JMO: Diri fay haritasına göre Türkiye’de deprem üretecek 485 fay hattı var

Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Adana Şube Başkanı Mehmet Tatar, Maden Teknik Arama Genel Müdürlüğü tarafından 2012 yılında hazırlanan diri fay haritasına göre Türkiye’de 5.5’ten büyük deprem üretecek boyutta 485 adet fay hattının...

Google Haberlere Abone ol
JMO: Diri fay haritasına göre Türkiye’de deprem üretecek 485 fay hattı var

Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Adana Şube Başkanı Mehmet Tatar, Maden Teknik Arama Genel Müdürlüğü tarafından 2012 yılında hazırlanan diri fay haritasına göre Türkiye’de 5.5’ten büyük deprem üretecek boyutta 485 adet fay hattının yer aldığını söyledi.

Gelinen noktada, Türkiye’nin depremsellik gerçekliğinin ana hatlarıyla ortaya çıkardığını belirten JMO Adana Şube Başkanı Tatar, “Birçok yerleşim birimimizin fay hattı veya fay zonlarının üzerinde, kenarında veya etki alanı içerisinde yer aldığı da bilinmektedir. Meydana gelen depremde Kuzey Anadolu Fay hattının en batı ucunda Gökçeada‘nın kuzeyinde, deniz içerisinde yer alan bir segmentinde meydana geldiği anlaşılmaktadır. Depremden sonra büyüklükleri 5.3'e varan çok sayıda artçı depremlerin meydana geldiği görülmektedir.” dedi. Ülkemizde meydana gelen depremler ve bugüne kadar yapılan tüm araştırmaların afet zararlarının önemli ölçüde denetimsizlikten kaynaklandığını dile getiren Tatar, doğa olaylarının afete dönüşmesinin en önemli nedenlerinden birinin de "Yapı Üretim-Denetim Sistemi" olduğunu vurguladı.

Son depremde meydana gelen hasarların ilk belirlemelere göre yeraltı suyunun yüksek olduğu, gevşek alüvyal zeminler üzerine kurulmuş olan yerleşim birimlerinde meydana gelmiş olmasını daha önce hatırlattıklarını ifade eden Mehmet Tatar, sağlıklı ve güvenli kentleşmeler için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: “Jeolojik verilere göre doğru yer seçiminden başlayarak, yapı üretim ve denetim süreçleri rantın değil bilimin ve mühendisliğin yol göstericiliğinde yürütülmelidir. Afet güvenli bir yapı üretimi için gerekli olan denetim sisteminin etkin, bütünlüklü ve güvenilir bir denetimi sağlayacak ve tüm süreçleri kapsayacak şekilde ele alınarak tanımlanması halkın can ve mal güvenliği için kaçınılmaz kamusal bir görevdir. Geçmişte yaşadığımız depremlerin yol açtığı can ve mal kayıpları, planlama, yapı üretim ve denetim sisteminin ne derece yetersiz ve sorunu çözmekten uzak olduğunu göstermiştir. Bu aşamada, her yönüyle etkin ve güvenli bir planlama, yapı üretim ve denetim sisteminin doğru tanımlar üzerinden yeniden kurulması kaçınılmaz bir ihtiyaç haline gelmiştir. Ülkemizde meydana gelen depremlerin yol açtığı afet zararlarının, önemli ölçüde yanlış yer seçiminden ve binanın üzerine oturduğu zeminle ilişkisinden kaynaklandığı bilinmesine rağmen, binanın oturacağı zeminin özelliklerini ortaya koyan jeolojik-jeoteknik etüt (Zemin ve Temel Etüt) çalışmalarının 'Yapı Denetim Sistemi'nin dışında tutularak projeler ekinde sunulan önemsiz belgeler haline dönüştürülmüş olması yapı güvenliğinde ciddi bir zafiyet yaratmıştır."

Yapı Denetim Sistemi'ni uygulamada olduğu gibi sadece 'bina inşasının denetimi' ile sınırlı kalınmaması; gelişmiş ülke örneklerinde olduğu gibi, arsanın imar parseline dönüştüğü aşamadan başlamak üzere 'etüt-proje ile etüt-projeye uygun yapı üretim' süreçlerini de denetleyecek bir kapsama kavuşturulması gerektiğini kaydeden Tatar, sözlerine şöyle devam etti: "Binanın statik projesine veri sağlayan zemin ve temel etütleri de yapı denetim sistemi içine alınmalı, Yapı Denetim Kanunu ve ilgili mevzuat bu kapsamda revize edilmelidir. Kentsel planlama, yapı üretim ve denetim süreçlerini yönlendirmek ve denetlemek için başta belediyeler olmak üzere bütün yerel yönetimlerde jeolojik-jeoteknik etüt birimleri kurulmalıdır. Yapı ruhsatı vermeye yetkili belediyeler başta olmak üzere tüm yerel idarelerde, jeoloji mühendisi istihdamı zorunlu hale gelmeli, jeolojik-jeoteknik çalışmaların uygunluk denetimi jeoloji mühendisleri eliyle yapılmalıdır. Deprem nedeniyle meydana gelen yaralanmaların hemen hemen tamamının panik nedeniyle meydana gelmiş olması afet eğitimlerinin yetersizliğini bize bir kez daha göstermiştir. Afet eğitimleri mutlaka jeoloji mühendislerinin desteği ve katkısını da alarak eğitimi alanlarda davranış değişikliği sağlayacak seviyeye getirilmesi gerekir.” CİHAN

Yorumlar