Prof. Dr. Bocutoğlu: Türkiye, Kırım Kıpçakları için özel politika geliştirmeli

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof.

Google Haberlere Abone ol
Prof. Dr. Bocutoğlu: Türkiye, Kırım Kıpçakları için özel politika geliştirmeli

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersan Bocutoğlu, Kırım Kıpçakları'nın hukukunun korunması amacıyla Türkiye’nin özel bir politika geliştirmesinin elzem olduğunu belirtti. Bocutoğlu, küresel sermayenin arzu ettiği, bütün kuralları kendisinin koyup kendisinin bozduğu tek kutuplu bir dünyaya asla müsaade edilmemesi gerektiğini savundu.

Prof. Dr. Bocutoğlu, Ukrayna ve Kırım’da yaşanan son gelişmeler hakkında yaptığı açıklamada, küresel sermayenin Ukrayna’yı Batı bloğuna dâhil etme teşebbüsünün, Kırım’ın Rusya’ya katılması ile sonuçlandığını ifade etti. Her ne kadar Rusya Federasyonu Başkanı Putin, Doğu Ukrayna’daki Rus nüfusu üzerinde şimdilik hak iddia etmeyeceklerini açıklamış ise de, böyle bir ihtimalin daima namludaki mermi gibi sessizce beklediğini akılda tutmak gerektiğinin altını çizen Bocuoğlu, “Sivil bir ayaklanma ile Ukrayna’yı Batı bloğuna dahil etmeyi planlayan küresel sermaye, bu teşebbüsünün Kırım’ın Rusya Federasyonu’na katılımıyla sonuçlanacağını ve Doğu Ukrayna’nın potansiyel bir tehdit altına gireceğini öngörmüş müdür? Bu soruya ne tür bir cevap verilirse verilsin, küresel sermayenin halkları kışkırttığı, fakat son tahlilde arkasında duramadığı aşikârdır. Anglo-Amerikan dünyası, Avrupa Birliği ve NATO; Ukrayna konusunda fikir birliği içinde değildir. Rusya Federasyonu’nun Almanya ve Çin’i ikna ettikten sonra Kırım adımını attığı öngörülebilir. Rus-Alman ilişkileri göründüğünden daha derin olmalıdır. Kara Avrupa’sının ve Avrupa Birliği’nin patronunun Almanya olduğu bir realitedir.” dedi.

Bocutoğlu, Orta ve Kuzey Afrika, Orta Doğu, Pakistan, Bangladeş, Afganistan ve Endonezya gibi medeniyeti sahipsiz olan memleketlerde fikir birliği içinde, cür’etle ve sür’atle operasyonlar yürüten küresel sermaye, tıpkı Gürcistan’da olduğu gibi Ukrayna’da da parçalı ve düşük bir profil verecek ve sessizliğini koruyacağını savundu. ‘Sanki Ukrayna senaryosu Kırımı Rusya Federasyonuna terk etmek üzerine kurulu gibidir’ iddiasında bulunan Bocutoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı: “Eğer bu ihtimalde hakikat payı varsa, küresel sermaye Kırım karşılığında Rusya Federasyonundan nasıl bir taviz koparmıştır? Eğer vizyona konan bu gösteri, “Kırımı al, Ukrayna’yı ver!” operasyonu ise, göstermelik ağız dalaşı ve tehditler ile küresel ekonomiyi germeye gerek yoktur. Küresel sermaye, sorunlu bölgelerinden ayıklanmış bir Ukrayna’yı Avrupa Birliği’ne almayı düşünüyor ise, Türkiye için de benzer niyetleri var mıdır? Bu soru üzerinde derinliğine düşünmek gerekir.” Federal Rezerv Bankasının eski başkanı Alan Greenspan, Ukrayna konusunda silahlı müdahale yerine, Rusya Federasyonu ekonomisinin finansal bir kriz ile yıkılmasını önerdiği bilgisini paylaşan Bocutoğlu, Türkiye dâhil yükselen BRIC ekonomilerinin, finansal küreselleşme karşısında daha dikkatli olmaları gerektiği uyarısında bulundu.

‘Küresel sermaye, Rusya Federasyonu’nun sinir uçları ile oynamaktan vazgeçmelidir’ ifadelerini kullanan Prof. Dr. Bocutoğlu, "Bu tutum Rusya Federasyonu’nu daha agresif politikalara itmekten başka bir amaca hizmet etmeyecek, Rusya’nın Kırım’a müdahalesi öncesindeki status quo ile elde edilen kazanımları tehdit edecektir. Olan Kırım Kıpçaklarına olmuştur. Uzun ve meşakkatli mücadelelerle elde ettikleri kazanımların geleceği belirsizdir. Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası ittifaklarla birlikte hareket etmesi tabiatıyla dış politikasının gereğidir. Bununla birlikte, Ukrayna ve Kırım konusunda Türkiye’nin NATO ile Rusya Federasyonu arasında dengeli bir politika izlemesi şarttır. Suriye konusunda Türkiye’nin önce sıfır sorun politikasından sapmaya zorlanması ve sonra yalnız bırakılması tecrübesi dikkate alınarak, Ukrayna konusunda azami hassasiyetin gösterilmesine lüzum vardır. Milletler komşularını seçemezler. Rusya Federasyonu, Türkiye’nin komşusudur ve Türkiye ile ortak stratejik çıkarlara sahiptir. Karadeniz Havzasında huzurun ve istikrarın tesisi ve medeniyet dairemizin ayrılmaz bir parçası olan Kırım Kıpçaklarının hukukunun korunması amacıyla Türkiye’nin özel bir politika geliştirmesi elzemdir. Türkiye’nin Kırım Kıpçaklarından vazgeçmesi düşünülemez. Başkan Putin’in Kırım Tatarcasının, Ukranca ve Rusça yanında Kırımın üç resmi dilinden biri olacağı vaadi, tarihin bütün acı hatıralarına rağmen, kulağa hoş gelmektedir. Uluslararası reel politiğin ve pragmatizmin rehberliği herkesin istifadesine açıktır." diye konuştu.

Bocutoğlu, küresel sermayenin; enerji koridorlarının kontrolü, ABD dolarını hakim para konumuna getiren Bretton Woods sisteminin idamesi ve İsrail’in güvenliğinin tesis dışında ilkeli politikalara sahip olmadığını vurguladı. Demokrasi konusundaki tutumunun da problemli olduğuna değinen Bocutoğlu, "Ukrayna’daki demokratikleşme sürecini desteklerken, Mısır’daki demokratikleşme sürecini engellemektedir. Bu tutumu nedeniyle, küresel sermayenin arzu ettiği, bütün kuralları kendisinin koyup kendisinin bozduğu tek kutuplu bir dünyaya asla müsaade edilmemelidir. Birbirini dengeleyen kuvvetlerin bulunduğu bir dünya, bütün milletler ve medeniyetler için herhalde daha güvenlidir." dedi. CİHAN

Yorumlar