Yrd. Doç. Dr. Alptekin Aktalay: Yürütme, yargının görev alanını gasp ediyor

Zirve Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku ABD Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Alptekin Aktalay, yolsuzluk ve rüşvet operasyonları ile ilgili olarak yürütmenin yargının görev alanını gasp ettiğine dikkat çekti.

Google Haberlere Abone ol
Yrd. Doç. Dr. Alptekin Aktalay: Yürütme, yargının görev alanını gasp ediyor

Zirve Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku ABD Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Alptekin Aktalay, yolsuzluk ve rüşvet operasyonları ile ilgili olarak yürütmenin yargının görev alanını gasp ettiğine dikkat çekti. Aktalay, “İdarenin, yargının yetkisine giren konularda işlem tesis etme yetkisi yoktur. Kolluk makamları ve amirleri tarafından yapılacak her işlem ve verilen emir, görev gaspı niteliğinde olacağından yok hükmündedir.” dedi.

Türkiye’nin garip zamanların içerisinden geçtiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Alptekin Aktalay, doğru bilinen pek çok şeyin yanlış olduğunu öğrendiklerini dile getirdi. Türkiye’nin tekrar polis devleti evresine dönüştürülmek istenildiğini belirten Aktalay, “Hakikatin, aslında bilindiği gibi olmadığı konusunda kitleler aldatılamasa bile şüphe girdabının içerisine sürüklenmektedir. Vatandaşların vatan ve millet sevgisi kullanılarak, ellerinde bulunan hak ve özgürlüklerin alınması mümkün ve meşru kılınmaya çalışılmaktadır. Ülkede olup bitenler, çok uzun uğraşlar sonunda eksik gedik gelinen hukuk devleti evresini tekrar polis devleti evresine dönüştürmektedir.” diye konuştu.

"İdari makamlar, yargı organının görev alanına giren bir konuda işlem tesis ettikleri takdirde yaptıkları işlem yok hükmündedir" diyen Aktalay, idarenin yargının yetkisine giren konularda işlem tesis etme yetkisi olmadığını haTIRlattı.

Hatay ve Adana’da durdurulan TIR'larla ilgili olarak Aktalay şunları dile getirdi: “Silah yüklü TIR'    ların Hatay ve Adana’da savcıların emriyle durdurulmasının ardından valilerin kolluk kuvvetlerine verdikleri yazılı ve sözlü emirlerle geri çekilmesinin sağlanması ve sağlanmaya çalışılması adli kolluk aşamasında gerçekleştiği için hukuka aykırıdır. Savcılara suç ihbarı yapıldıktan sonra savcılar CMK. 160. madde gereğince maddi gerçeği saptamak üzere harekete geçme ve lehte/aleyhte delilleri toplama zorunluluğu vardır. Bu aşama soruşturma aşamasıdır ve kolluk görevlileri adli kolluk yönetmeliği gereğince savcının emrindedir. Adli Kolluk Yönetmeliği’nin 5. maddesi gereğince ancak adli kolluk görevlerinin dışındaki konularda üstlerinin emrindedirler. Yani, soruşturma konusu vaka ile ilgili olarak sadece cumhuriyet savcısının emri altındadırlar. Soruşturma evresi ceza yargılamasının ilk evresi olduğundan kolluk ve savcı burada yargı erki adına hizmet vermektedir. Soruşturma konusu vaka ile ilgili olarak kolluk makamları ve amirleri tarafından yapılacak her işlem ve verilen emir, görev gaspı niteliğinde olacağından yok hükmündedir.”

    "KOLLUK PERSONELLERİNİN GÖREVDEN ALINMASI HUKUKA AYKIRIDIR"

    Yolsuzluk operasyonu sonrasında Türkiye genelinde kolluk personellerinin görevden alınmasının hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Aktalay, “Gerekçe olarak gösterilen nedenin maddi gerçekliğine ilişkin olarak, ortaya iddiaların haricinde bir delil konulmamıştır. Dolayısıyla sebebi hukuka aykırı olan bir işlem konu yönünden de sakat bir idari işlemdir. Yapılan tayin ve görevden almalar, soruşturmaları sekteye uğrattığından ve kamu yararı gayesinin dışında siyasi sebeplerle yapıldığından maksat unsuruna da aykırılık vardır.” açıklamalarına yer verdi.

    "MİT PERSONELİ DAHİ OLSA YETKİLERİNİ KÖTÜYE KULLANMALARI MÜMKÜNDÜR"

    Aktalay, TIR'ların durdurulması neticesinde içinden çıkan şahısların MİT görevlisi çıkması nedeniyle, ilgili Bakan ve Başbakan'ın benim iznim olmadan MİT’e ait olan TIR'ları durduramazsınız mealindeki açıklamalarının CMK ile savcıya verilen yetkilerin karşısında bir anlamı olmadığını söyledi. MİT personeli dahi olsa yetkilerini kötüye kullanmalarının mümkün olacağını dile getiren Aktalay, Suriye’den kaçıp Türkiye’ye sığınan Muhalif Albay Mustafa Harmuş’un MİT mensuplarının da içinde olduğu bir tertip ile yüz bin dolara Suriye istihbaratına satılması olayını hatırlattı. Aktalay şunları kaydetti: “Her önüne gelenin ben MİT personeliyim işte kimliğim demesi halinde savcıların ve kolluk kuvvetlerinin başka bir şeyi sorgulamadan geri çekilmesi, ülke için çok ciddi bir güvenlik zafiyeti doğurma potansiyeli taşımaktadır. Savcıların ve kolluk kuvvetlerinin gerekli araştırmayı yapmadan kişileri serbest bırakması doğru değildir. Zira, MİT personeli dahi olsa yetkilerini kötüye kullanmaları da pekala mümkündür. Nitekim Suriye’den kaçıp Türkiye’ye sığınan Muhalif Albay Mustafa Harmuş, MİT mensuplarının da içinde olduğu bir tertip ile yüz bin dolara Suriye istihbaratına satılmıştı. Bu nedenle yapılan ihbarlar üzerine savcı mutlaka görevini yapmalı ve olayı tespit mahiyetinde de olsa tutanak tutmalıdır.”

    "BAŞBAKAN'IN VE BAKAN'IN KANUNLARLA TESPİT EDİLMİŞ SINIRLARIN DIŞINA ÇIKMALARI MİLLİ İRADEYE UYGUN DÜŞMEMEKTEDİR"

    Yürütmenin yetkilerini nerede nasıl kullanacağının sınırlarını anayasa ve kanunların belirlediğini söyleyen Aktalay, “MİT Kanunu’nda yapılan değişiklik tipik bir soruşturma izninden başka bir yetkiyi içermemektedir. Bahsi geçen milli iradenin, kanun çıkarılırken savcıların ve MİT personelinin yetkilerinin nasıl ve nerede kullanılacağını belirlemesi halinde idarenin takdir yetkisinin belirlenen kapsamın dışında kullanılmasını artık imkansız kılacağı açıktır. Yani, sayın Bakan'ın ve Başbakan'ın kanunlarla tespit edilmiş sınırların dışına çıkmaları milli iradeye uygun düşmemektedir.” ifadelerine yer verdi. CİHAN

Yorumlar