Kanserin en önemli nedenlerinden biri de çevresel faktörler!
Prof. Dr. Şeref Kömürcü sağlıklı besinlerin seçimi ve sigara gibi kanserojenlerden uzak durmanın kanser riskini yüzde 40 azaltabileceğini söyledi.
Prof. Dr. Şeref Kömürcü sağlıklı besinlerin seçimi ve sigara
gibi kanserojenlerden uzak durmanın kanser riskini yüzde 40
azaltabileceğini söyledi. Kanser vakalarında son yıllarda yaşanan
artışın en önemli nedenlerinin çevresel faktörler olarak
bilindiğini söyleyen Kömürcü, her 7 kişiden birinin hayatının
herhangi bir döneminde bu hastalığa yakalandığını belirtti.
Memorial Ankara Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr.
Şeref Kömürcü, “1-7 Nisan Kanser Haftası” öncesinde kanserden
korunma yolları hakkında bilgi verdi. Genetik yapıdan çevresel
faktörlere kadar birçok etkenin kanser gelişiminde rolü olduğunu
belirten Kömürcü, “Genlerde oluşan kalıtımsal değişiklikler,
beslenme düzeni, çeşitli virüs ve bakteriler, asbest ve benzen gibi
kimyasal ajanlar, radyoaktif maddelerden ve güneş ışığından gelen
radyasyon, hormonlar ve bağışıklık sistemi kanser gelişiminde
önemlidir. Bunlardan en önemli ve önlenebilir olanları çevresel
faktörlerdir. Bu etkenler vücuttaki normal hücre programını bozarak
kanser gelişimine yol açabilirler.” şeklinde konuştu.
Kanserle olan savaşta en büyük umudun yaşam tarzı değişikliği
olduğunu açıklayan Kömürcü, sağlıklı besinlerin seçimi ve sigara
gibi kanserojenlerden uzak durmanın kanser riskini azaltabileceğini
söyledi. Kömürcü, “Son çalışmalar sebze ve meyveden zengin bir
diyet, sigarasız yaşam, düzenli fiziksel aktivite ve sağlıklı vücut
ağırlığının korunması ile kanser gelişiminde %40’lara varan bir
azalma sağlanabileceğini göstermektedir. Bu da her yıl dünyadaki
3-4 milyon yeni kanser vakasının önlenmesi anlamına gelmektedir.
Besinler iyi ve sağlıklı bir yaşam için gerekli olan vitamin,
mineral ve lifleri, aynı zamanda koruyucu etkileri olan ve
antioksidanlar olarak bilinen biyoaktif molekülleri içerirler.
Bunlar vücudu kanser de dahil bir çok ciddi hastalığa karşı
korurlar.” ifadelerini kullandı.
.
Genlerin bazı kanserlere karşı yatkınlığa neden olup olmadıkları
konusundaki araştırmaların devam ettiğini belirten Kömürcü,
kalıtımsal geçiş gösteren kanserlerin, tüm kanserlerin sadece
%5-10’unu oluşturduğunu vurguladı. Kömürcü, “Tümör gelişimini
önleyen tümör baskılayıcı genlerdeki bir bozukluğun kalıtımsal
olarak aktarılması ve sigaranın katkısı ile bireyler kansere yatkın
bir hale gelebilmektedirler. Meme ve yumurtalık kanserinin
kalıtımsal geçişine ait bazı genler tespit edilmiştir. Kalın
bağırsakta polip gelişimine genetik bir yatkınlık, kalın bağırsak
kanseri gelişim riskini artırmaktadır.” dedi.
Kömürcü, birçok kanser hücresi oluşumunda, sigara içimi ve
sağlıksız diyet gibi yaşam tarzı faktörlerinin rolü olduğuna dikkat
çekerek sözlerine şu şekilde devam etti: “Karsinojenik etkiler her
hücrenin genetik bilgilerini içeren DNA yapısına zarar verir.
Bozulmuş genetik yapısı ile vücudun denetiminden çıkan hücre,
kontrolsüz olarak bölünmeye başlar. Çoğalan hücreler anormal bir
kitle veya şişlik olarak karşımıza çıkar. Gelişim, çevredeki
sağlıklı dokulara doğru devam eder, bundan kopan hücreler kan ve
lenf sistemi yoluyla vücudun diğer yerlerine yayılarak kanser
tablosu geliştirir.”
Türkiye'de en sık görülen kanserlerin önemli bölümünün etkin ve
kolay uygulanabilen halk sağlığı tarama yaklaşımları ile erken fark
edilebildiğini belirten Kömürcü, “Meme kanseri için memede kitle,
rahim ağzı kanseri için cinsel ilişki sonrası kanama, kalın
bağırsak kanseri için dışkıda kan, cilt kanseri için deride şekil
veya renk değiştiren cilt lekeleri, gırtlak kanseri için iki
haftayı geçen ses kısıklığı erken uyarıcı belirtilerdir. Toplumun
bu bulgular için duyarlı olması durumunda, ilgili kanserlerin erken
tanınması ve tam olarak şifa edilmesi mümkün olabilmektedir.”
şeklinde konuştu.
CİHAN
Yorumlar