'Söz dinleyen çocuk istiyorsanız onu dikkate alın'
Bu yıl 'Çocuk deyip geçme' sloganıyla 7.’si yapılan Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Günleri Sempozyumu’nda bir araya gelen iletişim bilimciler ve psikologlar, çocuk ve iletişim konusunu masaya yatırdı.
Bu yıl 'Çocuk deyip geçme' sloganıyla 7.’si yapılan Çocuk
Gelişimi ve Eğitimi Günleri Sempozyumu’nda bir araya gelen iletişim
bilimciler ve psikologlar, çocuk ve iletişim konusunu masaya
yatırdı. Sempozyuma onur konuğu olarak katılan Psikolog Prof. Dr.
Doğan Cüceloğlu, "Çocukla iyi bir iletişim çocuğu dikkate almakla
mümkün." dedi.
Fatih Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu ve Gelişim Kulübü'nün
ortaklaşa düzenlediği 7. Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Günleri
Sempozyumu, 2 gün boyunca üniversitenin Büyükçekmece Kampüsü'nde
yapıldı. 10 farklı üniversiteden akademisyen ve alanında uzman
isimlerin sunumlarıyla gerçekleşen sempozyuma, geleceğin öğretmen
adayları yoğun ilgi gösterdi. Aile, okul, çocuk ve çevre
perspektifinde iletişim gibi genel başlıklar ele alınırken, üstün
zekâlı öğrencilerle iletişim gibi farklı konulara da temas edildi.
Sempozyumun onur konuğu ise Ünlü Psikolog Prof. Cüceloğlu oldu.
Programın açılış konuşmasını yapan Fatih Üniversitesi Rektör
Yardımcısı Prof. Dr. Fahrettin Gücin, iletişimin önemini değinerek,
"İletişimin olmaması insanları makine haline dönüştürüyor. Tek
düze, konuşmadan, sadece verilen işi yapan makinelerden farkımız
kalmıyor. İletişim alanında ciddi araştırmalar yapılması gerekiyor.
Çocukluk döneminde doğru iletişimin temelleri atılmak isteniyorsa,
burada aileye ve öğretmenlere çok büyük sorumluluklar düşüyor. Siz
öğretmen adaylarına bu alanda sabırlar diliyorum." ifadelerini
kullandı.
Psikolog Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu da iletişimin topluma, zamana,
yaş gurubuna göre farklılık gösterdiğini ifade etti. Cüceloğlu, "2
insan birbirinin farkına varınca iletişim başlar. İletişim,
toplumdan topluma farklılık gösterir. 25 yıllık Amerika tecrübem
bana şunu öğretti; batı insanının maskeleri var ve her sabah onlara
bürünüyorlar. İçi boşaltılmış bir iletişimleri var. Türk toplumuna
baktığımızda durum bunun tam tersi. Anadolu insanı etrafına duyarlı
ve samimiyken, şehirleşme ve eğitim düzeyinin artmasıyla beraber
değerlerinden uzaklaştığını görüyoruz. İnsan, insan olarak
algılandığı takdirde iletişim çok daha kolay sağlanacaktır."
tavsiyesinde bulundu.
'Ailede Geliştirilen İletişim' konulu konuşmasında Cüceloğlu,
çocukla iletişimde güven duygusunun sınırlarına dikkat çekti. Ünlü
Psikolog, "Çocukla iletişimde sınırlar iyi belirlenmelidir. Çocuğun
çizdiği sınırlar ebeveynleri tarafından önemsenmeli. Örneğin, bir
çocuk yürümeye başladığında ebeveynine, "Elimden tutma, özgür olmak
istiyorum! Yanımdan ayrılma ait olmak istiyorum" mesajı
vermektedir. Çocukluk döneminde iyi bir iletişim çocuğun dinlenmesi
ve önemsenmeyle mümkün. Çocuğun iletişiminde anne-baba evde,
eğitmen ise okulda en önemli tanıktır. Bu üçgen aynı oranda
sorumluluk almalı ve çocukluk döneminde atılan her adımın geleceğe
atıldığı unutulmamalıdır. Sevmediği kişiden insan bir şey
öğrenemez. Adımlar sevgi üzerine inşa edilmeli." değerlendirmesinde
bulundu.
"ÇOCUK TÜKETİM NESNESİ OLARAK DÜŞÜNÜLMEMELİ"
Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Günleri’nin konuklarından Okan
Üniversitesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Mesude Atay, çocuk isminin geçtiği
her alanda çocuk haklarının da gündeme gelmesi gerektiğini söyledi.
Çocuk hakları dersinin üniversitelerde zorunlu ders haline
gelmesinden mutluluk verici olduğunu ve çocuklara sağlanan ortamın
aileler tarafından inşa edildiğini belirten Atay, "Çocuğun
gelişimsel düzeyi, istek ve beklentileri göz ardı ediliyor. Aileler
çocuklarını kendi arzularına göre şekillendiriyor. Koşulları
sağlayan aile sonradan çocuğunu acımasızca eleştirebiliyor. Son
dönemde buna sıkça rastlıyoruz. Çocuğun yeme alışkanlığını
değiştiren aile hamburger çağı çocuğu diye eleştirebiliyor ya da
apartman çocuğu, asosyal çocuk diye yargılanabiliyor. Çocuk tüketim
nesnesi olarak düşünülmemeli." diye konuştu.
"ENGELLİ ÇOCUKLARA GÖSTERİLEN İLGİ ÜSTÜN ZEKALILARA DA
GÖSTERİLMELİ"
Fatih Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Ataman, üstün
zekalı çocukların eğitiminde engelli çocuklara nasıl ilgi
gösteriliyorsa üstün zekalılara da o şekilde ilgi gösterilmesi
gerektiğinden bahsetti. Ataman, "Zekâ, parmak izi kadar eşsizdir.
Bu yüzden üstün zekalı çocukların bu bilgi ışığında
değerlendirilmesi gerekir. Üstün zekâlılar, erken konuşur, erken
diş çıkarır, çok soru sorar ve toplumsal olaylara karşı
duyarlıdırlar. Bu çocukların sistem içerisinde sağlıklı yer
alabilmesi doğru bir iletişim kurulması ile mümkün olabiliyor."
dedi.
Sempozyumun bir diğer konuşmacısı Uzman Psikolog Yasemin Aktosun da
sunumunda özgüven ve güven duygusunun önemini aktardı. Aktosun,
"Özgüven ve güven duygusu doğum öncesinde başlar ve devam eder.
Çocuk, özgüven duygusunu babasından, güven duygusunu ise anneden
öğrenir. Bu şekilde ilerler ve toplumsal bir sürece dönüşür."
dedi.
Ayrıca programda eş zamanlı olarak ‘2. Oyuncak ve Eğitici Materyal
Sergisi’nin de açılışı da yapıldı. 2 gün süren Çocuk Gelişimi ve
Eğitimi Günleri Sempozyumu, Ünlü Psikolog Prof. Cüceloğlu’na plaket
verilirken diğer katılımcılara da çeşitli hediyeler verildi.
Sempozyum, hatıra fotoğrafının çekilmesinin ardından sona erdi.
CİHAN
Yorumlar