Geleneksel Türk okçuluğu yaşatılacak
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi'nde (KMÜ) 'Geleneksel Türk okçuluğu' eğitim semineri düzenlendi.
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi'nde (KMÜ) 'Geleneksel Türk
okçuluğu' eğitim semineri düzenlendi.
KMÜ Arama Kurtarma ve Doğa Sporları Öğrenci Topluluğu (KARDOS)
tarafından KMÜ Yunus Emre Konferans Salonunda gerçekleştirilen
eğitim, Osman Gözel tarafından verildi. Eğitim seminerinin açılış
konuşmasını yapan Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu (BESYO) Öğretim
Görevlisi Kemal Kabasakal, seminer boyunca İslamiyet öncesi ve
sonrasında okçuluk, geleneksel Türk okçuluğu ve olimpik okçuluk
arasındaki farkların anlatılacağını söyledi. Kabasakal ayrıca
eğitimlere katılanların okçuluk sertifikası alacağını ve KMÜ
Geleneksel Türk Okçuluğu takımına kayıt yaptırabileceklerini
belirterek, takımın oluşmasından sonra ulusal çapta turnuvalara
katılacaklarını ifade etti.
İnsanın heyecan duyduğu bir işi anlatması kadar heyecan verici bir
duygu olmadığını vurgulayarak söze başlayan Osman Gözel, yaklaşık
olarak 11 yıldır geleneksel Türk okçuluğu ile ilgilendiğini
belirtti. Unutulmaya yüz tutmuş olan geleneksel Türk okçuluğu
hakkında tecrübelerini salondaki dinleyicilerle paylaşan Gözel,
Türk yayının yapılış sürecindeki aşamaları anlatarak yayla ilgili
teknik bilgiler verdi. Yayın yapılışında kullanılan malzemelerin
kuruması ve hazır hale gelmesinin takriben iki yılı bulduğunun
altını çizen Gözel, Türk yayının tam bir mühendislik harikası
olduğunu belirtti. Türk yayının anlatımından sonra okların
yapılışını anlatan Osman Gözel, okların yapımında kullanılan
malzemelerin özenle seçilmesi gerektiğini ifade ederek, “72 veya 82
santimetre boyunda bir okun ortalama olarak 38 gram gelmesi
gerekiyor. Okun ucunda bulunan temrenden tutun da kuyruk kısmında
bulunan tüylere kadar bütün malzeme hesaplanarak kullanılıyor. Yani
ecdadımız bundan 5 bin yıl öncesinde uçuş aerodinamiğini
keşfetmişler. Ağırlığından uzunluğuna, hangi okun hangi yayla
kullanılacağına değin tek tek hesaplanmış." dedi.
Islık okları diye bilinen çavuş oklarının haberleşmek amacıyla
kullanıldığını belirten Gözel, bu okların aynı zamanda düşmanın
psikolojisini bozmak için de kullanılabildiğini anlatarak, şöyle
konuştu: “Okların kuyruk kısmındaki tüylerin şekli değiştirilerek
ses çıkarmaları sağlanırdı. On binlerce ok aynı anda atıldığında
gökyüzünü yırtarcasına bir ses çıkarırdı. Bu da düşmanlar üzerinde
caydırıcı bir etki yaratırdı."
Türklerin at üzerinde ok atabilmeleri ile ilgili açıklamalarda
bulunan Osman Gözel, “Atalarımızın bu yeteneğinden dolayı özellikle
Batı ülkelerinde Türkler hakkında ‘ata ayakta binebilen, ters
istikamete ok atabilen ve uzun saçlı dehşet insanlar’ şeklinde
ifadeler kullanılırdı.” diye konuştu. Sadece Türk erkeklerinin
değil Türk kadınlarının da savaşçı olduğunun altını çizen Gözel,
“Rum diyarındaki kadınlarımız da (Bacıyan-ı Rum) bu eğitimleri
alarak at üzerinde ters istikamete ok atabilirlerdi." dedi.
Salonda bulunan öğrencilerin yay ve okları inceleyerek meraklarını
gidermelerinin ardından Osman Gözel temsili olarak ok atışı yaptı.
CİHAN
Yorumlar