Ombudsman Ömeroğlu: Savcı Zekeriya Öz ile bir daha görüşmem de artık bitmiştir
Kamu Denetçiliği Kurumu Başdenetçisi Ombudsman Nihat Ömeroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Savcı Zekeriya Öz ile görüşmek için Bursa’ya gönderildiği iddialarına cevap verdi.
Kamu Denetçiliği Kurumu Başdenetçisi Ombudsman Nihat Ömeroğlu,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Savcı Zekeriya Öz ile
görüşmek için Bursa’ya gönderildiği iddialarına cevap verdi. Savcı
Zekeriya Öz ile görüştüğünü belirten Ömeroğlu, Başbakan'a elçilik
yapmak gibi bir görevinin olmadığını vurguladı. Öz'ün evladı gibi
olduğunu dile getiren Ömeroğlu, bundan sonra Öz ile görüşmeyeceğini
söyledi.
Kamu Denetçiliği Kurumu'nun bir yıllık faaliyetleri hakkında bilgi
vermek için Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) basın
toplantısı düzenleyen Ömeroğlu, bir yıl içerisinde kendi
yasalarında gördükleri eksiklikleri tespit ettiklerini ve yakın bir
gelecekte yasa değişiklik taslağını tamamlayıp ilgili makamlara
sunacaklarını söyledi. "Kendiliğinden harekete geçme yetkisi
istiyoruz." diyen Ömeroğlu, Ombudsmanlık kurumunun Batı’da çok
önemsendiğini ama Türkiye’de bu ilgiyi göremediklerine dikkat
çekti.
Anayasa değişmedikçe Ombudsmanlık kurumunun yasaların Anayasa’ya
aykırı olduğunu Yüksek Mahkemeye götürme yetkisi olmadığını dile
getiren Ömeroğlu, bunun tamamen siyasi iktidarın iradesine
kaldığını, yasa taslağında bunu teklif edeceklerini kaydetti.
2014 yılı itibariyle toplam 99 karar verdiklerini, 27 tavsiyede
bulunduklarını, 58 şikayete ret verdiklerini belirten Ömeroğlu,
"Geçen yıl tavsiye kararlarımıza uyum yüzde 20 civarındaydı. Bu çok
düşük bir oran. Önümüzdeki yıllardaki hedefimiz yüzde 50. Bu seneki
tavsiye kararlarına uyum ise yüzde 14 civarında. Bunlar bizim
beklediğimiz şeyler değil. Bu sene ilk 3,5 ay içinde gelen şikayet
sayısı bin 582. Ankara’dan 610, İstanbul’dan 150, Kahramanmaraş’tan
70 şikayet gelmiş. En az başvuru, Bayburt’tan 1, Bolu’dan 1 ve
Muş’tan 1 başvuru olmuş." diye konuştu.
"BU UYULMAMA KONUSU BİRAZ ALIŞKANLIKTAN GELİYOR"
Tavsiye kararlarına neden uyulmadığının sorulması üzerine ise
Ömeroğlu, başarısızlıklarına mazeret olarak öne sürmediğini ifade
etti. 90 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’ndeki idari yapılanma,
bürokrasi, bürokrasideki katılık, şeffaf olmama, hesap verebilmenin
olmayışı, zamanında vatandaşa dönülmeyişi, kararların zamanında
verilmemesi kültürünü kurumlarda kırmalarının mümkün olmadığını
anlatan Ömeroğlu, "Biz aynı zamanda idareye yeri geldiği zaman
yasal mevzuatta değişiklik önerisinde de bulunuyoruz. Bu uyulmama
konusu biraz alışkanlıktan geliyor. Türkiye’de mahkeme kararları
her zaman uygulanıyor mu? Bizim kurumumuza ‘mahkeme kararları
uygulanmadı’ diye bir çok şikayet geldi. Ekibimizle canla başla
çalışıyoruz." şeklinde konuştu.
"Twitter ile ilgili bize herhangi bir başvuru olmadı. Ben de
Twitter mağdurlarındanım. Yargıya intikal eden konularda bizim
yetkimiz yok." diyen Ömeroğlu, yargıya gitmeden önce ilk müracaatın
kendilerine gelmiş olması durumunda inceleyip bir karar
verebileceklerinin altını çizdi. Türk toplumunun çok şikayet eden
bir toplum olup olmadığına yönelik bir soruya Ömeroğlu, "Geçen yıl
9 ayda 7 bin 600 şikayet gelmişti. Bu sene biraz düşüş var. Şuanda
bin 582’deyiz." karşılığını verdi.
1 Mayıs’ta Taksim’in gösterilere kapatılmasıyla ilgili yaşanan
anlaşmazlığın giderilmesi için herhangi bir girişimde bulunulması
için kendilerine şikayet gelmesi gerektiğinin altını çizen
Ömeroğlu, "Arabuluculuk ve uzlaşma girişimlerimiz var. 1 Mayıs
olayıyla ilgili olarak bize bir şikayet olursa biz bunu
uzmanlarımızla ve ilgili denetçi arkadaşlarımızla inceleriz. Seve
seve STK’lar ve İstanbul şehir yöneticileri ile bir araya gelip iki
tarafı da tarafsız bir şekilde uzlaştırmaya gayret ederiz."
şeklinde konuştu.
Seçimlerle ilgili kendilerine herhangi bir şikayet olup olmadığı
yönündeki bir soruya Ömeroğlu, "Bizim kurumumuza 1 tane şikayet
oldu. 30 Mart seçimleri öncesinde Afyonkarahisar’ın Emirdağ
ilçesinde ikameti bulunmayan çok sayıda kişinin, yaklaşık 400
emniyet müdürünün, cumhuriyet savcısının ve diğer üst düzey kamu
görevlilerinin adreslerinin de kullanılması suretiyle Emirdağ ilçe
seçim kütüğüne kayıt edilerek oy kullanmalarının sağlandığı iddia
edildi. Taktir edersiniz ki, seçimle ilgili bütün konulara ilçe, il
seçim ve YSK bakıyor. Bunlar bizim görevimizin dışında. Henüz bu
inceleme sonuçlanmadı. Birde seçimlerle ilgili çevre kirliliği
yönünden şikayet var." dedi.
"ÇOK SAMİMİ İLİŞKİLERİMİZ VARDI, ONUN AĞABEYİYDİM"
Savcı Zekeriya Öz ile görüştüğü iddiası ile TBMM Başkanı Cemil
Çiçek tarafından hakkında başlatılan incelemenin sonucunun
sorulması üzerine Ömeroğlu, şunları söyledi: "Ben Bursa’da uzun
yıllar ağır ceza mahkemesi başkanlığı yaptım, 15 sene kaldım orada.
Bu arkadaşımız da Bursa stajyeriydi. Evladımız gibi bir arkadaştı,
aynı zamanda meslek büyüğüydüm. Çok samimi ilişkilerimiz vardı,
onun ağabeyiydim. Ailece görüştüğüm bir arkadaşım. 17 Aralık
operasyonunu sizler konuştuğunuz gibi, kamuoyunu ilgilendiren bu
konuda kendisi ile görüştüm ve fikir alış verişi yaptım. Benim
Başbakan’a elçilik yapmak gibi ne görevim var ne konumum buna
müsait. Başbakan’ın bakanları var, müsteşarları var, ben onu
yalanladım. Bunun üzerine kişiliğimi bir kenara bıraktım, kurumum
zarar görmesin diye TBMM Başkanı’na hakkımda idari yönden
soruşturma ve kovuşturma yönünden bir müracaatta bulundum. Israrla
bir idari soruşturma açılmasını istedim. TBMM Başkanımız tarafsız 3
üniversite öğretim üyesinden görüş alarak ombudsmanlar üzerinde
idari yönden bizim soruşturma yapma yetkimiz olmadığı şeklinde bir
karar verdi. Benim soruşturma ve kovuşturma yönünden talebime
herhangi bir cevap verilmedi. Sizle yaptığım diyalog gibi son
derece güncel konuda bir görüşme olmuştur. Başbakan ile ilgili
iddia kesinlikle yanlıştır. 28 Aralık’ta oldu bu olay, insanlar
tutuklanmış, bir hukukçu olarak ‘açılmış soruşturmayı kapat’ demem
herhalde dünyanın sonu gelmiştir. Herhalde o dönemde arkadaşımızın
psikolojisi normal değildi, ondan dolayı yapmıştır."
"BİR KAYAK MERAKI VAR HERKES BİLİYOR"
Görüşmenin nasıl gerçekleştirildiğinin sorulması üzerine de
Ömeroğlu, "Yargıtay’da bir ceza dairesi arkadaşımla bir yılbaşı
programı yaptık. Bu ilgili arkadaşla konuşmadan önce 20 Aralık’ta
Osmangazi Belediyesi’nin misafirhanesinden eşlerimizle birlikte yer
ayırttık. Bir Yargıtay üyesi arkadaşımız bana geldi ‘ben bu
arkadaşı ikna edemiyorum, siz onun abisisiniz, yurtdışına gidecek,
bu ortamda yurtdışına gitmesin, açar mısınız’ dedi. Eski hukukumuz
var, ben açtım, ‘Yok abi ben yurtdışına gitmeyeceğim, Erzurum’a
Palandöken’e kayağa gideceğim’ dedi. Ben de kendisine ‘Ben
arkadaşla beraber Bursa’ya geliyorum, sen de Bursalısın, Bursa’da
Uludağ var, gel orda kal’ dedim olay bu. 28’inde o beni aradı,
yanımıza geldi, bu konuşma geçti. Ben zaten eşimle arkadaşımla
zaten tatil yapıyorum, o beni aradı ‘geldiniz mi’ diye. O Cumartesi
gelmiş, ben Perşembe akşamı gittim Bursa’ya. İknadan ziyade,
herhalde aklına yattı. Bir kayak merakı var herkes biliyor. Geldi
muhtemelen Uludağ’da kayağını yapmıştır. ‘Ben uğrayacağım’ dedi,
uğradı." karşılığını verdi.
"SORUŞTURMAYI YÜRÜTEN BİR ARKADAŞA BENİM TAVSİYEM DE OLMAZ"
Yaşanan olayların konuşulduğunu anlatan Ömeroğlu, "Ben konuşmadım
demiyorum, konuştuk. Ama bir taraf olma anlamında bir konuşma
değil. Bana o dosyayı anlatmadı, sadece genel çerçevesi itibariyle
ilgili falanlar hakkında ve onların ekibi hakkında, soruşturmayı 3
savcı yapıyor, bunlar konuşuldu. Cumhuriyet Savcılığı’nı Zekeriya
yürütmüyor. O arkadaşımız operasyon savcısı değil. Soruşturmayı
yürüten bir arkadaşa benim tavsiyem de olmaz, yönlendirmem de
olmaz. Benim tavsiye dediğim ‘tatilini Palandöken’de yapacağına gel
Bursa’da yap’ dedim. Benim o arkadaşa tavsiye etmeme gerek yok,
çünkü soruşturmayı o yapmıyor." diye konuştu.
"Evladım gibi dediğiniz bir kişi neden böyle bir yalan söyledi?"
şeklindeki bir soruya ise Ömeroğlu, "Bunu ona soracaksınız. Biz de
yadırgadık. Ben görüşmedim, bir daha görüşmem de artık bitmiştir."
karşılığını verdi. CİHAN
Yorumlar