Eğitim Sen: Kendisini son padişah zannedenler Gezi ruhunun sesini kısamayacak

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Manavgat Temsilcisi Bülent Irmak, "kendisini son padişah zanneden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ülkede antidemokratik uygulamalara karşı çıkan ve hukukun üstünlüğünü savunan Gezi ruhunun...

Google Haberlere Abone ol
Eğitim Sen: Kendisini son padişah zannedenler Gezi ruhunun sesini kısamayacak

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Manavgat Temsilcisi Bülent Irmak, "kendisini son padişah zanneden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ülkede antidemokratik uygulamalara karşı çıkan ve hukukun üstünlüğünü savunan Gezi ruhunun sesini hiçbir zaman kısamayacağını" söyledi.

Eğitim-Sen Manavgat Temsilcisi Bülent Irmak, Gezi Parkı eylemleriyle ilgili yaptığı yazılı açıklamada, "Kendisini son padişah zanneden Başbakan Erdoğan, bir araya geldiğimizde, sesimizi birleştirdiğimizde oluşan gücümüzü nefret söylemleriyle, polis şiddetiyle yıkmak, parçalamak istiyor. Bu daha başlangıç. İktidarın, güçlü bir akıntıya kürek çekmenin nafile olduğunu, örgütlü bir halkın önünde hiçbir zorbanın ayakta kalamayacağı gerçeğini unutmaması gerekiyor. 31 Mayıs 2013'te 11 yıldır ülkede hüküm süren AKP'nin zulüm ve baskı düzenine karşı gelişen tepki ve itirazlar, Türkiye'nin dört bir yanına dalga dalga yayılan halk direnişine dönüştü. Sokak sokak, mahalle mahalle tüm ülkeye yayılan direniş sadece Gezi Parkı'nı değil, bütün bir ülkeyi sermayenin talanına açan, yıllardır emek ve demokrasi düşmanlığının bayraktarlığını yapan, tüm özgürlük ve demokrasi alanlarını daraltanlara karşı halkın yükselen tepkisinin ifadesi oldu. Gezi direnişi, AKP’nin sömürü ve zorba düzeninde sesi ve nefesi zorla kesilen halkın aldığı nefes, haykırdığı sestir." dedi.

En ufak itiraza karşı güç kullanmayı alışkanlık haline getiren AK Parti iktidarının, yaşam alanlarına gaz bombaları yağdırarak, silah kullanarak, halkın can güvenliği, bizzat kendilerini korumakla görevli olanlar tarafından tehdit edildiğine dikkat çeken Irmak, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Demokratik ve meşru talepleri için alanlara çıkan herkes düşman olarak görülüyor, insanların cenazelerini bile istedikleri gibi kaldırmasına izin verilmiyor, Berkin Elvan'ın cenazesine katılan yüz binler 'terörist' olarak niteleniyor. Okmeydanı'nda bizzat polis şiddetiyle büyütülen olaylar bahane edilerek Aleviler düşman olarak gösterilmeye devam ediliyor. Sokaklarda öldürülmeleri yetmezmiş gibi artık cemevi bahçesinde öldürülüyorlar. Daha fazla kâr için her gün 5 -6 işçiye mezar olan azgın sömürü ağı, Soma'da kitlesel katliama ulaşarak bu ülkenin yoksul çocuklarını yerin yüzlerce metre altında ölüme gönderiyor, katillerin yargılanmasını isteyen ölen madencilerin yakınları dahi polisin şiddetine uğruyor. Biliyoruz ki, birimiz olmadan eksiğiz. Biliyoruz ki, mücadelemizde bir adım daha atmazsak; Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım, Hasan Ferit Gedik, Ahmet Atakan, Abdullah Cömert, Berkin Elvan ve Soma’da kaybettiğimiz canların yaktığı gibi daha çok canımız yanacak. Biliyoruz ki, hak verilmez alınır. Fıtratı katliamlardan beslenenlere karşı onurlu bir yaşam, üretenlerin birliğinden gelen gücüyle, gençliğin coşkusuyla, kadınların isyanıyla, haklı ve kararlı mücadeleleriyle kazanılır." CİHAN

Yorumlar