"Türkiye'yi sevdirmek nasıl teröristlik oluyor?"

Behice Ceran (65), 3 kız annesi. Çocukları yıllarca Tanzanya, ABD ve İngiltere’deki Türk okullarında görev yapıyor.

Google Haberlere Abone ol
"Türkiye'yi sevdirmek nasıl teröristlik oluyor?"

Behice Ceran (65), 3 kız annesi. Çocukları yıllarca Tanzanya, ABD ve İngiltere’deki Türk okullarında görev yapıyor. Anne Behice Ceran, bugünlerde oldukça üzgün. Sebebi ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın miting meydanlarından başta Fethullah Gülen Hocaefendi olmak üzere Hizmet Hareketi'ne yönelik kullandığı ağır hakaret ve iftiralar. Erdoğan'ın son günlerde camia ve mensupları için olanca hınç ve nefretiyle dile getirdiği ‘terör örgütü’ suçlaması Behice Ceran'ı adeta şoke etmiş. Yurt dışında onca yokluk ve zorluğa rağmen hizmet eden insanlara böylesine bir yaralayıcı bir ifadenin kullanılmasını anlayamadığını belirten Ceran, “Türk bayrağını dalgalandırmak, Türkçe öğretmek, işadamlarına gönüllü rehberlik etmek, ülke insanına Türkiye’yi sevdirmek nasıl oluyor da teröristlik oluyor?" diye sordu.

Şimdi Afyonkarahisar’da yaşayan Ali ve Behice Ceran çiftinin 3 kızı da yurt dışında Türk okullarında öğretmenlik yapıyor. Kızlarını hiç çekinmeden oralara gönderen aile, bunun temelinde ‘yaşatmak için yaşama ve beklentisizlik’ olduğunu söylüyor. Anne Behice Ceran, Hizmet Hareketi'nin kızlarına sahip çıktığını belirterek, şimdi de kendilerinin başkalarının kızlarına sahip çıktığını anlatıyor. Kızlarının hasretiyle yanıp tutuşsalar da onlarla gurur duyduğunu anlatan Ceran, nefret söylemlerini hak etmediklerini ifade ediyor.

3 aydır her sabah uyandıklarında ‘acaba bugün ne laf işiteceğiz’ diye düşündüklerini ve televizyonu dahi açmadıklarını belirten Ceran, “Yurt dışında üç kızım var. Türk okullarında görev yapıyorlar. İngiltere, ABD ve Tanzanya’da görev yapıyorlar. Tanzanya’ya gittim, 3 ay kızımın yanında kaldım. Aynı bizim buradaki gibi faaliyetlerimiz oldu. Kermeslerimiz oldu, kurbanlar kesiliyor, Türkiye’den gelen kurbanlar dağıtılıyor, oradan toplanan kurbanlar çok güzel oldu. Halkıyla da diyalogumuz oldu, oturduk, kalktık. Çocuklarla Türkçe konuşmak, bir şeyler paylaşabilmek, inanın insanı çok mutlu ediyor. Okula gittiğinizde ayrı bir tablo var. Sizi karşılıyorlar, kucaklıyorlar Türkçe, ‘hoş geldiniz’ diyebiliyorlar. Okullara muazzam bir ilgi ve alaka var.” diyor.

“Bakanların kızları hatta cumhurbaşkanın çocukları bile bizim okullarımızda benim torunumla aynı sınıftalardı.” diye anlatan Ceran, “Yani hepsi bir arada yaşıyorlar. Yeni yeni okullar yapılıyor, yeni arsalar alınmıştı. Halk bu okulları gerçekten beğeniyor, kabul ediyor, ‘daha çok okul açın’ diyor. Öğretmenlerimiz, idarecilerimiz el üstünde tutuluyor. Bu bize gurur veriyor, mutluluk veriyor.” şeklinde konuşuyor.

“6 KIZIM OLSA YİNE GÖNDERİRİM”

Okullardaki öğretmen ve idarecilerin fedakarlıklarının tarif edilemeyeceğini belirten Ceran, kızının bir çocuğa Türkçe öğretebilmek için gece gündüz çırpındığına şahit olduğunu anlatıyor. Kızının hafta sonunda da evinde öğrencilerle ilgilendiğini ifade eden Ceran, duygularını şu şekilde dile getiriyor: “Bayrağımız dalgalanıyor, çocuklar Türkçe konuşuyor, İstiklal Marşımız söyleniyor ve halk sizi kendisinden görüyor. Cumhurbaşkanın kızı sizin okullarınızda okuyor. Bu manzara karşısında duygulanmayan birisi olamaz herhalde. Ben kaç tane kızım olsa yine gönderirim. Benim çocuğum keşke bütün çocuklara yetişebilse, keşke daha önceleri gidebilselerdi.”

Fethullah Gülen Hocaefendi'nin Türkiye’ye ve dünyaya ufuk açtığını belirten Ceran, eski zamanda kız çocuklarının pek okutulmadığını, ancak kızlarının hizmetin evlerinde kalarak okuduğunu belirtti. Ceran, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Hocaefendi bizlere, neslimize bir ufuk açtı. Evler, yurtlar, okullar, dershaneler olmasaydı, kızlarımızı okutmazdık, oraya buraya göndermezdik. Ben kızlarımı İngiltere’ye, ABD’ye Tanzan’ya gönderdim. Sabahleyin kalkınca 'Acaba, bugün ne laf işiteceğiz?' diye bekliyoruz. Hocaefendi'ye ve cemaate hakaretlerin, iftiraların artık sınırı yok. İnanan bir insan bunları nasıl söyleyebilir. Biz hepimiz bu adama inandık oy verdik. Benim kızlarım yurt dışından binlerce kilometrelik ülkeden kendi paralarıyla gelerek referandumda destek verdi kapı, kapı dolaşarak oy istedi. Sonucu bu mu olmalıydı? Hakkımı helal etmiyorum. Bunları hak etmiyoruz. Ancak, şunu ifade etmek istiyorum, 65 yaşımdayım, bu olaylardan sonra daha çok çalışıyorum, daha çok gayret gösteriyorum. Bunlar bizi işimizden alıkoyamayacak."

Baba Ali Ceran da Türk okullarında görev yapan öğretmenlerin bir gönüllü elçi gibi çalıştığını söylüyor. Başbakan'ın Türkçe Olimpiyatları için ‘Bunlar da bitti, yaptırmayacağız, stadyumları falan vermeyeceğiz’ ifadelerini akıl almaz sözler olarak değerlendiren Ceran, duygularını şöyle ifade ediyor: “Çocuklarını büyük fedakarlıklarla yurt dışına gönderen Anadolu insanı Başbakan'ın meydanlarda Hizmet Hareketi'ne yönelik dile getirdiği nefret söylemlerinden oldukça rahatsız. Benim 3 kızım var. Oralara gönderdik niye? Her şey ortada, yapılanlar ortada. Dünya taktir ediyor, oradaki insanlar bu okulların kıymetini çok iyi biliyor. Türkçe Olimpiyatları için ‘stadyumları vermeyeceğiz’ diyor. Ben de buradan söz veriyorum; bir tarla kiralayıp olimpiyatlar için hazırlayacağım.” CİHAN

Yorumlar