'Taş hastalıklarının 10 yıl içerisinde yüzde 30 tekrar etme riski var'

Taş hastalıklarında yüzde 70 oranında genetik faktörlerin etkili olduğunu söyleyen Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Coşkun Şahin, "Taş hastalığı kronik bir rahatsızlık olduğu için vücudu taştan temizlenen...

Google Haberlere Abone ol
'Taş hastalıklarının 10 yıl içerisinde yüzde 30 tekrar etme riski var'

Taş hastalıklarında yüzde 70 oranında genetik faktörlerin etkili olduğunu söyleyen Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Coşkun Şahin, "Taş hastalığı kronik bir rahatsızlık olduğu için vücudu taştan temizlenen bir kişide dahi 10 yıl içerisinde yüzde 30 oranında tekrar etme riski vardır." dedi.

Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Coşkun Şahin, hastaların kendilerine en az zararı veren, vücut bütünlüğünü bozmayan yöntemlerle tedavi olmalarını tavsiye etti. Böbrekte bir santimin altında bir taş varsa günübirlik bir tedaviyle narkozsuz olarak dışarıdan şok dalgası verme yöntemi olan ESWL ile taş kırma işlemi yapılabileceğini aktaran Şahin, "Bu yöntemle sonuç alınamayan taşlarda ise Holmium Laser yöntemi kullanılmaktadır. Daha çok 2 santimin altında ve böbreğin alt kalikslerinde bulunan taşlarda kullanılan bu yöntem her türlü sertlikte ki taşa kolaylıkla uygulanabilmektedir." dedi.

Bugünlerde tedavi edilemeyen taş hastalığının kalmadığını vurgulayan Prof. Dr. Şahin, "Böbrek taşı hastalıkları en çok Anadolu ve Ortadoğu coğrafyasında görülüyor. Her yaşta karşılaşılabilen taş hastalıklarına 20-50 yaş grubu erkeklerde daha sık rastlıyoruz. Hastalık hiç belirti göstermeden gelişip tesadüfen yapılan bir idrar tahliliyle öğrenilebildiği gibi aşırı ağrı, bulantı, kusma şeklinde de kendini gösterebiliyor. Ayrıca hastalar tarafından bel ağrısıyla da çok sık karıştırılıyor. Taş olduğu teşhis edildikten sonra tedavisinde hangi yöntemin kullanılacağı ise hastada, yüksek tansiyon, şeker, iskelet bozuklukları, aşırı kilo gibi risk faktörlerinin olup olmamasına ve taşın yapısına, büyüklüğüne, bulunduğu bölgeye göre belirleniyor. Taş tedavisindeki son yöntemler kullanılmaya başlayıncaya kadar idrar kanalından böbreğe girip ulaşabildiğimiz kadar taşı kırabiliyorduk. Fakat şimdi lazerle böbreğin tüm kanallarında taş olsa dahi hepsine ulaşıp kırmak mümkün." ifadelerini kullandı. Doğum yapan hastalarının böbrek taşı sancısının doğum sancısından daha ağır olduğunu söylediklerini ifade eden Prof. Dr. Coşkun Şahin, kendiliğinden düşebilecek küçük taşların daha fazla ağrı yaptığını aktardı. Hastalara, bol sıvı tüketmelerini, hareket miktarını artırmalarını ve sıcak banyo yapmalarını tavsiye eden Şahin, açıklamasına şöyle devam etti:

"Ağrısı olmadığı için hastalığın takibini bırakıp doktora gitmeyen hastalar yıllar sonra böbreklerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabiliyor. Taş hastalarının günlük su tüketiminin 3 litre ve üzerinde olması yeni taş oluşumu yüzde 70 oranında önlüyor. Sıvı alımınızı gün içine dengeli dağıtın, su veya süt gibi nötr pH’lı içecekleri tercih edin, idrar miktarınızı gözetim altında tutun. İdrarınızın rengini gözlemleyiniz zira açık renkte olması gerekir. Dengeli ve çeşitlendirilmiş bir diyet uygulayın. Bol miktarda sebze, lifli gıda ve meyve (özellikle turunçgiller) yiyin. Yumurta, mercimek, beyaz pirinç, soyulmuş elma, üzüm, karnıbahar, kabak gibi düşük okzalat içeren gıdaları daha fazla yemeye çalışın. Diyetinizin yeterli kalsiyum içerdiğinden emin olun (günlük yaklaşık 1,000 miligrama denk gelmelidir) ancak kalsiyum destek ürünleri konusunda dikkatli olun ve doktor veya hemşirenizin tavsiyelerini alın. Diyetinizdeki tuz miktarını azaltın (günde 3-5 gr’ı aşmamalıdır). Özellikle genç hayvan etinde bol olan hayvansal proteini çok fazla almayın. Bunun yerine karnıbahar ve bezelyede gibi gıdalarda bulunan sebze proteini alın. Sağlıklı vücut ağırlığınızı koruyunuz (Vücut Kütle Endeksiniz 18-25kg/m2 arasında olmalıdır)."

CİHAN

Yorumlar