Sonunda da diz çöktü
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, "Başbakan faiz lobisiyle müzakereye mecbur kalmış ve sonunda da diz çökmüştür" dedi.
Bahçeli, "Başbakan Erdoğan'ın faizlerdeki anormal artışlarla
ilgili sorumluluğu Merkez Bankası'na yüklemesi kaypak ve korkak bir
politikacı kurnazlığıdır.Faizlerin gerilediği, enflasyonun düştüğü zamanlarda bunu hükümetinin
başarısı şeklinde propaganda yapan bu zihniyetin, hava değişince
anında Merkez Bankası'nı satması hiç kimseyi inandırmayacaktır.
Başbakan faiz lobisiyle müzakereye mecbur kalmış ve sonunda da diz
çökmüştür" diye konuştu.
Bahçeli, "Demokrasiden, hukuktan, millete hizmet yolundan asla
ayrılmama konusunda kararlı olduğumuzu herkesin, özellikle AKP-PKK
ortaklığının iyi bilmesi şarttır. Bizim kaybedecek bir anımız
yoktur. Bizim feda edecek bir insanımız yoktur. Bizim boş yere
harcayacağımız, başkalarının çizdiği rotada israf edeceğimiz
değerlerimiz yoktur. Sanal medya kanalıyla kavga çıkartmaya ve
intikam ateşini körüklemeye çalışan özürlü beyinlerden öğrenecek
bir şeyimiz yoktur. Sözde öç almak adına Twitter delikanlılığından,
Facebook kahramanlığından medet uman korkaklara tahammülümüz de
olmayacaktır. Bizim için tek yol demokrasidir" dedi.
"TÜRKİYE EKONOMİSİ ZOR GÜNLER GEÇİRİYOR"
Türkiye ekonomisinin zor günler geçirdiğini ve tüm cephelerde
bozguna uğratıldığını belirten Bahçeli, "AKP hükümetinin
benimsediği ekonomi politikalarının hesapsız, ufuksuz, öngörüsüz
ve vizyonsuz olduğu yaşanılan tecrübelerle sabittir. Bozulan fiyat
istikrarı, tutturulamayan enflasyon hedefleri, sağlanamayan finansal istikrar
ve çarpıklaşan makroekonomik denge Merkez Bankası’nın
inandırıcılığını yerle bir etmiştir. İktidar, Merkez Bankası’nın
bağımsızlığıyla oynadıkça ekonominin güvenlik duvarları bir bir yıkılmıştır"
diye konuştu.
"BAŞBAKAN FAİZ LOBİSİYLE MÜZAKEREYE MECBUR KALMIŞ VE
SONUNDA DA DİZ ÇÖKMÜŞTÜR"
Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü; Başbakan ve hükümeti faiz
lobisinin kabaran iştahını milletimizin ekmeğinden çalarak,
gelirinden aşırarak doyurmaya gayret etmiştir. Başbakan Erdoğan
geçmişteki tüm diklenmelerinin, üst perdeden konuşmalarının altında
ezilmiş, daha üzücü olanı ise faiz lobisinin eline eteğine
sarılmıştır. Bundan sonra çıkan faizler toplumsal ve ekonomik
bünyenin her tarafını ateş topuna çevirecektir. Büyüme azalacağı
gibi, hayat pahalılığı çoğalacak, işsizlik artacak, yatırımlar
inişe geçecektir. 166 milyar dolarlık döviz
açığı bulunan özel sektörümüzün kur artışlarından dolayı ilave
külfetlere maruz kalmasının yanında, faiz artışıyla kullandığı
kredilerin ağırlığı da dayanılmaz boyutlara ulaşacaktır. Şu hususun
altını kalın olarak çizmek lazımdır ki, Başbakan Erdoğan’ın
faizlerdeki anormal artışlarla ilgili sorumluluğu Merkez Bankası’na
yüklemesi kaypak ve korkak bir politikacı kurnazlığıdır.Faizlerin
gerilediği, enflasyonun düştüğü zamanlarda bunu hükümetinin
başarısı şeklinde propaganda yapan bu zihniyetin, hava değişince
anında Merkez Bankası’nı satması hiç kimseyi inandırmayacaktır.
Başbakan faiz lobisiyle müzakereye mecbur kalmış ve sonunda da diz
çökmüştür. Lafta faiz artışına karşı duran Başbakan Erdoğan,
gerçekte faizcilere mihmandarlık ve sancaktarlık yapmaktan geri
durmamıştır. Yanlış, gevşek ve başı sonu belli olmayan
politikalarla faiz tahakkümü altına giren muhterem vatandaşlarım bu
hastalıklı ve yabancıların esiri olan iktidarı mutlaka alt
edecektir. Haramı helal gösterenler, faizi caiz kılıfına sokma
fırsatçılığının bedelini şüphesiz en kısa sürede
ödeyeceklerdir."
"HÜKÜMET SUÇA BATMIŞ, HER TARAFI KAPKARA
KESİLMİŞTİR"
Başbakan Erdoğan'ın iktidarda kaldıkça otoriteryen bir tercih ve
anlayışa saptığını ifade eden Bahçeli, "Bu zihniyetin tüm
hesaplarını iktidardan hiç gitmemek üzerine bina ettiği
anlaşılmaktadır. Bir defa bu durum demokrasiyle tamamen terstir.
Başbakan partisine verilen oyları yanlış yorumlamış, milli iradeyi
keyfince saptırmıştır. AKP’yi destekleyen muhterem kardeşlerim;
Başbakan daha iyi çalsın, daha fazla çırpsın diye oy
vermemişlerdir. Ayakkabı kutuları milyon dolarla dolsun taşsın diye
oy vermemişlerdir. Bakan çocukları köşeyi dönsün, Başbakan
çocukları hazine arazilerini yağma etsin dememişlerdir. Başbakan
milli iradeyi dolandırmış, AKP’ye umut bağlayan milyonlarca
vatandaşımızı aldatmıştır. Hükümet suça batmış, her tarafı kapkara
kesilmiştir" dedi.
"BAŞBAKAN VE HÜKÜMETİ TAM MANASIYLA
ÇETELEŞMİŞ"
"AKP hükümeti milletin nesi var nesi yoksa yandaşlara dağıtmış,
yolsuzluklarla buharlaştırmıştır" diyen Bahçeli, "Türkiye
hırsızlıların iktidar koltuğunda oturduğu kara günleri
yaşamaktadır. Türkiye küçüğünden büyüğüne harama el uzatan, haramla
bütünleşen, fakirin fukaranın, mazlumun muhtacın nafakasını aşıran
AKP saltanatının dehşetine tanık olmaktadır. Başbakan ve hükümeti
tam manasıyla çeteleşmiş, yürütmede, götürmede, vurgunda ustalaşmış
ve markalaşmıştır. Gördük ki, AKP milletvekillerinden sekizi 43 gün
içinde istifa etmişlerdir" diye konuştu.
"KONUŞAN İKİ ESKİ BAKAN DA SANIRSINIZ MASUMİYET
ABİDESİDİR"
Bahçeli, "Yolsuzluk iddialarından dolayı koltuklarından olan ve
seçim bölgeleri Mardin ve Mersin’de konuşan iki eski bakan da
sanırsınız masumiyet abidesidir. Haklarında düzenlenen fezlekelerle
ilgili ağızlarını bıçak açmayan ve hesap vermekten ürken bu iki
eski bakanın önce temize çıkıp sonra seçmenlerinin yüzüne bakmaları
demokratik ahlakın bir gereğidir. Başbakan her şeyi komplo olarak
tarif edip karşı saldırıya geçse de partisi ve hükümeti kan
kaybetmektedir. Geçtiğimiz günlerde AKP’den istifa eden bir
milletvekilinin giderayak dile getirdiği itirafları hakikaten çok
düşündürücüdür" dedi.
"BAŞBAKAN ERDOĞAN TÜMÜYLE HEZEYANDADIR"
Bahçeli, "Tuzluğa ihanet diyen Başbakan; PKK’nın turnikesi,
Barzani’nin tutsağı, Ermenilerin tuğlası, Rumların tuğrası,
haçlıların tutkunu, Türk düşmanlarının turfandası, vatansızların
turbosu olmayı nasıl izah etmektedir? İşin açıkçası, bugüne kadar
AKP’ye, PKK’nın sızdığını, BOP’un ambargo koyduğunu, küresel
hesapların tutunduğunu, İmralı canisinin yapıştığını biliyorduk da
tuzlukların sızacağını hiç düşünmemiştik. Başbakan Erdoğan tümüyle
hezeyandadır. Ağzından ne çıktığının ya farkında değildir, ya da
iradesini gömmüştür.Başbakan Türkiye’nin başına musallat olan
gelmiş geçmiş en ciddi siyasi afettir. Sayın Başbakan şunu bil ki,
seni ve hükümetini Tuz Gölü’ne atsak, kireç kuyusuna bastırsak,
sabun deryasına soksak, ardından da Van Gölü’nde durulasak, yine
aklanamaz, yine de temizlenemezsiniz" diye konuştu.
"BAŞBAKAN ERDOĞAN MEDYA ŞİRKETLERİNİN EL DEĞİŞTİRMESİNDE
AKTİF ROL OYNAMIŞTIR"
Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti ; "Özellikle Sabah Gazetesi ile
ATV’nin 20 Aralık 2013’te Zirve Holding’e devrinde hırsızlığın,
rüşvetin, yüzdeyle fırıldak çevirmenin tüm hünerleri
sergilenmiştir. Anlaşılmıştır ki, Başbakan Erdoğan medya
şirketlerinin el değiştirmesinde aktif rol oynamıştır. Yine
anlaşılmıştır ki, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme eski Bakanı
çantacılık yapmış, işadamlarının hissesine düşen haracı aralarında
paylaştırmıştır. Başbakan’ın mahdumu da işadamlarını yakından takip
etmiş, onlara gerekli talimatları vermiştir. Başbakan Erdoğan, bir
ara Çalık Grubu’nun yönetiminde bulunan medya organlarının kazaya
uğramaması ve başka ellere geçmemesi için verdiği ihalelerin
diyetini istemiştir. AKP’nin kuytusuna yatarak banka hesaplarını
dolduran, usulsüz yollarla devletten ihale alan işadamlarının
tansiyonu çıksa da, yüzleri simsiyah olsa da, geceleri uyumakta
zorluk çekseler de kendilerinden istenen yüz milyonlarca doları
Başbakan’a tıpış tıpış vermişlerdir İşte bu suçüstü hali asrın
rüşvet ve yolsuzluğudur. Başında da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan vardır. Türkiye
yolsuzluğun ve rüşvetin adeta cirit attığı, devletin üstüne çöktüğü
bir yer haline gelmiştir. Başbakan ananas ve tesbih şifresi üzerine
kafa yoracağına, yargı yakasından tuttuğunda, yandaş işadamları
kendisini ele verdiğinde ne yapacağını şimdiden planlamalıdır.
Böyle giderse yakın vadede kendisinin önünde sadece iki yol
kalacaktır: Ya mahkemede hesap verecek, ya da tası tarağı toplayıp
Okyanus Ötesinde soluğu alacaktır."
"GÜNDEM DEĞİŞTİRME MÜHENDİSLİĞİNE
SOYUNMUŞTUR"
Bahçeli, "Başbakan Erdoğan İran seyahatinden dönüş yolculuğunda bir
kez daha gündem değiştirme mühendisliğine soyunmuştur. Başbakan
Erdoğan gizli dinlemelerden şikâyet ederek herkesin bundan dert
yandığını açıklamıştır. Cumhurbaşkanı’ndan Meclis Başkanı’na,
şahsından ailesine ve çocuklarına varıncaya kadar dinlenmedik
kimsenin bırakılmadığına vurgu yapmıştır. Her ne kadar
Cumhurbaşkanı Sayın Gül Başbakan’ı pek ciddiye almasa da, şüphesiz
ki konu önemlidir. Ne tuhaftır ki, Türkiye’yi telekulak çetelerinin
emrine sokan Başbakan telefon dinlemelerinden sızlanmaktadır. Korku
devletinin sütunlarını diken bu şahıs her tarafı böcek sardı
diyerek ön almaya çalışmakta, kendisini masum göstermeye
çabalamaktadır" dedi.
TEFTİŞ KURULU RAPORU
Bahçeli, "Başbakan Erdoğan’ın ofis ve resmi konutunda bulunan
dinleme cihazlarıyla ilgili düzenlenen Teftiş Kurulu Raporu
tamamlanarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na intikal
ettirilmiştir. Müfettişlerin bu kadar önemli bir konuyu bir yılda
tamamlaması ayrı bir tartışma konusu olsa da, adli sürecin nasıl ve
ne şekilde cereyan edeceği bizim açımızdan mühimdir. Başbakan yasa
dışı dinlemelerin önüne geçmek için yeni bir düzenlemenin
arifesinde olduklarını söylemiştir. Buna göre, adli takibe ancak
ağır ceza mahkemelerin karar vereceğini, oy çokluğunun değil, oy
birliğinin aranacağını ifade etmiştir. Başbakan dinlemelerin
sınırsız olmayacağını, önce 3 aylık bir sürenin tayin edileceğini,
bunun birer ay olmak üzere 3 ay daha uzatılabileceğini ve toplamda
da 6 ayı geçmeyeceğini ileri sürmüştür. Başbakan ve hükümetinin
telefon dinlemeleriyle ilgili kanun değişikliği hazırlığı
bulaştıkları rüşvet ve yolsuzluk iddialarını örtme sinsiliğine
hizmet etmektedir. Özel Yetkili Mahkemelerle ilgili planlama da
buna dönüktür. Başbakan sıkışmış, kendince gündemi değiştirme
mecburiyetinde kalmıştır. Bu sebeple düğmeye basmış, PKK’nın ve
İmralı canisinin de rüşvet ve hırsızlık serüvenine verdiği
destekten dolayı gönüllerini hoş edecek yeni bir demokratikleşme
paketinin müjdesini vermiştir" diye konuştu.
TMK 10'NCU MADDESİNDE YAPILMASI PLANLANAN
DEĞİŞİKLİK
"Terörle Mücadele Kanununun 10’ncu maddesinde yapılması planlanan
değişiklik PKK’ya verilen tavizlerde yeni bir halkadır" diyen
Bahçeli, "Rüşvetçiler, ihaleye fesat karıştıran yandaş işadamları,
cezaevindeki sahtekarlar, yolsuzluk çeteleri Başbakan’ın paketiyle
umutlanmıştır. Şunu biliniz ki, böylesi bir pakete demokratik
demek, bizzat demokrasiye ihanet, milletimize hakaret, adalete
kelepçe takmak demektir. Kanun kaçakları, kamu bankalarını
soyanlar, mazlum ahı alanlar, yetimlerin hakkını gasp eden
kutucular, ayakkabıcılar, kasacılar, devlete sırtını dayayan
haramzadeler ne yaparlarsa yapsınlar ne beşeri adaletten ne de
Mahkemeyi Kübra’nın hükmünden kurtulamayacaklardır. Başbakan
unutmasın ki, darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmamış,
olmayacaktır" dedi.
"ESAD YÖNETİMİ PYD VE PKK İLE KONTAK
HALİNDE"
Esad yönetiminin PYD ve PKK ile kontak halinde olduğunu beliten
Bahçeli, şunları söyledi; "Şam idaresi PYD kanalıyla kendisine
güvenli bir alan oluşturmuştur. IŞİD terör örgütü Esad hesabına
tetik çekmekte, Türkmen kanı dökmektedir. En son 4 Türkmen komutan
katledilmiştir. Buradan vefat eden kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan
rahmet diliyorum. Türkmen kardeşlerimizin can ve mal güveliği
tehlike altındadır. Türkmenler yerinden yurdundan olmaktadır. El
Kaide’nin türevi olan IŞİD’in Özgür Suriye Ordusuyla çatışmaları
Türkiye’ye sıçramaktadır. Geçen hafta, IŞİD’in ateşlediği bir havan
topu mermisinin Çobanbey Hudut Karakolumuzun yakına düşmesi
tehlikenin büyüklüğünü gözler önüne sermiştir. Herhangi bir zayiata
yol açmayan bu gelişmenin hemen ardından, değişen angajman
kuralları gereğince Türk Silahlı Kuvvetleri merminin geldiği
bölgeye tank ve ağır makineli silahlarla karşılık vermiştir.
Türkiye görüldüğü kadarıyla El Kaide terör örgütünün de menziline
girmiştir. Hiçbir sonuç vermeyen 2’nci Cenevre Konferansı’nda
meşruiyetini artıran, müzakere edilecek bir mevkiye ulaşan Esad
yönetimi kuvvetle muhtemel ülkemize yönelik mütecaviz emellere
destek verecektir."
"NAMUS BİLDİĞİMİZ VATANIMIZI ATEŞE
ATAMAYACAKLARDIR"
Bahçeli, "Etrafımızdaki terör kuşatmasının önüne geçilemezse,
topraklarımızın bugünkü halini, devletimizin bugünkü yapısını,
milletimizin bugünkü beraberliğini muhafaza etmek mümkün değildir.
Başbakan’ı uyarıyorum, ülkemizin içinde bulunduğu yakın coğrafyada
yaşanan gelişmeler Türkiye’nin sürüklendiği olumsuz süreci
hızlandırıcı rol oynamaktadır. Buna karşı tedbir almamak,
çözülmeye, bölünmeye ve dağılmaya meyyal bir siyaset
izlemek en büyük ihanettir. Ve bu ihanetin tarafları da Milliyetçi
Hareket Partisi yok olmadan gün yüzü göremeyecekler, namus
bildiğimiz vatanımızı ateşe atamayacaklardır" diye konuştu.
Yorumlar