Türk Eğitim Sen: Dershanelerin kapatılması akıl, mantık ve izan dışıdır
Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hanefi Bostan, Milli Eğitim Bakanlığı'na dershanelerin kapatılmasına ilişkin gönderdikleri raporu açıkladı.
Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hanefi Bostan,
Milli Eğitim Bakanlığı'na dershanelerin kapatılmasına ilişkin
gönderdikleri raporu açıkladı. Raporda, "Dershane tartışmalarının
tamamen siyasi ve konjonktürel olduğu işbaşındaki siyasi iktidarın
döneminde dershane sayısının 2 binden 4 bine çıkmış olmasından da
açıkça anlaşılmaktadır. Bugünkü koşullarda dershanelerin
kapatılmasının akıl, mantık, izan dışı olduğu görülmektedir."
denildi.
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünce
sivil toplum kuruluşları ve sendikalara, dershanelerin
kapatılmasına ilişkin görüşleri soruldu. Türk Eğitim Sen de bu
konuda rapor hazırlayarak Milli Eğitim Bakanlığı'na sundu.
Hazırlanan raporda, "Kamuoyunu bir süredir meşgul eden
dershanelerin kapatılması tartışmaları, ne yazık ki, hem
öğrencilerimizin hem de bu dershanelerde görev yapan
öğretmenlerimizin heba edilmesi ile sonuçlanacak gibi
gözükmektedir. Eğitim dışı amaç ve sebeplerle dershaneleri kapatmak
hem ahlaki, hem de vicdani değildir. Dershanelerin kapatılması
konusu Türkiye’nin eğitim gerçekleri çerçevesinde tartışılması
gerekirken, maalesef siyasi tartışmalarla gündeme getirilmektedir.
Siyasi saiklerle ve siyasi hesaplaşmalarla eğitimin meseleleri
tartışılmamalıdır." ifadelerine yer verildi.
Dershane tartışmalarının tamamen siyasi ve konjonktürel olduğunun
vurgulandığı raporda, "İşbaşındaki siyasi iktidarın döneminde
dershane sayısı 2 binden 4 bine çıkmış olmasından da açıkça
anlaşılmaktadır. Bugünkü koşullarda dershanelerin kapatılmasının
akıl, mantık, izan dışı olduğu görülmektedir. Yasal olarak faaliyet
gösteren 4 bin dershanenin dışında, 2 bin de illegal faaliyet
gösteren dershanenin varlığı da tüm kamuoyunun malumudur.
Dershanelerin kapatılması sağlıklı işleyen bir yapının, tamamen
illegal bir yapıya dönüşmesine yol açacaktır. Böyle bir durumda
tamamen denetimsiz, ne yaptığı belli olmayan dershanecilik
faaliyetleri ile karşı karşıya kalacağımız açıktır." açıklamasında
bulunuldu.
Raporda, "Dershanelerin ve etüt merkezlerinin kapatılması,
kapatılan dershanelerin özel okula dönüşmesi ya da iki yıl içinde
açık lise olması; okul olan dershaneye çek ya da kupon modeli gibi
öneriler üzerinde dikkatlice düşünülmesi gereken konulardır.
Nitekim dershanelerin kapatılmasına rağmen, okullardaki ve halk
eğitimdeki kursların devam etmesi çocuklarımızın takviyeye ihtiyaç
duyacağının da açık bir göstergesidir. Türk Eğitim Sen olarak
sürekli ifade ettiğimiz gibi, sınav ve elemeye dayalı bir sistem
olduğu sürece yarış da olacak; dolayısıyla öğrenciler takviye
yöntemlere de ihtiyaç duyacaktır. Dershanelere olan ihtiyacın
ortadan kaldırılması düşünülmeden, dershanelerin kapatılması,
merdiven altı dershanecilik faaliyetlerine de zemin
hazırlayacaktır." değerlendirmesi yapıldı.
'ÖZEL OKUL İHTİYACI OLSA, MEVCUT ÖZEL OKULLARIN YÜZDE 100 KAPASİTE
İLE ÇALIŞMASI LAZIM'
Raporda şu görüşler dile getirildi: "Dershanelerin özel eğitim
kurumuna dönüştürülmesinin planlandığı bilinmektedir. Türk Eğitim
Sen olarak öncelikle bu tercihin dershane sahiplerine bırakılması
gerektiğine inanıyoruz. Yani isteyen dershane sahibi dershanesini
özel okula dönüştürmeli, istemeyenler ise dershane olarak kalmaya
devam etmelidir. Bu konuda bir zorlama olmamalıdır. Aksi tutum
anayasal bir hak olan teşebbüs hürriyetine de aykırı bir tutum
olacaktır.
Türkiye’de özel okulun bir ihtiyaç olup olmadığı ayrıca
tartışılması gereken bir husustur. Çünkü ülkemizdeki mevcut özel
okulların doluluk oranı yüzde 40 civarındadır. Özel okul ihtiyacı
bulunsa mevcut okulların yüzde 100 kapasite ile çalışması
gerekirdi. Öte yandan halkımızın ekonomik durumu göz önüne
alındığında, bir miktar devlet katkısı sağlansa bile özel okul
masrafının karşılanamayacağı ortadadır. Türkiye’de özel okulların
fiyatı 10 bin TL’den başladığı düşünüldüğünde, kamuoyuna yansıyan
bilgilere göre bin 500 TL devlet katkısı olsa bile geriye kalan 8
bin 500 TL’nin asgari ücretli, dar gelirli, memur, işçi gibi
kesimler tarafından ödenebilmesi mümkün değildir.
Dershanelerin önemli bir istihdam kapısı olduğu, dershanelerde
görev yapan öğretmenlerin ve diğer çalışanların, dershanelerin
kapatılması ile işsizler ordusuna dahil olacakları da bir vakıadır.
Kamuoyunda kapatılan dershane öğretmenlerinin sınavsız olarak
MEB’de istihdam edileceği ile ilgili söylentiler dolaşmaktadır. Bir
yanda yüz binlerce öğretmen atama beklerken böyle bir uygulama
kabul edilemez. Bunun düşünülmesi bile atama bekleyen
öğretmenlerimize haksızlıktır. Dershane öğretmenlerinin MEB’e
entegrasyonu atama bekleyen öğretmenlerle birlikte girecekleri KPSS
sınavı ile olmalı, bunun dışında bir alternatif düşünülmemelidir.
Dolayısıyla dershanelerin kapatılmasının yeni işsizler ordusu
yaratacağı hesap edilmelidir.
Sonuç olarak;
1- Dershaneler kanunlarla kurulmuştur. Anayasamız da buna destek
vermektedir. Anayasa’da mülkiyet hakkı vardır. Dershanelerin
kurulması da mülkiyet hakkı olarak değerlendirilmelidir. Alınan tek
taraflı karar, mülkiyet ve ticari teşebbüs hakkı gibi demokratik
kazanımlara zarar verecektir.
2 - Dershaneleri ihtiyaç olmaktan çıkarmak için eğitim sistemi
içerisinde köklü tedbirler almak gerekmektedir. Dershaneleri
ihtiyaç olmaktan çıkarmadan yapılacak kapatmalar, gerçek anlamda
dershaneleri kapatmayacak, kayıt dışı ve korsan hale getirecektir.
Hâlbuki yarış ortadan kalkarsa dershaneler de kendiliğinden
kapanacaktır.
3 - Dershanelerin, şu anda yapılmak istendiği gibi siyasi saiklerle
kapatılması durumunda, hem iç hukukumuzda, hem de AİHM’de ciddi
davalarla muhatap olunacağı bilinmelidir. T.C Devletinin kör dövüşü
ve yanlış kararlar nedeniyle dershane sahiplerine milyarlarca TL
ödemek zorunda kalabileceği de hesaba katılmalıdır.
4 - Dershanelerin özel eğitim kurumuna dönüştürülmesi konusunda
tercih dershane sahiplerine bırakılmalıdır. Yani isteyen dershane
sahibi dershanesini özel okula dönüştürmeli, istemeyenler ise
dershane olarak faaliyet göstermeye devam etmelidir. Bu konuda bir
zorlama yapılmamalıdır.
5 - Dershane öğretmenlerinin MEB’e entegrasyonu konusunda atama
bekleyen öğretmenlerimize haksızlık anlamına gelecek uygulamalardan
uzak durulmalı, bu öğretmenler atama bekleyen öğretmenlerle
birlikte KPSS sınavına girmeli ve başarılı olanların ataması
yapılmalıdır."
CİHAN
Yorumlar