Umut’un kesilen bacağı için doktorlara verilen takipsizlik kararına itiraz
İstanbul'da kas gevşetme ameliyatı sonrasında kangren olan bacağı kesilen 12 yaşındaki Umut Uysal'ın bacağının kesilmesinde ihmalleri oldukları gerekçesiyle özel hastane ve ameliyatı yapan 2 doktor hakkında yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı veril.
İstanbul'da kas gevşetme ameliyatı sonrasında kangren olan
bacağı kesilen 12 yaşındaki Umut Uysal'ın bacağının kesilmesinde
ihmalleri oldukları gerekçesiyle özel hastane ve ameliyatı yapan 2
doktor hakkında yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı verildi.
Ailenin avukatı, takipsizlik kararına itirazda bulundu.
Söğütlü ilçesinde yaşayan Nihat ve Selma
Uysal çiftinin 3 çocuğundan en küçüğü olan ve doğuştan ayak
kaslarında sorun bulunan Umut, daha iyi yürüyebilmesi için 11 Kasım
2011'de İstanbul'daki özel bir hastanede edildi. Ameliyattan bir
gün sonra taburcu edilen Umut'un sağ bacağı kangren oldu. Durumu
ağırlaşan çocuğun sağ bacağı ameliyattan 12 gün sonra dizin üst
kısmından kesildi. Umut'un kesilen bacağına protez takıldı.
Doktorun muayenede, "Çocuğunuz ameliyattan
2 ay sonra buradan top oynayarak çıkacak." dediğini ileri süren
Uysal ailesi, çocuklarının bacağının kesilmesinde ihmalleri
oldukları iddiasıyla ameliyatı yapan 2 doktor ile özel hastane
hakkında şikayetçi oldu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca
yürütülen soruşturmada, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu,
hekimlerin ihmal ve kusurunun olmadığı yönünde rapor verdi.
Raporda, hastada bulunan ortopedik sorunu gidermeye yönelik
ameliyat endikasyonu bulunduğu, ameliyat tekniğinin günümüz
tıbbında uygulanabilirliği olan bir yöntem olduğu ifade edildi.
Ameliyat sonrasında meydana gelen akut
arteryal trombüsünün bu tür ameliyatlardan sonra görülebilen, daha
önceden önlenemeyen komplikasyon olarak nitelendirildiği,
komplikasyonun zamanında fark edilerek gerekli girişimlerin
yapıldığı, ancak ekstremitede amputasyonun önlenemediği kaydedilen
raporda ameliyatı gerçekleştiren ve tedavisini sürdüren hekimlere
atfı kabul tıbbi ihmal ya da kusur tespit edilemediği
belirtildi.
Adli Tıp Kurumu'nun verdiği rapor doğrultusunda savcılık,
soruşturmayla ilgili takipsizlik kararı verdi.
Ailenin avukat Asena Aslan Burak, Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'ne
başvurarak takipsizlik kararına itirazda bulundu.
İtiraz dilekçesinde, şüpheli doktorlardan
birinin İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda geçmişte çalıştığı ve görev
aldığının müvekkillerince tarafına bildirildiğini ifade eden Burak,
şunları kaydetti: "Bu durumun ceza Muhakemesi'nin gerçeği araştırma
ilkesi gereği araştırılması gerekmektedir. Zira böyle bir durumda
bu raporun objektifliğinden bahsedilemez. Kusura ilişkin adli tıp
raporunun yargılamanın adil olması ve gerçeğin ortaya çıkarılması
ilkeleri karşısında Kocaeli Adli Tıp Kurumu'ndan ve Yüksek Sağlık
Şurası'ndan veya Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden
oluşturulacak bir bilirkişi heyetince alınması gerekmektedir."
Adli Tıp Raporu'nun yetersiz ve sorumluluğu
belirleyici nitelikte olmadığını savunan Burak, "Operatif ameliyat
olan bu tıbbi müdahalede trombüs oluşmaması için hastaya ameliyat
esnasında ve sonrasında hangi ilaçların kullanıldığı
araştırılmalıdır. Ameliyat sonrası kan sulandırıcı iğne uygulanarak
bu komplikasyon bertaraf edilebilecekken bu imkandan
faydalanılmaması şüphelilerin kusurudur. Tarafımızca tanık olarak
bildirilen bir aile hekiminin teşhisi üzerine vakit kaybetmeksizin
şüphelilere başvuran hasta ve yakınlarının şikayetlerinin
şüphelilerce göz ardı edildiği bir hekimin teşhisine rağmen gelen
hastanın tam kan sayımı ve trombosit değerlerine bakılsa ortaya
çıkabilecek bu durumun tam araştırılmayarak mağdur çocuğun
trombosit değerine bakılmadan aynı gün evine geri gönderilmesi
başlı başına kusurlu bir davranış ve ihmaldir." diye konuştu.
Burak, tanık olarak gösterdikleri aile
hekiminin dinlenmeden ve diğer deliller toplanmadan takipsizlik
kararı verilmesinin hukuka, yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu
öne sürdü. CİHAN
Yorumlar