Barzani'ye randevu verilmediği iddialarına cevap

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani'ye randevu verilmediği yönündeki iddialarla ilgili Cumhurbaşkanlığı Sözcüsünden açıklama geldi. Açıklamada, "Geçmişte de biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanımız çeşitli vesilelerle Sayın Neçirvan Barzani'yi kabul etti, Irak Bölgesel Yönetimi'nin Başbakanı sıfatıyla. Mesut Barzani'nin görev süresinin uzatılmamasıyla, yetkilerin Neçirvan Barzani'ye devredilmesi yeni bir tablo ortaya çıkarıyor. Tabii ki bu talepler değerlendirilir, Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirindedir. Kendilerinin uygun görmesi halinde, uygun zaman ve zeminde bu görüşmeler yapılır. Bunun için Erbil yönetiminin hala birtakım adımlar atması gerekiyor" denildi

Google Haberlere Abone ol
Barzani'ye randevu verilmediği iddialarına cevap

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Rusya'nın Astana sürecine PYD'yi davet etmesine ilişkin, "Bununla ilgili bir emrivaki gibi bir şeyin olduğunu arkadaşlarımız bize dün ilettiler, biz de bu konuda derhal girişimlerde bulunduk ve tepkimizi ilettik. Tabii ki bunu kabul etmemiz asla mümkün değildir." dedi. Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. İbrahim Kalın, "Neçirvan Barzani'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan randevu talebinde bulunduğu ve bu talebin reddedildiği" iddiasına yönelik bir soru üzerine, geçmişte de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çeşitli vesilelerle Irak Bölgesel Yönetimi'nin Başbakanı sıfatıyla Neçirvan Barzani'yi kabul ettiğini anımsattı.

Mesut Barzani'nin görev süresinin uzatılmamasıyla yetkilerin Neçirvan Barzani'ye devredilmesinin yeni bir tablo ortaya çıkardığını belirten Kalın, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Tabii ki bu talepler değerlendirilir, Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirindedir. Kendilerinin uygun görmesi halinde, uygun zaman ve zeminde bu görüşmeler yapılır ama bunun için dediğim gibi öncelikle orada Erbil yönetiminin hala birtakım adımlar atması gerekiyor. Mesela dünden beri devam eden süreç memnuniyet verici, Habur Sınır Kapısı'nın veya Halil Sınır Kapısı'nın merkezi hükümete devredilmesi. Bu yöndeki adımlar devam ettikçe yani orada statüyle ilgili Irak'ın toprak bütünlüğünü garanti altına alacak normalleşme adımları atıldıkça bu tür talepler de yine değerlendirilir. Uygun zamanda, zeminde bunlar gündeme alınabilir."

Irak'taki PKK varlığı

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Irak Başbakanı Haydar el-İbadi ile yaptığı görüşmeyi de hatırlatan Kalın, "Bu demin ifade ettiğim noktayı zaten açık bir şekilde kendilerine ilettiler. Yani Irak'ın DEAŞ'tan tamamen temizlenmesi memnuniyet verici bir gelişmedir fakat buna paralel olarak şu anda bizim beklentimiz aynı şekilde PKK'nın da tamamen Irak topraklarından temizlenmesi. Bu Kandil olur, Sincar olur, başka şehirler olur, her nerede olursa olsun PKK'ya karşı kararlı ve ortak bir mücadele yürütülmesi konusunda biz kararlılığımızı, taleplerimizi ilettik." dedi.

Irak yönetiminin bu talebe olumlu baktığını bildiklerini aktaran Kalın, Irak'ın kendine göre öncelikleri olsa da bu konuda Türkiye olarak Irak otoriteleriyle yakın çalışmaya devam edeceklerini bildirdi. İbrahim Kalın, "Nerede olursa olsun, ister Suriye'de, ister Irak'ta, ister Türkiye toprakları sınırları içerisinde olsun, PKK terör örgütüyle mücadelemiz bundan sonra da kararlı bir şekilde devam edecek." açıklamasında bulundu.

"Rusya'nın Astana sürecine PYD'yi davet etmesi konusunda Ankara'nın bakış açısı"nın sorulması üzerine ise Kalın, "Bununla ilgili emrivaki gibi bir şeyin olduğunu arkadaşlarımız bize dün ilettiler. Biz de bu konuda derhal girişimlerde bulunduk ve tepkimizi ilettik. Tabii ki bunu kabul etmemiz asla mümkün değildir." ifadesini kullandı.

Suriye konusunda, "PYD'li ve YPG'li olmayan Kürtlerin oraya Kürt toplumunu temsilen davet edilmesinde hiçbir sorun görmediklerini" hep ifade ettiklerini dile getiren Kalın, şöyle devam etti: "Ama PYD ve YPG, PKK terör örgütünün bir uzantısıdır ve onun ne Astana ne Cenevre ne de bir başka toplantıya davet edilmesi asla kabul edilemez çünkü orada fiili durum yaratarak eşkıyalık yaparak, oradaki insanları terörize ederek, DEAŞ'la mücadele kılıfı altında kendine alan yaratarak bir noktaya gelmiş bir terör örgütüne Astana gibi bir uluslararası platformda yer verilmesini biz asla kabul etmeyiz. Zannediyorum oradaki arkadaşlarımızın da müdahalesiyle o sorun yerinde, büyük oranda çözüldü ama bu konuda Rus mevkidaşlarımızla benim de dün bu konuda görüşmelerim oldu. Pozisyonumuzu çok net bir şekilde tekrar ortaya koyduk. Bundan sonra da bu tür girişimleri memnuniyetle karşılamamızın, hoş karşılamamızın mümkün olmadığını bir kez daha ifade etmek istiyorum."

"Sınır kapısının devrini takip edeceğiz"

Kalın, bir başka soru üzerine Habur'un karşısındaki İbrahim Halil Sınır Kapısı'nın merkezi hükümete devir teslim sürecinin hala devam ettiğini bildirdi. Hem Irak merkezi hükümetinden hem de Habur Sınır Kapısı'ndaki kendi kaynaklarından aldıkları bilgilerin bu sürecin devam ettiği yönünde olduğunu aktaran Kalın, "Biz de takip edeceğiz. Umarız herhangi bir çatışma olmadan, bir sıkıntı olmadan bu tamamlanır." değerlendirmesinde bulundu.

Kalın, "Büyükada Davası"ndaki tahliyelere ilişkin iddiaların anımsatılması üzerine, Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski bir dostu olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: "Kendisi Almanya Şansölyesiyken iki başbakan olarak çok yakın çalıştığı bir kişidir. Zaman zaman da görüşürler. Özel görüşürler, siyasi konuları görüşürler, Avrupa, Almanya ilişkilerini görüşürler ve diğer konuları görüşürler fakat o görüşmeyi bu tahliyelerin bir ön görüşmesi ya da bir hazırlığı olarak değerlendirmek büyük bir hata olur. Bu son tahlilde bir yargı sürecidir ve savcıların ortaya koyduğu iddianameler, mahkemede görülen davalar neticesinde ilk tutuklamalar yapılmış, ondan sonra da tahliye kararı verilmiştir. Bu son tahlilde bir yargı sürecidir, onu buna bağlamak doğru olmaz, böyle bir imada, basında çeşitli haberler çıktı ama dediğim gibi bunların hiçbirisi bizim teyit ettiğimiz haberler değildir. Görüşme doğrudur, olmuştur ama bunun neticesinde bu tahliyelerin olduğu şeklinde bir değerlendirme öyle bir otomatikman illiyet bağı kurmak doğru değil, son tahlilde bunun kararını veren de yargıdır."

Yorumlar