"Ruhumuzu Ramazan'da bakıma almalıyız"

Amasya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Recep Orhan Özel, başta oruç olmak üzere hatim, mukabele, teravih, infak, vaaz ve nasihatin bolca yer aldığı, “bin aydan daha hayırlı” olan 'Kadir Gecesi’nin de içinde...

Google Haberlere Abone ol
"Ruhumuzu Ramazan'da bakıma almalıyız"

Amasya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Recep Orhan Özel, başta oruç olmak üzere hatim, mukabele, teravih, infak, vaaz ve nasihatin bolca yer aldığı, “bin aydan daha hayırlı” olan 'Kadir Gecesi’nin de içinde bulunduğu maneviyatla dolu bir iklime girildiğini söyledi.

Ramazan ayının, müminin dünyasında anılan özellikleriyle soyut bir kavram olmaktan çıktığını, adeta ete kemiğe bürünmüş bir şahsiyet kazandığını belirten Yrd. Doç. Dr. Özel, “Bir aylık zaman dilimi içine, böyle yoğun bir manevi programın konulmasının hikmetleri vardır tabi. Öncelikle bunun, insanın ruhi ve psikolojik yapısı ile yakından ilgisi söz konusu. İnsan yıl içinde yaşadığı yoğun dünyevi meşguliyet ve problemler içinde, manevi dünyasında, gönül âleminde bazı eksilmeler, kayıplar yaşayabilir.

Zira insan, sadece et ve kemikten ibaret biyolojik bir varlık değildir. O, madde ve manasıyla beden ve ruhuyla insandır. Modern hayatın koşuşturmacası içinde, kalp âleminde yaşanan erozyon ve arızaların telafisi için, yoğunlaştırılmış bir manevi programın uygulanması şarttır. Aynen enerjisi azalan cihazların bir güç kaynağına bağlanması gibi, Ramazan ayı da müminin gönlüne zindelik, manevi âlemine hayat bahşeder. Buna göre Ramazan’ı, manevi enerjinin depolandığı bir dönem olarak görebiliriz. O’nun için bu ayda, şairin “Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin” dediği gibi, ruhumuzu tabiri caizse bakıma almalı, ona karşı bu mübarek ayın feyiz ve bereketinden olabildiğince cömert davranmalıyız.” diye konuştu.

“MÜMİN TUTTUĞU ORUCUN KENDİSİNİ NE KADAR TUTTUĞUNA DİKKAT ETMELİDİR”

Yapılan ibadetlerin insanı kötülüklerden alıkoyması gerektiğini kaydeden Özel, “Buna göre, bizi kötülükten alıkoymayan namazın, düzeltilmeye ihtiyaç duyan yönleri var demektir. Hz. Peygamber de (sav) kişiyi kötülükten alıkoymayan orucu, sadece aç ve susuz kalmak olarak nitelemiştir. Orucun, günün her anında ibadet halinin yaşandığı bir ibadet olduğu düşünülürse, kötü söz ve davranışların oruçla eş zamanlı bulunmasının mümin için oldukça tezat bir durum olduğu iyi anlaşılır. Bu durumda insanın orucu tutmasından ziyade, orucun insanı tutmasından bahsetmek daha anlamlı olmaktadır. Her mümin, tuttuğu orucun aslında kendisini ne kadar tuttuğuna dikkat etmelidir.

Ramazan’ın bireye kazandırdığı faydaların toplumsal düzeyde dikkate değer yansımaları olmaktadır. Nitekim bu ayda yaşanan manevi iklim, toplumsal birlik ve bütünlüğümüze de güzellikler katmaktadır. Pek çok insan, farkına vardığı ama değişik nedenlere vazgeçemediği kötü davranışları bırakmak için Ramazan’ı kendilerine ‘milat’ kabul eder. Terk ettikleri kötü alışkanlıklar, onlar için yeniden doğuştur adeta. Ramazan-ı şerif ayında suç oranlarının diğer zamanlara göre azaldığı bilinmektedir. Öte yandan aileler ve dostlarla paylaşılan iftar sofraları, zengin fakir arasında kurulan köprüler, hep bir ağızdan cami kubbelerinde yankılanan salât-ü selâmlar, beraberce semâya açılan eller ve nihayet yaşanan bayram sevinci, insan ilişkilerine yeni bir soluk ve düzen getirmektedir. İnsanlar arasında oluşturduğu sevgi, kardeşlik, paylaşma, yardımlaşma duyguları ile Ramazan, kalplerimizi birbirine yaklaştırmaktadır.” şekliden konuştu.

"RAMAZAN AYINI BAŞLI BAŞINA BİR OKUL OLARAK GÖREBİLİRİZ"

Yrd. Doç. Dr. Recep Orhan Özel Ramazan ayını farklı kılan özellikleri dikkate aldığımızda, Ramazan’ın manevi üstünlüklerinin, inananlara sunulmuş son derece büyük bir fırsat teşkil ettiğini belirterek şunları kaydetti: “Böyle değerli bir aya kavuşmuş olmak, Allah’ın önümüze koyduğu mükemmel bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. İçerdiği manevi değerlerle, yediden yetmişe mümin şahsiyetinin olgunlaşmasında önemli roller üstlenmektedir Ramazan. Manevi kazanımları itibarıyla Ramazan-ı şerif ayını başlı başına bir okul olarak bile görebiliriz. Bu nedenle maddi alanda sunulan eğitim fırsatlarına gösterdiğimiz rağbet gibi, Ramazan okulunu da manevi eğitimimiz kapsamında kaçırılmaması gereken bir fırsat telakki etmeliyiz.” CİHAN

Yorumlar