KOMUTANLAR ŞİMDİ BUNUN SONUCUNA
KATLANMALIDIRLAR"
Daha sonra kendisinin Murat Astsubayla da bu depolara gelen
mühimmatların sığmayacağını konuştuğunu belirten tanık Akıska,
şöyle dedi: “O da ‘bölük komutanı sıkıştırıyor ne yapalım’ dedi.
Patlayan 32 nolu mühimmat deposu benim sorumluluğumdaydı. Getirilen
sandıklar 1950 yılından kalma olduğu için farklı boyutlardaydı. 5
depodan çıkartılan mühimmatlar 2 depoya sığdırıldı. Biz defalarca o
mühimmatları bu depoların almayacağını ilettik. Sağ olsunlar bizi
dikkate almadılar. O zaman bizi anlamayan, dinlemeyen komutanlar
bunun sonucuna katlanmalıdırlar diye düşünüyorum. Ayrıca, gece
çalışma yapılacak bir durum da söz konusu değildi. 50-100 kilo
ağırlığındaki sandıkları askerler taşıyordu. Ben bile bu kadar
ağırlıktaki sandıkları ancak bir saat taşıyabilirdim. Bu nedenle
askerlere benden izin almadan istirahat etmeleri konusunda sürekli
uyarırdım.”
"TÜRKİYE’NİN ÖRNEK BİRLİĞİYDİ, BAZI KAYITLARIN DEĞİŞTİRİLDİĞİNİ
DUYDUK"
Patlamanın olduğu birliğin, Türkiye’nin en düzenli, tertipli
birliği olduğunu, bu kapsamda 2008 yılında Türkiye’nin örnek
mühimmat birliği seçildiğinin altını çizen tanık Akıska, patlamadan
sonra bölük komutanlığında olaya ilişkin bazı kayıtların
değiştirildiğini iddia etti. Tanık Akıska, “Olay sonrası karargâhta
E.K. adlı yazıcı görevinde bulunan askerin geceleri çalıştığını,
olaya ilişkin bazı kayıtları değiştirdiği yönünde bilgiler duydum.
Bunu daha önce mahkemeye ilettik.” dedi.
"PATLAMA SONRASI BİRLİĞE 10 NUMARA KAMERA SİSTEMİ KURULDU"
O dönem için mühimmat depoları içerisinde yaklaşık 4 depo kadar
mühimmatın imha edilmesi için Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan emir
beklendiğini hatırlatan tanık Akıska, o mühimmatların neden halen
imha edilmediğini, kendisinin de anlamadığın ifade etti. Nizamiyede
ve birlikte kesinlikle güvenlik kamerası sistemi bulunmadığının
altını çizen Akıska, ancak caydırıcı nitelikte birkaç kamera
olduğunu vurgulayarak, “Ama olay olduktan sonra şu anda 10 numara
güvenlik kamerası sistemi döşendi. Artık kameralar faaliyette.”
diye konuştu. Tanık Akıska’nın bu sözleri üzerine Başkan Ahmet
Mithat Acar, ‘‘Zaten bu işler hep böyle oluyor.’’ karşılığını
verdi.
"DELİKANLIYSALAR DİĞER PERSONEL GELİP MAHKEMEDE KONUŞSUN"
Mahkemede, birlikte görevli çalışma arkadaşlarına da çağrıda
bulunan tanık Akıska, diğer tüm personelin mahkemeye gelip
bildiklerini anlatması tavsiyesinde bulundu. Tanık Akıska, “Ben
nasıl buraya gelip her şeyi açıklıkla anlatıyorsam, diğer
çalışanlar da gelip delikanlı gibi çıkıp anlatsın. Gelip burada
konuşsunlar. Kimsenin arkasını korumasınlar. Delikanlıysalar gelip
burada bildiklerini, gördüklerini tek tek mahkemeye anlatsınlar.
Kimse susmasın, olanları, yaşadıklarını mahkeme huzurunda ifade
etsinler. Konuşmamak vatan ve millet sevgisi değildir. Ben buraya
gelip bildiklerimi, gördüklerimi, duyduklarımı, yaşadıklarımı
mahkeme huzurunda anlatıyorum.” diye ifade etti.
SAVCI: ‘TANIK MAHKEMEDE ÜSTLERİNE KARŞI HÜRMET BAKIMINDAN
YÜKÜMLÜDÜR’ DEDİ AVUKAT İTİRAZ ETTİ
Mahkemede söz verilen askeri savcı Erol Er de tanık Akıska’nın
beyanlarına bir diyeceğinin olmadığını ancak tanığın sanıklar ve
şüpheliler hakkındaki ifade ve konuşmalarına dikkat etmesi
gerektiğini belirtti. Duruşmanın yapıldığı yerin askeri mahkeme
olduğunu hatırlatan Savcı Er, “Ancak tanık sıfatı kişiye olayın
aydınlatılması yetkisi ve mükellefiyetini yükler. Tanık sıfatı,
sanık dahi olsa üstüne saygı ve hürmet yükümlülüğünü ortadan
kaldırmaz. Bu kapsamda tanık şüpheli ve sanıklardan bahsederken
saygı ve hürmet içerisinde, nizamlı, intizamlı olmalı. Buranın bir
kuralları var. Askeri kuralların ve nizamları uymalı. Buraya
gelecek tüm personelin bu konuda uyarılmasını talep ediyorum.’’
ifadesini kullandı.
Bunun üzerine söz alan sanık Ali Duran’ın avukatı Gürkan Aydoğan
Yolyapan, Savcı Er’in açıklamalarına katılmadığını kaydetti. Avukat
Yolyapan, “Ben savcının söylediklerine katılmıyorum. Eğer böyle
olursa tanık veya sanık üzerinde rütbe baskısı oluşur. Bu kabul
edilemez. Burası mahkemedir. Mahkemede sanıklar, şüpheliler isimle
hitap edilebilir. Bunda bir sıkıntı yoktur.” dedi.
CİHAN
Yorumlar