MHP'li Yeniçeri: Kendi şirketlerini kendi batıran bir hükümeti düşünemiyorum

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, hükümetin muhalif 100 bin şirkete karşı 10 aşamalık bir eylem planı yaptığı iddiasına ilişkin, ‘’Bu bir harakiridir. Kendi şirketlerini kendi batıran bir hükümeti...

Google Haberlere Abone ol
MHP'li Yeniçeri: Kendi şirketlerini kendi batıran bir hükümeti düşünemiyorum

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, hükümetin muhalif 100 bin şirkete karşı 10 aşamalık bir eylem planı yaptığı iddiasına ilişkin, ‘’Bu bir harakiridir. Kendi şirketlerini kendi batıran bir hükümeti düşünemiyorum. Kendi yurttaşlarına karşı komployla, kumpasla uğraşan bir iktidar herhalde millete hizmet etme azmini unutmuş.’’ dedi.

MHP Milletvekili Yeniçeri, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Yeniçeri, Taraf gazetesinde, hükümetin maliye deposunda veri toplantısı yaptığı, hükümete muhalif 100 bin şirkete karşı 10 aşamalık bir eylem planı gerçekleştirdiği şeklinde çıkan habere ilişkin, ‘’Bu bir harakiridir. Kendi şirketlerini kendi batıran bir hükümeti düşünemiyorum. Kendi yurttaşlarına karşı komployla, kumpasla uğraşan bir iktidar herhalde millete hizmet etme azmini unutmuş. Kendisine verilen görevlerin ne anlama geldiğinin farkında değil. Kendi kibri, kendi hırsı ve kendi ihtirasıyla bir takım değerlendirmeler yapıyor anlamına gelir ki bunları kabul etmek mümkün değildir. Bunlar yasa dışıdır. Yasalarda olmayan hiçbir hususta vatandaşı suçlayamazsınız. Devletler her şeyi anayasa ve yasalar çerçevesinde yapar ve yerine getirilir. Suç işleyen varsa yasanın önüne çıkarılır. Burası aşiret devleti değil burası hukuk devletidir. Hukuk devletinde hiçbir hukuksuz davranışa göz yumulamaz. Eğer doğruysa söylenenler son derece yanlış ve tehlikeli bir durum olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.’’ değerlendirmesinde bulundu.

‘’TÜRKİYE, SAYIN BAŞBAKAN’DAN KURTULMALIDIR’’

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyon belgesini açıklayacak olmasıyla ilgili Yeniçeri, ‘’Başbakan Erdoğan’ın vizyon belgesiyle Büyük Ortadoğu projesinin eş başkanıydı şimdi eş eş başkanı olduğunu ilan edecektir. Sayın Başbakan’dan Türkiye kurtulmalıdır. Hem Başbakanlığından kurtulmalıdır hem de Allah korusun cumhurbaşkanlığından. Bu ülke ve bu milleti kurtarmak ve korumak gerekir. Erdoğan’ın kendisini de kurtarmanın yolu onun şu anda üzerinde olduğu görevlerden kurtarmaktan geçmektedir.’’ ifadesini kullandı.

Daha fazla toplumu germeye, kutuplaştırmaya, insanları birbirine düşman edecek hale getirmeyi, ülkenin kaldıracak durumda olmadığını ifade eden Yeniçeri, ‘’Onun için ülkenin sükûnete, düzgün bir üsluba, bütün insanları kucaklayacak siyasete ve davranış biçimine ihtiyacı vardır. Erdoğan Neron, Sezar ötesi yetkiler istiyor. Türkiye değil yeni Türkiye’den bahsediyor. Anayasa değil yeni anayasadan bahsediyor. Cumhurbaşkanlığı değil başkanlıktan bahsediyor. Bütün bu söylediklerini yapabilmesi için Türkiye’de ciddi bir totaliter ve baskıcı bir durum oluşturulması gerekiyor. O baskıcı yapı da o vizyon belgesi denilen belgenin üreteceği bir sonuç olarak ifade edilmesi doğru olur. Başbakan Erdoğan’ın söyleyeceğini söylediği, söyleyecek sözü artık kalmadığını düşünüyorum. Onun getireceği vizyon belgesi ne ise herhangi bir şekilde bir geçerlilik ilan etmek mümkün değildir. Zaten Erdoğan’ın iktidarı ithalat iktidarıdır. Sağdan soldan topladıklarıyla Recep Tayyip Erdoğan bir proje ortaya koymuştur. 2023 vizyonunu bizden almıştır Milliyetçi Hareket Partisi’nden çalmıştır.’’ diye konuştu. Yeniçeri, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun ‘’Ekmek için Ekmeleddin’’ sloganı için ise ‘’Onun üzerine bir şey denmez.’’ dedi.

''MADEN OCAKLARINDA ÇALIŞAN İNSANLARIN GÜVENLİĞİNE YÖNELİK SUİKASTTIR''

Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, madenlerde yaşam odası bulundurma zorunluluğunun yasaya girememesini ise şöyle değerlendirdi: ''Yerin altında çalışan, maden ocaklarında çalışan insanların güvenliğine yönelik yapılmış bir suikasttır. Eğer yerin altında çalışan insanlar maden ocağında meydana gelen bir kaza sırasında sığınacakları bir yaşam odalarını, bu iktidar onlar için elzem görmüyorsa onların ölmesinde herhangi bir mahsur görmüyor anlamına gelmektedir. Kaldı ki ILO’nun ilgili sözleşmeleri gereği, sözü edilen yaşam odasının bulundurulması bir zorunluluktur. İmzalamamız insan olmadığımız anlamına gelmez. İmzaladığımız, bizim insanlarımıza daha az önem veriyoruz anlamına gelmez. Hani bizim kültürümüzde bir insanı öldürmek bütün kainatı öldürmek, bir insanı kurtarmak bütün kainatı kurtarmaktı. Bunu ister imzalayın ister imzalamayın. Türkiye’deki işçiler de Yeni Gine’deki işçiler kadar, Arjantin’deki, Şili’deki işçiler kadar yaşamayı hak ediyorlar. 3 kuruş para için yerin altına inmiş insanları hiçe sayacak, önemsiz kılacak bir tavır içerisine girmeniz son derece yanlış ve yakışıksızdır. Bu etkin, karlı, rantabl bulamayabilirsiniz, ekonomik yönden getireceği bir takım ek külfetler dolayısıyla buna karşı çıkabilirsiniz. Hükümet olarak madenlerin yapacağı yaşam odalarının bir kısım maliyetini üstlenin ya da belli bir sürece yayarak, bu süreç içerisinde bunun yapılmasını temin edin. Bu konuda işçi emek sömürüsü zirveye vurmuş. Şimdi emek sömürüsünün de önüne geçmiş, insan hayatına ilgi duymayan bir iktidarla karşı karşıya kalıyoruz. Bundan sonara yaşam odası olmadığı için yerin altında hayatını kaybeden bütün insanların günahı, vebali ve sorumluluğu bu iktidarın boynundadır.’’

CİHAN

Yorumlar