'Kaçtı iddiaları yalan, ifadeye çağırsınlar her şeyi anlatayım'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çalışma ofisinde bulunan böceklere dair yazdığı raporda, kendisinden istenen tahrifatı yapmadığı için işten atılan eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz, yurt dışına kaçtığı iddialarına...

Google Haberlere Abone ol
'Kaçtı iddiaları yalan, ifadeye çağırsınlar her şeyi anlatayım'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çalışma ofisinde bulunan böceklere dair yazdığı raporda, kendisinden istenen tahrifatı yapmadığı için işten atılan eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz, yurt dışına kaçtığı iddialarına sert tepki gösterdi.

Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan Palaz, hakkında hiçbir savcılık daveti, arama kararı olmamasına rağmen böcek soruşturması dahil bildiklerinin tamamını anlatmak için Japonya’daki iş görüşmesini yarıda bıraktığını ve ailesiyle birlikte Türkiye’ye döndüğünü söyledi. Palaz “Hodri meydan. Her türlü adli karar ve soruşturmaya açığım. İsteyen gözaltına alsın, isteyen ifadeye çağırsın. Her türlü karara karşı alnım ak gözüm de pektir.” dedi.

Eski TÜBİTAK Bilgem Başkanı, bir insana “yurt dışına kaçtı” denilebilmesi için en azından hakkında bir tebligat, bir savcılık daveti, arama kararı veya yurt dışı çıkış yasağı gibi kısıtlayıcı kararlar gerektiğinin altını çizdi. “Türkiye’ye dönünce posta kutuma, bağlı olduğum muhtarlığa ve savcılığa müracaat ettim. Hakkımda hiçbir tebligat veya karar olmadığı ortaya çıktı. Bu durumda ne hakla çeşitli medya organları ve Başbakan Erdoğan tarafından ‘kaçtı’ olarak nitelendirilmekteyim?” diye sordu. Böcek soruşturmasındaki teknik raporun tarihini masa başında Başbakanlık Teftiş Kurulu’ndan gelen baskılar doğrultusunda erkene çekmesinin istendiğini belirten Palaz, bilim ahlakı doğrultusunda bunu yapmadığını dile getirdi.

Bunun da bir bedeli olacağını bildiğini söyleyen Palaz, kendisine yapılan baskı ve haksızlıkları şöyle özetledi: “Önce yöneticilikten alındım, ardından 24 yıl çalıştığım TÜBİTAK’tan atıldım. İş bulmama izin verilmedi, iş kurmama da izin verilmedi. Ailemin geçimi için Japonya’da işe başladığımda ise ‘kaçtı’ kara propagandası başladı. İşte döndüm. Her türlü bedeli ödemeye de hazırım. Bildiğim ne varsa anlatacak, emniyet, savcılık ve mahkeme tutanaklarına geçireceğim.”

'BASKILAR YÜZÜNDEN İŞ GÖRÜŞMELERİNDE KAPILAR YÜZÜME KAPANDI'

1990 yılında işe girdiği, her kademesinde çalıştığı ve sicil notunun 90’dan aşağı düşmediği TÜBİTAK’tan 21 Şubat 2014 tarihinde haksız biçimde işten atıldığını anlatan Palaz, açıklamasında özetle şu bilgilere yer verdi: “İkisi üniversitede okuyan üç çocuğumun geçimini temin için öncelikli olarak yurt içinde iş arayışına koyuldum. Daha önce defalarca teklif aldığım özel sektör şirketlerinden ‘konjonktür’ gerekçe gösterilerek ve özür dileyerek ret cevabı aldım. Benimle çalışmak istediğini ifade eden birkaç firma ise daha sonra çeşitli baskılara maruz kalarak bu kararlarından vazgeçtiler. Kendi kurmak istediğim işte ise yasal izinlerle ilgili türlü türlü zorluklar çıkartıldı. İşsiz geçirdiğim yaklaşık 4 ayın ardından, kötü günler için biriktirdiğim kaynaklarım tükenme aşamasına geldi.

'YALAN HABERLERLE İLGİLİ ADALET ARAYIŞIM SONUÇSUZ KALDI'

Hâkimlerin baskı altına alındığına şahit oldum. Hâkimler, Bakanlığı arayarak ‘ne karar verelim’ deme durumuna getirilmiştir. Düşünün ki bir gazetenin ilk sayfası manşetten baştan sona yalan bir haber, haberde ismim verilmiyor ama tam boy büyük bir fotoğrafım yer alıyor. Mahkeme bu habere tekzibi kabul etmiyor. Aynı haberde hakimin fotoğrafı olsaydı ne olurdu acaba? Bir gazete haberiyle 24 yıl çalıştığım TÜBİTAK’tan işten atıldım. İşe iade davamda gazete haberindeki iddiaların yalan olduğunu ispat etmem istendi. Hukuktaki ‘müddei iddiasını ispatla mükelleftir’ kuralı ayaklar altına alındı. Ben adalet mensuplarının içinde bulundukları durumu çok iyi anlıyorum ama unutulmamalıdır ki ‘namuslular namussuzlar kadar cesur olmadıkça’ adalet sağlanamayacaktır.

'80 YAŞINDAKİ ANNEME KÜFÜR EDİLİYOR'

Teknik ve fiziki takibe maruz kaldım. Bu işlemler kanunsuz yapıldı, kılıfına uydurmak amacıyla kısa süreli yasal izin alındı. Böcek soruşturmasında daha önce şahsen, kendi aracımla yanıma avukatımı alarak beraber Ankara’ya gidip ilgili savcıya bildiklerimi aktardım. Aynı şekilde TÜBİTAK’tan ayrıldıktan sonraki 4 ay içinde bu yönde bir istek bana ulaşmamıştır. Başbakan tarafından kanunsuz bazı işlere giriştiğim ve yurt dışına kaçtığım ifade edilerek, ben ve ailem hedef gösterilerek, linç kampanyasına maruz kaldım. Bunun karşılığını ne yazık ki sosyal medyada almaktayım. 82 yaşındaki mübarek anneme dahi en seviyesiz küfürler edilmektedir.

'TELEFONUMUN KAPALI OLMASI, KAÇMA DELİLİ OLARAK GÖSTERİLDİ'

Telefonumun kapalı olması malum basında yurt dışına kaçma delili gibi sunuldu. Telefonum kapalı değildi. Her yurt dışına çıkan Türkiye’de kullandığı hattı mı kullanıyor, yoksa daha ucuz iletişim sağladığı için o ülkenin yerel hatlarını mı kullanıyor? Tamamen yalan ve karalama amaçlı haberlerle hakkımda bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Ülkemde hakkımda oluşturulan bu haberler ve ortam beni incittiği ve onuruma dokunduğu için ailecek aldığımız kararla Türkiye’ye geri dönüp, kaçmadığımı ve yargının benden beklediği bilgiler varsa, onları paylaşmaya hazır olduğumu göstermek istedim. Evet, şu an Türkiye’deyim, bazı yanlı medyanın iddia ettiklerinin tersine alnım ak, kanuni olmayan hiçbir işim yok. Her türlü soruya rahatlıkla cevap verebilirim.

Eski Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün zamanında hız kazanan tersine beyin göçü ile milletin yetiştirdiği güzide beyinler Türkiye’ye kazandırılmaya çalışıldı. Ama bugün, özgür ve hür düşüncenin kalmadığı ortamda bilim ve teknolojiden de eser kalmadı. Onlarca bilim adamı projelerini rafa kaldırarak yurt dışından gelen teklifleri kabul ederek ülkemizden ayrılmaktadır ve beyin göçü inanılmaz hıza ulaşmış durumdadır.”

CİHAN

Yorumlar