Pakdil: Küresel güçler insan haklarında çifte standart uyguladı
Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi Nevzat Pakdil, küresel güçlerin insan hakları konusunda çifte standart uyguladığını ifade etti.
Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı ve TBMM İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi Nevzat Pakdil, küresel güçlerin
insan hakları konusunda çifte standart uyguladığını ifade etti.
Nevzat Pakdil, 10 Aralık İnsan Hakları Günü nedeniyle yaptığı
yazılı açıklamada, “İnsan hakları ve demokrasi gibi kavramların
refahla, toplumsal zenginlikle, yaşam kalitesiyle sebep sonuç
ilişkileri bulunmaktadır. Vatandaşın toplumda kendi başına kalmaya
başladığı bir dünyada, sahip olması gereken haklarının nasıl
korunacağı konusu felsefi ve kanun koyucu düzeylerinde birçok
değerlendirmelere yol açmaktadır. Vatandaşın birey olarak ön plana
çıkması ile gündeme gelen yabancılaşma, yalnızlaşma gibi hususlar
insan hakları kavramını daha da önemli hale getirmiştir. İnsan
hakları kavramının realitesinde de bu gerçeğin önemli bir yeri
vardır.” dedi.
“ACI TECRÜBELERLE İNSAN HAKLARI GERÇEĞİ KABULLENİLDİ”
Toplumları yöneten ve sistemleri kuranların, ancak çok acı
tecrübeler yaşandıktan sonra insan hakları gerçeğini
kabullenebildiğine dikkat çeken Pakdil, şöyle dedi: “İnsan Hakları
Evrensel Beyannamesi, bu konudaki en önemli uluslararası metindir.
Kabul edilmiş uluslararası sözleşmelere rağmen insan hakları
konusunda çifte standart uygulamaları modern dünyanın en ciddi
sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır."
MARJİNAL GRUPLARIN VARLIĞI MAHRUM BIRAKTI
Pakdil, yine sosyal açılardan marjinal kesimlerin varlığı sebebiyle
insan hakları kavramının gerekli kuşatıcılığından ve
kucaklayıcılığından yıllarca mahrum kaldığı, geniş toplum
kesimlerince genel bir kabule ulaşamadığını belirterek, “Dünyanın
birçok yerinde modern batılı ülkelerin uyguladığı insan hakları
ihlallerine gerekçe olarak da marjinal grupların varlığı
gösterilmiştir ve gösterilmeye de devam edilmektedir. İnsan
haklarının pozitif hukukça tanınması şimdiye kadar sorunların
çözümünde yeterli olmamıştır. Hâlâ savaşlar engellenemiyor, askeri
darbelere (dur) denilemiyor. Hâlâ dünyada binlerce insan, şiddetin
ve zulmün kurbanı olurken, koruma mekanizmaları bu kurbanların çok
azına ulaşabiliyor. İki yüz yıldır hukuken yasak olan kölelik bile
günümüzde varlığını devam ettiriyor. Kanunların suç saydığı
işkence, bizatihi dünyadaki birçok devletin resmi organlarınca
gerçekleştiriliyor. Bir devlet tarafından diğer bir devlet ablukaya
alınıyor ve burada yaşayan insanlar temel haklarının tamamından
yoksun hale getiriliyor.” diye konuştu.
“TÜRKİYE ÖNEMLİ MERHALELER KAT ETTİ”
Türkiye’nin insan hakları konusunda önemli merhaleler kat ettiğini
sözlerine ekleyen Pakdil, şöyle devam etti: “İnsan hakları
konusunda Türkiye’ye baktığımızda ise sevindirici gelişmelerin
olduğuna şahit oluyoruz. 2002-2012 yılları arasında geçen on yıllık
zaman dilimi, Türkiye tarihindeki en geniş demokratikleşme ve insan
hakları konusunda adımların atıldığı dönem olmuştur. On yıllık
dönemde demokratikleşme, insan hakları ve hukuk devleti ile ilgili
gerçekleştirilen reformların bir kısmı anayasa değişikliği
şeklinde, diğer kısmı ise kanuni düzenlemelerle olmuştur. Türkiye
İnsan Hakları Kurumu'nun 2012 yılında kurulması da insan hakları
konusunda atılan dev bir adım olmuştur. İnsan Hakları Kurumu’nun
insan hakları standardının yükselmesinde katkı sağlayacak, bu
alandaki çıtayı yükseltebilecek bir kurum olması, ülkemiz açısından
bir şanstır. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkının
verilmesi de bir diğer önemli gelişmedir. Bireysel başvuru hakkının
kabulü insan haklarına ilişkin hassasiyetin bir tezahürüdür. TBMM
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ise gerek Türkiye’deki, gerekse
diğer ülkelerdeki insan hakları ihlalleri üzerine ciddiyetle
gitmektedir. Türkiye’deki sığınmacıların durumundan cezaevlerindeki
hak ihlallerine kadar her konu, komisyon gündeminde ele alınıyor.
Bizim temennimiz, dünyanın hangi noktasında olursa olsun,
insanların hak ve hukuklarının korunması ve insan hakları
ihlallerin son bulmasıdır.” CİHAN
Yorumlar