Tsk'ya Kurulan Komplo Ortaya Çıktı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin İzmir belediye başkan adaylarını tanıttığı toplantıda rüşvet ve yolsuzluk iddialarına, bugüne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına yönelik davalara değindi.

Google Haberlere Abone ol
Tsk'ya Kurulan Komplo Ortaya Çıktı

İktidara yüklenen Bahçeli, "TSK'ya atfedilen suçlamaların komplo olduğu, zoru görünce her değerini satacak AKP'li yüzler tarafından itiraf edilmiştir. Sözde darbe davalarında verilen kararların adil ve hukuka uygun olmadığı artık anlaşılmıştır. Bu yanlışın düzeltilmesi, hakların iadesi için gerekli hukuki girişim hızlı bir şekilde yapılmalıdır" dedi.

Kültürpark'taki Uluslararası Fuar Alanı'ndaki holda konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İzmir'in CHP ile AK Parti arasındaki gerilime mecbur olmadığını belirterek, "İzmir kriz tellallarının eline mahkum olmamalıdır. Ne AKP, ne CHP, herkes için MHP. İşte İzmir'e bakışımız budur. Türk milletinin mavi gökyüzü, başını AKP'nin çektiği, CHP'nin iştahla yardım ettiği malum ve meşhur odaklar tarafından perdelenmiştir. Biliyoruz ki, zincirleme gelen felaketleri buna sebep olanlar engelleyemez. İzmir'in meselelerini müsebbipleri çözemez. İzmir'e çıkar gözüyle bakanlar; Aliağa'nın, Balçova'nın, Bayındır'ın, Bergama'nın, Beydağ'ın, Bornova'nın, Buca'nın, Çeşme'nin, Çiğli'nin, Dikili'nin derdiyle dertlenemez. İzmir'i siyasi rant hesabıyla kavrayanlar; Foça'nın, Gaziemir'in, Güzelbahçe'nin, Karaburun'un, Karşıyaka'nın, Kemalpaşa'nın, Kınık'ın, Kiraz'ın, Konak'ın, Karabağlar'ın, Menderes'in, Menemen'in iç çekişini duyamaz, anlayamaz. İzmir'i kurtarılmış cephe olarak vehmeden, sorunlara tamamen ideolojik mercekle yaklaşan sözde elit tabaka bir yanda, bu aziz kente gavur yaftası vuran inanç hortumcuları diğer yandadır. Uçurumun iki yanında toplanan fırsatçılar İzmir'in aleyhine olacak ne varsa yapmaktadır. Bunlar Narlıdere'nin, Ödemiş'in, Seferihisar'ın, Selçuk'un, Tire'nin, Torbalı'nın, Urla'nın ve Bayraklı'nın ihtiyaçlarına tümüyle kapalı ve uzaktır. Çünkü bunların gündemleri başka, akılları bambaşka yerdedir. İzmir'e hizmet gibi bir hedefleri yoktur. İzmir'in potansiyelini harekete geçirmeye, burayı bir dünya markası, parlayan bir yıldız haline getirmeye bırakınız vizyonlarını, nefesleri bile yetmeyecektir" dedi.

HASAN TAHSİN'İN FEDAKARLIĞI MUSTAFA KEMAL'İN CESARETİ 

Bahçeli İzmir'in, düşmana ilk kuruşunu atan Şehit Gazeteci Hasan Tahsin'in fedakarlığını, Mustafa Kemal'in cesaretini temsil ettiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Milli vicdanına güvendiğim, Cumhuriyet'i kalplerinde yükselten İzmirli kardeşlerim artık demagojiden bıkmıştır. Laf kalabalıkları karın doyurmamaktadır. Belagat örnekleri, hamaset nutukları İzmirlinin hayatına, hanesine ve hasretini çektiği mutlu ve refah dolu günlerin gelmesine katkı vermemektedir. İzmir sorunlarından kurtulmak için her imkana sahiptir. Deniz burada, kum burada, güneş burada, ticaretin kalbi burada, sanayinin önemli bir bölümü buradadır, fakat ortada yönetim boşluğu, kendi menfaatine düşmüş yerel yönetim anlayışından başka bir şey görülmektedir. İzmir'in geleceğini düşünen yoktur. Yarınki nesillerin, çocuklarımızın, torunlarımızın kaygısını çekmesi gerekenlerden ortada iz ve emare bulunmamaktadır. Şanlı bir geçmişten gelen İzmir'i, aydınlık bir geleceğe taşımak bizim hem vefa borcumuz hem de hedefimizdir. Bu nedenle Milliyetçi Hareket Partisi İzmir'e taliptir. İzmir Hasan Tahsin'in fedakarlığını, Mustafa Kemal'in cesaretini temsil etmektedir."

"30 MART İŞBİRLİKÇİLERE TOKAT OLACAK"

MHP Genel Başkanı Bahçeli, 30 Mart'ın kavgadan menfaat uman, çatışmadan beslenen, cepheleşmeden nemalanan tüm gruplara, tüm aktörlere, tüm işbirlikçilere milli iradenin tokadı olacağını dile getirerek, şunları söyledi: 

"AKP devranı yakında kapanacaktır. AKP kervanı yolda kalacaktır. AKP mumu sönecektir. Aldatma, kandırma ve palavra iktidarı kepengi indirecektir. AKP gemisi milli iradeye toslayacak ve siyasi tarihin dehlizlerine gömülecektir. Recep Tayyip Erdoğan sultası, hanedanın saltanatı, hukuksuzluğun egemenliği, küstahlığın hükümranlığı, şiddetin bilirkişiliği geri gelmemek üzere bitecektir. Türk milleti 30 Mart'ta huzura uyanacak, İzmir belaları def edecektir. Buna inancım tamdır. 30 Mart, ihanetin başına çuval geçirilecek tarihtir. 30 Mart, bölünme ve parçalanma katarının devrileceği tarihtir. 30 Mart Türklüğe biçilen kefenin, Türk milletine hazırlanan hain projelerin, vatana örtülen kapkara örtünün delik deşik edileceği tarihtir. 30 Mart kavgadan menfaat uman, çatışmadan beslenen, cepheleşmeden nemalanan tüm gruplara, tüm aktörlere, tüm işbirlikçilere milli iradenin tokadı olacaktır. Kaldı ki başka çare kalmamıştır. Parlak yarınlara bir ve beraberce ulaşmanın, milli ruh ve şuurla kavuşmanın başka bir yolu görülmemektedir. Biz vatanımız için gerekirse candan, gerekirse yardan, gerekirse de serden gözümüzü kırpmadan, en küçük tereddüt göstermeden anında vazgeçecek yüce gönüllüğü gösteririz. Bundan herkes emin olmalıdır. Tıpkı dün olduğu gibi, iş başa düşer, ki çok yakında düşecektir; ezayı göğüsler, çileyi yere serer, eşkıyayı bir çırpıda ezer geçeriz. Tıpkı dün olduğu gibi, şehadet şerbetinden kana kana içmiş mübarek ülkücü ömürlerin hatırasını bayrak yapar; cefayı imanımızla eritir, kuşatmaları sevdamızla yarar, kumpasları cesaretimizle tersine çeviririz. Ne oyunlardan yılarız, ne tuzaklardan korkarız. Ne saldırılardan ürkeriz, ne de onun bunun iftirasından çekiniriz. Allah'a hamd ederim ki, adımız belli, sanımız belli; geldiğimiz yer belli, gideceğimiz kutlu gaye açıktır."

"İSLAM'I NAKDE ÇEVİRENLERDEN OLMADIK"

MHP lideri Bahçeli, iktidara yönelik eleştirilerini şöyle sürdürdü:
"Çok şükür yalpalayarak, kavisler çizerek, fırıldak gibi dönerek bugünlere gelmedik. Çok şükür birilerinin gölgesi, vesayeti altında siyaset yapmadık. Kısa görüşlü, köhne anlayışlı, kısır zihniyetli, çarçabuk sönen heyecanlarla yola çıkmadık. Ölümlerden korkmadık, yaşatmaktan ve taptaze bahar havası gibi umut dağıtmaktan ayrılmadık. Küresel cinayet projelerine kuryelik yaparak, işgal emellerini masumlaştırarak, Müslüman katillerine, Allah muhafaza, dua ederek koltuk ve siyasi ikbal hevesine kapılmadık. Yerli ve yabancı mihraklara tavizkar olmadık. Sırf çıkar ittifaklarına bel bağlayarak devleti tanınmaz ve tanımlanmaz hale getirmedik, böyle bir şeyi aklımızın ucundan geçirmedik. İktidar icazetini okyanusun bu yakasında veya karşı yakasında ezile büzüle aramadık, ülkülerimizi, insan ve dava onurumuzu iki paralık yapmadık. Yabancı sefirlerin koltuğuna sığınarak, ‘bizi görün, bizi benimseyin, bizi de aklınızdan çıkarmayın'®MD+IT¯ ®MD-IT¯utanmazlığıyla değerlerimize ihanet etmedik. Allah'a ne kadar şükretsek azdır ki, zalimlerden, zulmedenlerden, nefsine tapanlardan, şirk koşanlardan, günaha batanlardan, parayı imana tercih edenlerden olmadık. Din bezirganları, din kaçkınları, din sömürücüleri arasında fani hayatımızın hiçbir bölümünde bulunmadık. Yüce dinimiz İslam'ı nakde çeviren ahlaksızlardan, Tevhid inancını siyaset ve ticaret malzemesi yapan münafıklardan, çağımızın vicdanı soykırıma uğramış Deccallarından hamd-ı senalar ederim ki olmadık, bundan sonra da kesinlikle olmayacağız. Hakikatleri hırslarıyla örseleyenler, banka hesaplarını manevi zenginliğe üstün tutanlar, şeytani dürtüleri rahmani tutkuların üzerine çıkaranlar kuşku yok ki bizi anlayamazlar."

"TSK'YA KOMPLO OLDUĞUNU ANLADILAR"

MHP lideri Bahçeli, darbeyle hiçbir alakası olmayan terörle mücadele kahramanlarının tarihin en ciddi insanlık suçuna maruz kaldığını ileri sürerek şöyle konuştu: 
"Türkiye son 11 yıldır her tarafından kuşatılmış, neredeyse yaşamadığı rezalet ve bunalım kalmamıştır. Başbakan ve hükümeti komplolarla, tehlikeli kampanyalarla Türk milletinin tepesine çökmüş, önünü kapatmış, bağrına ateş topu gibi düşmüştür. Telefon ve ortam dinlemeleriyle özel hayatlar mahvedilmiştir. Çarşaf çarşaf mahrem bilgiler servis edilerek insan hak ve özgürlükleri baltalanmıştır. Tuzaklar kurulmuş, iftiralar atılmış, odalara böcekler monte edilmiş, haneler gözetlenmiştir. Şafak vakitleri operasyonlar yapılmış, evler köşe bucak aranmış ve suç dosyalarına uyduruk, ihdas edilmiş kanıtlar koyulmuştur. Sözde darbe davalarında kullanılmak üzere kazılar yapılmıştır. Topraktan silahlar fışkırıyor diye beyanatlar verilmiştir. Bavul dolusu belgeler, sahte CD'ler aslı astarı olup olmadığına bakılmaksızın darbe teşebbüslerine delil olarak kullanılmıştır. TSK'nın içinden terör örgütleri çıkarılmış, genelkurmay başkanları terörist olarak suçlanmış ve cezaevine sokulmuştur. Hazırlanan eylem planlarına atılan imzaların ıslak olup olmadığıyla ilgili izler sürülmüş, Türk askeri tabur tabur mahkemelerde sorguya çekilmiştir. Geceli gündüzlü araştırma, inceleme ve soruşturmalar yapılmış, darbeci olarak mimlenenlerin hayatı karartılmıştır. Sözde darbe davalarındaki usul hataları, sübjektif yorumlar, üretilmiş deliller, PKK'lı gizli tanıklar, vicdanlara sığmayan kararlar asrın skandalı olarak hafızalara kazınmıştır. Darbeyle hiçbir alakası olmayan terörle mücadele kahramanları tarihin en ciddi insanlık suçuna maruz kalmışlardır. Kırılmadık kalp, yıkılmadık umut, üzülmedik mazlum, terslemedik vicdan neredeyse bırakılmamıştır. Darbecilerle mücadele propagandasıyla TSK aşağılanmıştır. Ülkemiz AKP'nin iktidar yıllarında insafını bozuk para gibi gören ahlaksızların, ciğeri beş para etmez müfterilerin oyuncağı olmuştur. Bu haksızlık elbette kimsenin yanına kalmayacaktır. TSK'ya atfedilen suçlamaların komplo olduğu, zoru görünce her değerini satacak AKP'li yüzler tarafından itiraf edilmiştir. Sözde darbe davalarında verilen kararların adil ve hukuka uygun olmadığı artık anlaşılmıştır. Bu yanlışın düzeltilmesi, hakların iadesi için gerekli hukuki girişim hızlı bir şekilde yapılmalıdır."

"MANGALDA KÜL BIRAKMIYORDU ŞİMDİ YARGIDAN KAÇIYOR"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın konuşmalarını hatırlatarak, şu sözlerle yargıdan kaçtığını önü sürdü: 
"Hatırlarsanız, Başbakan Erdoğan Türk askeri yargılanırken, ne hikmetse, hukukun üstünlüğünü hiç dilinden düşürmemiş, hukuka saygısını hiç elden bırakmamıştır. Ne var ki, 16 Şubat 2010 tarihli Meclis Grup Toplantısında;®MD+IT¯ ®MD-IT¯`Hukuk sistemine biz inanmazsak, biz güvenmezsek, başkalarının inanmasını, güvenmesini bekleyemeyiz'®MD+IT¯ ®MD-IT¯sözlerini kullanan Başbakan bugün hukuka savaş açmıştır. Yine o tarihte, `Kişilerin hukuka uygun olan veya olmayan eylemleri olabilir, bunu da değerlendirebilecek olan hukuk sistemidir'®MD+IT¯ ®MD-IT¯diyen Başbakan, bugün yargı-emniyet cuntasından bahsetmektedir. 2 Şubat 2010 tarihli Meclis Grup Toplantısında; `Hukukun üstünlüğünü her şeyin üzerinde tutmaya devam edeceğiz' diyen Başbakan, bugün hukukun uluslararası komplolara alet olduğunu ileri sürmektedir. Geçmişte defalarca `Herkes hukuka, hukuki süreçlere saygı duymak, sabırla adaletin tecelli etmesini, gerçeklerin ortaya çıkmasını beklemek durumundadır' diyen bu zihniyet şimdi hukuku tanımamaktadır. Çok değil, bundan üç yıl evvel, `Türkiye hukuk devletidir, hukuk karşısında hiç kimsenin diğerine karşı ayrıcalığı yoktur, olamaz'®MD+IT¯ ®MD-IT¯diyerek mangalda kül bırakmayan bu Başbakan şimdi yargıdan kaçmaktadır."

"SANIRSIN SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK"

Başbakan Erdoğan'ın Türkiye'yi 17 Aralık'tan beri meşgul eden "Rüşvet ve Yolsuzluk" iddialarını örtbas etmeye çalıştığını öne süren Bahçeli, şöyle konuştu:
"Gizli kapaklı işlerin meydana çıkmasından oldukça rahatsızdır. Rüşvet alıp veren faillerin, yolsuzluğun içine batan yandaşların, bürokratların, siyasetçilerin, bakanların ve hanedan mensuplarının adaletin karşısına çıkmasından aşırı korkmaktadır. İktidar, hukuka müdahale etmekte, adil yargılamayı sekteye uğratmaktadır. Savcıların görevini mevzuata uygun icra etmesine zorluk çıkarmaktadır. Polisin adli kolluk görevini tam ve eksiksiz yapmasını sabote etmektedir. Başbakan ve hükümeti Anayasa'ya aykırı davranmaktadır. Cumhuriyet savcıları tarafından, yolsuzlukla anılan, haklarında çok vahim iddialar bulunan kişilerin mahkeme karşısına çıkarılmasına Başbakan mani olmaktadır. Türkiye hukuk devleti olmaktan hızla uzaklaşmaktadır. Başbakan'a göre hedef yapılan güzel işler, demokrasi, millet ve milli iradedir. Yani ortada hırsızlık, yolsuzluk, hukuksuzluk, kapkaç, aşırma yoktur. Bu kafaya göre bunların hepsi kuru iftiradır. Büyüyen Türkiye'ye karşı kan, faiz ve savaş lobileri harekete geçmiş, çeteler belini doğrultmuş, paralel devlet tezgah kurmuştur. Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu'nun Türkiye dışında planlanan alçak bir proje olduğu, bunun ise maşalığını, taşeronluğunu ülke içinde bazı örgüt, bazı medya, sermaye ve siyaset çevrelerinin üstlendiği Başbakan tarafından hayasızca beyan edilmiştir. Bu mantığa göre ortada rüşvet falan da yoktur. Çalma çırpma haberleri düzmecedir, iddialar asılsızdır. Güya kirli ittifaklar işbaşındadır. Güya karanlık örgütler devrededir. Sanırsınız ki, Başbakan ve hükümeti masumdur, Türkiye'yi çekemeyenler ellerini ovuşturmaktadır. Gene sanırsınız ki, Başbakan etrafıyla birlikte sütten çıkmış ak kaşıktır. Her tarafı kara kesilmiş, milletin kesesine, devletin kasasına, yetimlerin hakkına, yok yoksulun cüzdanına hortum bağlayan iktidar ve yandaşları yüzsüzce, pervasızca, telaşla üste çıkmaya çalışmaktadır."

"AYAKKABI KUTULARI BANKA ŞUBESİ OLDU"

Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın istiklal mücadelesi başlatıldığı sözlerini de eleştirerek, "Sözüm ona yeni Türkiye'nin istiklal mücadelesini başlattıklarını utanmaksızın, yüzü kızarmaksızın açıklamaktadır. 11 yıllık istiklal düşmanları, 11 yıllık istiklal hazımsızları neyin ve kimin hesabına savaşacaklardır? Bu savaşın tarafları kimdir, kimlerden oluşmaktadır? Başbakan için istiklal ne anlama gelmektedir? Yolsuzluğu örtmek ne zamandır istiklal savaşı olmuştur? Hırsızı kayırmak ne zamandır istiklal savaşı olarak formüle edilmiştir? Rüşvetçileri kollamak, kara paracıları temizlemek, yasa dışı bağlantıları kapatmak istiklal kavramıyla nasıl özdeşleştirilmektedir? Helale yüz çevirip haramın derin çukuruna düşmek istiklal mi, yoksa ikbal mücadelesi midir? Kul hakkını gasp etmek istiklalin mi, yoksa iflas etmiş siyasetin mi eseridir? Ayakkabı kutularının banka şubesi olması, kamu arazilerini usulsüz şekilde yönetiminde mahdum ve yandaşların yer aldığı vakıflara peşkeş çekilmesi istiklal midir? İhalelere fesat karıştırılması, altın kaçakçılığı, bakanlara kuryeler eşliğinde ve çantalar dolusu rüşvet dağıtılması istiklal olarak mı görülmektedir?Başbakan Erdoğan istiklali en son ağzına alması gereken kişidir. Çünkü istiklalimize kast eden bu şahıstır. İstiklalimizi gölgeleyen, yerli ve yabancı güç ve çevrelere devleti teslim eden bu kişidir. Türk milletinin istiklalini terör lobilerine, cinayet projelerine, illegal örgütlere, devlet içinde yuvalanan her neviden gruplara ikram eden bu gıybet ehli ve günahk^ar yüzdür. Unutmayalım ki, nifak ve fesat saçan diller, bir yanda devamlı "U" dönüşü yaparken, diğer yanda "O" dönüşüyle tenakuzlarını otomatiğe bağlar, kendi eksenleri etrafında dolaştıkça da benliklerini tavaf ederler. Böylesi garabet kişilikler, dün lanetlediğini bugün kutsamaktan, kapalı kapılar arkasında veryansın ettiklerine de meydanlarda alkış tutmaktan asla kaçınmazlar" diye konuştu.

"EKONOMİK KRİZ KAÇINILMAZDIR"

Bahçeli, ekonomik krizin kaçınılmaz olduğunu ileri sürerek, şöyle konuştu: 
"Başbakan Erdoğan ve hükümeti hukuk devleti prensibini rafa kaldırmak için her çirkefliğe meyletmektedir. İktidarla menfaat birliği kurmuş sahtekarlar, imtiyazlı zümre, yeni yetme elit taife tam korumaya alınmış, zırha büründürülmüştür. Bu ülkede kanun karşısında herkes eşittir. Şayet rüşvet ve yolsuzluk iddialarında adı geçenler yargı önüne çıkarılmazsa hukukun vaaz ettiği eşitlik ilkesi zedelenecektir. Mahkemelere güven tamamen bitecektir. Hiç kimsesi olmayan, arkası ve dayanağı bulunmayan insanlarımızın devlete karşı itimat ve inançları eriyecektir. Bu durum bir devletin çökmesi, orman kanunlarının egemen olması için yeter sebeptir. Milli vicdan bu gelişmeler karşısında perişan olacak, toplumu bir arada tutan ahlaki ve hukuki normlar birer birer hükümsüz kalacaktır. Uyarıyorum, bu şartlar altında ekonomik kriz kaçınılmazdır. Dikkat edilsin, krizin tüm belirtileri görülmeye başlanmıştır. Türkiye bu doz ve ölçüde giderse, siyasetin hukuka duvar olması sürerse, Dövizdeki yükselme, borsadaki iniş daha da hızlanacak, Türkiye vahim bir ekonomik buhranla, reel krize kadar sıçrayacak panik haliyle karşılaşacaktır. Yerli veya yabancı yatırımcılar kaçacak, Türkiye'nin risk primi artacak, faizleri durdurmaya kimsenin gücü yetmeyecektir."

"DEVLET KİLİTLENDİ, TANSİYONU DÜŞÜR"

Bahçeli, Başbakan'ın havalimanı mitinglerinden vazgeçip tansiyonu düşürmesi gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Başbakan görmelidir ki, devlet kilitlenmiştir. Bu zihniyet çok acil şekilde tansiyonu düşürmelidir. Birinci olarak devleti tam olarak çalıştırmalı, rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının ucu kendisine, çocuklarına bile dayanıyorsa, hukuka saygı gereğince lazım gelen özveriyi göstermelidir. İnkar ederek rüşvet ve yolsuzluk selinin önüne geçemeyecektir. Devleti saran örgüt kimse, paralel yapılanma olarak lanse ettiği kimlerse ve eğer varsa, uluslararası komplonun arkasında kimleri tespit etmişse mutlaka üzerine gitmelidir. Başbakan Erdoğan, kendisini yanlış yönlendirenleri, kitleleri manipüle etmek amacıyla uyguladıkları algı yönetiminin mimarlarını ve çok bilmiş akıl hocalarını vakit geç olmadan başta ayağa gözden geçirmelidir. Gezi Parkı'nda kendisine tavsiye edilen redde dayalı siyaset stratejisi bu kez tutmayacaktır. Toplumu sakinleştirmeli, herkese güven vermeli, yapay topluluklarla gece yarısı mitingler düzenleyip öfke ve nefret pompalamamalıdır. Başbakan aklı varsa biraz susmalı, geriye çekilmelidir. Her önüne gelen yerde konuşmamalı, tehlikenin farkına varmalı, Türkiye'nin meşru zeminlerden kayıp gittiğini idrak etmelidir. Havaalanlarında, siyasi tarafgirlikten başka gözü bir şey görmeyen, gerçekte ise hakkını yediği, hukukunu çiğnediği kalabalıkların huzurunda şov yapmaktadır."

"GÜCÜN YETİYORSA YANINDAKİ HIRSIZLARA ASALAKLARA BAK"

Bahçeli, eleştirilerini şöyle sürdürdü: 
"Görevini yapan savcılara yüz karası diyen Başbakan, gücü yetiyorsa, vicdanı varsa, yolsuzluğun başında değilse, yüzü zift gibi kararmış yanındaki hırsızlara, milletin parasıyla zenginleştirdiği asalaklara bakmalıdır. HSYK'yı eleştiren, Danıştay'ın Adli Kolluk Yönetmeliğiyle ilgili verdiği iptal kararını yerden yere vuran bu zihniyet bize açıkça cevap vermelidir. 12 Eylül 2010 Referandumunda; HSYK'yı birilerinin arka bahçesi olmaktan çıkarıp, milletin ön bahçesi yaptık diyen kimdir? Hukuktaki kast sistemini bitirdik diyen kimdir? Mahkemelerdeki ideolojik tercihleri sonlandırdık diyen, yargıyı siyasi tasalluttan kurtardık sözleriyle avaz avaz bağıran zeka özürlüsü kimdir? Soruyorum, yetmez ama evetçiler nerededir? Geçmişte, biz özel hayata müdahil olmayın dedikçe, Başbakan ne özeli, genel genel diyerek bas bas bağırıyor, itibar suikastçılarının eline koz veriyordu. Biz hukuk siyasileşiyor dedikçe, mahkemeleri kimsenin emrine vermeyeceğiz, hukukun üstünlüğünü sağlayacağız diyerek ahkam kesiyordu."

"YENİ TÜRKİYE'DE KARA PARACILAR HAYIRSEVER OLDU"

Bahçeli, yeni Türkiye'yi şöyle anlattı:
"Yeni Türkiye, hırsızın polisi görevden alma ahlaksızlığı, mahkemelerin karartılması ve mağduriyettir. Yeni Türkiye hukukun keyfileşmesi, çetelerin güçlenmesi, kuvvetler ayrımının yok edilmesidir. Yeni Türkiye Türklüğün yok sayılması, Andımızın kaldırılması, T.C.'nin silinmesi, milletin adına kast edilmesidir. Yeni Türkiye, rüşvetçilerin, kara paracıların, yabancı devletlerin hesabına çalışan ne idüğü belirsizlerin hayırsever olarak sunulmasıdır. Yeni Türkiye, para sayma makinelerinin yatak odalarına, milyon dolarların kutucuklara koyulmasıdır. Yeni Türkiye, hanedan çocuklarının vakıflara saklanarak devleti soyup soğana çevirmesi, imar mafyası haline gelmesidir. Yeni Türkiye, inkar, yalan, iftira, teslimiyet ve tavizdir. Yeni Türkiye hızlanarak çalan tren soyguncularının övülmesi, hazine yağmacılarının baş tacı yapılmasıdır. Yeni Türkiye iblise verilmiş açık çek, emperyalizme çıkarılan açık davetiye, Kürdistan'a verilen vizedir. Yeni Türkiye İmralı canisinin, peşmerge başının, polis ve Mehmetçik katillerinin gökler çıkarıldığı, PKK'nın siyasi statü elde ettiği hıyanet ve hezimet tablosudur."

MHP'NİN İZMİR BELEDİYE BAŞKAN ADAYLARI

Aliağa: Serkan Acar, Bayındır Mümtaz Almışlar, Bayraklı, Mehmet Topbaş, Bergama Özkan Karadiken, Beydağ, Alaattin Topçu, Bornova Erol Bahtiyar, Buca Levent Çizmeli, Çiğli Mehmet Yalçın Dilaveroğlu, Dikili Halis Devecioğlu, Foça Serdar Mersin, Gaziemir Köksal Koç, Güzelbahçe Hasan Berrak, Karabağlar Cihan Demir, Karaburun Ogün Dönmez, Karşıyaka Lütfü Kılıç, Kınık Rıza Dönmez, Kiraz Saliha Şengül, Konak Adil Özyiğit, Menemen Ahmet İncesu, Narlıdere Umut Göl, Ödemiş Mehmet Yılmazer, Selçuk Levent Görün, Tire Hasan Çağlı, Torbalı Yurdadoğ Mutlu, Urla Hüseyin Akgün,

NOTLAR 

MHP İzmir'de aday tanıtım toplantısını, Kültürpark'taki Uluslararası Fuar Alanı 3 No'lu Hol'de gerçekleştirdi. Sinema düzeni yapılan salona 3 bin sandalye yerleştirildi. Bahçeli'nin konuşmasını yaptığı sahnenin iki yanına "Ne Mutlu Türküm Diyene" yazıldı. Arkasında, "Artık yeter. Şimdi söz senin İzmir" ifadesi yer aldı. Salonun duvarlarında " Üretken belediyecilik" yazılı afişler yer alırken "Bakan evlatları için değil vatan evlatları için çalışacağız" pankartı dikkat çekti.Partililer, çocuklarıyla geldiği toplantıda üç hilalli bayraklar salladı. Bahçeli'nin konuşması, üç kameralı çekim ile canlı verildi.

Toplantı öncesi Ahmet Şafak'ın parti için yaptığı şarkılar çaldı. Toplantı öncesi Balkon Rumeli Derneği halk oyunları gösterisi sundu. Bahçeli salona girmeden önce partililer MHP'nin seçim şarkılarıyla coştu. Şarkının anlamlı sözleri şöyleydi; "Anlattık duymadılar, adamdan saymadılar, çaldılar doymadılar. Çuvalla götürdüler. Yediler bitirdiler ‘illallah' dedirttiler. Bak millet hasta, çorbası yok tasta. Kanımızı yediler, kanımızı emdiler, yaşarken öldürdüler. Hadi artık Türkiye bir kerecik Türkiye, vedalaş dertlerinde. Böyle gelmiş ama böyle gitmez usta, ne dersin bu hususta."Bahçeli konuşmasını promter'dan (camdan akan yazı) okudu.

AK PARTİ'LİLERLE MHP'LİLER HAVALİMANINDA KARŞILAŞTI

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin İzmir belediye başkan adaylarını tanıttığı toplantısının ardından Swissotel Grand Efes'te dinlendi. Daha sonra İzmir Adnan Menderes Havalimanı'na giden Bahçeli, partisinin İl Başkanı ve genel başkan yardımcıları ile VIP Salonu'nda 15 dakika oturup, sohbet etti. Bahçeli, uçakla Ankara'ya döndü.

İzmir'de Bahçeli'nin kentten ayrılacağı sırada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da Manisa dönüşü VIP Salonu önünde halka hitap etmesi planlanmıştı. İzmir Emniyet Müdürlüğü, MHP'den uğurlama yapılmamasını istemişti. MHP geri adım atmazken, Başbakan Erdoğan'ın havalimanı mitinginin yeri değiştirilerek, VIP Salonu'ndan uzak bir noktaya alındı.

Ellerinde üç hilalli parti bayrakları taşıyarak Bahçeli'yi uğurlamaya gelen partililerle, miting alanına yürüyen Ak Partililer havalimanında karşılaştı, ancak herhangi bir gerginlik yaşanmadı.

Yorumlar