Doğum gününde gelen organ bağışıyla hayatı değişti

Sebebi belli olmayan siroz hastalığıyla 7 yaşından itibaren mücadele etmeye başlayan, ergenlik döneminde karaciğeri iflas noktasına gelen 28 yaşındaki Galip Doğan, yaşama umudunun tükendiği 2001 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hastanesi’nde yapıla.

Google Haberlere Abone ol
Doğum gününde gelen organ bağışıyla hayatı değişti

Sebebi belli olmayan siroz hastalığıyla 7 yaşından itibaren mücadele etmeye başlayan, ergenlik döneminde karaciğeri iflas noktasına gelen 28 yaşındaki Galip Doğan, yaşama umudunun tükendiği 2001 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hastanesi’nde yapılan organ nakliyle adeta yeniden doğdu.

İzmir’de 11 Nisan 1986’da dünyaya gelen, 1999’da karaciğer nakli olması gerektiğini öğrenen ve üç yıl kadavradan bağış bekleyen Galip’e talih, 2001 yılındaki doğum gününde güldü. 11 Nisan günü yapılan bağış üzerine DEÜ Hastanesi’ne çağrılan Galip, burada Prof. Dr. İbrahim Astarcıoğlu ve beraberindeki ekibin başarılı ameliyatıyla hayata tutundu. İzmir’de yaşayan Mardinli Şehmus ile Güli Doğan çiftinin sekiz çocuğundan altıncısı olan Galip Doğan, 9,5 saatlik ameliyattan sonra dört ay yatarak tedavi gördü. Ardından Karaciğer Nakli Polikliniği’nde 15 günlük, aylık ve altı aylık periyotlarla takip ve kontrolleri yapıldı. Adım adım hayata dönen genç, 28 yaşına gelince özel bir bankada gişe memuru olarak çalışmaya başladı. Geride kalan 13 yılda önce İzmir Ticaret Lisesi’ni, sonra Ege Üniversitesi’nin iki yıllık Bilgisayar Programcılığı Bölümü’nü tamamladığını belirten Doğan, son altı aydır da banka çalışanı olma sevincini, doktoru Prof. Dr. Astarcıoğlu ile paylaştı.

KENDİSİ DE BAĞIŞ YAPTI

Organ bağışı konusunda herkesin duyarlı olmasını isteyen Galip Doğan, bir yıl önce kendi organlarını da bağışladı. Doğan, duygularını şöyle anlattı: “Çocukluğum hep hastalıkla mücadele ederek geçti. Rahatsızlığım 7 yaşında, yağlı ve tuzlu yemekler yediğimde bulantı ve kusmayla başladı. İlk olarak Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne gittik. Orada biyopsi yapıldı ve bunun sonucunda gizli sarılık olduğum, bunun karaciğerimi etkilediği belirtildi. 8 yaşına geldiğimde şikayetlerim sürüyordu. Bunun üzerine tavsiyeyle DEÜ Hastanesi’ne geldim. Burada ilaç tedavisi uygulandı ve her ay kontrollerim yapıldı. Şikayetlerim sürerken 1999’da doktorlar, karaciğer nakli olmam gerektiğini söyledi. Ailemde hiç kimsede böyle bir rahatsızlık yoktu. Nakil olmadan önceki son dönemde karnımda asit birikiyordu ve beni çok rahatsız ediyordu. Nakil öncesine kadar yaşantım iki hafta hastane, bir hafta evde geçmeye başladı. Organ bağışı için umudum tükenmişti, ilerisini göremiyordum. Doğum günüm olan 11 Nisan 2001’de bağış haberi verildi ve akşam hastaneye çağırdılar. İkinci bir hayat şansı yakaladığım için dünyalar benim oldu. Nakilden sonra düzenli takip yaptırarak hayata döndüm. Şimdi altı ayda bir kontrole geliyorum. Geçen yıl ben de organlarımı bağışladım. Bağış yapan aileye ve doktorlarıma sonsuz teşekkür ediyorum.”

ASTARCIOĞLU: KADAVRADAN NAKİLLER ÇOK DÜŞTÜ

Galip Doğan’ın mevcut formuyla çok sevindirici duruma geldiğini belirten DEÜ Hastanesi Karaciğer Nakli Birimi Mesul Müdürü Prof. Dr. İbrahim Astarcıoğlu ise kadavra kaynaklı nakil konusunda şanslı hastalardan birisi olduğunu belirtti. Günümüzde bağışın çok düştüğüne dikkat çekerek, “Hastamız şu anda gayet iyi durumda. Galip’e nakil yaptığımız dönemde Türkiye’de kadavradan toplam nakil sayısı 75-80 civarındaydı. Geçen yıl itibarıyla baktığımızda, ülkemizde toplam karaciğer nakli sayısı bin 248 ve bunun ancak 288’i kadavradan yapılıyor, yani kadavradan nakil oranı şu anda yüzde 23. Geri kalan yüzde 77 nakil, maalesef canlı vericiden yapılıyor. 2001 yılıyla kıyasladığımızda kadavradan nakil oranı 3,5 misli artmış. Canlı vericiden nakil ise 10 misli yükselmiş. Bu oranlar, Türkiye’de karaciğerde kadavra kaynaklı nakillerin ne kadar yetersiz olduğunu gösteriyor.” şeklinde konuştu. CİHAN

Yorumlar