Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komitesi
Başkanı Elmar Brok, Türkiye'ye yaptığı ziyaretin ardından
Fetullahçı Terör Örgütü'yle (FETÖ) ilgili bazı görüşlerinin
değiştiğini belirterek, "10 yıllardır bir tür gizli ittifak
geliştiren bir grup bu. Bu yolla devletin içine girdi, ordu ve
bakanlıklarda bunlarla ilgili durumlar söz konusu. Devlet ve
toplumda şeriatın uygulanmasını istiyorlar. Bence bu konuda
gözlerimizin açık olması gerekiyor" dedi.
AP Dış İlişkiler Komitesinde, Komite Başkanı Elmar
Brok ve AP Türkiye Raportörü Kati Piri'nin
geçen hafta Türkiye’ye yaptıkları ziyaret ele alındı.
Brok, açılış konuşmasında, Türkiye’nin 2013’ten beri büyük bir
şoktan geçtiğini ifade ederek, "Gülen hareketinin yapmayı
istediği şeyler konusunda işaretler vardı. Kendi payıma söylemem
gerekir ki (Türkiye'ye yapılan) ziyaretin ardından Gülen
hareketiyle ilgili bazı konularda görüşlerim değişti" diye
konuştu.
"ORDUDA SAYILAR ZANNETİĞİMİZDEN ÇOK FAZLAYMIŞ"
FETÖ'yü "10 yıllardır bir tür gizli ittifak geliştiren bir grup"
olarak tanımlayan Brok, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu yolla devletin içine girdi. Ordu ve bakanlıklarda bunlarla
ilgili durumlar söz konusu. Ordudaki komuta kademesinde sayılar
zannettiğimizden çok daha fazlaymış. Gülen hareketi, sistemli
şekilde eğitimden başlayarak gençleri hedef alarak etkileşimli bir
hareket kurdu. Devlet ve toplumda şeriatın uygulanmasını
istiyorlar. Bence bu konuda gözlerimizin açık olması
gerekiyor."
FETÖ'nün devlete sızdığını vurgulayan Brok, "Orduda Atatürk'ün
etkisi artık yok. Ordu yapısı itibarıyla değişti. İnsan
kaçakçılığıyla mücadele etmekle görevli sınır komutanının
Gülen'le işbirliği içinde olduğu söylendi. 2013'teki benzer duruma
farklı baktık" ifadelerini kullandı.
Darbe girişimi gecesi TBMM'nin bombalandığını hatırlatan Brok,
şöyle konuştu:
"Şunu aklımıza bulundurmamız gerekiyor ki bu roketlerden bazıları
(TBMM'de) toplantıların yapıldığı yerin sadece birkaç metre ötesine
düştü. Saldırılarda 125 milletvekili ölebilirdi. Bu saldırılar,
milletvekillerini hedef alıyordu. AP'de böyle bir durum yaşansa siz
ne hissederdiniz? Bunu düşünmeniz gerekiyor. Örneğin şu anda
salonda olan 50 kişi bombayla öldürülse ne hissederdiniz? Fransız
parlamentosunun veya İngiliz parlamentosunun kendi uçakları
tarafından vurulması halinde ne hissederdiniz? Meseleyi bu açıdan
ele almamız gerekiyor."
Darbeci askerlerin elindeki F16'ların Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan'ın uçağını vurmaya çalıştığını kaydeden Brok,
yaşananları, "Devlet içindeki bir paralel devlet eylemiydi”
şeklinde ifade etti.
"HEM PKK HEM DE IŞİD SİVİLLERİ HEDEF
ALIYOR"
Brok, son haftalarda yaşanan terör saldırıları da
değindi. "Bu saldırılar hem PKK hem de DAEŞ tarafından
gerçekleştiriliyor. Sivilleri hedef alan terör eylemleri bunlar."
diyen Brok, saldırıların Kürt sorunuyla ilgili çözüm sürecine
dönülmesini zorlaştırdığını bildirdi.
Brok, "PKK, Avrupa Birliği'nin (AB) terör örgütleri
listesinde. HDP ile yakın bir ilişkimiz var ancak PKK ile
yok. PKK bir terör örgütü ama köprüler kurulmasında HDP önemli bir
rol oynayabilir." değerlendirmesini yaptı.
PYD/PKK'YA FIRAT'IN DOĞUSU UYARISI
Türkiye'nin Suriye'deki terör örgütlerine karşı başlattığı harekata
ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Brok, harekatın başladığı gün
hem kendilerinin hem ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın hem de Irak
Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'nin Türkiye'de
olduğunu hatırlattı.
Özellikle Barzani'nin Türkiye'de olduğunun dikkatlerden kaçtığını
söyleyen Brok, Türkiye'nin IŞİD’e karşı şu anda daha etkin şekilde
harekete geçtiğini vurguladı.
PKK'nın Suriye'deki uzantısı PYD unsurlarının Suriye'de daha fazla
ilerlemesine müsaade edilmemesi gerektiğini belirten Brok, şöyle
devam etti:
"Türkiye-Suriye sınırındaki 400 kilometrelik bir alan şu anda
Kürtlerin elinde. Kürtler Fırat'ın doğusunda kalmalı. Kürtler
boşluktan yararlanarak IŞİD'e karşı harekette kendi alanlarını
genişletmeye çalışıyor. Bu da Türkiye ve Suriye sınırındaki
tüm alanın Kürtlerin eline düşmesi anlamına geliyor.
Bölgelerde yaşayan Araplar, Kürtler tarafından yönetilmek
istemiyor. Türkler bu eylemlerinde yalnız değiller. Bu bölgelerde
yaşayan insanlarla hareket ediyorlar."
"SÖYLEMLERİMİZDE GERİ ADIM ATMALIYIZ"
Sığınmacı krizine de değinen Brok, "Ben kesinlikle
Türkiye'nin, Avrupa'ya şantaj yapmak istediğine dair bir izlenim
edinmedim. Bence söylemlerimizde geri adım atmalıyız. Eğer daha
yumuşak bir söylem benimser ve çıkarlarımızı göz önünde
bulundurursak daha makul bir durum oluşur" değerlendirmesini
yaptı.
Brok, Türkiye ile olumlu ilişki üretmeleri gerektiğini kaydederek,
"Jeostratejik açıdan Türkiye'nin bizim yanımızda olması,
başkalarının kampında olmasından çok önemli. Bunun üyelikle bir
ilgisi yok. Kimse bize 'Şunu yapmazsanız sığınmacı anlaşmasını
iptal ederiz' demedi. Türkiye'nin sığınmacı anlaşmasına uyduğunu
düşünüyorum" şeklinde konuştu.
VİZE SERBESTİSİ
Türkiye’nin vize serbestisi anlaşmanın bir parçası olduğunu ifade
eden Brok, şöyle konuştu:
"Bu konu önümüzdeki haftalarda ya da ekimin başında ele alınmalı.
Vize serbestisi ile ilgili konular kurallar çerçevesinde ilerliyor.
Geriye kalan 5 konudan 4'ü çok fazla sorun oluşturmuyor. Terörle
Mücadele Kanunundaki değişiklikle ilgili darbe girişimi sonrasında
bir sorun var. Buna ilişkin yol haritası konusunda müzakereler
yürütmeliyiz. Sorunu çözmek adına yapıcı bir tutum sergilemeliyiz.
Sürecin işlemesi gerekiyor."
Türkiye’nin 4 yıldır, 2,5-3 milyon sığınmacıya ev sahipliği
yaptığının altını çizen Brok, "Hangi ülke böyle bir şey yaptı? Bu
sığınmacı sorununda önemli bir husus. Bazı ülkelere 100 sığınmacı
fazla geldi. Türkiye'nin güneyinde nüfusun yüzde 20-30'u sığınmacı
olan kentler var. Bratislava ya da Berlin bununla nasıl başa
çıkabilirdi? Bu konuda kendimize karşı dürüst olmamız gerekiyor.
Eğer sığınmacıların iyi şartlar içinde Türkiye'de kalmasını
istiyorsak bu yükün paylaşılmasında makul hareket etmeliyiz"
dedi.
“HAFİFE ALDIK”
AP Türkiye Raportörü Kati Piri ise konuşmasında ziyarette sadece
iktidar partisi yetkilileri ile değil aynı zamanda muhalefet, sivil
toplum kuruluşları ve gazetecilerle de görüştüklerini belirterek,
"Kendi adıma şunu söyleyebilirim ki, darbe
girişimininTürk toplumu üzerindeki travmatik etkisini hafife
aldık. Darbe girişimi planlandığı gibi gece 03.00'te başlamış
olsaydı tamamen bambaşka bir sonuç görecektik" diye
konuştu.
FETÖ üyelerinin orduya ve devlet durumlarına sızmasına değinen
Piri, şunları kaydetti:
"Orduda çok sayıda Gülen taraftarı olduğunu zannetmiyordum. Ancak
yargı ve poliste oldukları hem Türkiye'de hem de Türkiye dışında
gayet iyi biliniyordu. Darbeci olduğu söylenen kişilerin Gülen
sempatizanı olduğu görülüyor. Buradaki soru şu: Bu tepeden mi
planlandı, yoksa bireysel bir girişim miydi? Orduda bin 200 Gülen
taraftarının tasfiye edilmesi söz konusuydu. Bu karar, ağustos
ayında işleme konulacaktı. Bu da darbe girişimine yol açmış
olabilir."
Darbe girişiminin ardından ağırlıklı olarak FETÖ taraftarlarının
gözaltına alındığını ya da görevlerinden uzaklaştırıldığını
kaydeden Piri, bununla beraber darbe ile hiçbir ilişkisi
olmayanların da görevden alındığını söyledi.
Darbe girişimine ilişkin verdikleri tepkilerinin geç olmadığını
savunan Piri, "Hollanda basınında, 247 sivilin öldürülmesinden
ziyade bunun sahte bir darbe olduğu yönündehaberler yer aldı.
Bence hata olan buydu. Elbette ki darbeyi hemen kınadık ancak
darbenin toplum üzerindeki etkisini göremedik" dedi.
Bazı AB ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarının FETÖ taraflarına
gösterdiği tepkilere ilişkin de konuşan Piri, "Türkiye, AB'nin
üyesi olmaya çalışıyor, AB, Türkiye'nin değil. Dolayısıyla bizim
bir aday ülke olarak Türkiye'nin işlerine karışmamız mantıklı.
Türkiye kendi isteğiyle müzakerelerde yer alıyor. Dolayısıyla
içişlerine müdahale etmek doğru. Ne yazık ki birçok ülkede baskı
giderek artıyor. Bu ülkelerdeki Türk azınlıklar sakinleşmeli.
Türkiye'de olanlar bizim ülkemize yansıtmamalı” değerlendirmesinde
bulundu.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar