'Krizden, hukuk devleti ve demokrasiden yana ilkesel tavır alınarak çıkılır'

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Adli Kolluk Yönetmeliği'yle ilgili başvuruyu, Danıştay'ın biran önce karara bağlamasını istedi.

Google Haberlere Abone ol
'Krizden, hukuk devleti ve demokrasiden yana ilkesel tavır alınarak çıkılır'

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Adli Kolluk Yönetmeliği'yle ilgili başvuruyu, Danıştay'ın biran önce karara bağlamasını istedi. Bu süreçte cumhuriyet tarihinde daha önce benzeri görülmemiş hukuka aykırılıkların birbirini izlediğini savunan Feyzioğlu, "Yargının bir siyasi hesaplaşma arenasına dönüştürülmesiyle patlayan devlet krizinden çıkışın yolu, bu krizin taraflarından birinin yanında, siyasi menfaat gözeterek yer almak değil, yurttaşın üstün menfaatine olacak şekilde, hukuk devleti ve demokrasiden yana ilkesel tavır almaktır." dedi.

Yazılı bir açıklama yapan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Adli Kolluk Yönetmeliği'nde yapılan ve idareyi adli soruşturmayı etkileyip yönlendirebilecek bir konuma getiren değişikliğe karşı Danıştay'da iptal davası açtıklarını hatırlattı.

HSYK Genel Kurulu’nca, 26.12.2013 tarihinde, anılan bu değişikliğin Anayasa’ya aykırı olduğu tereddütsüz bir şekilde ifade edildiğini belirten Feyzioğlu, Danıştay’ın, anılan yönetmelik daha fazla ve daha büyük zararlara yol açmadan, bir an önce yürütmeyi durdurma ve ardından iptal kararı vermesinin, devletin anayasal yapısının korunması için zorunlu olduğunu vurguladı.
Yürümekte olan yolsuzluk soruşturmasında, oğlu tutuklanan ve kendi hakkında fezleke düzenlendiği basın yoluyla öğrenilen İçişleri Bakanı’nın soruşturmayı yürüten emniyet amirlerini görevden almasının; İstanbul Başsavcılığı’nın soruşturmaya yeni savcılar ilave etmesinin ve bir dosyada da soruşturma savcısını değiştirmesinin, toplumda soruşturmanın engellendiği yolunda güçlü bir algının ortaya çıkmasına sebebiyet verdiğine dikkat çeken Feyzioğlu, şöyle devam etti: "Bu süreçte cumhuriyet tarihinde daha önce benzeri görülmemiş hukuka aykırılıklar birbirini izlemektedir. Trajik olaylara son örnek, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın ve soruşturmanın kendisinden alındığı savcının basın yoluyla ilan edilen karşılıklı suçlamalarıdır. İçinde bulunduğumuz süreçte yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirleriyle ve kendi içlerinde yaşanan hesaplaşmanın, toplum üzerinde telafisi uzun yıllar mümkün olmayacak yıkıcı etkilere yol açacağı muhakkaktır. Yargının bir siyasi hesaplaşma arenasına dönüştürülmesiyle patlayan devlet krizinden çıkışın yolu, bu krizin taraflarından birinin yanında, siyasi menfaat gözeterek yer almak değil, yurttaşın üstün menfaatine olacak şekilde, hukuk devleti ve demokrasiden yana ilkesel tavır almaktır. Böylece, yaşanan vahim olaylardan gerekli dersler çıkarılarak, hukukun üstünlüğünün ve yurttaşın hukuki güvenliğinin sağlandığı, aydınlık bir gelecek, toplumun bütün kesimlerinin işbirliğiyle inşa edilebilir. Yasama, yürütme ve yargı temsilcilerinin tamamına sorumluluklarını hatırlatır, üstün menfaat sahibi olan kamuoyunun dikkatine saygıyla sunarız."

CİHAN

Yorumlar