Fethullah Gülen, Soma ve Bosna yardım kampanyalarına bağışta bulundu

Herkul.org Editörü Osman Şimşek, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin Soma ve Bosna-Hersek yardım kampanyalarına 5'er bin dolar bağışta bulunduğunu bildirdi. Şimşek, "Hocaefendi, özellikle yetim çocukların korunup kollanması üzerinde durdu. Kimse...

Google Haberlere Abone ol
Fethullah Gülen, Soma ve Bosna yardım kampanyalarına bağışta bulundu

Herkul.org Editörü Osman Şimşek, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin Soma ve Bosna-Hersek yardım kampanyalarına 5'er bin dolar bağışta bulunduğunu bildirdi. Şimşek, "Hocaefendi, özellikle yetim çocukların korunup kollanması üzerinde durdu. Kimse Yok mu Derneği’nin başlattığı örnek çalışma gibi faaliyetlerle o boynu bükük çocukların her zaman aranıp sorulmaları ve eğitim hayatları boyunca masraflarının karşılanması gerektiğini dile getirdi. Ayrıca derneğin Soma ve Bosna-Hersek için düzenlediği yardım kampanyalarına 5'er bin dolar bağışta bulundu." dedi.

Osman Şimşek, Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Soma faciası ve Bosna Hersek’te yaşanan sel felaketi sonrası dile getirdiklerini herkul.org’da paylaştı. Hocaefendi’nin uykusuz ve oldukça üzgün göründüğünü belirten Şimşek, Hocaefendi'nin felaket sonrası yaşadığı haleti ruhiyeyi şu şekilde anlattı: “Daha göz göze gelir gelmez ‘Soma’ dedi. Bir müddet durdu, gözleri buğuluydu; ‘Fevkalade bir hassasiyetim var; inanın, bütün gece bir damla uyuyamadım’, ‘Gün boyunca öyle terledim ki her yarım saatte bir çamaşır değiştirdim, mübalağa yapmıyorum’ sözleriyle kalbinin/zihninin hala yangın yerine dönen madende ve kavrulan sinelerde olduğunu dile getirdi."

Fethullah Gülen Hocaefendi’nin, Soma’da meydana gelen faciayı duyar duymaz derinden müteessir olduğunu aktaran Şimşek, yazısına şöyle devam etti: "Hemen bir taziye mesajı yayınlamış ve dua çağrısı yapmıştı. Senelerdir devam edegelen her akşam namazından önceki kırk dakikalık dua saatinde ve sair münacaat vakitlerinde artık onun ve çevresindekilerin birinci gündemi de Soma olmuştu. Ayrıca Muhterem Hocamızın talebi ve katılımıyla burada da Soma şehitleri için gıyabî cenaze namazı kılınmıştı. Fakat, medya vasıtasıyla kilometrelerce öteden şahit olduğumuz bu büyük felaketin acılarının sarılması için daha çok gayret gösterilmeliydi. Bu arada Bosna-Hersek başta olmak üzere Balkan ülkelerinin son 120 yılın en büyük sel felaketiyle karşı karşıya kaldığını da öğrenen Hocaefendi, arz ettiğim o birkaç cümleden sonra telefona sarıldı. Bir gün önce Kimse Yok mu Derneği’nin Soma’ya yardım kampanyasına katılacağını söylemişti; bugün de Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yardım kuruluşumuz olan Embrace Relief’in yetkililerini aradı; 5 bin dolar Soma, 5 bin dolar da Bosna-Hersek yardım kampanyası için bağışta bulundu. Akıllara ‘sadakanın/yardımın gizlisi efdaldir’ düşüncesi gelebileceği ihtimaline binaen, telefonu kapatırken, ‘Sadakayı gizlice vermek, açıkça vermekten efdaldir. Ancak başkalarının örnek almasını ve onların da amel-i salihte bulunmasını isteyen bir kimse için açıktan vermek daha faziletlidir.’ hadis-i şerifi muhtevasını da hatırlattı. Daha sonra Soma ile ilgili haberlerde seyrettiği şu bilgiyi paylaştı: Son nefesimi namazdayken vereyim’ düşüncesiyle çamurla abdest alıp namaza duranlar olmuş."

'SOMA’DAKİLERİN ŞÜHEDA ARASINDA YER ALMASI, GERİDE KALANLAR İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR TESELLİ KAYNAĞIDIR'

Şimşek, yazısında Fethullah Gülen Hocaefendi’ye Soma’da şehitliğin geride kalan gözü yaşlı aileler için bir teselli olup olmayacağını ve bunun dillendirilmesinde bir mahzur olup olmadığını sorduklarını ve şu cevabı aldıklarını ifade etti: “Gönül ister ki, sebepler yerine getirilse, gereken tedbirler alınsa ve bu acı hadise hiç olmasaydı? Heyhat!.. Maalesef olan oldu ve milletçe derinden sarsıldık. Artık yaraları sarmaya, bundan sonrası için ibretler almaya ve aynı acıların yeniden yaşanmaması için gerekenleri yapmaya bakmak lazım. Şehitlik hususunda belirleyici faktör imandır.”

Şimşek, Hocaefendi’nin şehitlerin, kendilerine uygulanan dünyevî hükümler ve Allah katındaki durumları itibarıyla üç kısma ayrıldıklarını belirterek, İ’la-yı Kelimetullah yolunda ve savaş meydanında vefat eden ya da malını, canını ve ırzını korurken haksız yere öldürülen kimselerin hem dünya ve hem de âhiret bakımından şehit olduklarını; bu şehitlerin yıkanmadan, kefenlenmeden, üzerlerindeki kanlı elbiseleriyle gömülmeleri gerektiğini söyledi.

Hocaefendi’nin kalben inanmadığı halde Müslüman görünen ve Müslümanların arasında savaşırken öldürülen kimselerin de dünyevî kıstaslar açısından şehit sayıldıklarını; fakat bunların Allah katında şehit sevabı alamayacaklarını, Uhud Harbi’nde Müslümanlar arasında ölen Kuzman hakkında 'O, ateş ehlindendir' buyurduğunu anlattığını belirten Şimşek, şöyle devam etti: "Hocaefendi, Sâdık u Masdûk Efendimiz’in şöyle buyurduğunu hatırlattı: 'Şehitler beştir: Vebaya tutulanlar, iç hastalıklarına yakalananlar, suda boğulanlar, göçük altında kalanlar ve Allah yolunda canından olanlar.’ Ayrıca ailesinin geçimini sağlamak için helal yoldan çalışıp kazanırken ölenlerin, ilim yolunda can verenlerin, doğum esnasında âhirete yürüyen mü’minelerin ve karın ağrısından ya da apandisit sancısından hayata veda eden mü’minlerin de şehitlerle haşredileceklerine dair hadis-i şeriflerin bulunduğunu işaretledi. Soma’daki maden faciasında Hakk’a yürüyen mü’minlerin de -inşaallah- ahirette şüheda arasında yer alacağını ve bunun geride kalanlar için çok önemli bir teselli kaynağı olması gerektiğini vurguladı.”

'SOMA VE BİR ÇEŞİT CİNAYET'

Hocaefendi’nin Soma’daki hadisenin 'kader ve şehitlik' sözcükleriyle geçiştirilemeyeceğini; şu andan itibaren mutlaka derin muhasebeler, kuşatıcı değerlendirmeler, geniş projeler ve ileriye dönük tedbirler ortaya koymak gerektiğini ifade ettiğine dikkat çeken Şimşek, yazısına şöyle devam etti: “Facianın hukukî olarak ciddi araştırılması, gerekli davaların açılması; suçluların cezalandırılması ve en azından bundan sonrası için benzer olaylara sebebiyet verebilecek faktörlerin engellenmesi adına ilgili kanunların gözden geçirilip yeniden şekillendirilmesi lazım geldiğini ifade etti. Hocaefendi, İslâm’ın ortaya koyduğu hükümlerin temel gayesinin, zaruriyat-ı hamse dediğimiz ‘din, can, nesil, mal ve aklın korunması' olduğunu söyleyerek, insan hayatına yönelik her türlü suça, derecesine göre kısas, diyet ve kefaret adları altında farklı cezalar takdir edildiğini işaretledi. Resûl-ü Ekrem Efendimiz döneminde yapılan bütün savaşlarda sadece 160-170 kişinin şehit olduğunu, bunun da yalnızca devrin şartlarıyla değil aynı zamanda İslâm’ın, hayatın korunmasına verdiği ehemmiyetle de alakalı bulunduğunu vurguladı. Soma’daki facianın bazı yönleri itibarıyla İslam Hukuku’ndaki ‘tesebbüben katil’ (sebep olmak suretiyle öldürmek) mevzuuna dahil bulunduğunu, halbuki sebeplere riayet etmenin de Allah’a karşı saygının gereği olduğunu; esbabı gözetmemenin ise hem Hakk’a saygısızlık hem de sorumsuzluk sayıldığını dile getirdi. Katlin her türlüsünden tir tir titremek gerektiğini, sorumluların burada olmazsa ötede mutlaka onun cezasını çekeceklerini belirtip Mâide Suresi’ndeki şu ayeti hatırlattı: Kim kâtil olmayan ve yeryüzünde fesat çıkarmayan bir kişiyi öldürürse sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir adamın hayatını kurtarırsa sanki bütün insanların hayatını kurtarmış olur."

'MUSİBETZEDELER HAKKINDA 'MÜSTAHAKLAR' DEMEK KAT’İYEN YANLIŞTIR'

Hocaefendi’nin musibetzedeler hakkında müstahaklar demenin katiyen yanlış olduğunu vurguladığını söyleyen Şimşek, "Muhterem Hocamız, sözlerinin sonunda, musibetzedeler hakkında -her ne sebeple olursa olsun- 'müstahaklar' demenin kat’iyen yanlış olduğunu söyleyerek, "Herkes bu gibi durumlarda çok gergin olur; iğne ucuyla dokunsanız bile çuvaldız batırmışsınız gibi tesir hâsıl eder, o ölçüde de tepki alırsınız. Ayrıca bu türlü mülahazalar musibeti ikileştirir." dedi ve ekledi: “Kim bilir, belki hepimizin başka başka günahlarımız vardır. Herkes kendi muhasebesini yapmalı ve kendi günahına tevbe etmelidir." ifadelerini kullandı. CİHAN

Yorumlar