'İneklerim olmadan asla!'

Giresun’un Eynesil ilçesinde Emine Emeksiz'in (74) inek sevgisi, görenlere 'hayvan sevgisi ancak bu kadar olur' dedirtiyor. Emine Emeksiz'in ineğine olan düşkünlüğü yüzünden evden ayrılıp uzak şehirlerde yaşayan çocuklarının yanına gidememekten...

Google Haberlere Abone ol
'İneklerim olmadan asla!'

Giresun’un Eynesil ilçesinde Emine Emeksiz'in (74) inek sevgisi, görenlere 'hayvan sevgisi ancak bu kadar olur' dedirtiyor. Emine Emeksiz'in ineğine olan düşkünlüğü yüzünden evden ayrılıp uzak şehirlerde yaşayan çocuklarının yanına gidememekten yakınan kocası Nihat Emeksiz (76) torun hasretiyle yaşıyor.

Emine Emeksiz, ahırında beslediği inek ve dana yüzünden evinden ayrılıp komşularına bile gitmek istemiyor. Kocası Nihat Emeksiz ise torun sevme zamanının geçmeye başladığını düşünerek, İstanbul, Erzurum ve Antalya’daki evlatlarının yanında vakit geçirmek istiyor. Ancak hanımının hayvan sevgisi buna engel oluyor. Hayvanlarını kimseye bırakamadığı için çocuklarının ve torunlarının tüm davetlerini geri çeviren Emine Emeksiz, eşinin ‘inekler yüzünden evden ayrılamıyoruz, satalım da vaktimizin bir bölümünü çocukların, torunların yanında geçirelim’ isteğine hep olumsuz cevap vermiş. Kocasının kasaba satmaya kalktığı danasını 500 liraya satın alarak, onlardan vazgeçmeyeceğini göstermiş.

Eynesil’in Ören beldesi Erzikıran Mahallesi'nde yaşayan Emeksiz çifti bu günlerde tatlı bir tartışma içinde. Evin reisi Nihat Emeksiz, "Biz yaşlandık artık hayvana bakamıyoruz. Yanımızda çocuklarımız, torunlarımız olsa belki onlar yardım ederler. 2 oğlum, 4 kızım var. Gidelim çocuklarımızın yanına gezelim, oralarda kalalım diyorum ama ineklerinden vazgeçemiyor. Ben de satayım kurtulayım dedim ama kasaba satarken daha fazla verdiği için hanıma satmış olduk." diyor.

Kocasının önce danayı, ardından ineği satmaya kalkışması üzerine kasaptan daha fazla vererek 500 liraya danayı alarak, bu konuda ne kadar kararlı olduğunu gösteren Emine Hanım bu şekilde davranmasının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Ta dedelerimizden beri hayvancılık yaparız. Babam hayvancılık yapardı. 15-16 yaşından beri hayvancılıkla içli dışlıyım. Bende hayvan sevgisi var. İnek sevdası ailemden. Çocuklarım gurbete gidince ben de hayvan besleyeyim, sütünden, yoğurdundan yararlanırız, bize de arkadaşlık eder diye düşündüm. Bey, gezmek istediği için bunu satmaya kalktı. Ben de üzüldüm. Oğullarım, kızlarım, torunlarım bana hep para veriyor. Onların verdiği parayı biriktirmiştim. Kasap geldi, pazarlık ederken baktım neredeyse bedavaya istiyor. Bu dana benim canım ciğerim. Ne çektiğimi, nasıl beslediğimi ben biliyorum. Parayla da olsa satasım yoktu. 500 lira denince, ben de kasaba ‘malımı çöpe mi atayım’ dedim. Kasap, ‘amca satıyor’ dedi. Ben de ‘amcan ne biliyor, ben ona şimdiye kadar 5 -6 bin lira para yedirdim’ dedim. O zaman ben alırım dedim."

Nihat Emeksiz, hanımının o kadar parası olduğunu düşünmediğini ifade ederek, "Ben de bu konuşma üzerine kızdım ve ‘sana satayım’ dedim. Ama o kadar parasının olduğunu bilmiyordum. Çocukları zaman zaman para veriyordu, şüpheleniyordum ama o kadar parasının olacağını tahmin etmemiştim. Ben de mahsus ‘500 lira verirsen sana veririm’ dedim. Hemen ‘olur’ dedi. Gitti parayı getirdi, bir defa satmış olduk. Şimdi köyden gezmeye gidemiyorum. Biraz bekleyeceğim. Gönlünü edersem satarız diye düşünüyorum." diye ekliyor.

Emine Hanım'ın inek ve danasına gösterdiği sevgi de karşılıksız kalmıyor. Ahıra indiğinde inek ve dana onun bu sevgisine karşılık veriyor. Emine Hanım onlar için şu ifadeleri kullanıyor: "Tadına doyamıyorum onların. Ben bunlardan çocuklarımın tadını alıyorum. Biraz kendimi eğliyorum, biraz hareket etmiş oluyorum. Dedikodu etmem, mahalleye gitmem. Bir bahçeye gider, bir de ahıra gelir ineklerime bakarım. Artık yürümekte bile zorlanıyorum. Haralı sırtıma alıp da bahçeden zorla değnekle geliyorum. Ama 1 -2 sene daha bakacağım, kocam bana müsaade ederse. Gerçi çocuklarım da bana karşı çıkıyor. Yanımızda kalın diyorlar. Ben de çocuklarıma doyamıyorum, yoksullukla büyüttüm onları. Ama ineklerimden de vazgeçemiyorum. Çocuklarımı da şimdiden bezdirmiyorum. Elim ayağım tutarken ineklerime bakıyorum. Gerekirse parasını verip adam çağırıyorum, işlerimi yaptırıyorum. Ben böyle rahat ediyorum, kötü mü yapıyorum?"

İneklerine gözü gibi baktığını anlatan Emine Hanım, bu konuda şunları ekliyor: "İneklerime süt zamanı soğan, pırasa bile yedirmem. Patatesin kabuğunu yıkar öyle veririm. Komşularımız ineklere verilecek artıklar verdiğinde onları bile yıkar öyle veririm ineklerime. Yattıkları yerde rahat etsinler diye altlarına gazel (ağaç yaprakları) sererim. Her gün onları değiştiririm. Yılda birkaç kez çocuklarım yanıma geldiklerinde şampuanla yıkattırırım." CİHAN

Yorumlar